22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

DEDAŞ'ın 'Elektrik vermeyeceğiz, ekmeyin' tehdidine üreticiden yanıt: Vatandaş ne yiyecek?

Doğu ve güneydoğuda elektrik dağıtımı yapan DEDAŞ, 'Faturasını ödemeyen ekim yapmasın' diyor. Bölgede enerji düğüm halini aldı. Derin kuyulardan su çıkarmak zorunda kalan üreticiler maliyeti ve şaibeli faturaları ödemekte zorlanıyor. Çiftçi derdini Aydınlık'a anlattı

DEDAŞ'ın 'Elektrik vermeyeceğiz, ekmeyin' tehdidine üreticiden yanıt: Vatandaş ne yiyecek?
A+ A-
EKREM DEMİR / DİYARBAKIR

Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Siirt, Batman ve Şırnak’a enerji dağıtan Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. (DEDAŞ) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Atalay, çiftçilere elektrik sağlamayacaklarını açıkça ilan ederek çiftçileri tehdit etti.

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, daha birkaç gün önce çiftçilere, ‘ekilmedik tarla kalmayacak’ çağrısı yapmıştı. DEDAŞ ise Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki üreticilere şöyle seslendi: “Elektrik vermeyeceğiz, borcunu ödemeyen çiftçi boşuna ekin ekmesin.”

DEDAŞ bugüne kadar çiftçinin Ziraat Bankası’na yatan hibelerine el koydu, hacizlerle köylünün tepesine bindi, elektrik kesintileriyle mısırını, pamuğunu, ekinini kuruttu.

DEDAŞ'ın 'Elektrik vermeyeceğiz, ekmeyin' tehdidine üreticiden yanıt: Vatandaş ne yiyecek? - Resim: 1

DEDAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Atalay, Genel Müdür Yaşar Arvas ve Dicle Elektrik Perakende Satış A.Ş. (DEPSAŞ) Genel Müdürü Murat Karagüzel, çevrimiçi toplantıda soruları yanıtladı. Sunumda konuşan Atalay, bölgede enerjinin yüzde 35’inin tarımsal sulamada kullanıldığını belirterek şöyle konuştu: “Yüzde 90’ı kullandığı elektriğin bedelini ödememiştir. Mısır eken bir çiftçi günde ortalama 20 saat elektrik kullanıyor. 90 günde 270 bin kilowat saat enerji tüketiyor. Buradan çiftçilere sesleniyorum, borcunu ödemeyen çiftçilere elektrik vermeyeceğiz. Borcunu ödemeyen çiftçi şimdi boşuna ekin ekmesin. Damlama sulama ile enerjinin yarısı kadar tasarruf edilebilirken ve hasılatta yüzde 40 artış yaşanırken, çiftçilerimizin vahşi ve sallama sulama yöntemlerinden vazgeçmesi gerek.”

Bölgedeki ziraat odaları ve çiftçi birlikleri, Mehmet Atalay’ın açıklamalarına sert tepki gösterdiler. Çiftçinin zaten girdi fiyatları yüzünden ekemediğini, gübre alamadığını, mazot alamadığını bir de bunun üzerine yüksek maliyetli elektrik faturalarıyla ezildiğini belirttiler. Atalay’ın açıklamalarını değerlendiren çiftçi temsilcileri ve çiftçiler, “Bu bize reva mı? Ülke taş mı yesin?” diyerek isyan ettiler.

‘DAMLAMA SULAMANIN MALİYETİNİ NASIL KARŞILAYACAĞIZ?'

DEDAŞ'ın 'Elektrik vermeyeceğiz, ekmeyin' tehdidine üreticiden yanıt: Vatandaş ne yiyecek? - Resim: 2

Şanlıurfa Hilvan Ziraat Odası Başkanı Hikmet İpar, DEDAŞ’ın çiftçiyi açıkça tehdit ettiğini belirtti. “Aba altından bize sopa gösteriyorlar” diyen İpar, açıklanan kaçak oranlarını da reddetti. İpar, “Hep çiftçi suçlanıyor, haksız cezaların haddi hesabı yok” dedi. Çiftçiye damlama sulama önerisine de tepki gösteren İpar, “Damlama sistemi kullanacakmış çiftçi. Acaba maliyetini kendileri biliyor mu? Bu sistemi büyük çiftçiler kullanıyor ve çok maliyetli bir sistem. Ancak devlet desteklerse kurulabilir. Çiftçi gübre alamıyor, mazot alamıyor, tarlasını ekemiyor şu anda, sulama sistemini nasıl kuracak?”

'DESTEKLER ELİNE GEÇMEDEN BLOKE OLUYOR'

Şanlıurfa Hilvan Ziraat Odası Başkanı İpar, şöyle devam etti: “DEDAŞ ‘ben kralım’ diyor. Tarım Bakanı ‘ekin’ diyor DEDAŞ ‘ekmeyin’ diyor. Bunlar kaçakla kaçak olmayanı ayırt etmeden kesintiler yapıyorlar. Çiftçi ekim dönemi tarlasını ekememiş daha. Ekim mi yapsın, elektrik borcu mu ödesin? Destekler çiftçinin eline geçmeden bloke oluyor. DEDAŞ yöneticilerinin ensesi kalın. Onlar, hükümet yetkilileriyle rahatça görüşüyorlar ama bizi dinlemiyorlar, kendimizi ifade edemiyoruz.”

'ÇALIŞTAY DÜZENLEYELİM KARŞILIKLI ÇÖZÜM BULALIM'

Hikmet İpar, çözüm olarak bölgede bir çalıştay düzenlenmesini, buradan çıkan sonucun rapor halinde Cumhurbaşkanı’na gönderilmesini istedi. İpar, yetkililerden de şunu istedi: “Bizi ve DEDAŞ yetkililerini bir masada oturtsunlar ve herkes konuşsun. Herkes o masada kozunu paylaşsın. Ama iki tarafa da eşit yaklaşılarak yaptırımlar uygulansın.” İpar son olarak devlet desteklerine DEDAŞ tarafından bloke konulmamasını da istedi.

'KUYUDAN ELEKTRİKLE SU ÇEKİYORUZ YOKSA ÜRETİM YAPAMAYIZ'

DEDAŞ'ın 'Elektrik vermeyeceğiz, ekmeyin' tehdidine üreticiden yanıt: Vatandaş ne yiyecek? - Resim: 3

Kızıltepe Hububat Merkezi Başkanı Mehmet Şerif Öter de hükümete ‘bu sorunu artık çözün’ çağrısı yaptı. Öter, şunları söyledi: "DEDAŞ alacağı için çiftçinin elektriğini keserse kayıp olacak, telef olacak sadece çiftçinin mahsulü değil; aynı zamanda ülke insanımızın sofrasındaki ekmek de yok olacak. Hükümetimiz artık bu sorunu çözmelidir. Yıllardır tarımda kullanılan elektrik sorunu artarak devam ediyor. Çiftçi kendi imkânıyla açtığı ve yer yer 500-600 metre derinliğe ulaşan sondaj kuyularından elektrik enerjisiyle sulama yapmak zorunda kalıyor. Çünkü çiftçinin başka çaresi yoktur. Son yıllarda kuraklık birçok yerde olduğu gibi Mardin ovamızda ve bölgemizde çok ciddi hissediliyor. Sondaj kuyuları olmazsa Mardin ovamızda tarımcılık, üretim, yapılmaz.”

'47 YILDIR GAP'I BEKLİYORUZ'

Öter, 47 yıldır GAP kapsamında bulunan sulama kanallarının tamamlanmaması nedeniyle bölge çiftçisinin elektrik yükünün arttığını vurguladı: “GAP sulama kanalları faaliyete geçinceye kadar, Mardin ovamızda ve bölgede tarımda kullanılan elektrik tüketimi, cazibe sulama tarifine göre ücretlendirilsin. Hükümetimiz çiftçiye yardımcı olsun, sahip çıksın. Elektrik faturalarına yansıyan vergi ve her türlü katkı paylarına son verilsin.

ÇUKUROVA'DA 10 KURUŞ MARDİN'DE 100 KURUŞ

“Ülke insanımızın gıdasının ham maddesini cefayla, çamur içinde mücadele ederek üreten çiftçiye, hükümetimiz bugün sahip çıkmazsa ne zaman sahip çıkacak? Sulama barajının olduğu Çukurova ve Kahramanmaraş gibi illerimizin çiftçisi dönüm başına mısır ve pamukta sulama bedeli olarak 10 kuruş ücret öderken, Mardin ve bölge çiftçisi, dönüm başına ortalama 100 kuruş ve bazen daha fazla elektrik faturası ödüyor. Bu Allah'tan reva mı?"

'YÜKSEK VE HAYALİ FATURALAR'

DEDAŞ'ın 'Elektrik vermeyeceğiz, ekmeyin' tehdidine üreticiden yanıt: Vatandaş ne yiyecek? - Resim: 4

Mardin Belediye Meclis Üyesi Vedat Kılınçarslan, “Mesele ödemiyorlar değil, yüksek ve hayali faturalardan ve usulsüz cezalardan ödeyemiyorlar. Çiftçinin tüm mal varlıkları, DEDAŞ’ın haczi altında. DEDAŞ’ın faturalarından dolayı, çiftçi zararına ekim yapıyor. Bu şekilde devam ettikleri sürece de çiftçi ödeme yapamaz. DEDAŞ denetime tabi tutulmadığı sürece de hem devleti hem çiftçiyi sömürmeye devam edecekler. Sayaçlarından tutun faturalarına kadar her şeyleri şaibeli.” dedi.

‘SUÇ İŞLEMEYE DEVAM EDİYORLAR’

Bölgede DEDAŞ’la mücadele eden muhtarların avukatlığını yapan Ali Aydemir de DEDAŞ Yönetim Kurulu Başkanı’nın açıklamasıyla üretim yapan çiftçilerin tamamının alenen tehdit edildiğini bildirdi. Aydemir, DEDAŞ’ın özelleştirildiği günden bu yana yasayı ve yönetmeliği adeta rafa kaldırdığını ve yönetmelikteki hükümlere uymadan işlem tesis etme yoluna gitmeyi adet edindiğini belirterek şunları söyledi. “DEDAŞ, borcun ne kadar olduğunu ancak il müdürlüklerine gidildiğinde sözlü olarak söylemekte ve buna ilişkin resmi bir evrak dahi vermemektedir. Her defasında, borçlu ve borçsuz abone ayrımı yapılmaksızın toplu elektrik kesintileri yapılmıştır. Bu toplu kesintileri yapan DEDAŞ yöneticileri, hukuk önünde işledikleri suçun hesabını verirken, şirketin politikası hiç değişmemiş, yeni gelen yöneticiler aynı suçu aynı şekilde işlemeye devam etmişlerdir.”

‘TÜRKİYE HUKUK DEVLETİDİR’

Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devleti olduğunu vurgulayan Av. Ali Aydemir, “Yasa ve yönetmeliklere göre fatura tebliğ edilmeden ve yönetmelik usulleri tatbik edilmeden yapılacak her bir kesinti hukuka aykırı olmakla birlikte aynı zamanda suç teşkil etmektedir. Bu hukuksuzluğa teşebbüs edenler her kim olursa olsun hukuk önünde hesap vermeleri adına gerekli yasal işlemler de vakit geçirmeksizin yapılacaktır.” dedi.

'HEM DEVLETİ SOYUYOR HEM ÇİFTÇİYİ’

DEDAŞ'ın 'Elektrik vermeyeceğiz, ekmeyin' tehdidine üreticiden yanıt: Vatandaş ne yiyecek? - Resim: 5

Diyarbakır Hasköy Muhtarı Nazım Özmen, Mehmet Atalay’ın açıklamalarını şöyle değerlendirdi:

“Bu haber, çiftçiler için sürpriz değil. Zaten şimdiye kadar yaptığı şey. Belki çıkardığı yüksek ve haksız faturaları ödeyemeyen çiftçilerin listesi biraz daha kabarmış, onu bildirmeye çalışıyor. Aslında mesaj veriyor. Bu gidişle bir iki sene sonra çiftçi kalmayacak. Yönetim Kurulu Başkanı, emeğini sömüreceği çiftçi kalmayacağı için şimdiden huzursuz olmuş. Ben 23 gün buğday sulaması yaptım, bana çıkarılan fatura 100 bine yakın. Bunun yüzde 45’ini devletten alacak gerisini benden istiyor, hem devleti soyuyor hem çiftçiyi. Sayacı trafo direğinin tepesine takıyorlar. Kimse ne kullandığını bilmiyor, görmüyor. Bu taktığı sayaç ne kadar güvenilir? Ne kadar adil? Bunu kim kontrol ediyor? Bütün çiftçiler bundan şüpheli.”

‘EKMEYİP NE YAPALIM?’

DEDAŞ'ın 'Elektrik vermeyeceğiz, ekmeyin' tehdidine üreticiden yanıt: Vatandaş ne yiyecek? - Resim: 6

Diyarbakırlı çiftçi Abdi Ege de “DEDAŞ bize terör uyguluyor. Ekmeyip ne yapalım? Hırsızlık mı? Gasp mı? Yoksa onlar gibi banka mı dolandıralım? Ekmeyelim, peki vatandaş ne yiyecek, taş mı?” dedi.

Çiftçi Şeyhmus Güzeller “Bu adam mafya babası gibi racon kesiyor, çiftçileri açıkça tehdit ediyor. Cumhurbaşkanı, Tarım Bakanı ‘üretimden sakın vazgeçmeyin’ diyor, bu adam çiftçiye parmak sallayıp ‘sakın ha üretmeyin’ diyor. Bu ülkeyi kim yönetiyor? Bu adam kim? Kime güveniyor? DEDAŞ’ın kanunsuz uygulamalarına kim dur diyecek?” diye sordu.

‘KOMŞUSU ÖDEYEMEYEN DE MAĞDUR'

DEDAŞ'ın 'Elektrik vermeyeceğiz, ekmeyin' tehdidine üreticiden yanıt: Vatandaş ne yiyecek? - Resim: 7

Mardin Artuklu Ziraat Odası Başkanı Malik Özkan da DEDAŞ’ın elektrik borcunu ödeyene de elektrik vermediğini ifade ederek, şöyle konuştu: “Çiftçi elektrik faturasını ödüyor, komşusu ödemediği için ya da aynı hat üzerindeki komşu elektrik faturasını ödemediği için DEDAŞ size elektrik vermiyor. Çiftçi böyle bir zulümle hiç karşı karşıya gelmemişti. Ürünlerimiz her yıl yüzde 40 oranında zarar görüyor.”

VATAN PARTİSİ'NDEN KAMULAŞTIRMA ÇAĞRISI: ‘ÇİFTÇİ EKMESİN TÜRKİYE TAŞ MI YESİN’

DEDAŞ'ın 'Elektrik vermeyeceğiz, ekmeyin' tehdidine üreticiden yanıt: Vatandaş ne yiyecek? - Resim: 8

Vatan Partisi bölgede, DEDAŞ'ın yarattığı mağduriyete karşı mücadele veriyor. Elektriği kesilen, tarlasını ekemeyen çiftçi, parti temsilcilerinin kapısını çalıyor. Vatan Partisi Diyarbakır İl Başkanı Ferdi Tanhan konuyla ilgili açıklama yaparak üretimin önündeki engellerin kaldırılmasını istedi. Tanhan'ın açıklaması şöyle:

“DEDAŞ bu zamana kadar borçlara mahsuben çiftçinin Ziraat Bankası’na yatan hibelerine el koyuyordu, köylünün özel mülkiyetine göz dikip hacizlerle tepesine biniyordu. Elektrik kesintileriyle mısırımızı, pamuğumuzu, ekinimizi kurutuyordu. Artık en yetkili başkanının ağzından, çiftçileri tehdit ediyor.”

‘YA DEDAŞ BATACAK YA KÖYLÜLER’

“Mehmet Atalay’ın köylünün tarımsal sulamadan kaynaklı elektrik borçları sorununa çözümü bu. Borcu olan çiftçiye elektrik yok. Güneydoğu bölgesinde çiftçilerimizin yüzde doksanı DEDAŞ’a borçlu. Bu borçları ödeyecek durumları da yok. O halde önümüzdeki hasat dönemi dünyanın en bereketli topraklarından ürün kaldırmayacağız. Peki Türkiye ne yiyecek, ne içecek? Çiftçinin ekemediği bir dönemde millet nasıl yaşayacak? Bu sorular Sn. Mehmet Atalay’ı ilgilendirmiyor. Çünkü o başkanı olduğu özel şirketin kâr etmesini ve ayakta kalmasını sağlamak zorunda. Bu durumda önümüzde iki seçenek duruyor. Ya DEDAŞ batacak, ya çiftçiler. Ya bankalar batacak ya da köylüler.”

‘ÇÖZÜM AMELİYAT’

“Mevcut durum devam ederse ve Sn. Atalay’ın çözümü uygulanırsa çiftçilerin batacağı dönem çok da uzak gözükmüyor. Bu sorun yalnızca Diyarbakır, Mardin, Siirt köylüsünün değil tüm Türkiye’nin sorunu. Köylünün sırtındaki girdi maliyetleri Türkiye’nin en büyük yükü. Çiftçimizin üretim gücünü koruması, ekmesi, biçmesi, üretmesi Türkiye için en önemli meseledir. Şimdi enerji maliyetleri de hiç olmadığı kadar yükseliyor. Peki bu kadar önemli bir sorunda hükümet niye sessiz kalıyor ve çözüm üretemiyor? Çünkü sorun artık ağrı kesicilerle, geçici tedbirlerle, iğnelerle, ilaçlarla tedavi edilecek durumda değil. Çözüm ameliyat. Borç kabusu altında yaşayan köylüyle, çiftçiyi tehdit eden özel elektrik şirketiyle, çiftçinin mülkiyetine çöken bankalarla devam edilirse gıda güvenliğimiz çok büyük tehlikeye girer. Türkiye’ye taş yedirme çözümü bir çözüm değildir, felakettir.”

‘AMELİYATIN ADI: KAMULAŞTIRMA’

“Ameliyatın adı kamulaştırmadır. DEDAŞ derhal kamulaştırılmalıdır. Sadece DEDAŞ da değil. Bir an evvel, Türkiye’deki tüm enerji şirketleri kamulaştırılmalıdır. 21 Enerji şirketinin tamamı. Devlet otoritesi ve disiplini olmadan bu sorun çözülemez. Devletin halkçı ve kamucu yönetimi olmadan bölgemizdeki çiftçimiz kurtulamaz. Çiftçimiz kurtulmadı mı, Türkiye içinde bulunduğu süreçten bir Üretim Devrimiyle çıkamaz. Tarımın verimi artırılamaz. Devletimizin planlı, halkçı, kamucu geleneklerinin canlanmasının tam zamanıdır. Peki bu iş nasıl olacak? Cevabı tarihimizin içindedir.”

‘DEVRİMİN KÖYLÜ FELSEFESİ’

“Biz bir köylü ihtilali yaptık. Daha yeni 29 Ekim’i kutladık. Cumhuriyet devrimi esas olarak bir Köylü Devrimiydi. Mahmut Esat, Türk İhtilali’ne ‘Türk Köylü İhtilali’ denilebileceğini belirtir. Cumhuriyet devrimcilerine göre ‘Türkiye’de köylü meselesi, son büyük ihtilalden doğan yeni devlet sistemimizin bir direk, bir temel meselesidir.’

“Köylü meselesi basit bir iktisadi kalkınma tartışması değildir. Öncelikle bir iktidar programıdır. Bir felsefedir. Atatürk şöyle sorar: ‘Türkiye’nin hakiki sahibi ve efendisi kimdir?’ Bunun cevabını derhal birlikte verelim, diyerek yanıtı yine kendisi verir: ‘Türkiye’nin hakiki sahibi ve efendisi, hakiki üretici olan köylüdür.’

‘KÖYLÜNÜN YENİ EFENDİSİ’

“Köylü milletin efendisidir. Köylünün tek çıkış yolu bu felsefeyi taşıyanların iktidarın içinde olmasıdır. Oysa köylümüz 1980 sonrası süreçte kambur ilan edilmiş, üretici aşağılanmıştır. Ziraat Bankası köylünün bankası olmaktan çıkarılmıştır, tarıma destek akçeleri kaldırılmıştır. Bunlar yetmezmiş gibi bugün özelleştirilmiş elektrik şirketleri köylünün efendisi olmuştur. Şu anda ‘DEDAŞ köylünün efendisidir!’ anlayışı geçerlidir. Çünkü anlayışlar, başımıza getirdiğimiz hükümetlerin felsefesine göre şekillenmektedir.”

‘TÜRK KÖYLÜ İHTİLALİNİN EN CESUR HAMLESİ’

“Bu anlayışı tedavülden kaldırmanın sırasıdır. Şirketleri kamulaştırmanın zor olacağından, çiftçinin girdi maliyetlerini düşürmenin imkansızlığından bahsedenlere ve Vatan Partisi’nin ‘çiftçi batacağına bankalar ve özel şirketler batsın’ iradesini hor görenlere, Türk Köylü İhtilali’nin en cesur hamlesini hatırlatmak istiyorum.

“Cumhuriyet’in ilk yıllarında en büyük tartışma, köylünün belini büken ve tarımda yeniden üretim olanaklarını boğan Aşar vergisinin kaldırılmasıydı. Kemalist Devrim’in köylüyü efendi yapmak, köylünün yükünü hafifletmek ve üretim gücünü geliştirmek için yaptığı en cesur iş Aşar vergisini kaldırmaktır. Cesaret kavramının altını çiziyorum ve tekrar ediyorum. En cesur iş. Çünkü 15 Şubat 1925 günü 552 sayılı kanunla kaldırılan Aşar vergisi, o dönem bütçe gelirlerinin üçte birini oluşturuyordu. Böylece devlet en büyük gelirinden vazgeçmiş oluyordu. Artık devlet bütçesine köylülerin katkısı yüzde 10’a çekilmişti. Ancak bu cesaret hemen karşılığını buldu. Aşar kabusundan kurtulan köylü ferahladı, daha çok üretme ve müreffeh yaşama arzusu güçlendi, millet üretim şevkine kavuştu. Türkiye’nin sanayi atılımı da bu üretim şevkine dayanarak sağlıklı bir gelişime açıldı.”

‘KÖYLÜ AŞKI VE MALİ BAKIŞ AÇISI’

“İnönü’nün, Aşar vergisinin kaldırılması hakkındaki şu vurguları bugünün çözümüne de ışık tutuyor: ‘Mali bünyede yapılmış büyük, korkunç bir ameliyat idi. Mali bakış açısından tehlikeli bir sınava maruz kalan herhangi bir hükümet, ancak idealist bir köylü aşkı olmak hasletiyle, bütçenin asırlardan beri alışılmış üçte biri üzerinde böyle bir tecrübeye girişebilirdi.’

“Kemalist Devrim daha ne cesur hamlelerle köylüyü milletin efendisi yaptı. Tazminatsız kamulaştırmalar yoluyla feodal mülkiyete ağır darbeler indirdi. Önümüzdeki dönem mülkiyet ilişkilerine dokunacak cesareti olmayanların çözüm bulması mümkün değil. İdealist bir köylü aşkı, millet aşkı olanların cesaretine ihtiyacı var Türkiye’nin.

“Yok mu mali bünyede korkunç bir ameliyat yapacak cerrahlarımız?

“Yok mu yeni Aşarları yine kaldıracak babayiğitlerimiz?

“Yok mu özel şirketler yerine köylü aşkıyla yanan bir hükümet planımız?

“Yok mu Dicle’nin sularını, köylünün emeğiyle topraklarımıza dökecek projelerimiz?

“Yok mu çiftçinin bağrına hançer dayayan özel şirketi kamulaştıracak devrimcilerimiz?

“Yok mu köylüyü yeniden milletin efendisi yapacak bir programımız?

“Yok mu cesaretimiz?

“Hepsi var. Vatan Partisi bu görevleri yapmak için var.”

elektrik Güneydoğu Tarım Üretim dedaş sulama