05 Kasım 2024 Salı
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

'Devleti, yasaları uygulamaya çağırıyoruz'

Devletimiz 'yok gibi' sayılan iki Cumhuriyet Kanunu'nu uygulamak zorundadır. Bunlar; 3 Mart 1924’te çıkarılan Tevhid-i Tedrisat (Öğretim Birliği) Kanunu ve 30 Kasım 1925’te çıkarılan Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Kanunu'dur.

'Devleti, yasaları uygulamaya çağırıyoruz'
A+ A-
Prof. Dr. Tülin Oygür / Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkanı

Enes Kara olayı bu iki kanunun 'çalışmaması'nın belirleyici olduğu son acı deneyimimizdir.

Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi 2. sınıf öğrencisi Enes Kara’nın, ardında “ailesinin zoruyla kaldığı cemaat evinde namaz kılmaya ve cemaat yöneticilerinin verdiği derslere katılmaya zorlandığını, tıp okumak istemediğini, geleceğini kurgulayamadığını” dile getirdiği bir video bırakarak canına kıyması, hepimizde derin bir üzüntü yarattı. Enes’in ifadelerinde gençliğimize güzel bir gelecek hazırlamak adına yapamadığımız veya hatada ısrar ederek yaptığımız birçok şey geçiyor. Evlat kaybının dayanılmaz acısını yaşayan ve sabırlar dilediğimiz ailesinden başlayarak hepimizin bunlar üzerinde kafa yorması gerekiyor. Devletimiz ise eyleme geçmek ve Anayasal güvenceye alınmış olduğu halde “yok gibi” sayılan iki Cumhuriyet Kanunu'nu geçerliliğe koymak zorundadır. Bunlar; 3 Mart 1924’te çıkarılan Tevhid-i Tedrisat (Öğretim Birliği) Kanunu ve 30 Kasım 1925’te çıkarılan Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Kanunu'dur. Enes Kara olayı bu iki kanunun “çalışmaması”nın belirleyici olduğu son acı deneyimimizdir.

Cemaat ve tarikatların varlığı Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Kanunu’na aykırıdır, bu kanun çiğneniyor. Dindar insanımızı din sömürüsüyle kendilerine bağlayan, kaçınılmaz şekilde ibadetin dışına çıkarak siyasal ve parasal çıkarların peşine düşen, bu çıkarcılıkla yabancı ülkelerin Türkiye aleyhine faaliyetlerine alan açma tehlikesini barındıran bu yapıların ülkemizin geleceğini kurgulamak peşinde olduklarını biliyoruz. Bu kurguda Atatürk, devrimlerimiz ve Cumhuriyet yoktur. Gözleri çocuklarımızdadır. Köylerimize kadar yaydıkları öğrenci yurtları ve evleriyle ilkokuldan üniversite çağına kadar çocuklarımızla “meşgul oluyorlar”. Bu yurtlarda, Öğretim Birliği Kanunu’na göre eğitimden tek sorumlu olan Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) din eğitimi müfredatından ayrı, kendilerine göre sözde bir din eğitim veriyorlar, hem de zorlayarak! Böylece Öğretim Birliği Kanunu da çiğneniyor. MEB neden sormuyor; “Milli Eğitim Temel Kanunu, örgün eğitimden yaygın eğitime kadar her tür eğitim işini benim sorumluluğuma vermiştir, siz hangi hakla bu işe karışıyorsunuz?” diye…

Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan, 1961 Anayasası'nda Anayasal bir kurum olarak düzenlenen ve kuruluş kanununda görevi “İslam dininin itikat ve ibadet alanıyla ilgili işleri yürütmek ve dini kurumları idare etmek” şeklinde belirtilen Diyanet İşleri Başkanlığının (DİB) işini de paylaşıyorlar. Bunların devlete sızma, devlette güç odağı oluşturma çabalarını DİB, kendi tarikatlar raporunda belirtmiştir. DİB bu cemaat ve tarikatların okullar ve öğrenci yurtları yoluyla gençliğimizi sarmasına neden ses çıkarmıyor?

Yurttaşlarımıza sorulduğunda, büyük çoğunluğu çocuklarının barınmasını devlete emanet etmek istediğini söylüyor. Cemaat yurtlarında çocuğu olanların çoğu buna ekonomik şartlar nedeniyle mecbur kaldığını söylüyor. Halk devletini yanında görmek istiyor. İktidar ise küçük şehirlerde bile üçer beşer üniversite açıyor ama yeterli sayıda ve nitelikli öğrenci yurdu yapmıyor. Bu ihmalin cemaatlere büyük alan açtığını iktidar bilmiyor mu? Eğitim devletin işidir, yurttaşlarımız açısından kamusal bir haktır. Milli eğitim sistemi diyoruz; evet eğitim milli olmalıdır; okul öncesinden üniversite bitimine kadar parasız olmalıdır; her kademesinde ve her türünde bilimsel niteliği öncelemelidir. Bunların yanında, öğrencinin barınma ihtiyacının, onları rahat ve güvende hissettirecek nitelikte yurtlarla karşılanması şarttır. Bu yıl üniversiteler açılırken gördük, gençler yüksek kiralara yetişemiyor, devlet yurdunda yer bulamıyor, bulan da ilk fırsatta nereye kaçsam diye bakıyor. Cemaat yurtları da kucağını açmış onları bekliyor!

Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) olarak emperyalist Batı'nın çocuklarımızı milli ve manevi değerlerimizden, ailelerinden, geleceğinden koparmaya yönelik çürümüş kültürel saldırısına karşı mücadele ediyoruz. CKD bugün, birçok ilimizin 40’a yakın ilçesinde “Uyuşturucuya Karşı Anneler Hareketi”ni yürütüyor. Nerede anne ve aile toplulukları varsa, halk eğitim merkezleri, veli toplantıları, Kuran kursları, biz de oradayız. Yozlaşmış kültürel saldırıyı, bunun amaçlarını ve buna karşı aileler olarak nasıl mücadele edeceğimizi anlatıyoruz. Yasa dışı yapılar olan tarikat ve cemaatlerin sözde din eğitimi altında yaptıkları da gençlerimizi uyuşturmanın bir yoludur. Bununla da mücadelemiz sürecektir.

Ülkemiz emperyalist sultadan kurtulma savaşı veriyor. Bu güzel vatanı tam bağımsızlığa ve devletiyle milletiyle daha aydınlık ve refah dolu bir geleceğe taşımak hepimizin en samimi ortak arzusudur. Bu hedefimize doğru atacağımız köklü adımlardan birisi, Atatürk’ün, doğruluğu Cumhuriyet kurulduğundan bu yana kaç kez ispat olan “Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz!” görüşüne uygun olarak, gençlerimizi tutsak etmeye çalışan yasa dışı cemaat ve tarikatları ortadan kaldırmak ve bütün okul, yurt ve evlerine el koymaktır.

Fırat Üniversitesi tıp fakültesi enes kara devlet cemaat yurtları nurcular cemaati yasalar enes kara olayı tarikatler Tarikat