Dilimiz kimliğimizdir, dilimize sahip çıkalım! Almanya'da eğitimcilerden velilere çağrı: Çocuğunuzu Türkçe dersine kayıt ettirin
Almanya’da Türkçe derslerine kayıtlar başladı. Eğitim derneklerinden ‘Çocuğunuzu Türkçe derslerine kayıt ettirin’ çağrısı geldi. Dernekler Türkçe dersinin neden önemli olduğu hakkında bilgilendirmeler yapıyor. Özellikle de velilerin kayıt süresini kaçırmaması önemli


Almanya’da gelecek yıl Türkçe dersi okumak isteyenler için kayıtlar alınıyor. Eğitimciler de kayıtların alındığı bu dönemde derslere katılımların fazla olması için çalışıyor. Dernekler ‘Çocuklarınızı Türkçe derslerine kayıt yaptırın’ çağrısı yapıyor ve bu konuda etkinlikler düzenliyor. Kayıtlar okullara göre değişiklik göstermekle birlikte yaklaşık olarak 1 ay sürecek. Eğitimciler, velilere bu süreleri kaçırmamaları konusunda uyarıda bulunuyor. Aydınlık Avrupa’nın sorularını yanıtlayan eğitimciler kayıtlarla ilgili bilgi verdi ve Türkçe derslerinin neden önemli olduğunu açıkladı. “Bir milleti millet yapan dil, din, kültürel değerlerdir” hatırlatması yapan Ruhr Öğretmenler Derneği Eski Başkanı Celal Aydemir, “Çocuğunuzu Türkçe derslerine yollayın’ çağrısı yaptı.

BAŞVURU ZAMANINI KAÇIRMAYIN
Türkçe derslerine başvurular nasıl oluyor?
Almanya eyalet sistemiyle yönetildiği için her eyaletteki derslere kayıtlar farklı oluyor. Türkçe derslerine katılımın en yoğun olduğu eyalet, Kuzey Ren Vestfalya. Burada kayıtlar başladı. Mart ayının ortasına kadar kayıtlar devam ediyor. Peki kayıtlar nasıl yapılıyor? Aile okuldan Türkçe ana dil derslerine kayıt formu istiyor. Bu formda çocuğun adı, soyadı, doğum tarihi, hangi okula gittiği yer alıyor. Velisi bu forma imzalıyor. ‘Çocuğumun gelecek ders yılında Türkçe dersine gitmesini onaylıyorum’ formunu dolduruyorlar. Aileler çocuğun gittiği okul müdürlüğüne bu belgeyi veriyorlar. Bu kayıt formları toplanıyor. Okul müdürlüğü bu öğrencilerin kayıt sayısına göre, yani okulda kaç öğrenci kayıt yapmışsa ona göre ders grupları kuruyor. Sınıf açmak için bu sayının 15 olması gerekir. Bazı okul müdürleri biraz daha esnek davranabiliyor. Yani 11-12 öğrenci başvurusun da kabul ediyorlar. Daha sonra velilere bildirim yapılıyor. Deniliyor ki ‘tamam, gelecek yıldan itibaren okulumuzda Türkçe dersi başlayacaktır’. Günü ve saatini o okulda ders veren Türkçe öğretmeni belirliyor.
Türkçe dersine başvuruyu velinin mi yapması gerekiyor?
Çocuğun Türkçe dersi alabilmesi için velinin okula başvurması gerekiyor. Çocuğunun Türkçe dersi okumasını isteyen veliler okula başvuruda bulunmalı. Bu konuda yanlış yürütülen çalışmalarda olabiliyor. Bazı dernekler velilere ‘biz size kayıt formları verelim. Bunu doldurup bize verin bizde okula vereceğiz.’ diyorlar. Bu yanlış bir yol. Dışarıdan bir derneğin kayıt formlarını okula verme yetkisi yok. Herhangi bir dernek bunu yapamaz. Okula kayıt formunu çocuğun velisi verebilir.
‘TÜRKÇE DERSLERİNE KATILIM DÜŞTÜ’
Türkçe derslerine katılım nasıl? Çok başvuru oluyor mu?
Bazen veliler biraz esnek davranıp, ‘başvuruyu yılsonu yaparım.’ diye düşünüyor. Bu çok sakıncalı. Okul müdürlükleri bu başvuruları ciddiye almaz. Neden? Çünkü yeni kayıtlarda kaç öğrenci varsa ona göre bir öğretmen kadrosu açılır ve öğretmen ataması mayıs ayında yapılıyor. Yani ders yılı başında öğretmen ataması yapılmaz. Yani yeteri kadar öğrenci kaydını yaptırmamışsa öğretmen ataması yapılmıyor. Başvurulara göre yeni öğretmen kadroluğu açılacak. Bakın size rakam söyleyeyim. Geçen ders yılında Kuzey Ren Vestfalya’da yedi öğretmen ataması yapıldı. Oysa bir yıl önce 22 öğretmen kadrosu açılmıştı. Bu durum velilerin biraz sorumsuz davranmalarından kaynaklanıyor. Türkçe derslerine katılım %22'den %18'e düştü.
TÜRKÇE ÇOCUĞUN GELİŞİMİNE ZENGİNLİK KATIYOR
Türkçe dersine katılmak bir çocuğa neler kazandırır?
Örneğin Rusça, İspanyolca dersine katılım çok yüksek. Yani %80-90'larda. Kaldı ki bu çocuklar kendi okulana da gitmiyorlar. 3-5 kilometre ötedeki okullara gidiyorlar. Ama bizim öğrencilerimiz kendi evlerine 200-300 metre uzaklıktaki bir okuldaki Türkçe dersine bile katılmıyor. Bu durum velilerin yanlış düşüncelerinden kaynaklanıyor. Birçok Türk veli şöyle düşünüyor; ‘Biz evde Türkçe konuşuyoruz, benim çocuğum Türkçe biliyor.” Oysa, Türkçe dersi sadece kelimeleri öğrenmeden ibaret değil. Türkçe dersinde çocuklar kültürü, sanatı, tarihi, edebiyatı; Türk kavramı içerisine giren bütün şeyleri öğreniyor. Evet, evde doğru Türkçe konuşuyorsunuz ama bu evde konuşulan Türkçe nedir? Günlük konuşma dili. Oysa çocuk Türkçe dersine gittiği zaman Yunus Emre'yi öğreniyor, Türkiye'nin dağlarını, coğrafyasını öğreniyor, vatanı öğreniyor. Elbette Türkçe dersine katılan çocuk şunu da görüyor; ‘Ben Almanya'da doğdum ama benim ait olduğum bir kültür var.’ Şöyle bir avantajı da var. Çocuk iki kültürü karşılaştırıp her iki kültürün de olumlu yönlerini alıyor. Evrensel değerler olan sanatı, resmi, müziği öğreniyor ve bu çocuklarda özgüven gelişiyor. Çocuğun kişisel gelişimine zenginlik katıyor.
‘TÜRKLÜĞÜ, VATANI SEVMEYİ DİLLE ÖĞRENİRİZ’
Bazı Türk aileler evine beş yüz metre yakındaki Türkçe dersine çocuğunu göndermiyor. Rahatını bozmuyor. Türklük nedir? Türklük dille oluşan bir şey. Birisi ‘ben Türküm, Türkiye ile vatanımla gurur duyuyorum’ diyorsa bunu yerine getirmeli. Türklüğü yerine getirmenin birinci koşulu dili öğrenmektir. Çünkü o dille birlikte Türklüğü öğreniyorsun, vatanı sevmeyi öğreniyorsun. Dil olmayınca siz vatan sevgisini yurt sevgisini, insanlığı, aidiyet duygusunu öğrenemezsiniz.
ATÖF: Türkçe çocuklarımızın geleceği için bir fırsat
Almanya Türk Öğretmen Dernekleri Federasyonu (ATÖF) Türkçe dersinin daha yaygın okutulması için çalışma yürüten kurumlardan birisi. Bu alanda çeşitli seminer ve eğitimler düzenleyen ATÖF, velilere şu çağrıda bulundu: “Çocuklarınızı Türkçe derslerine yollayın.” Aydınlık Avrupa’ya değerlendirmelerde bulunan ATÖF Eş Başkanı Yücel Tuna şunları ifade etti:
‘TÜRKÇE DERSLERİNE İLGİ AZALIYOR’
“Türkçe dersi konusunda veliler gerekli ilgi ve önemi göstermeli. Veliler çocuklarının Türkçe dersi alması için okula başvuruda bulunmalı. Okul idaresi başvurulara göre sınıf açıyor. Ne yazık ki Türkçe derslerine ilgi her geçen yıl azalıyor. 20 yıl önce Türkçe derslerine katılım oranı %60-70’lerdeydi. Türkçe yerine evlerde karışık dil ya da Almanca konuşulmaya başladığı için ilgi de azalıyor. Aile Türkçe derste çok ısrarlı değilse bu konuda bilinçli değilse çocuk da istemiyor. Bilinçli aileler ise bu konuda ısrarlı olabiliyor.
DERSLER ÖĞLEDEN SONRAYA ATILIYOR
Türkçe dersinin verilmesinde de bazı zorluklar yaşanabiliyor. Bir defa öğretmen sayımız yeterli değil. İlkokul birinci ve ikinci sınıftaki çocuk haftada iki saat, üçüncü, dördüncü sınıflarda üç saat, diğer sınıflarda dört saate kadar Türkçe dersi alabiliyor. Ama bunu hayata geçirmek çok zor çünkü genellikle Türkçe dersleri öğleden sonraya atılıyor. Öğleden sonra da çocuk yorgun oluyor. Ya da evine uzak bir okula gitmek zorunda kalabiliyor. Bir sıkıntı da Türkçe derslerinin olduğu saatlere çocuğun daha çok ilgisini çeken spor, müzik gibi etkinlikler koyulabiliyor. Çocuk Türkçe yerine bu derslere gitmek istiyor.
‘TÜRKÇE ÇOCUKLARIN ÖZGÜVENİ OLUMLU ETKİLİYOR’
“İki dille büyüyen çocukların hayatta da daha başarılı oldukları biliniyorlar. Bilimsel araştırmalar da bunu ispatlıyor. Birden fazla dil öğrenen çocuk, bilişsel gelişim dediğimiz alanda dikkat kontrolünü sağlıyor. İki dille yetişen çocuk bazı kavramları iki dille düşünüp değerlendiriyor. Bu büyük bir kazanç. Yaratıcı düşünmeyi geliştiriyor. Zaten Almanca bu ülkenin zorunlu dili ama bunun yanında iyi öğrenilmiş bir ana dil yaratıcı düşünceyi, ileride akademik başarıyı kesinlikle etkiliyor. Bir de kültürel bilinç o da çok önemli. Kültür çeşitliliği toplumun da bir kazancıdır. Bir başka önemli nokta da kimlik gelişimi. Almanya'da Almanca konuşan milyonlar var. Aynı olmak insana pek büyük bir avantaj sağlamıyor. Ama Almancanın yanında bir başka dili de konuşan kişi özgüveni, kimlik gelişimini de olumlu etkiliyor. Aileler bu avantajları dikkate almalı. Aileler genellikle yanlış bir düşünce ile ‘Türkçe Almanca dersini olumsuz etkiler’ diyebiliyor. Oysa durum tam tersi. Türkçe, Almanca öğrenmeyi de çabuklaştırıyor.”
‘DERNEKLER BU KONUDA ÇALIŞMA YÜRÜTMELİ’
“Biz aile bağları yüksek bir toplumuz. Çocuklar Türkçeyi öğrendikçe hem kökleriyle bağlarını koparmıyorlar, pratikte de büyük anne, büyük babalarıyla, Türkiye'deki akrabalarıyla da anlaşmış oluyorlar. Anlaştıkça da o ülkeye olan sevgileri, bağları artıyor. Gitme istekleri çoğalıyor. Vatan sevgisini. Bayrak sevgisini öğreniyorlar.
Bu konuda ailelere görevler düşmenin yanı sıra derneklerimize de görevler düşüyor. Dernekler sadece eğlence etkinlikleri ya da kültürel etkinlikler yerine dilin de önemini öne çıkaran etkinlikler yapmalı. Dernekler yerel yönetimlerle ilişki içerisinde olmalı ve Türkçenin önemini anlatmalı. Eğitim kurumlarına da tabii görev düşüyor. Eğitim kurumları da Türkçenin yabancı dil olarak okutulmasını önlerine koymalı.”