DEM Parti’den savaş Özel’den direniş çağrısı
Tunceli ve Ovacık yapılan görevlendirme sonrası DEM Parti ve CHP kışkırtıcı açıklamalar yaptı. Görevden alınan DEM’li Birsen Orhan, 'Bunlar Dersim'i nasıl 1938'de işgal ettilerse bugün yine belediyemizi işgal ediyorlar. İzlemeyin. Birlikte savaşalım' dedi. CHP lideri Özgür Özel de 'direneceğiz' dedi
Kayyım tartışmaları, kışkırtma çağrılarını beraberinde getirdi. Tunceli ve Ovacık belediyelerindeki terör gerekçeli görevlendirmelerin ardından DEM Parti “savaş” çağrısı yaptı.
DEM Partili Tunceli Belediye Başkanı Cevdet Konak’ın ve CHP’li Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün “terör örgütüne üye olma” suçundan 6 yıl 3'er ay hapis cezası almasının ardından İçişleri Bakanlığı harekete geçti.
Bakanlık, terörle iltisakı bulunan belediye başkanları yerine kayyım atadı. DEM Parti'den kışkırtma çağrıları yapıldı. Görevden alınan DEM Partili Tunceli Belediye Eş Başkanı Birsen Orhan, Türkiye Cumhuriyeti'ni 'işgalci' ilan etti, Dersim İsyanı'nı hatırlattı.
'BİRLİKTE SAVAŞALIM'
Orhan, bakanlık tarafından yapılan kayyım açıklamasının ardından Tunceli Belediyesi önüne gitti. Burada kışkırtıcı açıklamalarda bulunan Orhan, "Bunlar işgalci. Bunlar Dersim'i nasıl 1938'de işgal ettilerse bugün yine belediyemizi işgal ediyorlar. Bunları izlemeyin." diyerek halka kışkırtma çağrısında bulundu. İzlemeyin. Gelin göğüs verin mücadelemize. Birlikte savaşalım." dedi.
Öte yandan Tunceli ve Ovacık'ta belediye binasına giden DEM Partililer, polise saldırdı. Barikatları yıkarak belediye binalarına girmeye çalıştı.
SEYİT RIZA’YI ÖVDÜ
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Tunceli Belediyesi önünde açıklamalarda bulundu.
Hatimoğulları Cumhuriyet düşmanı Seyit Rıza’ya sahip çıktı, “Dersim halkı 1938 katliamına da direndi. Seyit Rıza baş eğmedi.” dedi.
TUNCELİ VE ELAZIĞ'DA EYLEM YASAĞI
Tunceli ve Ovacık belediyelerine kayyum kararının ardından iki ilde eylem yasağı geldi. Valilik kararıyla Tunceli'de 10, Elazığ’da da ise 7 gün süreyle açık alanlarda toplanma, yürüyüş ve basın açıklaması gibi eylemlerin yasaklandığı duyuruldu.
Valilikten yapılan açıklamada, il sınırları içinde huzur ve güvenliğin sağlanması amacıyla çeşitli kararlar alındığı bilgisi verildi. İlde sadece Valilik ve kaymakamlıkların uygun göreceği etkinliklerin yapılabileceği belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"İlimizde yapılmak istenilen açık ve kapalı alanlarda toplanma, yürüyüş, nöbet, basın açıklaması, açlık grevi, oturma eylemi, miting, stant açma, çadır kurma, bildiri, broşür dağıtma, sticker, afiş, pankart asma, her türlü eylem ve etkinliklerin 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 17. ve 19. maddeleri ile 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11/A, B ve C maddeleri gereğince (jandarma bölgesi dahil) il ve ilçe mülki sınırlarımız içinde 1 Aralık saat 23.59'a kadar 10 gün süreyle yasaklanması kararı alınmıştır."
Elazığ Valiliği’nden yapılan açıklamada da, kent genelindeki eylem ve etkinliklere 29 Kasım’a kadar 7 gün süreyle yasak getirildiği duyuruldu.
Öte yandan geçen günlerde Esenyurt, Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerine de kayyım atanmıştı.
‘milli irade hırsızlığı’ dedi.
CHP Genel Başkanı Özel, görevden alınan Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün terörist cenazesine gitmesini savundu. Özel, "Taziye ölüye değil, diriye yapılır" ifadelerini kullandı. Görevden alınan belediye başkanlarını savunan Özel, şu açıklamayı yaptı:
"Ovacık Belediyemize ve Tunceli Belediyesi'ne kayyım atama kararı, kılıfına bile uydurulamamış milli irade hırsızlığıdır. Ovacık Belediye Başkanımız Mustafa Sarıgül'ün 2012’de katıldığı bir cenaze töreni, 2022’de dava konusu yapılmış, 2024’te suç sayılmıştır. Taziye ölüye değil, diriye yapılır. Ne aile evladının suçundan sorumlu tutulabilir ne de taziyeye gelenler...
"İki dönemdir halkın oyuyla seçilen bir belediye başkanını, 12 yıl önce katıldığı bir cenaze nedeniyle görevden almanın, gitmekte olan bir iktidarın son çırpınışlarından azade bir hükmü yoktur. Biz, seçilmiş belediye başkanlarına yönelik tüm saldırılara karşı olduğu gibi, bu hukuksuzluğa da direneceğiz. Kendi menfaatini, Türkiye’nin menfaatinin üzerine koyanlara, bu milleti teslim etmeyeceğiz."
BELEDİYE BAŞKANLARI GENEL MERKEZ’E ÇAĞRILDI
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, iktidarın kayyum politikalarına karşı 30 Kasım'da toplanmak üzere CHP'li 414 belediye başkanının Genel Merkez'e çağrıldığını bildirdi.
Özel, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:
"31 Mart seçimlerinde millet, Türkiye'de bir iktidar değişimi sürecini başlatmıştır. Ancak hükümet, seçilmiş belediye başkanlarına kumpaslar kurarak, yargıyı sopa gibi kullanarak milletin iradesine direnmektedir. Belediyelere yönelik saldırıları ayrı ayrı değerlendirmiyor, tepkimizi de topyekûn gösterme kararlılığını taşıyoruz.
"30 Kasım'da 414 belediye başkanımızı, kayyım belediyeciliğini ve iktidarın belediyelere yönelik saldırılarını topyekûn göğüslemek üzere Genel Merkezimizde toplantıya çağırdık. Halkın iradesine kafa tutan karşımızdaki bu kötülüğe karşı, sonuna kadar hep birlikte mücadele edecek, gereken tüm adımları hep birlikte atacağız.”
İMAMOĞLU’NDAN BELEDİYE MECLİS’İ ÖNERİSİ
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, kesinleşmiş yargı kararı olmadan kayyum uygulamasının hukuki olmadığını söyledi. İmamoğlu şu açıklamalarda bulundu:
"Belediyelerde halk iradesi tıpkı Başkan gibi Meclis Üyelerinde de vücut bulur. Bu akşam Tunceli Belediye Başkanlığı’na ilin valisi, Ovacık Belediyemize de ilçenin kaymakamı kayyım olarak atandı. Kesinleşmiş yargı kararı olmadan kayyım uygulaması hukuki değildir.
"Behemehal, başkan görevden alınıyorsa doğrusu Belediye Meclisinden yeni başkan seçilmesidir. Mevcut uygulama millet iradesini gasp etmek, seçme ve seçilme hakkını ihlal etmektir.”
‘TÜRKİYE’NİN UZANTISI ABD’YE BIRAKMAYIN’
Dışişleri Bakanlığı 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi görüşmelerinde konuşan DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, Türkiye’nin, geçen yıldan bugüne Suriye Devlet Başkanı Başar Esad ile ilişkilerin yeniden başlaması girişimleri konusunda nafile çaba harcadığını ifade ederek, şu değerlendirmede bulundu:
“Suriye'de -bir klişe olarak tekrarlanıyor- bir terör koridoru yok. Orada tam 12 yıldır hüküm süren bir yönetim var ve bu yapı, Suriye'den ayrılıp bağımsız bir devlet kurmayı da hedef almıyor. Yarın öbür gün Şam Yönetimi ile uzlaşabilir. Zaten ilişkileri de var. Söz konusu bölgede yasayan yüzbinlerce insan -Kürt, Arap, Süryani, Çerkes ve Türkmen- Türkiye'nin vatandaşlarının soydaşları ve akrabalarıdır.
"O bölge hem beşerî ve hem de coğrafi olarak Türkiye'nin doğal uzantısı. Onları, Amerika ve İsrail'in potansiyel maşaları, o bölgeyi Amerika ve İsrail'in nüfuzu altına girecek ‘uydu yapı’ olarak niçin görüyorsunuz? Orayı, niçin Amerika ve İsrail’in eline bırakmayı öngörüyorsunuz? Türkiye o bölgeyle yoğun ve doğal bir ilişki kurmak durumundadır, zorundadır.”
PKK’NIN SORUMLUSU
Öte yandan geçen günlerde PKK’nın sözde Avrupa Sorumlusu Zübeyir Aydar da, 3. Dünya Savaşı’nın kapıda olduğunu belirterek, “Türkiye Kürtlerle anlaşmalı.” dedi.
Bugün, önceki çözüm sürecinden daha farklı koşullar olduğunu söyleyen Aydar, Türkiye geri adım atmazsa PKK’nın başka güçlerle müttefik olacağını ima etti.
Aydar, “İsteriz ki önce başkaları ile değil komşumuz ile çözelim. Şu an barış koşulları da uygun. Türkiye aklıselim hareket ederse, anlaşma sağlanırsa Türkiye büyür. Kürtleri karşısına alırsa Türkiye küçülür.” ifadelerini kullandı.
İSTANBUL BAROSU’NDAN ‘DERSİM’ DÜZELTMESİ
İstanbul Barosu tarafından yapılan açıklamada kayyım uygulamalarının sürekli hale geldiğine işaret edilerek “Anayasa suçuna son vermeye çağırıyoruz.” denildi. Sosyal medyadan yapılan ilk açıklamada Tunceli yerine Dersim ifadesi kullandı. Paylaşım silindi. Ardından Tunceli ifadesiyle bir metin yayımlandı.
Barodan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Mahalli İdareler Seçimleri sonrasında başlatılan kayyım uygulamasının hukuksuzluğuna her zaman itiraz ettik. Bu haksız uygulama, Anayasa’ya, demokratik toplumun gereklerine aykırı olup, seçme ve seçilme hakkının özünü zedelemektedir. Görevden alınmaları, seçme ve seçilme hakkı ihlalinin ‘sürekli’ hale geldiğini göstermektedir. Egemenlik yetkisi seçmenindir: 'Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz' (md.6). Yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını Anayasaya saygıya (md.11) ve Anayasa suçuna son vermeye çağırıyoruz."