Devrim Doğu'dan gelecek
Hiçbir zaman yılmadık, yılmayacağız, çalışacağız, üreteceğiz, uyanık olacağız. Zincirlerimizi kırıp ayağa kalkacağız. Vatanımız için, ülkemizde Milli Demokratik Devrimi tamamlamak için, bu kutsal hedefi başarmak için uyumayacağız, uyumayacağız, uyumayacağız!
Büyük Atatürk'ün saptadığı bir gerçek: “Güneşin doğudan doğduğunu gördüğüm gibi, Asya ülkelerinin bağımsızlığa kavuşacağı günleri, bağımsızlık ve özgürlük ateşinin Asya'dan, doğudan yükseleceğine tüm kalbimle inanıyorum.”
Yine büyük ATA'mızın biz Türk milleti ve bağımsız Türkiye'nin ait olduğu yeri belirlemesi: “Biz Asyaî bir milletiz.”
Ergenekon'dan çıkmış, dağları eritmiş, büyük ateşi yakmış “demirci” bir milletiz. Dünyaya dağılmış; medeniyeti ve insanlığı (insancıllığı, insan sevgisini) götürmüşüz.
Dede Korkut'ların torunları olarak onlarca “devlet” kurmuşuz.
Anadolu'da birçok beylikler kurmuşuz ve sonrasında bu beylikleri, obaları birleştirmiş, tarihte benzeri olmayan 700 yıllık “Osmanlı İmparatorluğu”nu kurmuşuz. Adalete ve insana değer veren, bünyesindeki tüm halklara yaşam hakkı, inanç hakkı ve özgürlük tanıyan...
BİNLERCE GÖZÜ VAR PARTİNİN
Biz Türklerin şanlı tarihi, hiçbir zaman geçilemeyen “Çanakkale Zaferi” öncesinde ve sonrasında “tam bağımsız ve başı dik” yaşamak olmuş. Tüm savaşlar bize “düğün, dernek” olmuş. Türkiye'nin yakın tarihinde verdiğimiz tam bağımsız, özgürlükçü, başı dik yaşama mücadelesinin kökleri, Birinci ve İkinci Meşrutiyet'e dayanmaktadır,
Birinci Meşrutiyet (1876) ve İkinci Meşrutiyet'ten (1908) başlayan yaklaşık 200 yıllık bir mücadele... Jön Türk’lerin, İsmail Gaspıralı'nın, Yusuf Akçura'ların başlattığı, Ziya Gökalp’lerin, Namık Kemal'lerin, Tevfik Fikret’lerin aydınlanma ateşini yaktığı, özgürlük fikirlerini yayarak İttihat Terakki Partisi ile Enver Paşa'lardan, Talat Paşa’lardan büyük önderimiz Mustafa Kemal Paşa ile devam eden...
Bertolt Brecht'in “Partiye Övgü” şiirinde dediği gibi:
İki tane gözün varsa senin,
Binlerce gözü var partinin.
Her yoldaşın bildiği kendi kenti,
Beş kıtanın beşini de biliyor parti.
Her yoldaşın bir vakti saati var,
Partinin ise tarih saati.
Her yoldaşı yok edebilirler her an.
Parti ise yedi değil, binlerce can.
Yığınların öncüsü o çünkü
Ve o yönetiyor cengi
Gerçeğin bilinciyle işlenmiş olan
Başyapıtların kılıcıyla.
DAVALARI YAŞAM KAYNAĞI OLANLAR
Büyük devrimci önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, “Ya İstiklâl Ya Ölüm” diyerek Türk milletini örgütledi ve yedi düvele karşı Kurtuluş Savaşı'nı kazandı. Cumhuriyet'i kurdu. Onu yaşatacak “6 Ok” ilkeleriyle donattı partisini.
Atatürk tüm yaşamı boyunca bu haklı davasını savundu, bu dava için yaşadı. Kendisinden sonra davaya sahip çıkacak olan Şefik Hüsnü'ler, Hikmet Kıvılcımlı'lar, Mihri Belli'ler, Nâzım Hikmet'ler gibi. Zaten büyük devrimciler hep böyle değil midir? Davaları yaşam kaynağı olmuştur onların... Yine Bertolt Brecht ustamızın dediği gibi; “Bir davayı birkaç yıl savunmak iyidir, bir davayı 10-15 yıl savunmak çok daha iyidir.” Ama en güzeli tüm ömrünü o davaya adamak, mücadeleyi sonuna kadar sürdürmek. İşte en onurlusu ve en zor olanı da budur.
Milli Demokratik Devrim yoluna ömrünü vermiş, kendisini tüm benliğiyle bu davaya adamış bilimsel sosyalist devrimci liderimiz Doğu Perinçek'tir. Türkiye'mizin yaklaşık 200 yıllık mücadele tarihi bu gerçeği saptamıştır. Yakın tarih yazmıştır bu gerçeği... Tevfik Fikret'den, Namık Kemal’den, Yusuf Akçura’dan, Ziya Gökalp'ten sonrasında İttihat Terakki önderlerimiz Enver Paşa'dan, Talat Paşa'dan Atatürk'ümüzün devraldığı büyük miras, İttihat ve Terakki ruhu, bugün Vatan Partisi ve Genel Başkan Doğu Perinçek’le özdeşleşmiş, kaynaşmış, Parti Tüzüğü'nde “6 Ok”la perçinlenmiştir.
Vatan Partisi 1960'lardan günümüze birikimleriyle sınanmış, 7 ateşten geçmiş 77 ateşten geçmeye hazırdır. Partimiz, Atatürk'ümüzün başlattığı 6 Ok’ta belirlenen Milli Demokratik Devrimi tamamlayacaktır. Türkiye'mizde örgütlenmesini yapmış, Türk gençliğiyle buluşmuş, vatanın gelecek 40 yılını sigortalamıştır. Görev başındadır. Güven kaynağımız, onur, şeref abidemizdir. Ne mutlu bize ki böyle bir partimiz, böyle bir gençliğimiz ve de dünya çapında kendisini, haklı davasını kabul ettirmiş, onlarca kitap yazmış, devrim tarihinde şimdiden yerini almış Genel Başkanımız Dr. Doğu Perinçek var. Ne kadar onurlansak, gururlansak azdır.
UYUMAYACAĞIZ!
Ey Türk insanı, ey Türk genci, köylüsü, şehirlisi, işçisi, işsizi, emeklisi, emeksizi, partilisi, partisizi... Nerdesin? Ne yapıyorsun? Hâlâ aldatılıyor, kandırılıyor, bu çatal çıkmaz düzenden medet mi umuyorsun? Hâlâ bu emperyalist Amerika'nın sana dayattığı neoliberal Atlantik sistemine inanacak mısın? Ülkemizin dört bir yanını silahla, içimizi NATO üstleriyle doldurduğunu görmüyor musun? Sana dayatılan kumpasları, kurulan Amerikancı ittifakları anlamıyor musun? TBMM'de PKK sözcüleri cirit atıyor. Vatan Partisi hariç ülkede tüm partilerin içindeler, hâlâ farkında değil misin?
Bu neoliberal Amerikancı emperyalist Atlantik sisteminin bittiğini “tek dişi kalmış canavar”ın tükendiğini gör artık, uyan artık! Vatan için çalış, görev al. Sana silkinip ayağa kalkmak yaraşır.
Bizlerin “zincirlemizden başka kaybedecek hiçbir şeyimiz yok.” Bilmiyor musun, “En büyük çıkmazlardan, en büyük çözümler çıkar.” Çıkacaktır. Devrimin ayak seslerini duy artık... Tarih bunu göstermiştir. İşte o günler gelmiştir. Türk milleti bu çatal çıkmazlardan her zaman başarıyla çıkmıştır. Ergenekon’dan dağları yararak çıkmış bir büyük milletin evlatları, torunlarıyız. Büyük mirasçılarıyız Türk milletinin... Başaracağız...
Türkiye'mizi üreten, yüzleri gülen, onurlu, tam bağımsız, başı dik yaşayacağı günlere kavuşturacağız. Hiçbir zaman yılmadık, yılmayacağız, çalışacağız, üreteceğiz, uyanık olacağız. Bize kurulan tuzakları, kumpasları, oyunları bozacağız, zincirlerimizi kırıp ayağa kalkacağız.
Kısacası vatanımız için, ülkemizde Milli Demokratik Devrimi tamamlamak için, bu kutsal hedefi başarmak için uyumayacağız, uyumayacağız, uyumayacağız!
TELGRAFHANE
Uyumayacaksın
Memleketinin hali
Seni seslerle uyandıracak
Oturup yazacaksın
Çünkü sen artık o sen değilsin
Sen şimdi ıssız bir telgrafhane gibisin
Durmadan sesler alacak
Sesler vereceksin
Uyuyamayacaksın
Düzelmeden memleketin hali
Düzelmeden dünyanın hali
Gözüne uyku giremez ki...
Uyumayacaksın
Bir sis çanı gibi gecenin içinde
Ta gün ışıyıncaya kadar
Vakur metin sade
Çalacaksın.
Melih Cevdet Anday (1952)