Doğrudan yatırımda 2Y ve 1S kriteri

CUMHURBAŞKANLIĞI Yatırım Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu ile önceki gün yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi vermek üzere düzenlenen sohbet toplantısında bir araya geldik. Malum Türkiye de tıpkı diğer gelişen ekonomiler gibi şu günlerde uluslararası sermaye çekmek için yoğun bir çalışma içinde. Bu çalışmalar Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in kaptanlığında yönetiliyor olsa da o işin fon kısmı. Yani mali yatırım. Oysa bir de işin doğrudan yatırım kısmı var. Bunun bir bölümü gayrimenkul satımı. Ancak esas olan ülkeye teknoloji transferi, üretim, ihracat ve istihdam sağlayacak yatırımları çekebilmek. Bu hususta Cumhurbaşkanı Erdoğan, bizzat yaptığı yurt dışı ziyaretlerde çeşitli temaslarda bulunuyor. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi de Cumhurbaşkanı ve bakanların başlattığı temasların da etkisiyle uluslararası yatırımları ülkeye çekmek için teknik ve yasal süreçlerin hızlanmasına önemli bir işlev görüyor.

AVRUPALILAR AĞIRLIKTA

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu, yaptığımız sohbet toplantısında önemli bir gerçeği anımsattı:

Türkiye'ye gelen yabancı yatırımların üçte biri Avrupa'dan. Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin İlk 1000 ihracatçısının yüzde 20'sinden fazlası ya yabancı sermayeli şirketler ya onların imtiyazı ile ürün satanlar ya da onların tedarikçileri. Bu noktada önümüzdeki dönemde ülkeye uluslararası yatırım alınırken Avrupa'nın yeşil dönüşüm ve karbon sıfır hedefleri ile yüksek teknoloji içeren sürdürülebilirlik ilkelerini de gözeten alanlar tercih edilecek. Ben buna 2Y, 1S kriteri adını uygun gördüm. Bununla birlikte Başkan Burak Dağlıoğlu, üretim ve istihdamı artıracak her türlü yatırımdan yana olduklarını, sürdürülebilir ve yeşil yatırımlar dışında bir yatırım kabul edilmeyeceği gibi bir algının oluşmaması gerektiği ayrıca not etti. Halihazırda zaten yatırımlar da Avrupa ağırlıklı olduğu için zaten önümüzdeki dönemde ülkemize bu çerçevede uluslararası yatırım çekilmesi bekleniyor.

ASYA'NIN AĞIRLIĞI DA ARTACAK

Türkiye önceki 30 yılda küresel doğrudan yatırımlardan binde 2 pay alırken son yirmi yılda bu oranın yüzde 1'lere yükseldiğini kaydeden Burak Dağlıoğlu, Türkiye'nin potansiyeli dikkate alındığında yüzde 1.5'lik pay alabileceğini ve bunun için çalıştıklarını anlattı. Dağlıoğlu'nun bizlerle paylaştığı sunuma göre, FDI olarak ifade edilen uluslararası doğrudan yatırımlarda, Türkiye özelinde Avrupalılar ağırlıkta olsa da Asya'nın payı geçen on yıllık dönemde arttı. Önümüzdeki dönemde daha da artması bekleniyor. Dağlıoğlu da, “Asya'nın payı (Körfez hariç) yüzde 14,2. Asya'nın payının 5 yıl sonra yüzde 20'ye gelmesi çok olası.” diyor. Malum Çinli otomotiv devlerinin ülkemize yatırım yapabileceği doğrudan şirket yetkilileri tarafından ifade ediliyor. Bunun yanında bizim iş dünyası çevrelerinden kulağınıza gelen kulise göre Çinliler 10 milyar doları aşacak bir yatırım için ülke sathında çalışmalar yapmaya başlamışlar. Otomotiv sektöründeki elektrifikasyon ve hidrojen çağı Türkiye'ye Asya'dan da yüksek tutarda sermaye akmasına neden olacak gibi.

İNSAN KAYNAĞIMIZ VAR

Dünyada özellikle fon niteliğindeki sermaye akımlarının risk iştahına göre yön bulduğunu aktaran Burak Dağlıoğlu, doğrudan yatırımların ise güncel gelişmelerden ziyade ülkenin potansiyeline göre hareket ettiğini söyledi. Bu kapsama Türkiye'nin jeopolitik konumu yanında çok çeşitli sanayi yapısı, genç, çalışkan ve birçok alanda yetkin insan kaynağının uluslararası yatırım çekmedeki en önemli avantajları olduğuna değinen Burak Dağlıoğlu, "Son yirmi yıldaki başarı da buradan geldi. Türkiye'de 80 bin uluslararası yatırımcı şirket var. 2003 yılında en muhafazakar ülkelerden biri iken bundan sonra uluslararası yatırıma en açık ülkelerden daha iyiyiz, yatırıma açık bir ülkeyiz. Bu yıl 11 milyar dolarlık bir uluslararası yatırım oldu. Dünyada yüzde 30 daralma varken bizde bir tık daha az. Birkaç satın almanın kapanması ile yıl sonunda bu tutar artacak. Yüzde 1'i aşarız.” diye konuştu.