DEVA Partisi’nin 'anadilde eğitim' talebi boyut değiştirdi: Kürtçe zorunlu ders olsun
Kuruluşundan beri etnik ayrışmacı siyaseti benimseyen DEVA Partisi’nden, bu kez “Kürtçe zorunlu ders olsun” çıkışı geldi.
Sürekli etnik kutuplaştırıcı siyaset propagandası yürüten ve Kürt kökenli yurttaşlar üzerinden bir ‘Kürt sorunu’ yaratmayı hedefleyen DEVA Partisi, “Kürtçe” eğitim kışkırtmasının peşini bırakmıyor.
DEVA Partisi kurucularından Ahmet Faruk Ünsal, Türkiye’de kendi anadilini konuşan Kürtlerin sayısının yüzde 20’lere kadar düştüğünü vurgulayarak, “Kürtçeyi zorunlu bir ders olarak okutmazsanız, seçmeli olsa bile Kürtçenin muhafaza edilmesi çok zor, neredeyse imkansız” dedi.
Konu hakkında Rûdaw’a konuşan eski AK Parti milletvekili ve Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Partisi kurucularından Ahmet Faruk Ünsal, "Şu an itibariyle Türkiye’deki Kürtlerin Kürtçe konuşma oranı yüzde 20. Bundan 100 sene önce yüzde 100’dü” yorumunu yaptı.
Âdeta Türkiye’nin üniter ve ulus devlet yapısına olan rahatsızlığını gizleyemeyen Ünsal şöyle konuştu:
“Demek ki bütün hayatın Türkçe olarak geçtiği, yazılı metinlerin, anayasanın, bütün kuralların, hukukun resmi işlemlerin Türkçe olduğu bir yerde eğer Kürtçeyi zorunlu bir ders olarak okutmazsanız, seçmeli olsa bile Kürtçenin muhafaza edilmesi çok zor, neredeyse imkansız. O yüzden bugün maalesef Kürtlerin kendi anadilini evlerinde konuşma oranı yüzde 20’lere kadar düştü”
DEVA PARTİSİ'NİN "ANADİLDE EĞİTİM" SEVDASI
DEVA Partisi’nin Eğitim Politikaları Başkanı Zeynep Dereli, geçtiğimiz yıl ocak ayında Rudaw’a verdiği demeçte "ana dilde eğitim" konusunda "Parti programımızda ana dil konusunu çok net şekilde belirttik. Ana dilde eğitim bir vatandaşlık hakkıdır, bir anayasal haktır" ifadelerini kullanmıştı.
Aynı şekilde DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu da, aynı kanala verdiği demecinde "Şırnak’taki kardeşlerimizin kimliği kabul edilmiyor, Şırnak’taki kardeşlerimize üsttencilik yapılıyor diğer arkadaşımız da maalesef kayırmacılığa maruz kaldığı için o da aynı ayrımcılıkla karşı karşıya kalıyor. Dolayısıyla Türkiye’nin temel meselesi, demokrasinin idrak edilemediği için ve şu anda devlette egemen olmadığı için eşitsizlik sebebiyle herkesin şu veya bu biçimde ayrımcılığa maruz kalması" demişti.
BABACAN'IN 'YENİ VATANDAŞLIK TANIMI'
Geçtiğimiz aylarda gazeteci İsmail Saymaz ile bir söyleşi yaptığı DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ise, yeni vatandaşlık anlayışına vurgu yapmıştı. Babacan, "Kimsenin etnik kökenine, dinine, inanıp inanmadığına bakmayan, yeni bir vatandaşlık anlayışı istiyoruz. Bu hakim olduktan sonraki adımlar doğal akış içerisinde gerçekleşir" ifadelerini kullanmıştı.
'TÜRKİYELİLİK ÜST KİMLİĞİ'
Yaz aylarında Ortadoğu News'e verdiği mülakatta DEVA Partisi Diyarbakır İl Başkanı Cihan Ülsen, Türkiye'de bir vatandaşlık sorunu bulunduğunu ve bu sorunun ise ana dilde eğitim ve yeni bir anayasayla çözülebileceğini şu sözlerle dile getirmişti:
"Siz anayasal vatandaşlık tanımını ‘Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türktür’ gibi bir tanıma sıkıştırdığınızda, o zaman Kürt ana ve babanın çocuğunun ne olduğuna ilişkin soruya cevap vermeniz lazım. İnsanlar kendilerini nasıl tanımlıyorlarsa, nasıl ifade etmek istiyorsa, nasıl konumlandırıyorsa anayasanın daha genel bir çerçeveyle, daha Türkiyelilik vurgusuyla bu işi çözeceğini düşünüyorum. Türkiyelilik üst kimliği bir nefes aldırır, kanal açar"
DEVA Partili Ülsen, "Türkiye’nin bir anayasal değişiklikten ziyade yeni bir anayasaya ihtiyacı var. Türkiye’nin sıfır bir anayasaya ihtiyacı var. Türkiye’nin en büyük problemi anayasadır. Bu anayasa eğer çağdaş demokratik hukuk devletine, insan haklarına dayanırsa biz bugün yaptığımız birçok tartışmayı geride bırakırız. Bence Kürt sorunu sıfır bir anayasa ile çözülebilir” şeklinde konuşmuştu.