10 Ocak 2025 Cuma
İstanbul 10°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Devrimler ve karşıdevrimler-2: Cumhuriyet dönemi

Türk-ABD savaşı kıran kırana devam ediyor. Kıbrıs, Kürt açılımı, kumpas davaları ve 17-25 Aralık operasyonlarından eli boş dönen ABD, son öldürücü yıkıcı hamlesini 15 Temmuz ile denedi ama Türk milleti ve TSK’nin kararlı ve inançlı direnişi karşısında ayaklar altında kalmaktan kurtulamadı.

Devrimler ve karşıdevrimler-2: Cumhuriyet dönemi
12 Eylül askeri darbesiyle birlikte Türkiye'deki antiemperyalist birikim ve emekçi hareketi yeniden bastırılmış; Türkiye ekonomisinin yıkımı anlamına gelen “24 Ocak Kararları” 12 Eylül'le birlikte rahatça hayata geçirilmiştir.
A+ A-
ZİHNİ SELVİ

Cumhuriyet döneminde şu isyanlar yaşandı:

Ali Batı ayaklanması (11 Mayıs-18 Ağustos 1919), Bozkır ayaklanmaları (29 Eylül-4 Ekim 1919), Şeyh Eşref ayaklanmaları (1919), Ahmet Anzavur (1920), Düzce ayaklanmaları (1920), Yozgat ayaklanmaları (1920), Zile ayaklanması (1920), Milli Aşireti olayı (1920), Cemil Çeto olayı (1920), Çopur Musa (1920), Kula olayları (1920), Konya ayaklanması (1920), Demirci Mehmet Efe ayaklanması (1920), Pontus ayaklanması (1920), Çerkez Ethem ayaklanması (1921), Koçgiri isyanı (1921), Nasturi ayaklanması (1924), Şeyh Said isyanı (13 Şubat-31 Mayıs1925) , Raçkotan ve Raman Tedip harekatı (9-12 Ağustos 1925), Sason ayaklanmaları (1925-1937), Mutki ayaklanması (26 Mayıs-25 Ağustos 1927), 1. Ağrı ayaklanması (16 Mayıs-17 Haziran1926), Koçuşağı ayaklanması (7 Ekim-30 Kasım 1926), İkinci Ağrı harekâtı (13-20 Eylül 1927), Bicar Tenkil harekâtı (7 Ekim-17 Kasım 1927), Asi Resul ayaklanması (22- Mayıs-Ağustos 1929), Tendürük harekâtı (14-27 Eylül 1929), Savur Tenkil harekâtı (20 Mayıs-9 Haziran 1930), Zeylan ayaklanması (20 Haziran-Eylül 1930), Oramar ayaklanması (16 Temmuz-10 Ekim 1930), 3. Ağrı ayaklanması (7-14 Eylül 1930), Pülümür harekâtı ( Ekim-14 Kasım 1930), Menemen olayı (23 Aralık 1930), Tunceli Tedip harekatı (1937-1938)

Kaynak: Genelkurmay Belgelerinde Kürt İsyanları I-II, Kaynak Yayınları, 1992 ve https://turkiye-cumhuriyeti-dönemi-isyanlari.nedir.org/

ATATÜRK'TEN SONRAKİ DÖNEM (1938-1945)

Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatı ile Cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü ilk iş olarak Atatürk’ün sağ kolu diye nitelendirebileceğimiz kadroları görevden alarak kendi anlayışına uygun bir kadro ile yola çıkmış ve İkinci Dünya Savaşı yıllarında Türkiye esas olarak Batı’ya yönelmeye başlamış, Rusya’nın uyarılarına rağmen İngiltere ve Fransa ile 1939 yılında anlaşmalar imzalanmıştır. Atatürk’ün vasiyeti olan Rusya ile dostluk bu dönemde zarar görmüştür. Bu dönemde Türkiye riskli bir süreci savaşa girmeden hasarsız bir şekilde tamamlamıştır.

1945-1980

Bu dönemin başlıca karşı devrim hamlelerini, çok partili hayata geçiş, Kore’ye asker gönderilmesi, NATO’ya giriş, Köy Enstitüleri'nin kapatılması, 6-7 Eylül olayları, 12 Mart ve 12 Eylül darbeleri şeklinde sayabiliriz.

İkinci Dünya Savaşı sonrası dünyada estirilen demokrasi rüzgârları ülkemizi de etkisi altına alınca Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, daha önce başarısızlıkla sonuçlanan çok partili hayata geçiş için ikinci bir kararı hayata geçirdi ve 1946 seçimleri CHP, DP ve bağımsızlar arasında gerçekleşti. Alanında uzman siyasal bilimcilerin üzerinde mutabık kaldığı bir saptama şudur: “Çok partili sürece giriş, zamanlama açısından erken ve yanlış, Türkiye’nin de aleyhine atılmış bir adımdır.”

Kore’ye asker gönderilmesi ve NATO’ya giriş, Türkiye’nin Atatürk devrimleri sürecini dondurarak Atlantikçi cepheye bir anlamda teslim olma adımları olarak değerlendirilebilir. 1950 seçimlerinden sonra iktidara gelen ve Türkiye'yi “Küçük Amerika” yapma iddiasında olan Demokrat Parti (DP) iktidarı, Atlantik’in uydusu şeklinde bir yönetim tarzını benimsemiştir. Ülkemizin gelişimi ve aydınlanmasına çok değerli katkılar sağlamış ve nitelikli, ilerici aydın şahsiyetler yetiştirmiş olan Köy Enstitüleri işlevsizleştirilerek DP döneminde kapatılmıştır.

ABD'nin devletimiz içine yerleştirdiği Gladyo marifetiyle 6-7 Eylül olayları gerçekleştirilmiş gayrimüslim vatandaşlarımızın işyerleri ve ikametgâhları saldırıya uğramıştır.

Batıda ortaya çıkarak tüm dünyada etkileri görülen 68 gençlik hareketleri ülkemizde de yansımalarını bulmuştur. Bu gelişmeleri bir fırsat olarak değerlendiren Gladyo 12 Mart sürecine giderken gerekli ön hazırlıklarını yapmış, operasyonlarını tamamlamış ve darbe ortamını hazırlamıştır. 12 Mart darbesiyle birlikte Türkiye'nin anti-Amerikancı ve bağımsızlıkçı birikimi bastırılmış ve ezilmiştir. “Süper NATO”  böylece Türkiye'yi tekrar kontrolü eline almıştır. 70'li yılların sonuna doğru yerküremiz hızla Neoliberal bir Dünya'ya doğru yol alırken, “Yeni Dünya Düzeni”nin tasarımcısı olan ABD, önünde engel olarak gördüğü Ulus devletleri yıpratma, parçalama veya ortadan kaldırma planını önüne birinci görev olarak koymuştur. Ardından operasyonlar başlamıştır. Türkiye’de 1980 öncesi yaşadığımız süreç bizzat Süper “NATO”nun eserdir. 12 Eylül’e giden sürecin taşları cinayetlerle döşenmiş, can güvenliği ve terör olayları birincil sorun haline getirilmiştir. 12 Eylül askeri darbesiyle birlikte Türkiye'deki antiemperyalist birikim ve emekçi hareketi yeniden bastırılmış; Turgut Özal'ın mimarı olduğu Türkiye ekonomisinin yıkımı anlamına gelen “24 Ocak Kararları” 12 Eylül'le birlikte rahatça hayata geçirilmiştir.

Devrimler ve karşıdevrimler-2: Cumhuriyet dönemi - Resim : 1
15 Temmuz'da ABD Gladyosu’nun kalkışması bastırıldı.

1980-2022

Bu dönemin başlıca karşı devrim hamleleri; 24 Ocak Kararları, 1982 Anayasası, YÖK’ ün kuruluşu, AB’ye giriş hazırlıkları, Gümrük Birliği Anlaşması, Kemal Derviş'in borçlanma ve acı reçetesi, Kürt açılımı, Ergenekon ve Balyoz vb kumpas davaları ve 15 Temmuz ABD-FETÖ darbe girişimidir.

Neoliberal ekonomik politikaları uygulamaya koyan 24 Ocak Kararlarıyla sosyal devlet ortadan kaldırılarak; sözde dışa açılma, ihracatı artırma ve kamuda özelleştirme amaçlandı. Türkiye ekonomisini köklü bir dönüşüme zorlayan 24 Ocak Kararları’nın etkisi 42 yıldır sürüyor. (Meryem Zelal Direkçi-Özgecan Özgenç-Medyascope)  24 Ocak’ ın devamı olan 14 Nisan kararlarıyla ağır bir Özelleştirme saldırısına maruz kalan Türkiye’de özelleştirmeler azalmakla birlikte hâlâ devam etmektedir.

12 Eylül 1980 tarihinde yapılan askeri darbe Türkiye'ye 1982 Anayasası'nı getirmiştir. Bu anayasa ile birlikte Türkiye yarı-otoriter bir sisteme adım atmıştır. Bu, özellikle insan haklarına ilişkin düzenlemelerde 1961 Anayasası modelinden sapılarak gerçekleştirilmiştir. (Yüksek Lisans Tezi- Şule ÖZSOY BOYUNSUZ 9782 İstanbul - 1995)

12 Eylül darbe Anayasasının bir ürünü olan YÖK’ün 1981 yılında kuruluşundan itibaren, Türkiye’de üniversite özerkliği ve yükseköğretim sisteminin üst yönetimi tartışmalı bir konu olmuştur. Bu çerçevede, Türkiye’de Yüksek Öğretim Kurulu'nun mevcut yetkilerinin azaltılması ve buna paralel olarak üniversitelerin özerkliklerinin artırılması konusunda yaygın bir talep vardır. ( Zafer ÇELİK, Bekir S. GÜR, Yükseköğretim ve Bilim Dergisi 2014 )

Hıristiyan zenginler kulübü olarak nitelendirebileceğimiz AB'ye üye olmadan Gümrük Birliği'ne giren ilk ülke olma özelliği taşıyan Türkiye'ye GB’nin faydasından çok zararı olmuştur. Türkiye’nin GB'ne girişi Tansu Çiller tarafından; “Son sosyalist devlet yıkıldı” şeklinde takdim edildi.

Şubat 2001’de dönemin Başbakanı Bülent Ecevit tarafından kurtarıcı olarak çağrılan ve Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakan yapılan Kemal Derviş, milyonlara acı ilaç içirip IMF’den yüklü miktarda borç alarak Türkiye’nin borcunu katladı. 2002 Ağustos ayında görevinden istifa etti. Derviş'in ekonomik programı, AKP hükümetleri tarafından da devam ettirilmiştir.

Ortadoğu, Karadeniz ve Doğu Akdeniz deki operasyonlarına Türkiye'yi katamayınca panikleyen ABD, Türkiye'yi Hizadan çıkan” ülke olarak belirledi. Her yıldönümünde Ermeni soykırımı yalanına destek veren ABD, Doğu Perinçek ve Vatan Partisi'nin  “Ermeni Soykırımı emperyalist bir yalandır” şiarıyla yürüttüğü mücadelenin hukuk zemininde de başarıya ulaşmasıyla birlikte operasyonlara başladı. ABD, hizadan çıkmanın sorumlusu olarak gördüğü; Atatürkçü subayları, Vatan Partisi'nin lider ve kadrolarını, Avrasyacı-antiemperyalist siyasi kadroları, yazar, gazeteci ve akademisyenleri, devletimizin içine yerleştirdiği Gladyo olan FETÖ'nün kumpasları ve operasyonlarıyla Silivri zindanlarına doldurdu. Doğu Perinçek ve Vatan Partisi kadrolarının mücadelesi ve savunmaları yalan rüzgârlarını dağıttı, tutuklularının moral gücünü yükseltti ve dışarıda da büyük bir mücadelenin yürütülmesine vesile oldu. 5-6 yıl süren “Silivri meydan muharebeleri” sonucunda davalar çöktü ve yurtseverler özgürleşti.

Türk-ABD savaşı kıran kırana devam ediyor. Kıbrıs, Kürt açılımı, Kumpas davaları ve 17-25 Aralık operasyonlarından eli boş dönen ABD son öldürücü yıkıcı hamlesini 15 Temmuz ile denedi ama Türk milleti ve TSK’nin kararlı ve inançlı direnişi karşısında ayaklar altında kalmaktan kurtulamadı.

Devrimler ve karşıdevrimler-2: Cumhuriyet dönemi - Resim : 2
Vatan Partisi öncülüğünde, 5-6 yıl süren “Silivri meydan muharebeleri” sonucunda davalar çöktü ve yurtseverler özgürleşti.

2014 Silivri duvarlarının yıkılışı ile karşıdevrim cephesi ağır hasar almış, Milletimiz ayağa kalkmış ve Türkiye’miz yarım kalmış devrimleri tamamlama yoluna girmiştir. Sürmekte olan TÜRK-ABD savaşında üç tarafımızı askeri üslerle çeviren emperyalizmin, mahvı perişan olacağına olan inancımız tamdır.

- BİTTİ -

Son Dakika Haberleri