Devrimci Jokic
Nikola Jokic hem basketbolda devrim yaptı hem de rekor üzerine rekor kırdı. Fizik gücün öne çıktığı NBA'e zekâ ve ahlâk kattı. Peki, dünya çapındaki hakimiyetini adım adım yitiren ABD, basketboldeki üstünlüğünü de yitirirse ne olur?
Ne Manchester City ne Roland Garros’un Djokoviç’i…
Uluslararası spor dünyası Nikola ile yatıp Jokic ile kalkıyor.
Sırbistan kökenli bu dev adam NBA adındaki büyük basketbol organizasyonunu sarsıyor. Jokic’in kendisi “En Değerli Oyuncu” seçildi. Annesi Suriyeli Cemal Murray ile birlikte taşıdığı mütevazı Denver takımı ilk kez NBA’de şampiyon oldu. Basketbolun ana vatanında Amerikalıların hoşuna gitmese de, gerçek bu. Artık yabancıların borusu ötüyor. Çoğu bükemediği eli öpmeye hazırlanıyor.
Bu, bir devrim aynı zamanda. Basketbol oyununun yapısını değiştirdi Jokic.
BİLDİKLERİMİZİ ALT ÜST ETTİ
Çoğumuz biliriz, basketbol salonda karşılıklı oynayan iki takımın potaya top sokma yarışıdır. Kim daha çok sokarsa o kazanır. Bu oyunun bilinen mantığı şuydu: Kısa, hareketli oyuncular topu getirir, oyunu kurar, uzunlar da pota önünde, gelen pasları çemberden geçirmeye çalışırdı.
Bugüne kadar böyle bilirdik.
2,11 boyundaki Jokic bildiklerimizi alt üst etti, yeni baştan yapılandırdı. Dev boyutlu vücuduna rağmen topu o kadar güzel sürüyordu ki, uzun oyuncu olarak kısalardan rol çaldı, “oyun kurucu” pozisyonunda oynamaya başladı. Dahası, oyunu havadan kuruyor, paslarını kimse kesemiyor, rakiplerini çaresiz bırakıyordu. NBA’de 2,10’un üzerinde birçok basketçi vardı ama onların tek bildiği zıplama idi. Kısa rakipleri boyuna yetişemiyor, uzun rakipleri Jokic’in çok-yönlü becerileri karşısında çaresiz kalıyordu.
REKORLARIN ADAMI
Nikola Jokic hem basketbolda devrim yaptı hem de rekor üzerine rekor kırdı.
Maçların çoğunu “triple-double” denen üç kez çifte başarıyla kazandı. Yani on sayının üzerinde hava topu alıyor, sayı yapıyor, asist (sayı yardım pası) veriyordu.
Bu da o güne kadar Michael Jordan, Magic Johnson, Larry Bird vb. en ünlü Amerikalı basketçilerin bile ulaşamadığı bir düzeydi.
Dahası, takımın yıldızı her maçta yaklaşık 40 dakika oyunda kalıyordu. İnsanüstü enerji gerektiren bir durum bu.
Jokic’in bir başka özelliği fiziksel gücün çok öne çıktığı NBA’de, oyuna zekâ ve ahlâk katmasıydı. Bunu TV'de eski bir yıldız, Isaah Thomas, hayranlıkla anlattı. Bencil değildi tam bir takım oyuncusu idi.
Denver şampiyon oldu; daha önemlisi Jokic’in devrimciliği.
Medya Jokiç’ in kazandığı paranın peşine düşsün, biz, ne de olsa komşumuz, Jokiç’in başarıları ile övünelim.
Doları saltanatını yitiren, saygınlığı beş paralık ABD, basketboldeki üstünlüğünü yitirirse ne olur?
Onu da Amerikalılar düşünsün.