Deniz Berktay: Fener Patrikhanesi’nin ekümenikliği ABD projesidir
Gazeteci Deniz Berktay, Fener Rum Patrikhanesi’nin 'ekümeniklik' iddiasının ABD temelli bir proje olduğunu belirtti. Berktay, Soğuk Savaş döneminde ABD baskıyla Patrikliğe atanan Athenagoras'ın Truman Doktrini’nin uygulama misyonuyla göreve getirildiğini açıkladı
Ulusal Kanal’da Seda Ateşoğlu’nun sunduğu Haber Masası programında Fener Rum Partikhanesi’nin faaliyetleriyle ilgili değerlendirme yapan Berktay, ABD’nin Doğu Avrupa’daki Ortodoksları Rusya etkisinden çıkarmak için Fener Patrikhanesini kullandığını söyledi.
Berktay’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
‘BAŞKA KİLİYESE YÖNETİCİ ATAYAMAZ’
“Katolik dünyasından farklı olarak Ortodoks dünyasında bir tek merkez yok. Yani Fener Rum Patrikhanesi, Ortodoks dünyasında sayıları 15 veya 16 olan bağımsız kilise aralarında eşitler. Yani diğer kiliseler tabiri caizse Fener Patriğine sadece ‘ağabey’ diyor, hürmet ediyor. Fakat mesela Fener Patriğinin Gürcü kilisesine yönetici atamak gibi bir yetkisi yok. Yani sadece eşitler arasında birinci durumda.
“Fakat Fener Patrikhanesine, aslında Ortodokslukta olmayan, ekümeniklik denen yani Ortodoks dünyasının mutlak lideri olma misyonunu kim vermek istiyor? Amerika vermek istiyor. Peki Amerika böyle bir şey neden vermek istiyor? Konunun Doğu Avrupa ile Ukrayna'daki bu savaşla ne alakası var? Kısaca şöyle söyleyebiliriz.
“1940'lı yılların ortalarından beri Doğu Avrupa'da, Amerika ile Rusya (Sovyetler Birliği) arasındaki güç mücadelesi devam ediyor. O tarihlerden beri Kremlin yönetimi, Moskova Patrikhanesini destekliyor. Amerika ise Fener Rum Patrikhanesini destekliyor.
STALİN’İN RUS KİLİSESİNİ DİRİLTME FİKRİ
“Olayın başlangıcı olarak şunu söyleyebiliriz. 1943 yılında Stalin, Moskova Patrikhanesini yeniden diriltmeye karar veriyor. Amacı şu: 1943 yılında Almanların Balkanlardan çekileceği belli olmuş. Almanların 2. Dünya Savaşı’nı kaybedeceği belli olmuş. Fakat Almanların Doğu Avrupa'da bırakacağı boşluğu kim dolduracak? Sovyetler Birliği mi yoksa Amerikan-İngiliz ittifakı mı?
“Sovyet yönetimi 1943 yılında, Balkanlarda yaşayan halkların büyük kısmı Ortodoks olduğu için ve bunların pek çoğunu da sadece Marksizm propagandasıyla etkileyemeyeceğini düşündüğü için Rus Ortodoks Kilisesi'ni bir etki aracı olarak tekrar diriltiyor.
FENER’İN SOL EĞİLİMLİ PATRİĞİ
“Soğuk Savaş başlayınca Amerikalılar da aynı şeyi Fener Patrikhanesi aracılığıyla yapmak istiyorlar. Fakat aksilik bu. O tarihlerde Fener Patrikhanesinin başında sol eğilimde bir patrik var. Patrik 5. Maksimos.
“Bu pek Amerika’nın ve İngiltere'nin işine gelecek biri değil. O nedenle Amerikan yönetimi baskı yapıyor ve bu kişiyi istifaya zorluyor. Patrik 5. Maksimos’u ve yerine Amerikan Rum Ortodoks cemaatinin başkanı olan Athenagoras.
“Amerika'dan o zamanki Amerikan başkanı Truman'un özel uçağıyla İstanbul'a geliyor. Kendisi Amerikan vatandaşı fakat 24 saat içinde Türk vatandaşlığına geçiriliyor. Athenagoras, ‘Amacım dünyadaki Müslümanları ve Hristiyanları komünizme karşı birleştirmektir.’ diyor. Yani açıkça bir siyasi misyonla geldiğini ortaya koyuyor.
AMERİKANCI MİSYONLA GELEN PATRİK
“Patrik Athenagoras 1960'lı yıllarda verdiği bir röportajda şunu söylüyor: Ben Truman Doktrini’nin dini ayağını oluşturuyorum. Yani ‘Amerikan Başkanı Truman, kendi siyasi çıkarları için beni kullandı.’ diyor.
“Dolayısıyla 1940'lardan beri Amerika, Fener Patrikhanesi'ni bütün Doğu Avrupa'daki Ortodoks nüfusu etkilemek için kullanmaya çalışıyor. Bu tabii Türkiye'nin politikalarına epey ters. Çünkü Türkiye Lozan Anlaşması'nda Batılı ülkelere neyi kabul ettirmişti? Fener Patrikhanesi sadece Türkiye'de bulunan Rum Ortodoks cemaatin bir dini kuruluşudur. Bunun dışında hiçbir siyasi yetkisi yok.
“Fakat 1940'ların ikinci yarısından itibaren Türkiye'nin dış politikada Amerika'nın dümen suyuna girmeye başlamasıyla birlikte Patrikhane konusunda da Türkiye'nin tavrı yumuşamaya başladı.
“Şu anda Doğu Avrupa'da yine Ukrayna özelindeki Amerika ile Rusya arasında güç mücadelesinde, Amerika Fener Patrikhanesi'ni bütün Doğu Avrupa'daki Ortodoks nüfusunun temsilcisi ya da dini yöneticisi haline getirmeye çalışıyor.
ABD PARTİĞİN TÜRK OLMA ŞARTINI KALDIRTMAK İSTİYOR
“Ukrayna'nın savaş öncesi nüfusu 40 milyon civarındaydı. Bunların çok büyük kısmı Ortodoks’tu. Fakat Ukrayna'da Ortodoks nüfus başlıca iki cemaate ayrılıyor. Önemli bir kısmı Moskova Patrikhanesi'nin Ukrayna koluna bağlıydı. 2019 yılından itibarense Ukrayna'daki Ortodoksların bir kısmı Fener Patrikhanesi'ne bağlandı. Aslında bu da Türkiye'nin Lozan'da kabul ettiği düzenlemeye aykırı.
“Fakat şimdi savaş şartlarında Amerika'nın dayatmasıyla, Ukrayna'daki bütün Ortodoks cemaat Fener Patrikhanesi'ne bağlanmaya başlıyor. Eğer bu gerçekleşirse ne olacak? Türkiye'nin hiçbir şekilde denetleyemediği Fener Patrikhanesi, ‘Ben sadece İstanbul'daki birkaç bin Ortodoks'un dini kurumu değilim. 40 milyon kişi benim arkamda.’ diyecek. Türk devletine çok daha rahat karşı çıkar hali gelecek.
“Şunu da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Fener Patriği eskiden de gittiği yerlerde pek çok yabancı ülkede cumhurbaşkanlarına özgü protokol ile karşılanıyordu. Amerika, Türkiye'den Fener Patriğinin böyle bir yetkiye sahip olmasını istiyor. İkincisi ise Fener Patriğinin Türk vatandaşı olma şartını kaldırmasını istiyor. Böyle olduğu zaman ne olacak? Türkiye'de, devlet benzeri yetkilere sahip bir kuruluş ortaya çıkacak.
FETÖ İLE PATRİKHANES ARASINDAKİ İLİŞKİ
“FETÖ nasıl ki Amerika'nın ılımlı İslam projesiydi. Fener Patrikhanesi de benzer şekilde Amerika'nın ılımlı Ortodoksluk projesinin temsilcisiydi. FETÖ ile Fener Patrikhanesi arasında 1990'ların ortalarından itibaren yakınlaşma süreci başladı. Dikkat edersek FETÖ'nün yayın organlarında 90'ların ortalarından itibaren Patrikhane hakkında övücü ifadeler çıkmaya başlamıştı.
“Daha sonra Ergenekon kumpası sırasında Fener Patrikhanesi gayet memnun olduğunu söylemişti. Bütün bunlar zaten belli ilişkileri ortaya koyan hususlardır.
“Fener Patrikhanesi'nin Ortodoks dünyasında, diğer patrikhaneler üzerinde otoritesi yok. Çünkü zaten Rus Ortodoks Kilisesi'yle zaten ilişkileri kopma noktasına geldi. Rus Ortodoks Kilisesi eskiden beri ‘Asıl büyük olan biri varsa o da biziz.’ diyordu. Fakat Bulgar Ortodoks Kilisesi de Fener'in yetkisini tanımıyor. Gürcü Ortodoks Kilisesi de tanımıyor. Sırp Ortodoks Kilisesi de tanımıyor.
“Dolayısıyla Ortodoks dünyası içinde ‘Fener'in bir üst merci olma yetkisi vardır’ diye tanıyan hiç kimse yok. Sadece Ukrayna'daki Ortodoks cemaati yani Ukrayna'nın Moskova'dan uzaklaştırılıp Amerika'ya, Batı'ya yakınlaştırılması çabaları çerçevesi Fener'e bağlı bir cemaat oluşturma çabaları devam ediyor.”