Ahmet Türk'ten, yeni anayasaya yeşil ışık: Samimiyeti görürsek, destek veririz
DEM Partili Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, yeni anayasa süreciyle ilgili 'Taleplere doğru yanıt verirse bizim söylediğimiz şeyleri gerçekten Anayasada güvence altına alacak bir düzenlemeye giderse biz Anayasaya da destek veririz.' dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, TBMM yasama yılı açılışında DEM Partililere el uzatması siyaset gündemini hareketlendirdi. "Açılım ve çözüm süreci" söylemleri, siyaset sahnesinde sık sık yankılanırken, DEM Partili Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk'ten, yeni anayasa ile ilgili dikkat çeken açıklamalar geldi.
Halk TV'ye konuk olan Ahmet Türk, "Eğer samimiyet görürsek elbette ki, Kürtler kendi içinde bunu değerlendirir. Taleplere doğru yanıt verirse bizim söylediğimiz şeyleri gerçekten Anayasada güvence altına alacak bir düzenlemeye giderse biz Anayasaya da destek veririz." ifadelerini kullandı. Türk ayrıca 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde adayları olmasına rağmen DEM Parti'nin Ekrem İmamoğlu'nu desteklediklerini açıkladı.
'HERKES İMAMOĞLU'NU DESTEKLEDİĞİMİZİ BİLİYORDU'
"DEM Parti ya da siz Cumhurbaşkanı Erdoğan 'ın tekrar adaylığına kategorik olarak karşı mısınız? Yoksa 'bizim için sorun yok olabilir tekrar görüşürüz' mü dersiniz?" sorusunu yanıtlayan Türk'ün açıklamaları şöyle:
Biz bir siyasi partiyiz. Elbette ki bunun kararını verecek olan benim partimdir. Başından beri şunu söylüyoruz. Ciddiyet ve gelişmelere göre her şeye karar veren bir partiyiz. Ciddiyet ortada mı? Beklentilere yanıt verecek bir süreç başlar mı? Başlamaz mı? Elbette ki bunu izliyoruz. Yani biz isteseydik geçmişte de destek verirdik ama hiçbir dönemde destek vermedik. İstanbul'da bizim oyumuz yüzde 10 civarındayken Belediye Başkanlığı seçiminde yüzde 2,9'a düştü. E peki nereye gitti? Sayın İmamoğlu'na burada açık bir destek verildi açıkçası. Evet aday çıkardık ama herkes de biliyordu ki İmamoğlu 'na destek veriyor. Yoksa bizim oyumuz 2,9'da kalmazdı.
'YENİ ANAYASA'DA DESTEK VERİRİZ'
Şimdi bizler tarafından mevcut iktidarın Bahçeli ve Erdoğan'ın ortak olarak yürüttüğü bir sürecin ne kadar ciddi ve samimi olduğunu görmemiz gerekiyor. Eğer o samimiyeti görürsek elbette ki, Kürtler kendi içinde bunu değerlendirir. Taleplere doğru yanıt verirse bizim söylediğimiz şeyleri gerçekten Anayasada güvence altına alacak bir düzenlemeye giderse biz Anayasaya da destek veririz. Ama bugün ülkenin beklentileri var. Bizim beklentilerimiz var. Biz bu sorunun çözümünü istiyoruz. Eğer soru çözülecekse bizim için siyasetin çok fazla bir şeyi yok. Önemli olan halkımızın hak, hukuk ve özgürlük konusunda eşit yurttaş olacağı bir dönemin gelişmesidir. Böyle bir dönemin başarıya ulaşmasıdır bizim üzerinde durduğumuz o. Yoksa, şimdiden şahıslar üzerinden destekleriz, desteklemeyiz gibi bir sorunun bize göre hiçbir anlamı yok. Ve bunun da gereği yok. Bunu bize sormanın da bir anlamı yok.Biz her şeyi ölçüp biteceğiz, ona göre kararımızı vereceğiz.
'ÇOK DOĞRU BİR ŞEKİLDE DÜŞÜNMEMİZ LAZIM'
Tabii bugün milliyetçi bir parti, en aykırı parti, Kürtleri hep yargılayan bir parti; hatta işte "partiyi kapatın, meclisten atın" diyen bir şahıs bugün bunu söylüyorsa elbette ki bunu çok doğru bir şekilde düşünmemiz lazım. Nedenlerinin ortaya çıkması gerekiyor. Şimdi tabii ki Erdoğan geçmişteki dönemde tek başına yürüttüğü bir şeyde gerçekten sınıfta kaldı. Başarılı olamadı. Ama bugün ittifak ettiği en milliyetçi kesimle, cepheyle bu meseleyi gündeme getiriyorsa bunu doğru bir şekilde izlememiz lazım.
'KUCAKLAYICI BİR GELİŞMEDİR'
Şimdi arkadaşlar şöyle bir şey var. Yani tartışmalar yürütülüyor ama Kürt meselesi veya demokratik bir sürecin başlaması o kadar hassas bir konudur ki, yani bunun doğru bir şekilde yürütülmesi konusunda herkesin sabırlı olması gerekiyor. Yani tartışmalarla bu ülkede olmaz. Yine bu sorunun çözülmesi için halkı hazırlamak lazım. Vatandaşın bu sorunun çözümü, Kürtlerin dili, kültürünün özgür olması konusunda Türkiye halkına, Türkiye Cumhuriyeti'ne hiçbir zararının olmadığını aktarmaya, bu süreç öyle basit bir süreç değil. Bir iki günde çözülecek bir süreç değil. Yani toplumun düşüncelerini almak lazım, değiştirmek lazım, dönüştürmek lazım. Böyle bir sürü aslında herkese bir yararın olduğunu doğru bir şekilde aktarmak lazım. Ha şimdi biz bunları tartışın. bunlar gelişecek, olacak gibi bir düşüncede değiliz. Yani böyle olacak diye bir şeyimiz yok. Ama gelişir mi? Veyahut bir iki sözde mi kalır? E biz sözlerle ikna olacak bir durumda değiliz. Söylenenlerle ikna olacak bir durumda değiliz ki. Pratikte ne olacak? Bunun pratiğini görmemiz lazım. Buna göre o pratik sonucunda "evet doğru bir şey yapılıyor. Toparlayıcı bir şey yapıyor. Kucaklayıcı bir gelişmedir" diye bu şekilde değerlendiririz. Ama şimdi hiçbir şey yok.