09 Ocak 2025 Perşembe
İstanbul 12°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Dejavu

AB fonlarıyla öne çıkarılan birçok kurum, sanat çalışmaları adı altında bölücü faaliyet yürütüyor. Bu kuruluşlara ‘özgürlük’ gerekçesiyle müsamaha gösterilemez. Yıkıcılığa, bölücülüğe, yobazlığa izin verilemez. Yoksa alınan ödüllerin 'ithaf' edileceği hainler bitmez

Dejavu
A+ A-
AYDIN EREL / YÖNETMEN - VATAN PARTİSİ İSTANBUL KÜLTÜR - SANAT BÜROSU BAŞKANI

Başlıktaki Fransızca kelimeyi niye seçtiğimi merak edebilirsiniz. Çünkü bu kelime aslında bir pskolojik tanımlama terimi.

1928 yılında Dr.Edward Tichener, “Bir Psikoloji Kitabı” adlı eserinde bunu şöyle açıklıyor: “Beyin bir deneyime yönelik tam bir algı üretmeden önce  kısmi bir algı yaratır. İşte bu kısmi algı, daha önce deneyimlenmiş hissi yaratmaktadır.”

Dejavuyu, yeniden yaşanmışlık veya bir olayı yeniden yaşamak olarak tanımlayabiliriz.

Dejavu - Resim : 1

'BATI VE AMERİKAN HAYRANLIĞI İÇİNDELER'

Boğaziçi Film Festivali ödül töreninde yaşanan olaylar, bende bu hissi oluşturdu. Yönetmen Özcan Alper “Bu ödülü sırf barış istedi diye içeri atılan Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı'ya ithaf ediyorum.” demesiyle salondan alkış aldı. Bunun üzerine oyuncu Burak Haktanır, sorumluluk bilinciyle vatansever bir tavır aldı, “O, TSK'ya iftira attı. Kaç gündür PKK sayfaları onu destekliyor.” çıkışı yaptı.

Burak Haktanır önceki gün Ulusal Kanal'da Serdar Aksarı'nın sunduğu “Günlük” programında, olayın öncesi ve sonrasını ayrıntılı olarak anlattı. Bu yürekli ve millî duruşu, Ordumuza ve Cumhuriyet değerlerimize sahip çıkışı, mutlaka izlenmeli. Camianın içinde bulunan biri olarak yaptığı şu tespitler aslında sanat dünyasının kimlerin eline kaldığı hakkında önemli kodları içeriyor: “Bu coğrafyanın kadim değerlerine, aile değerlerine düşmanlar... En iyi ihtimalle; 'Biz oraya dahil değiliz.' diyorlar. Bir Batı, Amerikan hayranlığı içindeler. Bunu hayatlarına, aile ilişkilerine yaptıkları sanata yansıtıyor.”

Şimdi benim Dejavu diye adlandırdığım kısma gelirsek; 8 yıl önce, yani Aralık 2014 tarihinde yaşadığım bir olayı hatırladım.

1997 yılında kurulan Belgesel Sinemacılar Birliği (BSB)'nin kurucu üyesiydim. Ancak başa gelen Ak Parti hükûmetinin ilerleyen dönemdeki yapmış olduğu hatalı tutum ve icraatlar yüzünden, birliğin üye profili değişmeye başladı. Mesleki yeterlilikleri tartışmalı bazı kişiler birliğe üye olmaya, Türkiye Cumhuriyeti'nin değerlerine karşı bölücü unsurların ön planda olduğu tavırlar sergilemeye başladı. Eski üyelerden itiraz gelmemesi, bu türlü eylemleri vatansız solculuğun anlayışı ile özgürlük savunuculuğu gibi kabullenmeleri, bu kitlenin kuvvetlenmesine sebep olmaya başladı. Çeşitli birlik toplantılarında veya 1001 Film Festivali öncesi  film seçme amacı ile gittiğimiz İznik kamplarında, benim karşı çıktığım durumlar yaşadık. Millî duruşum onları rahatsız ediyordu. Ancak daha ileri gitmeye cesaret edemiyorlardı.

8-9 Aralık 2014 tarihleri arasında BSB Uluslararsı Dağıtımcılar, İstanbul'da bir organizasyon yaptı. Amaç Türkiye'de yapılan belgesel filmlerin uluslararası pazara satılmasıydı. Bu, film dünyasında “pitching” olarak adlandırılan her bir filmi; fragman, poster gibi görsellerin desteği ile 10-12 dakika içinde pazarlama işlemidir.

O dönemde rahmetli annem hastanedeydi, yaşı ileriydi. Refakatçi bir Türkmen hanım yanında kalıyordu. Ben de her gün hastaneye gidiyor, kendisiyle ilgileniyordum.

Bizden istenilen malzemeleri BSB'ye teslim ettim. Gösterilecek filmlerin fragmanları önceden bir bilgisayara yüklenecek, gösteri günü sizin sıranıza göre salondaki perdeye yansıtılacaktı. Teknik bir konu olduğu için bilmeyenlere kısaca açmam gerekiyor. Video filmlerin izlenebilmesi için çeşitli formatları vardır. Eğer bilgisayarlarda belli kodeksler yoksa sizin filminiz izlenemez. Örneğin: MPEG1, MPEG2, MP4, MOV, WMV, AVI, QuickTime gibi ve daha birçok format.

Dejavu - Resim : 2
214 yapımı Diyar filminin tanıtımında, İngilizce olarak Ermeni soykırımı iddialarından bahsediliyor.

YAPILAN SABOTAJ

Gösteri günü koşturarak “Sahne Beşiktaş” adlı salona vardım. Organizasyon komitesinde olan kadın arkadaşım beni görünce; “Aydın senin filmi bilgisayara yükleyemedik, format uymuyor.” dedi. “Gösteri gününden önce bana telefonumdan ulaşabileceklerini, istedikleri hangi formatsa daha önceden yollama imkanım olduğunu” kendisine söyledim. “Aradım ama ulaşamadım” karşılığı gerçek olamayacak bir cevaptı. Aslında bana yapılanın bir sabotaj olduğunu hissettim. Zaman kısıtlıydı, büroya gitmek veya oradan istetmek için süre yetmezdi. Ancak ben tedbirli gelmiştim, filmin fragmanı yanımdaki taşınabilir bellekte vardı. Hemen oradan çıktım, Sinanpaşa Çarşısı'na gittim. O yıllarda bodrum katta bir çok videocu vardı. Hatta eski 8 mm çekilmiş filmleri, videoya çeviriyorlardı. DVD olarak basarak veriyorlardı. Üretimi bile durmuş 8 mm filmi olanlar bu işlemi yapmaya oraya giderlerdi. Filmi istenilen formata çevirttim ve salona geri döndüm. Film bilgisayara yüklendi.

Gösterim için 30 film seçilmişti, ancak basılı kitapçıkta 8 film devlet aleyhine yapılmış ya da Ermeni diasporasını memnun edecek filmlerdi. O yıllarda LGBT dayatması çok etkili değildi. Ancak bir film bu konudaydı. Yani neredeyse gösterilecek filmlerin üçte biri, millî ve toplumsal değerlere karşıydı. Bu filmlerin bazıları Kültür ve Turizm Bakanlığından destek bile almıştı. En azından hazırlanan kitapçıkta görüldüğü gibi bu organizasyon  TC Kültür ve Turizm Bakanlığından, Sinema Genel Müdürlüğünden maddi destek alınarak yapılıyordu.

SOYKIRIM YALANLARINI BEYAZ PERDEYE TAŞIDILAR

Benim sıramda değişiklik oldu, öğleden sonra gösterime kaldım. Benden önce “Diyar” filmi için yönetmeni Devrim Akkaya sahneye geldi. Dört satın alma şirketinin temsilcileri önde, masaların arkasında oturuyorlar. Filmin yönetmeni genç kadın, anlatımını Türkçe yaptı. İngilizce'ye tercüme ediliyordu. Kişisel hezeyanları olan bu kadın, filmde de kendi oynuyordu. Bu da üstün bir yetkinlik, birikim ve yetenek isteyen bir başka uzmanlık; hem oynamak,  hem de yönetmek en zor işlerden biridir. Tiyatroda bile bunu herkes başaramaz. Hele filmde bu ikisini yapmak gerçek bir ustalık gerektirir.

Gelelim filmin konusuna: Bu genç kadın birden bire gaipten kendisine gelen bir ilhamla, “Ben büyük dedemin geçmişini ortaya çıkarayım” istiyor. Filmin kısa açıklama sayfası; “Devrim İstanbul'da yaşayan bir yoga eğitmenidir...” diye başlıyor. Bu genç kadın Cihangir'in o bohem havasında durup dururken kendini keşfetme ya da keşfettirme eylemi içine giriyor. Bunca  yıl merak etmeyen bu hanım kızımız, birden bire “Benim büyük dedeciğim 1915 Ermeni Soykırımı sonucunda minnicak bir Ermeni çocuk olarak bir Kürt aile tarafından evlat ediniliyor, büyüyor, evleniyor. Sonra da ölüyor ama mezarı kayıp!” duyguları içine giriyor. Aslında film baştan sona kayıp! Kültür Bakanlığının, Sinema Genel Müdürlüğünün logosu basılı olan broşürde aynen bu ifade yazılmış: 1915 ERMENİ SOYKIRIMI!

Benim bu broşürü önceden görme imkanım olmamıştı. Ancak salona gelince gördüm. Doğal olarak sadece kendi filmimin sayfasına bakabilmiştim.

Filmi anlatırken bu çirkin, asılsız, dayanaksız ifade üzerine ne olduğunu anlayabildim. Satın almacılardan birinin, "2015, Ermeni Soykırımının 100 yılı. Bizim için ilginç olur.” demesi artık bardağı taşıran son damla oldu.

Derhal ayağa kalktım ve İngilizce olarak, “Biz soykırım yapmadık, vatan savunduk! Bu ispatlanmış bir şey değildir, ayrıca Türkiye Cumhuriyeti'nde bunu bu şekilde ifade etmek bir suçtur. Bu durumu lanetliyorum!” dedim. Kız sahneden çekildi ancak salonda bir kişiden bile bana destek gelmedi. İtiraz edebilecek cesareti olan da çıkmadı. Yemek arası verildi. Sonra benim sıram geldiği zaman filmi izleyen dört kişi bana karşı gayet soğuktu. Aslında filmin satılma serüveni zaten bitmişti. Öyle de oldu.

Dejavu - Resim : 3

GERİ DÖNÜLMEYEN İSTİFA GEREKÇESİ

İki ay sonra 17 Şubat 2015 tarihinde istifa mektubumu BSB'ye ve aynı mektubu ilişkili olarak TC Kültür ve Sanat Bakanlığına, istifa gerekçesini bilmeleri amacıyla yolladım. Bakanlık bana hiçbir zaman geri dönüş yapmadı. Bu da nasıl sorumlu davrandıklarının bir tezahürü olmalı.

Yıllar sonra bu yazıyı size yazabilmek için o bahsi geçen filmi büyük bir sabırla sonuna kadar izledim. Broşürde yazılmayanlar filmin başlangıcında bu filmin belli amaçlar için yapıldığının ipuçları var. Ermenistan-Türkiye Sinema Platformu katkısı veya desteği  ile özel ısmarlama olduğu gayet açık. Bu platform 2009'da Avrupa Birliği (AB) fonuyla kuruluyor. Güya iki ülkenin ilişkileri düzeltme amacı ile 8 sivil toplum kuruluşu dahil edilmiş. Aynı zamanda Anadolu Kültür adını kullanıyor.

Hakkındaki bilgi: Ermenistan Türkiye Sinema Platformu iki ülkeden ve diasporadan sinemacılara birlikte düşünmek, bir arada olmak ve birlikte üretmek için ortam yaratıyor.

Kurucu ortaklar: Civilitas Foundation, Eurasia Partnership Foundation (EPF), Public Journalism Club (PJC), Regional Studies Center (RSC) (Bölgesel Çalışmalar Merkezi), Anadolu Kültür, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), Helsinki Yurttaşlar Derneği, Hrant Dink Vakfı.

Bugün maalesef bu insancıl tanımlar ile özellikle AB fonları ile kurulan birçok kuruluş sanat çalışmaları adı altında Türkiye'de faaliyet gösteriyor. Devletin bu kuruluşları sıkı denetim altına alması, hatta şaibeli olanları kapatma yönüne gitmesi gerek. Yoksa alınan ödülleri “ithaf” edilecek hainler bitmez.

Son Dakika Haberleri