Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Yayman: Ocak'tan itibaren ilk işimiz sosyal medya platformlarıyla dijital diplomasi
TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı, Adalet ve Kalkınma Partisi Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman, sosyal medya platformlarına yeni yükümlülükler getiren yasa uyarınca YouTube'un Türkiye'de temsilcilik açma kararını, 'Türkiye'ye güvenin tezahürü' olarak nitelendirdi.
Yılbaşından sonra diğer sosyal platformları ile görüşeceklerini ve karşılıklı güvenin sağlanmasına dönük, bir anlamda "dijital diplomasi" yürüteceklerini belirten Yayman, "YouTube'un Türkiye'ye gelmesinin, diğerlerinin de gelmesi açısından bir örnek, model oluşturacağını düşünüyorum" dedi.
Günlük internet trafiği 1 milyonu aşan sosyal medya platformlarına Türkiye'de temsilcilik açma zorunluluğu getiren yasanın yürürlüğe girdiği 1 Ekim'den bu yana Rusya'nı Vkontakte adlı sosyal medya platformunun ardından, geçen hafta dünyanın en büyük video paylaşım platformu YouTube da Türkiye'de temsilcilik açma kararı aldı.
Aralarında Facebook, Twitter ve TikTok gibi sosyal medya platformları ise şimdiye kadar temsilcilik açmadıkları için toplamda 40 milyon lirayı bulan para cezasıyla karşı karşıya kalırken, yılbaşından itibaren de reklam durdurma yaptırımı devreye giriyor.
Bir sonraki aşamada ise internet trafiğinin yüzde 90'a kadar yavaşlatılması devreye girecek. Diğer sosyal medya platformlarının Türkiye'ye gelip gelmeyecekleri ise şimdilik bilinmiyor. Türkiye ise sosyal medya platformlarına dönük yeni adımlar atmaya hazırlanıyor.
TBMM'de geçen Temmuz ayında yeni bir ihtisas komisyonu olarak kurulan Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Hüseyin Yayman, YouTube'un Türkiye'de temsilcilik açma kararı ve ardından atılacak adımlara ilişkin BBC Türkçe'nin sorularını yanıtladı:
- Dijital Mecralar Komisyonu, TBMM'nin en yeni ihtisas komisyonu. Ne amaçla kuruldu, ne iş yapacaksınız?
Dijital Mecralar Komisyonu, 23 Temmuz 2020'de kuruldu. 17 üyemiz var. AK Parti, CHP, MHP, HDP ve İYİ Partili üyelerden oluşan bir komisyon. Dünyada yaşanan dijital dönüşüme bağlı olarak, Türkiye'de kurulan komisyon dünya parlamentoları arasında ilk kurulan ihtisas komisyonlarından bir tanesi.
Dijitalleşme çağına girdik. Dijitalleşme demokrasileri, siyasal sistemleri, güvenlik sektörünü, istihdamı, hukuku, ekonomiyi, devlet-vatandaş ilişkisini, devlet-toplum ilişkisini ve vatandaş- vatandaş ilişkisini önemli ölçüde değiştiriyor.
- Yeni bir dünyanın ayak seslerini duyuyoruz.
Komisyonumuz bireylerin haklarının korunmasından, özel hayatın gizliliğine, çocukların psikolojik ve fiziksel gelişimine zarar verici işlerin engellenmesinden, internet yoluyla işlenen suçlarla etkin mücadeleye, internetin hukuka uygun kullanımı konusunda görevleri var.
- Dijital mecralar komisyonu bir sosyal medya komisyonu mu?
Hayır sadece sosyal medya Komisyonu değiliz. Sosyal medya komisyonu demek, Dijital Mecralar Komisyonu'nun görev ve sorumluluklarını biraz daha daraltmak olur.
Bu komisyon sosyal medyayı da kapsayan, yapay zekayı algoritmaları, içerik sağlayıcıların veri güvenliğini, bireylerin hukukunu, ekonomi, hukuk, siyasal sistemlerdeki dijital dönüşümü izleyen ve anlamaya çalışan bir komisyondur.
- Türkiye'de insanların sosyal medya ve internet kullanımı nasıl görünüyor?
Türkiye'de nüfusun yüzde 75'i internet kullanıyor. Bu çok yüksek bir oran. 62,7 milyona karşılık geliyor.
İnternet kullanım saati bakımından da Türkiye önde. Dünyada bir insan 24 saat içerisinde 6 saat 43 dakika internet kullanırken, Türkiye'de 7 saat 23 dakika.
Dünyada 3,8 milyar aktif sosyal medya platformu kullanıcısı varken, Türkiye'de 54 milyon sosyal medya kullanıcısı var.
Twitter, Facebook, Instagram kullanımı bakımından Türkiye, dünyada ilk sıralarda yer alıyor. Mesela, 37 milyon Facebook kullanıcısı var, dünyada 10. sırada Türkiye. Twitter kullanımında 6. sırada.
Bu veriler aslında Türkiye'nin önemli bir sosyal medya kullanıcısı olduğunu gösteriyor. Bu anlamda da hem reklam gelirleri bakımından hem de ekonomik fayda bakımından temsilcilik atanması önemli.
- YouTube'un temsilcilik açma kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Youtube Türkiye'nin en büyük sosyal medya platformu. Sıralama yapıldığında YouTube, Facebook, Twitter, İnstagram diye bir sıralama var. Bu anlamda YouTube'un Türkiye'de temsilcilik açıyor olması, Türkiye'ye bir güvenin tezahürü. Bu adım diğer sosyal ağlar için de bir ilki oluşturuyor.
'DİJİTAL DİPLOMASİ OLMALI'
- Peki sizce birçok büyük sosyal medya platformları neden Türkiye'de temsilcilik açmak istemiyorlar?
Burada şunu çok önemsiyorum. Burada dijital diplomasinin olması gerekiyor ve karşılıklı güvenin olması gerekiyor. Türkiye bir hukuk devletidir.
Hem AB ile tam üyelik müzakereleri yürüten, hem batı ittifakı içinde yer alan güçlü bir ülkedir. Twitter veya Facebook, Almanya'ya Fransa'ya nasıl davranıyorsa, Türkiye'ye de öyle davranmaması gerekir.
Fransa'da olduğu gibi (çünkü temsilcileri var orada) Türkiye'de de temsilciliğinin olmasın gerektiğini, bireyin haklarının korunması bakımından bunun önemli olduğu kanaatindeyim.
- Sizce gelecekler mi?
Doğrusu ben gelecekleri kanaatindeyim. Komisyonumuz tam da bu diyalogları sağlamak için var.
Bu kuruluşların Türkiye'de temsilcilik açmalarına mesafeli durmalarının nedeni olarak, Türkiye'deki demokrasi, insan hakları, yargı bağımsızlığı konusundaki kaygıları gösteriliyor...
Türkiye'de onların tasvir ettiği anlamda bir siyasal atmosferin, bir demokrasi ve hukuk ihlali bulunmamaktadır. Sadece eksik bilgilendirme vardır.
Türkiye'nin 40 yıldır devam eden bir terörle mücadele sorunu var. Dünyada da benzer sorunlar var. Nefret suçları; ırkçılık, İslaoifobi sorunları...
Bu sorunlar Bütün Avrupa'yı rehin almış durumda. Ben bu anlamda yapılan bu yorumların doğru olmadığı kanaatindeyim.
Muhakkak bir temas sağlandığında (işte dijital diplomasi dediğim o) diplomasi kanalı yürütüldüğünde, Türkiye'yi gelip gördükleri zaman farklı olacağını düşünüyorum.
Aslında iktidarı muhalefetiyle yan yana durup, Türkiye'de temsilcilik açılması konusunda bir fikir birliğinin olduğunu söylemek lazım.
- Türkiye'de çok sayıda insan sosyal medya paylaşımları gözaltı, tutuklama, davaları ile karşı karşıya kalıyor. Ve bu yasayla yeni bir "sansür kapısını" açacağı endişesi dile getiriliyor. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz?
Bir sansür ve engelleme olduğunu düşünmüyorum. Ben size burada hakaret ettiğimde, bu nasıl ki suçsa, sosyal ağlarda da bir kişisel saldırı, hakaret, ırkçılık, nefret söylemi de suçtur.
Bunun en somut örneğini son olarak İzmir depreminde yaşadık. İzmir depreminin yıkıcı etkisinden daha büyük bir deprem sosyal medyada oldu.
Fransa'da da, Almanya'da da çok sıkı kurallar kabul edildi. Çünkü burada hukuksal boşluk var ve bu boşluğun doldurulması lazım.
Ben Türkiye'de ne siyasal alanda, ne toplumsal alanda, ne de sosyal medya alanında bir sansürün olmadığını, olamayacağını düşünüyorum. Çünkü Türkiye çoğulcu bir toplum ve demokrasimiz işliyor.
Bugün partilerin sözcülerini dinlediğimizde, çok somut olarak bunu görüyoruz.
Ancak kişi teröre bulaşmışsa; terörün propagandasını yapmak, İspanya'da suçsa, burada da suç, Fransa'da suçsa, bizde de suç. Türkiye'nin hukuk bakımından dünyanın gerisinde olmadığı kanaatindeyim.
'GÜVENE DAYALI İLİŞKİ KURMAMIZ GEREKİYOR'
- Türkiye'de temsilcilik açmayan sosyal medya kuruluşlarına cezada yılbaşından itibaren üçüncü aşamaya, reklam durdurmaya geçiliyor ve arkasından da internet trafiği yavaşlatılacak. Bu kuruluşlar temsilcilik açmadığında, kullanıcılar da cezalandırılmış olmayacak mı?
Olmamış bir olay üzerinde yorum yapmam uygun olmaz. Bir diplomasi yürüttüğümüzde, temsilcilik anlamında Türkiye'ye geleceklerini düşünüyorum.
Güvene dayalı ilişki kurmamız gerekiyor sosyal medya sağlayıcılarıyla.
Konumuz, yasaklamak, sansürlemek, engellemek asla değil. Konumuz, sosyal medya sağlayıcılarının Türkiye'de temsilcilik açmasıdır.
Fransa'da Twitter nasıl bir kurumsal ilişki geliştiriyorsa, nasıl bir hukuksal normu takip ediyorsa, Türkiye'de de bir hukuksal, yönetsel normu takip etmesi gerekiyor.
'OCAK AYIYLA BİRLİKTE BİRİNCİ GÜNDEMİMİZ'
- Peki komisyon olarak sizin sosyal medya kuruluşları ile bir temasınız var mı? Somut olarak hangi adımlar atıldı, ya da atılacak?
Var, görüşmelere başladık. Türkiye'nin saatinin Berlin'in saatiyle, Ankara'nın saatinin Paris'in, Londra'nın, Berlin'in saatiyle aynı olduğunu düşünüyorum.
Bunu anlatmamız gerekiyor. O dijital diplomasiyi yürütürsek daha pozitif bir gündeme evrileceğimizi düşünüyorum.
Komisyonumuz yeni kuruldu. Bazı randevulaşmalar, görüşme taleplerimiz var. Meclis'te bütçe görüşmelerine denk geldiği için henüz bunları yürütemedik. Ama Ocak ayıyla birlikte birinci gündemimiz sosyal medya ağ sağlayıcılarıyla görüşmeleri yapmak var. Ve bu anlamda YouTube'un Türkiye'ye gelmesinin, diğerlerinin de gelmesi açısından bir örnek, model oluşturacağını düşünüyorum.