18 Kasım 2024 Pazartesi
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Devletler arasında daimi dostluklar ve düşmanlıklar

Devletler arasında daimi dostluklar ve düşmanlıklar...

Devletler arasında daimi dostluklar ve düşmanlıklar
Immanuel Kant, “Bu sözlerin genel olarak insanlara mı, özel olarak savaşa doyamayan devlet başkanlarına yoksa o tatlı rüyayı gören filozoflara mı hitap ettiğinin ucu açık bırakılabilir.” diyordu.
A+ A-
ŞAFAK ERDEM

“Devletler arasında daimi dostluklar ve düşmanlıklar yoktur, devletlerin daimi çıkarları vardır.” Bir klişe ifade.

Türkiye’nin uluslararası vaziyeti ve kurduğu kurmadığı ilişkiler, yakınlaştığı uzaklaştığı ülkeler konuşulduğunda söze böyle başlanıyor. Konuşmalarda ve yazılarda, kendi başına bir mesele olarak konulmadığında ki konuşanın yazanın konusu farklı olduğu için konulmuyor, ifadeye diğer meselelere açıklayıcı bir temel olma işlevi veriliyor. Hüküm getiren bir ifade. Bu yönüyle insanı kabule iten bir yönü var. Ve Zeitgeist’ın sağduyusuyla uyumlu.

Klişeyi sorgulamaya gerek var mı? Okuyucu, ifadenin bazı açınımları ve uzantılarına bakarak gerek olup olmadığına karar verebilir.

1) Devletlerin daimi çıkarlarındaki “daimi” kelimesi “zaman içinde değişmeyen belli çıkarlar” anlamına mı geliyor yoksa “zaman içinde değişebilse, biri yerini başkasına bırakabilse bile her zaman belli çıkarların var olacağı, çıkarsız kalınmadığı-kalınmayacağı” anlamına mı geliyor?
2) Devletler arasında mı “daimi dostluklar ve düşmanlıklar” yoktur, yoksa hükümetler arasında mı? Hükümetler arasındaysa, hükümetler değiştikçe devletlerin “daimi çıkarları” değişir mi? Bu soruya yanıt 1’inci soruyu etkiler.
3) Söz konusu, o belirli devletin ezel ebed çıkarları değil de hükümetlerin çıkarları ise, o hükümetlerin çıkarları hükümet ettikleri devletten mi köklenmektedir, yoksa o hükümetin tarihsel-siyasal-sınıfsal-kültürel-moral karakterinden mi?
4) Kavramsal ve zamansal olarak devletlerin ya da hükümetlerin (hangisi olduğu 2’nin yanıtına bağlı) “daimi çıkarları”, öncelikle o devletin bir bağışık yapı olarak var olmasından kaynaklanıp sonra diğer devletlerle ilişkilerinde mi yansıtılır, yoksa içinde bulunduğu devletler konfigürasyonu içinde mi şekillenir? Bu sorunun yanıtı 1’le iç içedir.
5) 3 ve 4’üncü soruya verilecek yanıt çiftlerinden birinciler; emperyalist ile ezilen, sömürgeci ile sömürülen, saldırgan ile saldırılan, yayılmacı ile barışçı ikililerinin var olmadığı, dolayısıyla bir devletin bunlardan hangi kategoriye ait olduğuna bakarak tavır alınamayacağı anlamına gelmez mi?
6) Devletler arasında “daimi dostluk” olmaması, “daimi olan”ın “çıkarlar” olması, dostluğu çıkara altgüdümlü kılıyorsa, böylesi bir dostluk nasıl bir şeydir?
7) Böylesi bir dostluk, sadece devlet katındaki bir gerçeklik olmayıp insan için de mi geçerlidir? (Uluslararası ilişkilerde realizm yaklaşımı, önemli ölçüde, insandan devlete doğru kuruluyor ya da devlete ilişkin düşüncelerinin doğrulamasını insan dünyasında buluyor).
8) Devletler arasında olmayan “daimi dostluk” jeopolitik bir gerçeklik olarak mı kabul edilmelidir? Yoksa devlet olmanın doğası gereği midir? Yoksa devlet demek bizatihi belirli jeopolitik gerçeklik içinde var olmak demektir de bu iki soru aslında tek bir soru mudur? (Bu soruda jeopoliğin “icat edilmediği” uzun tarihi de düşünmek gerek).
9) Devletler arasındaki “daimi çıkarlar” çatışmacı ve uyuşmaz bir tabiyatta mıdır, yoksa yakınlaştırıcı ve uyumlu mu? (Yukarıdaki realizm yaklaşımı ve bugün bu “daimi çıkarlar” ifadesini benimseyenler, açık ve zımmi olarak, ilkine çok çok daha yakındır.)

Immanuel Kant, Ebedi Barış Üzerine’sine (Zum ewigen Frieden: Ein philosophischer Entwurf) ismini veren sözleri Hollandalı bir hancının tabelasında görmüştü. Fikirlerini açıklamaya geçmeden önceki açıklama notunda şunu yazdı: “Bu sözlerin genel olarak insanlara mı, özel olarak savaşa doyamayan devlet başkanlarına yoksa o tatlı rüyayı gören filozoflara mı hitap ettiğinin ucu açık bırakılabilir.”

Son Dakika Haberleri