Doğu’nun Venedik’i: Suzhou
Çin’de insan eliyle yapılmış devasa projelerden birinin geçiş yolu da Suzhou’da. Çin Seddi, Uygurların Kariz Su Kanalları ile Pekin-Hangzhou arasındaki 'Büyük Kanal' Çin’in devasaları.
Geçenlerde paylaşılan bir Twitter’da, “tetriste durumu kurtaramayacağını anladığında, oyun hızla bitsin diye tüm gelen parçaları rastgele üst üste yığmaya başlarsın. Şu anda da onu yapıyorlarmış gibi görünüyor” diyor dertli bir vatandaş. Kara komedi tam da bu işte, bugünlerde benzeri twitler çok! Karadeniz’deki gemiler, Yunanistan Dedeağaç’taki siyonizm yığması askeriye, yangınlar, ekonomik durum, seller, Afganlar, Suriyeliler, Kanal İstanbul vs., hakikaten üst üste geliyorlar ve bu sıraladıklarım eksik! Tamam, enseyi karartmıyoruz, Atatürk de gökten zembille inmemişti. Ama diyeceğim o ki bu gibi durumlarda insan daha çok gülme ihtiyacı hissediyor. Ben de o nedenle son zamanlarda beni güldürecek şeylere yöneldim. Sonra da içimi açsın diye gezi yazılarına daldım. İnsanoğlu son iki yıldır gezemeyince, kısıtlı alanlara fena kilitlendi, onun yerine okuyor. Çünkü gezme yani turizm falan hakgetire! Türkiye’nin güneyindeki turizmin de hallice çakma olduğunu söyleyeyim ama o başka bir yazının konusu olsun! Kimselerin eli seyahat bavuluna gitmiyor. Ben de gerçeküstü bir şey yapıp tam da şimdi bir gezi yazısı/yazıları yazayım dedim; yani olmaması gereken bir zamanda gezi yazısı ve zaten beklemeye kalkarsak o zaman belki hiç gelmeyecek. İçinizi az da olsa ferahlatırım diye umuyorum. Yazı hem de Çin gezisi!
Plandemi öncesi Çin’de bir belgesel çekimimiz vardı ama stratejik hatalar yapıp, o şansı ileri tarihlere öteledik, yoksa oralarda kalabileydim sadece belgesel falan değil bu tümden kapanmış zamanlarda Çin’i size yığmıştım. Neyse! Çin’e bırak turist vizesi alıp gitmeyi (abartmıyorum, plandemi öncesi turist vizesi alıp da giden Türk sayısı sanırım bir elin parmağını bile geçmez ve bizim cenah bu durumu yıllardır sadece seyrederler), hele ki bu plandemi ile birlikte Çin artık uzayda bir ülke gibi oldu; git gidebilirsen! Elbette bu konuda da enseyi karartmıyoruz, siz gidemiyorum diye hayıflanmayın, ben size az da olsa Çin’i getirmeye çalışırım!
İlker (Yücel) de aylar öncesinden bana “abi, yazsana” demişti. Antalya’nın yaz sıcağında hiç kolay olmuyor yazı! Hele ki konu Çin olunca! Çin’de bu günlerde 3, 5 kovid19 vakası daha oldu (1.4 milyar nüfusu bir daha anımsatayım) Çin resmen dellendi; maskeler, testler, yasaklar vs! Vah vah! Sadece Çin’in değil, inanın hepimizin işi zor.
Çin’de yıllar içinde gezdiğim yerlerin çok azını yazıya döktüm; çoğu gezi yaptığım kentin adını bile unuttum! Ama kimileri de mıh gibi aklımda. Geçen yıl başlayıp tamamlayamadığım gezi yazımı anca bitirdim. Suzhou’yu oturup baştan derledim.
DOĞU’YU BİLECEKSİN!
Ortaokul 2, Sosyoloji dersi: “Büyük kentlerin arkasında kalan kentler, küçük kalmaya mahkumdur.” Bu tümce 40 yıl önceki sosyolojide muhtemelen geçerliydi ama Çin bu bilgiyi de diğer tüm terminolojiler gibi yıkıp atıyor. Çin işte böyle! Siyasetbilim, toplumbilim, ekonomi vs; bu disiplinlerdeki -hem teoride hem de pratikte- tüm terimleri baştan yazıyor ama Bat bunun farkına varmadığı için hâlâ eski terimlerle yola çıkıyorlar ama hayatın pratiğinde olmuyor işte. O nedenle, Doğu’yu bileceksin! Mesela Suzhou...
Bence Çin’de yaşanacak tek yer var, o da Suzhou. Özellikle de eski olanları, tarihî, kanalları, kanallar üzerindeki köprüleri vs gerçekten abartmıyorum hepsi birer epik! İnsan burada istese de yaşlanmaz. Sadece eski Suzhou değil, yeni kurulmuş ve halen büyümeye devam eden yeni Suzhou da Çin’de “benim” diyen birçok kente parmak ısırtır.
Çin’de sevdiğim kentler çok oldu; mesela soğuyla meşhur Harbin kenti. Antalya sıcağında üstündeki deriyi atamıyorsun ama Harbin’de bir kaz tüyü montla soğuğa karşı gayet güzel yaşayabilirsin. Yine; onca popülerliğine rağmen Şanghay’a pek ısınamadım; en azından Pekin’e yeğlemem. Çin’de eski olmayan, Çin’in bu en büyük kentinin tarihi sadece 200 yıl; ilginç bir zıtlık! Yabancıların kentidir Şanghay, kadim Çin ile ilgisi yok desek yeridir. Kentteki Çince yazıları, reklamları vs çıkartın; Batı’daki bir kent gibidir. Bunu ben demiyorum, Çinlisi yabancısı herkes söyler. Elbette kolonyal dönemden kalan Fransız mimarisi, Xintiandi’si vs. de güzel ama genel olarak Şanghay beni pek çekmedi. Yine de ortadan geçen nehirden ötürü İstanbul’u andırması, küçük sokakları ile yol kenarı ağaçları ve hatta balkonlu evleri Pekin’e de beş çeker (yiğidi öldürüyorum ama hakkını da veriyorum). Vakti zamanında Pekin’de TRT’nin ofisini açacağım zaman kentin altını üstüne getirmiş, balkonu olan bir yeri haftalar sonra zor bulmuştum. Canlı yayın yapacağız ya; onda da kamerayı iyi açılamak, arka planı iyi tutturmak vs gerekiyordu. Şanghay’da olsa sanırım ofis işini 1 saate kalmaz hallederdim.
SUZHOU, ŞANGHAY’IN BANLİYÖSÜ OLMUŞ! SAĞOLSUN HIZLI TREN.
Suzhou, Şanghay’ın arkasında kaldığından eski sosyoloji bilgisine göre küçük kalmalıydı. Ama öyle mi ya! Şimdi hızlı trene biniyorsun; Şanghay-Suzhou ARASI 25-32 dakika, buyrun buradan yakın! Bilet fiyatı da bizim paramızla 33-52 tl. Bakmayın pahalı gibi göründüğüne, Çinli için ucuz, Çinlinin geliri ona göre! Nihayetinde saatte 320 km ile giden tren bunlar. Abartmıyorum, bu hızlı trenlerden ötürü Suzhou Şanghay’ın bir ilçesi olmuş. İstanbul, Kadıköy’ün semti Bostancı’dan Kadıköy’e anca 25 dakikada gidersiniz; ama Jiangsu eyaletine bağlı olan Suzhou ise Şanghay’a 100 km. Yani işiniz Şanghay’da, eviniz Suzhou’da olabilir ve rahatlıkla hızlı trenle işe hergün gidip gelinebilir. Suzhou zamanında dünyanın en büyük 10 ticaret kentinden biriymiş. Şimdi de Çin’in en büyük ilk 10 (yoksa ilk 5 miydi) kentinde biri oldu. Geçmişteki şaşaasına yeniden kavuşmak için Suzhou’ya yatırım üstüne yatırım yapılıyor gibi. Yerel hükümet başkanının onurumuza verdiği yemekte bana “Türkiye’den buraya yatırımcı gelmesine yardım eder misin?” talebini işte buraya da yazmış olayım. Siz bana yazın, ben başkana ulaşırım!
YENİ YILA HEP PEKİN’DE GİRECEK DEĞİLİZ A! BU SEFER DE SUZHOU’DA MERHABA DEDİK
Suzhou’ya gelmeden bir ay kadar önce Hangzhou’ya yaptığım ziyaret sırasında da bir gecelik de olsa Suzhou’da kalmıştım. Bu ikinci gelişimde de 31 Aralık 2019’da Suzhou’daydım, Pekin ve Şanghay’da yaşayan farklı ülkelerden gazetecilerden oluşan bir grupla 2020 yılına Suzhou’da merhaba dedim. Çin’de böylece ilk kez yeni yıla hareketli girmiş oldum. Çünkü zamanında fena ketenpereye gelmiştim. Çin’e gelmiş artık bir yılımı doldurmuş ve Pekin’de güzel bir yılbaşı çoşkusu yaşayacağım diyordum; Çin’de havaî fişekler patlayacak, insanlar yollarda akacak, eğlenceler vs.; bendeki beklenti bu! Çin’deki ilk ve tek Tibetli arkadaşımla kalkıp o soğukta Tiananmen’e gittik. Orada bizim gibi düşünen başka yabancılar da var ama çok da kalabalık değiller ve bu biraz garipti. Neyse, saat tam gece yarısı oldu, biz tabi aksiyon bekliyoruz. Ama o ne! Aksiyon bir yana, Tiananmen’in ışıklarını çat diye kapatmazlar mı! N’oluo! Alanda onca asker var, biri de bizi “boşuna geldiniz, gidin evinize” diye uyarmadı. Her yıl bu çaylaklara bakıp, içlerinden gülüp “bunlar her yıl buraya gelip, böyle şapa oturuyor” diyorlardır. Tabi kös kös geri döndük! Meğerse bildiğimiz yılbaşı değil, Çin’de Çin Yılbaşısı delice kutlanırmış (ondan daha da çılgınca kutladıkları Christmas kutlamalarıdır da ama o konuya şimdi girmeyeyim). Yabancıların kutlamalara bu kadar meraklı olup da dünyanın kutladığı yılbaşıyı kutlamamaları gerçekten acayip.
Ama işte Suzhou’da yılbaşı kutlamaları vardı! Yeniyıl arifesindeyiz. Akşam yemeğimizi yedik, bir tapınağa gittik (yemek mevzusunu da bambaşka bir yazı dizisine bırakayım. Kadim Çin Mutfağı öyle “çok lezzetliydi, bambaşka bir kültür vs” demekle kolay geçiştirilecek bir şey değil)... İlginç olansa burada hiç beklemediğim bir kalabalıkla yılbaşı kutlaması yapılıyor olmasıydı. Sanırım Suzhou güneyde kaldığından Pekin kadar soğuk değil, o nedenle buralarda yılbaşı kutlaması yapılıyor ya da artık Çinliler de herkesin kutladığı bu yılbaşının da kutlanabileceğine kâni oldular. Ciddi bir kalabalık vardı ve ortam renkliydi; Çin’in “direklerarası” ekibi tümden buradaydı. Gece yarısı Hanshan Tapınağında (Türkçesi Soğuk Tepe) gonglar vurularak 2021’e girdik; Pekin’de yıllar boyunca şimdi adını anımsayamadığım bir tapınakta “Barış” vurgusu yapılarak her yeni yılda gong vurulurdu ama ben bir kere bile gidip görememiştim, kısmet Suzhou’daki tapınağın gongunaymış!
Hanshan Tapınağına biletsiz de girilemiyor, özellikle de Yılbaşı akşamı. Gazeteciliğin onlarca yıllık o çok ama çok nadir avantajlarından birini yaşıyorduk ve bize bilet elbette vardı! Ancak hem yorgun olduğumuzdan hem de kalabalık Çinlilerden ötürü tapınağa çıkmadık. Zaten ömrüm boyunca tapınakların hiçbirine merağım olmadı. Ayrıca Çin’deki tapınakların tümü Kültür Devrimi sırasında umursanmamıştı. Zaten ister inanın ister inanmayın, tapınağa gelen Çinlilerin dualarında istenen de çok para kazanmak, zengin olmaktır! Eeee işte, Kültür Devrimi’nin herşeyi de kötü değildi! 1500 küsur yaşındaki Soğuk Tepe Tapınağı, Suzhou’daki o sonsuz sayıdaki kanallardan birinin yanındaydı ve yapılan güzel ışıklandırılmasıyla da çevre daha da muhteşem görünüyordu. Bu Budist tapınağı sadece Çin’de değil, Güney Kore ve Japonlar arasında da çok bilinen ve ziyaret edilen bir tapınakmış... Evet, Suzhou gezimize güzel başlamış olduk!
ÇİN’DEKİ “BİRÇOK” VENEDİK’TEN BİRİNDEYİZ
Çin’de doğal su kanalları çok olunca Batı için tanımlaması hep “Doğu’daki Venedik” şeklinde oluyor. Batıda bir tane Venedik var ama Çin’deyse kaç tane Venedik var gerçekten belli değil. Suzhou ise Doğu’daki en bilinen Venedik.
Çin’de insan eliyle yapılmış devasa projelerden birinin geçiş yolu da Suzhou’da. Çin Seddi, Uygurların Kariz Su Kanalları ile Pekin-Hangzhou arasındaki “Büyük Kanal” Çin’in devasaları. Çin son zamanlarda deniz üzerindeki en uzun köprü, deniz altındaki en uzun yol vs gibi projelerle yoluna devam etti ama bu eski üçlü insanlığın da mirasi ve o nedenle UNESCO listesindeler. Suzhou, Hangzhou’nun hemen yanında yer aldığından ve nehirlerle çevrili olduğundan Kanalın en büyük pazarlarından biri. Zaten kentin zenginliği bu çok eski mirasa dayanıyor.
Suzhou Çinliler için edebî olarak da önemli. Shi Nai’an, Çin’in dört büyük romancısından biri olan ve 14. yüzyılda yazılmış Su Kenarı’nın yazarı ve memleketi de Suzhou. Tam olarak tanımlayamıyorum ama kentin kendine özgü entelektüel, dingin, ağırbaşlı bir havası var. Yeni Suzhou ve eski Suzhou birbirine yakın. Bu; çok şık çağdaş bir yayınevinde sahaflık bir kitap bulmanın mutluluğu gibi bir duygu veriyor insana.
Suzhou’da sadece tarihî yerlere gitmiyoruz, Çin’deki tüm eski yerleşimlerin kendilerine özgü klasik yapıları var. Suzhou’daki eski evlerin rengi de siyah-beyaz. Evler beyaz ama çatılar siyah. Bu da Çin felsefesindeki yin-yang; yani Çin diyalektiğinin Suzhou evlerine yansıması. Suzhou’nun küçük kanallarla bütünleşmiş mimarî yapısı son derece klasik, sade ve kendine özgü. Umarım günün birinde vize alır, bu kenti sindire sindire birkaç gün kalarak gezebilirsiniz. Onca gün kaldık ve gezdik yine de kentin çoğu yerini ben de fotoğraflarda gördüm.
Kentte her yer köprü ve ırmak. Her an bir ırmak ya da kanalla karşılaşıp bir köprünün üzerinden geçilebiliyor. Suzhou’nun Venedik’i andıran ırmakları tamamen Doğunun o egzotizmini barındırıyor. Kanallar boyunca gündüz ayrı yerlerde gece ayrı yerlerde yürüdük, aman ne harikaydı, doyamazsınız!
BAHÇE; BİLETLE DE GEZİLEBİLİYOR, TELEFONUNDAKİ HARİTA UYGULAMASIYLA DA
Suzhou’da Zhuozhengyuan adlı bir mansiyonu/bahçe de gezi programımızda. Burası çok ünlü ve Çinlilerce de halen tıka basa doluyor! Bu bahçenin ayrıntılarına bir de haritadan bakayım diye Çin’in Yandex’i olan Baidu Haritaya girdim; Çinliler haritada da başka bir boyuta girmişler! Gerçek hayatta bu mansiyonu çok ayrıntılı olarak gezmeseniz bile harita sayesinde her bölümünü görsel ve işitsel gezebiliyorsunuz! Tıklıyorsunuz, bir robot her yeri detaylı anlatıyor, tıklıyorsunuz 360 derece dönebilen fotoğraflar vs. Harita içerisinde bu bahçede 30 küsur sanal gezecek yerin iki tanesi ücretsiz, diğer taraflarını gezmek için 6 rmb (7,9 tl) ödüyorsunuz. Yani uygulama ama o bile paralı! (Bir parantez, bu yazının kabasını 1 küsur yıl önce yazmıştım, o zaman 6 rmb 5,7 tl’ymiş).
Tabi bu bahçedeki tüm çevre düzenlemesinin Fengshui’ye göre yapıldığını da anlatmama gerek yok, Çin’de heryer öyle! Pekin’de Korelilerin yoğun yaşadığı Wangjing semtinde oturduğum yerleşim yerinin yanında şık tasarımlı ama yıllar boyunca hep atıl ve dükkânlarının çoğu boş olan küçük bir iş-alışveriş merkezinin nedeni de buymuş. Fengshui’ye uygun yapılmadığını farklı zamanlarda farklı arkadaşlar bana söylediğinde, Çinlilerin bu geleneğe verdiği öneme şaşırmıştım.
Suzhou’daki bu bahçe Çin’in dört önemli bahçesinden biri, 52 bin metrekare ve geçmişi 1509 yılına dayanıyor. Bahçenin Türkçesi “Alçakgönüllü Yöneticinin Bahçesi” ve adını zamanında burada yaşamış mütevazi bir memurdan alıyor. Klasik Çin bahçesinin tüm özelliklerini taşıyor; içindeki Taoist tapınağı, küçük kanalları vs ile burası gayet Çin! Mesela yürürken tesadüfen keşfettik, yürüyüş yolu: Bildiğimiz çakıl taşları dik olarak yere döşenmiş. Yüzyıllardan beri bozulmadan duran çakıltaşlarının üzerinde ayakkabılarınızı çıkartıp yürüdüğümüzde ayak tabanlarına harika masaj yapıyor. O nedenle bu çakıllı yol, araba aküsü gibi, yürüdükçe şarj oluyorsunuz!
SUZHOU KANALLARI: GÜNDÜZ AYRI, GECE AYRI GEZMEK LAZIM
Bir akşam yorgun da olsam tek başıma otelin çevresini şöyle bir gezmeye karar verdim. Amaaan, iyi ki çıkmışım! Zaten otelin klasik görünümünden, çevresinin de güzel olabileceğini tahmin ediyordum ama bu kadarını beklemiyordum. Meğerse otelimiz pek âlâ bir nehrin kıyısında konumluymuş. İki kıyı arası beş metrelik kanal boyunca yürümek, adamda stres falan bırakmıyor. Burayı yağmur yağarken hayal bile edemiyorum, kimbilir ne güzeldir! Bambular, dingin kanal suyu, harika bir ışıklandırma ve doğal olanın olabildiğince korunmaya çalışıldığı bir çevre düzenlemesi. Klasik Çin müziğini çalan müzik grubunu olduğu çayevleri, Çinli kadınların narin bedenleri için tasarlanmış geleneksel qipao diken terziler, şık kafeler, çayevleri, ipek satan dükkânlar, şu bu! Pekin hükümeti geçen yıl aldığı kararla Çin çapında ne kadar korunması gereken eski yer varsa bütçe çıkarttı ve ülkedeki binlerce benzeri yer baştan aşağıya düzenleniyor. Bunun işaret fişeği 2008 Pekin Olimpiyatları başlamadan önce verilmişti. Görülen o ki şimdi istim almış durumda!
Suzhou ipeğin de başkenti. Hakikaten ipeğin yakıştığı en güzel kent. Çok yıllar önce Hangzhou kentine ilk kez geldiğimde, Suzhou kentine de bizi günübirlik getirmişler ve bir ipek fabrikasını gezdirmişlerdi. O zaman, günübirlik yaptığımız bu kentin adını unutmuştum, “ipeğin başkenti” tamlaması bana anımsattı ki o zaman hayal meyal hatırladığım kanallar işte bu kanallar ve bu kentti. Ancak kent çok değişmiş. Son gece bize verilen yemek davetinde yerel hükümet üyeleri tarafından ağırlandık. Bulunduğumuz yer, Suzhou’nun modern yüzüydü ve inşaatların yüzde 90’dan fazlası tamamlanmıştı. Mükemmel bir urbanizm! Öyle yazıyla falan anlatılmaz. Meraklısı, internette Suzhou’yu aratsın, fotoğrafları, videoları görsün. 10 küsur yıl önce buralar inşaat halindeydi. Şimdi kentin ilk en büyük finans merkezinde, kentin ilk film yapım şirketini Çinli arkadaşım kurdu. O nedenle de Suzhou’ya bir ay önce günübirlik ziyaret yapmıştım. Plandemi sonrası, Türkiye-Çin arasında o film şirketi çok iş yapacak.
ÇİN KOMÜNİST PARTİSİ PİRAMİDİ VE PRATİĞİ
Suzhou’da gezdiğimiz yerler arasında kimi fabrikalar, yerel hükümet binaları, kısa toplantılar vs. de vardı. Verilen brifinglere kulak kabartıp dikkatli incelediğinizde şunu görüyorsunuz, Çin boşuna Çin olmamış! En üstteki yedi kişilik beyin takımından başlayıp aşağılara doğru inildikçe genişleyen devasa bir ÇKP (Çin Komünist Partisi) piramidi ve pratiği. Gezi yazısında, siyaset girdabına çok girmeyeyim ama yıllar boyunca, biz yabancı gazetecileri gezdiren Çin yerel hükümetlerinin işleyişi, insanı hayran bırakıyor. Ne yazdığımız tümceler ne de çektiğimiz fotoğraflar bu inanılmaz gücü tanımlamaya yeterli kalır. Ne Türkiye ile ne de dünyanın herhangi bir ülkesiyle karşılaştırma yapılamaz. Çin tamamen kendine özgü kurduğu sistemle bu başarılara imza atıyor. Bu pratiği ileride çok daha iyi anlatabilme şansım olur mu bilemiyorum. Hadi ben abartmış olayım siz de sadece tek tümceyle okumuş olun ve isterseniz unutun; “İnsanlığın geleceği Çin’dir.”