DEVA'nın rehberi İstanbul Sözleşmesi
Babacan’ın DEVA Partisi’nin sosyal medya hesabından yaptığı 'Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini müfredata ekleyeceğiz' paylaşımı dikkat çekti. Parti, GRAVIO benzeri bir denetim mekanizması da öneriyor. CKD yöneticisi Işıl Çetin, Babacan'ın ABD ve Batı'nın dayattığı projeye sahip çıktığını söyledi
Ali Babacan'ın Genel Başkanlığını yaptığı DEVA Partisi'nin kadın politikalarında Batıcı yaklaşım dikkat çekiyor. DEVA Partisi'nin vaatlerinden biri lise müfredatına 'Toplumsal cinsiyet eşitliği' eğitimini eklemek. Parti, üniversitelerde seçmeli olan dersi de müfredata alacaklarını duyuruyor.
DEVA Partisi Kadın Politikaları Başkanı Elif Esen 26 Kasım'da Kadın İçin Adalet Eylem Planı'nı açıklarken kadın politikalarındaki uygulamalar için GREVIO benzeri bir denetleme mekanizmasını hayata koyacaklarını da ilan etti.
İstanbul Sözleşmesi'yle dayatılan GREVIO'nun yasaların üstünde, denetimden uzak bir yapısı var. Türkiye hakkında hazırladıkları raporlarda da Türkiye'nin PKK terörüyle mücadelesini hedef almışlardı.
DEVA Partisi'nin kadın politikalarını sorduğumuz Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Işıl Çetin, Babacan’ın partisinin Amerika’nın sözcülüğünü yaptığını söyledi. “Toplumsal cinsiyet eşitliği Amerika’nın gençleri yozlaştırma, devletsizleştirme, kimliksizleştirme ideolojisi.” diyen Çetin, şöyle ayrıntılandırdı:
“Bu ideoloji adı altında cinsel yönelim, cinsel kimlik gibi alt başlıklarla, o ülkede yaşayan çocuklarımıza ve kadınlarımıza sözde özgürlükler aslında hissizlik dayatılıyor. Bu Amerikan projesi. Konuyu işleyen sözde toplumsal cinsiyet uzmanlarının hepsi Amerika’da Soros vakıflarında yetişmiş akademisyenler ve aktivistler. Ülkemizde çeşitli kurumları, sözde kadın derneklerini, LGBTİ derneklerini fonluyor, kurumlar yaratıyorlar. Soros tarafından yetiştirilen aktivistlerin, LGBTİ derneklerinin hazırladıkları bütün kılavuzlarda toplumsal cinsiyet eşitliğini müfredata dahil etmek var. Amerika Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman bu yıl içerisinde Türkiye’ye gelirken ‘İstanbul sözleşmesi bizimdir’ yazan maskesiyle bir itirafta bulunmuş oldu. Savunucularına da elçiliklerinde ödüller verildi. İstanbul Sözleşmesi bu ideolojinin yasal zemine oturtulması projesiydi. Türkiye buna karşı geldi, bu oyunu bozdu.”
BABACAN AMERİKA’NIN SÖZCÜLÜĞÜNÜ YAPIYOR’
“GREVIO raporlarında Türk askeri ve polisi tecavüz şüphelisi olarak gösteriliyor. Buraya getirdikleri GREVIO uzmanlarının raporlarında ne vardı? Türkiye’nin FETÖ ile mücadelesinden, PKK’nın eylemlerine, hendeklerine karşı Türk askerinin yürüttüğü mücadeleden rahatsız olduklarını açıkladılar. KHK ile uzaklaştırılan FETÖ ve PKK elemanlarının da tekrar özgürlüklerinin iade edilmesi gerektiğini raporlarında açık açık belirttiler.
“Babacan’ın bu Amerikan projesine destek olması, aslında kimler tarafından desteklendiğinin bir göstergesi. Ali Babacan burada açıkça Amerikan projelerini biz uygularız demek istiyor. Ülkemizin FETÖ ile yürüttüğü mücadelede Babacan’ın yeri belli. O mücadele Amerika’ya karşı yapılmış bir mücadeleydi. Şimdi Amerika’nın ülkemizdeki elemanları her yönden, gerek siyaseten gerek ideolojik anlamda bu projeyi uygulayacaklarını açıklıyorlar. Kendisine verilen görevi yerine getiriyor. Bunu başarabilir mi? Eğer 15 Temmuz gecesi Türkiye Cumhuriyeti üstün bir başarı sağlamasaydı Babacan’ın bu söylemi gerçekleşebilirdi. Bugünkü koşullarda artık mümkün değil.”
‘BU BİR DAYATMA’
Batı ve ABD tarafından dayatılan 'toplumsal cinsiyet eşitliği' ifadesinin altında tuzak olduğuna dikkat çeken Çetin şöyle konuştu: “Toplumsal cinsiyet eşitliğinin özü şu; Her birey doğduğunda kız veya erkek olarak dünyaya gelir. Fakat 3 yaşından itibaren cinsel tercihlerini kendileri belirlemekte özgürdür. Okullarda ve ailede çocuklara ‘kızım, oğlum’ denmesi onlara yapılan bir dayatmadır. Bu dayatma da devletin dayatmasıdır. Evde ailenin, okullarda da devletin bir dayatmasıdır. Bu dayatmaya karşı çıkmak toplumsal cinsiyet eşitliğini savunmak demektir. Dolayısıyla toplumsal cinsiyet eşitliğini savunmak demek aile ve devlet otoritesine karşı gelmektir. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin açılımı budur. Yani çocuklarımızı ailelerinden koparıp, devlet düşmanlığı yaratarak, neoliberal kültürleriyle şekillendirme, yozlaştırma projesidir.”