Doğu Perinçek gündemdeki gelişmeleri değerlendiriyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı sistemindeki 50+1 şartının kaldırılabileceğini söylemişti. Perinçek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarıyla başlayan 50+1 tartışmalarına ilişkin, '50+1 şartının kaldırılması Türkiye'yi dikta rejimine götürür' ifadelerini kullandı
Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, Çıkış Yolu'nda Aydınlık gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa İlker Yücel ve Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Beyhan Korkman'ın sorularını yanıtladı. Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Perinçek, siyasette 50+1 tartışmalarına da değindi. Perinçek, "50+1 şartının kaldırılması Türkiye'yi dikta rejimine götürür" ifadelerini kullandı.
'TÜRKİYE'Yİ DİKTA REJİMİNE GÖTÜRÜR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı sistemindeki 50+1 şartının kaldırılabileceğini söylemişti. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında "50+1 oy ile seçilmesi çoğulcu demokrasiye model olacak şekildir. Milletvekili seçmiyoruz, belediye başkanı seçmiyoruz, muhtar seçmiyoruz. Cumhurun bütününü temsil edecek Cumhurbaşkanını seçiyoruz." ifadelerini kullanmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 50+1 ile ilgili açıklamalarına değinen Doğu Perinçek şunları söyledi:
Mevcut Cumhurbaşkanlığı sistemi bir nevi başkanlık sistemi. Zaten o iddia ile verdi. Cumhurbaşkanı'na önemli yetkiler verdi. Hem hükümet başkanı hem Cumhurbaşkanı. Anayasa hukukunda bütün başkanlık sistemlerinde 50+1 değişmez yasadır. Çünkü siz başkana olağanüstü yetkiler veriyorsunuz. O yetkiler yüzde 20 ile 25 ile kullanılabilecek yetkiler değil. 50+1'in anlamı ne? Halkın çoğunluğu... Kanun Hükmünde Kararname çıkartıyor, elçi atıyor, uluslararası sözleşmeleri feshedebiliyor, Meclis'ten güvenoyu almadan Kabine kurabiliyor... Biz ne dedik? Bu siyasetin mafyalaşmasının getirdiği bir sistem dedik. Bu 50+1'i kaldırdığın zaman tam mafya sistemi. Halka dayanmayan, Meclis'e karşı sorumlu olmayan, azınlık tarafından seçilen... Düşünün yüzde 30 ile Cumhurbaşkanlığına gelmiş, yüzde 70 onun karşısında.
PARLAMENTER SİSTEME DÖNÜŞ OLACAK MI?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamasının "Parlementer sisteme dönüş sinyali olarak" yorumlanamayacağını belirten Perinçek, "Parlementer sisteme dönmeniz için hükümet Meclis'te kurulacak, Meclis'ten güvenoyu alacak, Meclis'e hesap verecek ve Meclis istediği zaman hükümeti devirecek." ifadelerini kullandı.
Perinçek, yüzde 50+1 ile seçilmeyen Cumhurbaşkanına olağanüstü yetkiler verilmesinin Türkiye'yi mafya sistemine, dikta rejimine götürdüğünü ifade etti.
'NATO'CULAR ARTIK TÜRKİYE'Yİ YÖNETEMEZ'
Perinçek, "50+1 tartışmalarının nereden çıktığı" sorusuna, "Kendilerine güvenmiyorlar. NATO'cular artık Türkiye'yi yönetemez. Turgut Özal'ın getirdiği programla, Türkiye'nin kapısını dışarıya açan ve fillerin Türkiye ekonomisine girip buradaki üreticiyi ezmesine çanak tutan programla Türkiye'yi artık kimse yönetemez. 50+1'den vazgeçerek ayakta kalmaya çalışıyorlar. Görüyorlar ki 50+1 alamayacaklar." ifadelerini kullandı.
AK PARTİ İLE MHP ARASINDAKİ ÇATLAK
Perinçek, bu tartışmaların "MHP ile ittifaktan vazgeçme" olarak yorumlanmasına değindi. Perinçek şöyle konuştu:
MHP ile ittifaktan vazgeçerek hiç bir şey yapamazlar. MHP ile ittifaktan vazgeçen iktidardan vazgeçer. Yalnız 50+1 tartışmasında değil, NATO konularında da AK Parti ile MHP arasında bazı çatlaklar gelişiyor. AK Parti'nin içine girdiği Atlantik sistemine bağlanan çizgiyi MHP'nin kaldırabileceğini sanmıyorum.
İRAN'DA FİLİSTİN TOPLANTISI
İran'da gerçekleştirilen "Siyonist Rejimin Suçlarının Araştırılması Toplantısında" başkonuşmacı olduğunu belirten Perinçek, "İsrail'in Filistin'e yaptıklarında soykırım suçu tespit ediyoruz" dedi.
Perinçek şunları söyledi:
İsrail devleti yöneticilerinin ve onların emriyle hareket eden birtakım zulüm memurları diyelim onlara, biraz burada hukuk çerçevesinin dışına çıkıyoruz ama zulüm memurlarının asker, komutan vesaire. Yani onların emirlerini ve harekatlarını uygulayan, İsrail'in büyük yöneticilerinin emriyle işte halkı kıran, hepimizin bildiği o vahşeti uygulayanların yargılanması. Biz burada bir soykırım suçu tespit ediyoruz. Yani soykırım suçu biliyorsunuz. Birleşmiş Milletler'in 1948 sözleşmesi ile tanımlandı. O suçta kasıt çok önemli. Yani soykırım suçunun en önemli unsuru kasıt. Kasıt ne? Bir grubu yani bu grup bir kavim olabilir, bir dinsel grup olur, bir mezhep olur ondan sonra bir topluluğu, bir grubu bütünüyle yok etme kastıyla onlardan birisini öldürmek, yaralamak, kadınları öldürmek ilaçla ondan sonra ama diyelim bir kişiye bir ilaç vererek onu kısırlaştırıyorsunuz ama amacınız o kavmin, o mezhebin, o grubun bütününü yok etme diyelim. Yani bütünlüğü yok etmeye lüzum yok. Soykırımda bir kişiyi öldürerek bir kişiyi yaralayarak bir kişiyi zehirleyerek soykırım suçunu işleyebilirsiniz ama kasıt burada önemli. Kasıt ne? O grubu toptan yok etmeyi amaçlayan eylemler onun için soykırım suçunda kasıt saptanması çok çok önemli. Bin kişiyi öldürürsünüz savaşta o soykırıma girmez ama bir kişi yaralarsınız veya bir kişiyi zehirlemeye kalkarsınız veya bir kadını hamile bir kadın doğum sırasında çocuğunu diyelim o soykırıma girer. Tabii soykırım suçu da bireyler tarafından işleniyor. Devletler, hükümetler yönetimler tarafından işlenmez. Çünkü ceza hukuku da suçun öznesi suçu işleyen daima bireydir. Ceza hukuku bireyleri cezalandırır. 1948 sözleşmesi de bunu düzenliyor. Ve bugün Filistin halkına karşı İsrail'in uygulamasına baktığımız zaman dört dörtlük bir soykırım suçu görüyoruz. Bunu anlattık. Ama peki bunu kim yargılayacak? Soykırım da yine altıncı madde hatırladığıma göre sözleşmenin altıncı maddeye göre yetkili olan ya yerel mahkemedir. Yani suçun işlendiği yer mahkemesi Gazze mahkemesi. Gazze mahkemesi yetkilidir veya İsrail'in yöneticilerinin bulunduğu İsrail başkentinin diyelim mahkemesi yetkilidir. Uluslararası bir ceza mahkemesine orada ihtiyaç yok. Uluslararası Ceza Mahkemesi açısından da Roma statüsüyle belirlenmiştir hukuku. Roma Statüsüne göre de ancak Roma Statüsünü imzalamış olanlar devlet orada dava açabilir. Filistin devleti de Roma Statüsü'ne dahil olmuş imzalamış. Filistin devleti de İsrail yöneticileri hakkında isimlerini vererek dava açabilir.