12 Ocak 2025 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Demokrasinin fendi hegemonyayı yendi

Dünyadaki her devrimci gelişmeyi “endişeyle izleyen” ABD’nin, endişeyle izleyeceği olaylar, artık kendi içinde de gelişmektedir. Bol endişeler diliyorum sana, ey Amerikan emperyalizmi…

Demokrasinin fendi hegemonyayı yendi
A+ A-
AHMET YAĞCI

Elbette yenecekti, hep yenmiştir ve de yener. Buna demokrasi derler, Devrimci Demokrasi…

Amerikan hegemonyası, müesses nizam, küreselleşme, postmodernizm, Atlantik ittifakı, Batı medeniyeti, adına ne derseniz; öyle Vietnem, Kore, Suriye, Doğu Akdeniz’de değil sadece; kendi evinde, kendi vatanında, kendi Kongre Binasında sallanıyor.

Eskiden “terörist” yaftasını kendisiyle iş tutmayan öteki ülkeler için kullanan hegemonya, şimdi kendi vatandaşlarını “terörist” ilan eder oldu, istediği kadar edebilir… Değil Biden, Kamala, Obama, Macron, Clinton liberalleri; feriştahı gelse değiştiremez tarihsel gerçekliği. Tarih ikiyüzlülüğü affetmez. Çifte standardın eninde sonunda hakkından gelir. Her şeyin sonu gelir ama tarihin gelmez.

Başta ABD’nin “elhamdülillah onaylanmış” başkanı Biden olmak üzere tüm dünyadan liberal gevezelerin, “terörist”, “vandal”, “aşırı” ilan ettikleri o halkı, isyanını, tarihselliğini, bilimselliğini selamlıyorum ben… Kendilerine hoş geldiniz diyorum.Tarih sahnesine hoş geldiniz!.. Sizler Washington’ların, Jefferson, Lincoln, Roosevelt’lerin, Wallace’ların çocuklarısınız. Amerika’ya demokrasi getireceksiniz.

Paradan para kazanmaktan başka meziyetleri olmayan, bütün dünyayı kendilerine hizmetçi gören, kibirli bilgisizliğin zirvesindeki sülükleri, Kaliforniya’nın, Manhattan’ın sahillerinden denize dökeceksiniz. O denizler, o gökler, dağlar, taşlar ve ağaçlar ve güzel kuşlar… Hepsi size feda olsun. Sizler Amerika’nın can damarlarısınız; emekçilerisiniz, üretici gücüsünüz. Ensesinde boza pişenlersiniz, “sans culotte”larsınız, savaşlarda çarpışan yiğitlersiniz. Savaşın güzelini şimdi kendi evinizde vereceksiniz. Kongre binası önünde attığınız, “This is our house!” çığlıklarınızı duyuyoruz. Nefes alamadığınızı görüyoruz. Ama umutvar olunuz. Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz, olmuyor. Dolar imparatorluğu –insanı değil, doları önemseyen imparatorluk– bitiyor.

O imparatorluk ki, selef başkanının hesabıyla 7 trilyon doları hiç uğruna BOP’a gömmüştür, işte o BOP’un bittiği gibi bitmektedir. Ekonomide, 3 yaşında bebelerin bileceği kuraldır; bütün tarih boyunca ve 2008’e kadar 1 trilyon, 2008-2012 arası 4 trilyon daha, 2020’de bir 4 trilyon daha karşılıksız basılan ve hegemonyanın devamı uğrunda dünyaya saçılan dolarlar eninde sonunda bazı yerleri tırmalarlar. Kanlı mı tırmalarlar, kansız mı, cevabını arayan soru budur. Ve o cevap sizin ve de bizim ellerimizdedir, ey Yankee!.. Vicdanımızdadır ve aklımızdadır. Bilimselliğimizdedir, toplumculuğumuzdadır, programımızdadır. Dayanışmamızda, sorumluluğumuzda, iyimserliğimizde ve yiğitliğimizdedir.

40 milyona yakın insanın gıda yardımıyla yaşadığı, 10 milyonlarcasının işsizlik parasıyla geçinmeye çalıştığı, sadece pandemi sebebiyle 30 milyonu aşkın yeni işsizin ortaya çıktığı, büyük çoğunluğun sağlık hizmetinden yararlanamadığı, siyah Afrikalıların, Asyalıların ve İspanyol kökenlilerin itilip kakıldığı ABD’de, hâlâ ve umarsızca hegemonya (küresel emperyalizm) peşinde koşan müesses nizama karşı, kendi iç sorunlarına dönmek isteyen halkın mücadelesi nesneldir. Bizim bu mücadeleyle akrabalığımızsa sınıfsaldır, tarihseldir.

Hey Yankee, dönüyorsun ya kendi evine, sen artık benim kankimsin, kanki…

Dünyadaki her devrimci gelişmeyi “endişeyle izleyen” ABD’nin, endişeyle izleyeceği olaylar, artık kendi içinde de gelişmektedir. Bol endişeler diliyorum sana, ey Amerikan emperyalizmi… Umutlarının ufku açık olsun büyük insanlık!..

Son Dakika Haberleri