Davutoğlu'nun partisinde Suriye telaşı
Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlığı döneminde Suriye ile ilişkileirn kopmasında önemli rol oynayan Ahmet Davutoğlu'nun partisi, Şam'la normalleşme adımlarını hedef alıyor. Gelecek Partisi Genel Sekreteri Kani Torun'a göre Esad'la görüşme 'taviz', PKK/PYD'ye harekat 'göz boyama'
Gelecek Partisi Genel Sekreteri Kani Torun, kara harekatını “üç-beş yere bomba atacaklar” diyerek itibarsızlaştırmaya çalışırken Esad’la görüşmeyi de hedef aldı.
Torun, “Esed’le şu anda tamamen mecbur kalarak ve taviz vererek yaptığınız görüşmeyle hiçbir Suriyeliyi geri gönderemeyiz.” dedi.
Gelecek Partisi Genel Sekreteri Kani Torun, Kuzey Irak yönetiminin kanalı Rûdaw’a açıklamalarda bulundu. Bölge ülkeleriyle gelişen dostluk ilişkilerini “taviz” olarak nitelendiren Torun, “Seçimi kazanmak için veremeyecekleri taviz yok. Son zamanlarda özellikle Körfez’deki gelişmeler, Suudi Arabistan’la olan ilişkilerdeki düzelme, İsrail ile ilişkilerde düzelme, Mısır’la ilişkiler, dolayısıyla hem dışarıdaki ilişkileri düzeltmek hem de bir miktar para girişimini artırmak.” değerlendirmesinde bulundu.
‘RUSYA BASKISI’YMIŞ
Suriye ile ilişkilerde “Rusya baskısı” suçlaması yapan Torun, şunları söyledi: “Türkiye’nin şu anda en büyük finansörü ve dış ticaret açığını finanse eden yer de Rusya. Dolayısıyla burada bu baskıya dayanamayıp birincisi Suriye’de cumhurbaşkanı nezdinde görüşme olabilir. Daha doğrusu Türkiye Cumhurbaşkanı bu konuda çok istekli görünüyor. Karşı taraf daha az istekli görünüyor.”
‘ESAD’LA OLMAZ’ İDDİASI
Suriyelilerin geri gönderilmesi konusunda muhalefetin de farklı görüşleri olduğunu belirten Kani Torun, Esad’la görüşülerek Suriyelilerin ülkelerine gönderilemeyeceğini savundu. Torun, “Biz burada Gelecek Partisi olarak şunu diyoruz; birincisi Esed’le şu anda tamamen mecbur kalarak ve taviz vererek yaptığınız görüşmeyle hiçbir Suriyeliyi Suriye’ye geri gönderemeyiz.” dedi.
ABD’YLE İLİŞKİ, ESAD’A BASKI
Birleşmiş Milletlerin 2245 sayılı karalarını işaret eden Torun, şunları kaydetti: “Bu kararı Rusya veto etmedi, BM Güvenlik Konseyi’nin kararı. Bu karara göre bir geçiş hükümetinin kurulması ve mültecilerin BM gözetiminde ve koruması altında geri gönderilmesi. Bu olursa insanlar can güvenliğinin sağlanacağı garantisi ile geri dönebilir. Bunun yapılabilmesi için de Türkiye’nin yalnızca Rusya ile değil, ABD ile de iyi ilişkiler geliştirmesi ve beş daimi üyenin yani ABD, İngiltere, Rusya, Fransa ve Çin’in desteği gerekiyor. Bu konuda ABD olan ilişkilerin geliştirilmesi, yine Fransa, İngiltere ve Çin’in de desteğini sağlayarak burada mültecilerin güvenli dönüşünü ortaya çıkaracak yeni bir diplomatik girişim başlatılmalı. Burada Esed’in bir diplomatik baskıyla karşılaşıp bunun sonucunda gelen mültecilere can güvenliği sağlanmalı.”
OPERASYON YORUMU: ÜÇ BEŞ BOMBA PATLATACAKLAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan’nın kara harekatı açıklamalarını gündemine alan Torun, “Olabilir yalnız operasyon olayı tamamen iç kamuoyuna yönelik bir şey.” diyerek oluşturulan güvenlik şeridini görmezden geldi. Torun, “Yani Türkiye’deki kitleleri, bir şekilde PKK karşısında muhafazakar ve milliyetçi oyları konsolide etme amacını güdüyor.” ifadeleriyle de kitlelerin ABD aparatı terör örgütü PKK karşısında konumlanması endişesini ortaya koydu.
“Yani Suriye’de herhangi bir şeyi düzeltme gibi bir durum yok.” diyen Torun, Üç-beş yere bomba atacaklar, bir miktar içeri girebilirler ancak bu dediğim gibi propaganda amaçlı olacak” şeklinde konuştu. Uzun erimli ve bütün Rojava bölgesini kapsayan bir operasyon olmayacağı iddiasında bulunan Torun, “Bu Türkiye’nin uluslararası ilişkileri açısından da zor. İkincisi karşılaşacağı direnç göz önüne alındığında böyle bir maliyeti içeride de karşılaması mümkün değil. Olursa küçük çaplı göz boyama türünde bir operasyon bekliyorum.” ifadelerini kullandı.
REJİM KONTROL EDER KAYGISI
Torun, Suriye rejimi ile ilişkileri geliştirmenin bir amacının da rejimin Rojava’yı kontrol etmesini sağlamak olduğunu belirterek, “Yani Suriye rejimini buna teşvik ediyor Türkiye. Türkiye’nin şu anki yönetiminin bölgeye bakış açısı bence sakat.” dedi.