PKK yeni açılımdan ne bekliyor
İkinci açılımda PKK bir yandan taleplerini sıraladı, bir yandan tehdit etti: ‘Türkiye var olmak istiyorsa Apo’nun uzattığı eli tutmalı, Kürt halkının haklarını tanımalıdır. Rojava Kürdistanı’na ve devrimine sahip çıkarsa yıkılmaz ve parçalanmaz. Yoksa onlarca parçaya bölünecektir’
Terör örgütü PKK, ikinci açılım için taleplerini dillendirmeye başladı. İsrail tehdidi öne sürülerek verilen mesajda Suriye’nin kuzeyindeki işgalci varlığın tanınması ve Öcalan’ın “Demokratik Ulus” isimli tezindeki gibi Kürtlere “haklar”ının verilmesi istendi. “Bizimle anlaşın yoksa bölünürsünüz” tehdidi savruldu.
Diyarbakır’da konuşan DEM Parti’nin Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları da tehdidi “Bu tarihsel kırılmada ya pozitif bir şekilde kırılma gerçekleşecek ve barışı inşa edeceğiz ya da negatif yönde kırılmalar gerçekleşecek ve her yer Gazze olacak.” ifadeleriyle tekrarladı.
‘YOKSA PARÇALANACAKLAR’
Bahçeli’nin Öcalan’ı Meclis’e çağıran çıkışıyla başlayan ve DEM Parti heyetinin İmralı’ya gitmesiyle devam eden ikinci açılımda, PKK taleplerini sıralamaya başladı. 4 Ocak 2024 tarihinde terör örgütünün yayın organında çıkan bir analizde, emperyalistlerin Ortadoğu’da İsrail güç merkezi olacak şekilde, Türkiye ve İran’ı da parçalayarak federatif yapılar kurmaya hazırlandığı teziyle Suriye’nin kuzeyindeki işgalci varlığının tanınması ve Kürtlere haklarının verilmesi istendi.
‘DEMOKRATİK ULUS’
Federasyon sistemi, çok kimlikli anayasa, Kürtçe anadilde eğitim, özerk savunma güçleri, ekonominin yerelleştirilmesi gibi anlayışlara dayanan Öcalan’ın tezlerine vurgu yapıldı. “Önder Apo’nun ‘Demokratik Ulus’ paradigması etrafında örgütlenen halklar kazanacaktır.” cümleleri kuruldu. “Fırat Dicle” kod adıyla sunulan “Üçüncü Dünya Savaşı: Ulus devletlerden federatif devletlere” başlıklı yazıda şunlar öne çıktı:
“21’inci yüzyılda yaşanan süreçler ve ortaya çıkan durumlar da gösteriyor ki, artık ulus devletlerin miadı dolmuş. Bunun yerini, güçsüz ve ideolojik olarak ulus devlet mantığını esas alan federatif sistemler alıyor. Çünkü bu sistemler, küresel sermaye, ticaret ve pazarı olumsuz yönde etkilemeyecek.
“Kapitalist güçler, BOP projesi adı altında İsrail’in güvenliğini tehdit edecek bir oluşumun önünde engel olmak için güçsüz federatif ulus devletlerle bölgeyi İsrail denetimine bırakmak istiyor. Bunun için 2000’li yılların başında Irak’ta ortaya çıkan durumla bu sürece başladılar. Irak’ı federatif sistemlere bölerek, kapitalist güçler, küresel sermaye ve özelde de İsrail’in güvenliğini tehdit edemeyecek duruma getirdiler.
“Hem İran’ın hem de Türkiye’nin hesapları tutmadı. Kapitalist güçler nezdinde etkinlik gösterdikleri yerlerde, gerçek emelleri ortaya çıkarak kapitalist güçler (Amerika, İngiltere, Rusya, İsrail) tarafından etkisizleştirilmektedirler. Çünkü nasıl ki Birinci Dünya Savaşı’nda Türkiye ve İran merkez alınarak bölgede ulus devletler oluşturulduysa, bu süreçte de bölgede oluşturulmak istenen yeni yapılanmada Türkiye ve İran’ın parçalanması gerekecektir.”
‘2025 FIRSATLARIN YILI’
“Yeni merkez İsrail olarak bölgede küçük federatif ulus devletler oluşturulacaktır. Üçüncü Dünya Savaşı olarak tabir edilen BOP projesinin sonuç alması için Ortadoğu ulus devlet merkezlerine yönelik saldırılarına hız vererek devam edecekler. Bunun için, 2025 yılı savaşın şiddetleneceği ve yayılacağı bir yıl olacaktır.
“Ancak, bu kaos ve savaş sistemini barış, özgürlük ve demokratik bir zemine dönüştürmede de büyük fırsatların olduğu bir yıl olacaktır. Önder Apo’nun ‘Demokratik Ulus’ paradigması etrafında örgütlenen halklar kazanacaktır. Yoksa tüm yapılar ve devletler bir bir yıkılacaktır. Bunun en bariz örneği Suriye’de görüldü.”
BÖLÜNME TEHDİDİ
“Türkiye, İran ve bölgedeki devletler, Rojava’da ortaya çıkan durumdan ders çıkarıp, Rojava Kürdistanı’na sahip çıkarlarsa kendilerini o zaman kurtarabilirler. Yoksa önümüzdeki günler, aylar ve yıllarda parçalanacaklardır.
"Bunun için, tarihi günlerden geçiyoruz. Türkiye var olmak istiyorsa, Önder Apo’nun uzattığı eli tutmalı, kendisini demokratikleştirerek, Kürt halkı başta olmak üzere Türkiye’de yaşayan halkların haklarını tanımalıdır. Yoksa Türkiye hem içerisinde bulunan etnik halklar hem de mezhepler nezdinde onlarca parçaya bölünecektir.
"Türkiye ya bu demokrasi trenini kaçırmayacak ya da onlarca federatif ulus devlete bölünmüş bir Türkiye gerçekliği ile karşılaşacaktır. Bu durum sadece Türkiye için değil, Irak, İran için de geçerlidir. “Yani Önder Apo’nun ‘Demokratik Ulus’ paradigmasını anlayıp uygulayarak toprak bütünlüklerini koruyabilirler ve kendilerini parçalanmaktan kurtarabilirler. Yoksa kaçınılmaz sonla ile karşı karşıya kalacaklar.”
‘HER YER GAZZE OLUR’
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları da ikinci açılıma ilişkin “Bu tarihsel kırılma ya pozitif bir şekilde gerçekleşecek, barışı inşa edeceğiz ya negatif yönde gerçekleşecek ve her yer Gazze olacak.” değerlendirmesinde bulundu.
Diyarbakır’da terör örgütü PKK’nın yedek partisi konumundaki Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) kurultayında konuşan Hatimoğulları şöyle anlattı:
“Kürt halkı 40 yılı aşkın devam eden saldırılara, savaşa ve çatışmalara rağmen 4 parça Kürdistan’da varlık mücadelesini sürdürdü, mücadelesini büyüttü. Şimdi Özerk Yönetim’ini Rojava’da oluşturabilecek seviyeye geldiyse; burada Kürt halkının çok önemli bir başarısı vardır.
"Tarihsel bir kırılma anından geçiyoruz. Bu tarihsel kırılmada ya pozitif bir şekilde kırılma gerçekleşecek ve barışı inşa edeceğiz ya da negatif yönde kırılmalar gerçekleşecek ve her yer Gazze olacak.
"O nedenle devlet aklına biz buradan seslenmek istiyoruz; İmralı’da gerçekleşen bu görüşme yetmez, İmralı kapıları açılmalıdır, Sayın Öcalan’ın sadece Türkiye barışı değil bütün Ortadoğu barışı için de çalışabileceği fiziki koşulların sağlanması gerekir.”