DEM Parti, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasından rahatsız
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) 13. Genel Kuruluna katıldı. Burada konuşan Bakırhan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son açıklamalarından rahatsız oldu. Erdoğan'ın ‘Terörle siyaset yan yana gelmez’ ifadelerinin tehditkar olduğunu dile getirdi.
Partisinin grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki bölücü terör örgütüne, kandan beslenen Kandil’deki terör baronlarına hiçbir çağrımız yoktur. Terörle mücadelemizi kararlılıkla sürdürecek. Terörle siyaset yan yana olmaz.' ifadelerini kullanmıştı. Erdoğan'ın bu açıklaması DEM Parti'yi rahatsız etti. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Erdoğan'ın açıklamalarını 'tehditli bir dil' olarak tanımladı.
Bakırhan, Erdoğan'ın açıklamalarının sürece fayda sağlamayacağını ifade etti. Öte yandan konuşmasında, PKK üyeliği suçlamasıyla tutuklanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'i savundu.
Bakırhan'ın konuşması şöyle:
"Sistem ciddi bir kriz içerisinde, ciddi bir kaos içerisinde. 'Türkiye'yi ne kadar etkiler, nasıl etkiler, Türkiye'deki halklar bundan nasıl etkilenir?' sorusunu hep birlikte tartışmamız, bunun yanıtını vermemiz gerekiyor. Çünkü biz de hemen o Orta Doğu'daki girdabın yanı başında bulunuyoruz. Orta Doğu'daki girdaba kapılmamak için bizim öteden beri savunduğumuz Türkiye'nin toplumsal barışını sağlaması gerekiyor. En başta Kürt meselesini diyalogla müzakereyle demokratik yöntemlerle çözmesi gerekiyor."
'BU SÜREÇTE İKİ TARAF VAR'
"Süreçler taraflar arasında başlar. Bir süreç varsa bu sürecin tarafları vardır. Bir süreç devam ettirilecekse sadece tek taraflı yorumlar, tek taraflı açıklamalarla bu süreç yürümez. Sürecin diğer taraflarının da meseleye ilişkin ne dedikleri, ne düşündükleri, nasıl gördükleri, ne önerdiklerini Türkiye toplumu, Türkiye halkları, Türkiye emekçileri bilmek durumundadır.
'TOPLUMU ZEHİRLEYEN BU DİL'
"Bu dilin terk edilmesi gereklidir. En başta da iktidar mensupları tarafından toplumu zehirleyen bu dil yerine daha siyasi, daha olgun, daha kapsayıcı, daha karşıdakini dikkate alan saygın bir dile dönüşmesi gerekiyor. Aksi halde bu tartışmalar bir süreç olmadan bitmek durumunda kalabilir. Tartışmaların yürüdüğü bir süreçte halkın iradesiyle, halklarımızın iradesiyle seçilen Esenyurt Belediyesine kayyum atanması 'Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?' dedirtiyor. Gerçekten bunlar bu tartışmaları, bu biçimde yöneteceklerse bundan bir şey çıkmaz."