DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan: Bahçeli'nin hakkını vermek lazım
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli'nin DEM Partililere el uzatması ve PKK ele başı Öcalan'a çağrılarına yönelik 'Durduk yere söylenmediği kesin o sözlerin. Çok önemli şeyler söyledi. Hakkını vermek lazım' ifadelerini kullandı.
DEM Parti’nin Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Gazete Duvar'ın sorularını yanıtladı. Bahçeli’nin DEM Partililere el uzatması ve "Öcalan Meclis’e gelsin, DEM Grubunda konuşsun, örgütünü tasfiye ettiğini açıklasın" sözlerine dair "En başta anlamaya çalıştık. Ama durduk yere söylenmediği kesin o sözlerin. Çok önemli şeyler söyledi. Hakkını vermek lazım. Umut hakkı, demokratik, siyaset gibi aslında birçok pozitif kavram kullanıldı, tanımlanma yapıldı. Anlamaya çalıştık." dedi.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum'un "Hepimiz Türk’üz, Türklük hepimizi tarif ediyor" ifadelerini de hedef alan Bakırhan, "Hala Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ‘Hepimiz Türk’üz, Türklük hepimizi tarif ediyor’ diyor. Vallahi etmiyor. Keşke pozitif değerlendirilecek, zemini büyütecek bir tartışma durumu olsa ama yok." dedi.
Bakırhan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
ABD seçimleri sonucunda Trump'ın Orta Doğu politikası anlaşılmaya çalışılıyor. Ama bir realite var; bu mesele artık kendisini dayattı. MHP'yi bile konuşturan bir noktaya geldiyse bu mesele yol alır diye umuyoruz, istiyoruz. Bu tartışmalar bir süreç olsun. Bu tartışmalar meselenin müzakereyle, diyalogla çözümü için bir vesile olsun, bunu en çok biz istiyoruz. Bizim bütün pratiğimiz, dilimiz, söylemimiz, eylemimizin tamamı da biraz önce söylediğim düşünceye hizmet ediyor.
'BİZ NASIL UMUTLANALIM?'
Bir taraftan çok iddialı, büyük büyük laflar ediliyor, diğer taraftan kayyım atanıyor. Kayyımların atandığı yerler de ilginçtir. Bahçeli, 'Öcalan gelsin' diyor. Direkt Öcalan'ın kendi ilçesine atanıyor kayyım. Ahmet Türk'le Bahçeli arasında bir geçmişte yaşanmış kimi temaslar var, bakıyorsunuz Mardin'e kayyım atanıyor. En yüksek oyla seçilen kadın eş başkanın yerine Batman’da kayyım atanıyor. En önemlisi; kent uzlaşısı ile seçilen belediye başkanına kayyım atanıyor. Öcalan'a avukat yasağı üç ay uzatıldı, altı aya çıkarıldı. Bize bölgede 'Böylesi bir ortamda biz nasıl umutlanalım' sorusu soruluyor. Dolayısıyla bir akıl, bir zihin bulanıklığı var. Bence iktidar açısından bir netleşme süreci görünmüyor.
'MUHALEFETİN DURDUĞU YER ÇOK KIYMETLİ'
Bu süreçte muhalefetin durduğu yer çok kıymetli. Sadece CHP değil, Yeniden Refah Partisi, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, DEVA Partisi bu sürecin olumlu bir yere evrilmesini istiyor. Sadece biraz bu meseleyi araçsallaştıran, oya tahvil etmek isteyen bildiğimiz birkaç yaklaşımın dışında Türkiye'deki hava çok iyi, zemin var.
'TÜRKLÜK HEPİMİZİ TARİF ETMİYORUZ'
İktidar cephesinde henüz anadili talebi, kayyımlara karşı yasal düzenlemeler hiç dile getirilmedi. Hala Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ‘Hepimiz Türk’üz, Türklük hepimizi tarif ediyor’ diyor. Vallahi etmiyor. Keşke pozitif değerlendirilecek, zemini büyütecek bir tartışma durumu olsa ama yok. Bahçeli sadece sözünün arkasında olduğunu ifade ediyor ama belli ki o da Erdoğan'dan bir şey bekliyor. Sözü tekrar etmek de işin anlamını, önemini bozar. Şimdi pratik zamanıdır. Birisinin bir adım atması gerekiyor.
'CHP'DEN VE ÖZGÜR ÖZEL'DEN BEKLENTİMİZ BÜYÜK'
Bizim Cumhuriyet Halk Partisi'nden de Özgür Özel'den de beklentimiz büyük. Onun için top çevirme yerine bu meselede en baştaki gibi yapıcı bir yerde durması ve iktidarı bu zemine zorlaması gerekiyor. Bütün Kürtlerin beklentisi bu. Bu meseleyi kim çözer, kime yarar? Bunlar çok basit tartışmalar. Meseleyi kim çözerse adı tarihe altın harflerle yazılır. Emin olun biz Kürtler olarak unutmayız. Cumhuriyet Halk Partisi asıl rolünü oynarsa iktidarın henüz ortaya dökmediği, henüz konuşmadığı, henüz izlediği, henüz ne yapmaya çalıştığı belli olmayan o tereddütlü, o ikircikli halini giderebilir.