Dolandırıcılık, vergiden kaçma, kısa yoldan para kazanma hevesi... Bu sistem Seçiller üretir
Seçil Erzan fonu, Çiftlik Bank, Thodex ve Titan saadet zinciri gibi dolandırılma olayları sık sık Türkiye’nin gündemine oturuyor. Neoliberal uygulamaların yarattığı rant fırsatı algısının bu vakaların artırdığını belirten uzmanlar, ‘Engelleyecek araçlar var. Ancak siyasi irade gerekiyor.’ dedi
Eski Denizbank Şube Müdürü Seçil Erzan’ın kurduğu ponzi sistemiyle dolandırıcılık iddiasıyla yargılanması, mağdurlar arasında futbol camiasından ünlü isimlerin olması nedeniyle Türkiye’nin gündemine oturdu. Ancak bu tür dolandırıcılık vakaları Türkiye gündeminde yeni değil. 1980’lerde bankerlerin batışı, 2000’lerin başında Titan saadet zinciri, Çiftlik Bank, Thodex gibi olaylar da Türkiye’nin gündeminde geniş yer tutmuştu. Peki vatandaşların vurgun yapma ümidiyle dolandırılmasıyla sonuçlanan olayların sıklaşmasının arkasındaki neden nedir? Bu dolandırıcılık olaylarının önüne nasıl geçilir? Aydınlık’a konuşan uzmanlar, Seçil Erzan olayı ve benzerlerinin yaşanmasının nedenini ve nasıl ortadan kalkacağanı değerlendirdi.
RANT FIRSATLARI!
Eski banka yöneticisi ve Vatan Partisi Ekonomi Siyasetleri Bürosu Başkanı Hakan Topkurulu, Türkiye Cumhuriyeti’nin bu suçları engelleyecek imkanları olduğunu ancak siyasi iradenin bu kararı alamadığını ifade etti. Topkurulu şöyle konuştu:
“Neoliberal uygulamalar insanlarda, piyasalarda büyük rant fırsatlarının doğduğu şeklinde yanlış algılar oluşturmaya başladı. Bu yanlış olgular nedeniyle saadet zincirleri çıkmaya başladı. Büyük fırsatların olduğu imajı yaratılarak insanların ellerindeki birikimler, sahtekarların dolandırıcıların eline geçti. Bu olay da bunlardan çok farklı bir şey değil. Halk içinde bu tür soygunlar bu tür şey ziyadesiyle çok fazla. Özellikle saadet zinciri halk içinde çok yaygın bir şekilde soygun aracı olarak kullanılmakta.
‘MASAK ENGELLEYEBİLİR’
“Buna engel olmak mümkün mü? Bunlar takip edilebilir mi? Bugün Mali Suçları Araştırma Kurulunun (MASAK) elinde olan teknolojik olanaklar ve MASAK’ta çalışan personelin tecrübe birikimi ve yetenekleri, bunları başında yakalayıp tamamıyla yok etmeye son derece yatkın ve müsait. Ancak bu teknik ve insani olanakları değerlendirmek bir siyasi irade işi. Çünkü bunun içinde sadece dolandırıcılık yok. Para aklama ve vergi kaçakçılığı operasyonları da var. Yani bunu tek başına bir sahtekarlık dolandırıcılık olarak görmek doğru değil. Kara para aklama ve vergi kaçakçılığı olarak da değerlendirmek gerekiyor dolayısıyla. Bunların önüne geçmek için Türkiye Cumhuriyeti'nin elindeki olanaklar ve insan birikimi yeterli. Sadece bu bir siyasi irade gerektirmektedir. Liberalizmi takip eden iktidarların, Atlantik sistemi siyasi iktidarlarının bu tür dolandırıcılık, kara para aklama ve vergi kaçırma operasyonlarında maalesef niyetleri zaman zaman temizleme yönünde olsa da başarılı olamadıklarını artık görüyoruz.”
‘TEMELİNDE SERBEST KAMBİYO VAR’
Ulaştığımız bir bankanın üst düzey yetkilisi ise sıklıkla ortaya çıkan dolandırıcılık vakalarının temelinde, Türkiye’de dövizinde bir tasarruf ve yatırım aracı olarak kullanılmasının olduğunu belirtti. Seçil Erzan olayının bankanın yönetim sorunundan da kaynaklığını dile getiren yetkili, şunları söyledi:
“1989 yılında bir mali serbestlik değişimi oldu Türkiye'de. Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu bir tarafa itilerek dışa açılma başlığı altında Türkiye’nin kambiyo rejimi serbestleşti. Bu serbestlik kapsamında Türk bankacılık sisteminde dövizle işlem çok rahat bir hale getirildi. bu gelişme, Türkiye’de sadece Türk Lirası geçerli iken iki para biriminin TL ve doların hakim olmasını sağladı. Bunun sonucunda TL’nin değerini korumanın mümkünatı kalmadı. Bu nedenle hem ithalat, ihracattan fazla artmış hem de döviz önemli bir tasarruf ve yatırım aracı haline gelmiştir. Ben ortaya çıkan durumun temelinde bu çarpıklığın yattığını düşünüyorum. Bu olaydaki insanlara baktığımız zaman herkes dövizden bahsediyor. “Dolar hakim oldu Türkiye’de. Dövizle yapacağınız işlemler sınırlı ve ithalat, ihracattan ibaret olmalı. Fransa’da böyledir. Bu kambiyo rejimine sahip olduğumuz müddet bu tür olaylar var olacak. Bu olaylar temel olarak bozulmanın bir yansıması. Bu bozulma aynı zamanda kültürel bozulmayı da yanında getiriyor ve temeldeki çarpıklık değişmedikçe Seçil Erzanlar bitmeyecek.
‘BANKANIN YÖNETİM SORUNU’
“Ben 25-30 yıldır bu sektörde çalışan biri olarak söylüyorum. Biraz da bankanın yönetimi hatalı burada. Denizbank dört kere el değiştirdi. Bir yönetim sorunu var. Bu olaydaki yaşananları İş Bankası, Yapı Kredi, Akbank, Türkiye Ekonomi Bankası gibi bankalarda bulamazsınız. Bu yönetimin getirdiği bir boşluk.”
‘ENFLASYON DÖNEMLERİNDE YAŞANIYOR’
Ekonomik bunalım dönemlerinde vatandaşların birikimlerinin erimesi karşısında bu yollara yöneldiğine açıklık getiren Eski Gelirler Müdür Yardımcısı Şefik Çakmak, şöyle konuştu: “Uygulanan ekonomi programı nedeniyle kamuculuk yok, gelir adaleti yok, müthiş bir enflasyon var, Türk Lirası değerini kaybediyor. Enflasyon, insanların birikimlerini yok ediyor. Böyle olunca insanlar arayış içerisine giriyor. Dikkat edilirse bu olaylar genelde ekonomik bunalım dönemlerinde patlıyor. Bankerler olayı da aynı şekildeydi. İnsanlar kumar oynuyor. Kumar da nihayetinde kayba yol açıyor. Çünkü birisi para yatıracak ve yüzde 200 faiz alacak. Onun faizini ödeyebilmek için başkasının yatırdığı para kullanılacak. İşin sonunda sistem iflas edecek.”
KÖŞE DÖNME HEVESİ
Turgut Özal döneminden itibaren, köşe dönme kültürünün yaygınlaştığını ve bu tür olayların yaşandığını dile getiren Kalkınma ekonomisti Bartu Soral, şu ifadeleri kullandı:
“Kısa yoldan köşeyi dönme hevesi halkın ruhuna işledi. Devletin de herkesin peşine birer müfettiş takamayacağına göre sürekli bu tür örneklerle karşılaşıyoruz. Bu köşe dönme hevesi de 1980’lerde Turgut Özal ile başladı. ‘Benim memurum işini bilir.’ dendi. Hangi iş köşe o, dönme işi. Sadece Türkiye’de değil dünyada da böyle bir anlayış yerleşti. Nedir o anlayış? İnsanlar emek harcamadan, üretmeden, kısa vadede zenginleşmenin, servet sahibi olmanın yollarını aramaya başladı. Ben bu kripto borsası yoluyla zenginleşmeye çalışanlara Kıbrıs’ta kumar oynayın diyorum. Çünkü ikisi de aynı şey, kumar.”