Dolar 20 yıl öncesine döndü dış ticarete zarar yazdıracak
Doların değer kazanması ülkeler için tehlike işareti. Bütün dünyada emtianın ABD dolarına endeksli olması dış ticarette ülkelere zarar yazdıracak. Türkiye de ithalat ödemelerinin yüzde 70'den fazlasını dolarla yapıyor. Doların hızla değerlenmesi dolarsızlaşma eğilimlerini artıracak boyuta ulaşabilir
Dolar diğer bütün para birimlerine karşı değer kazanmaya başladı. Uluslararası dolar endeksi pazartesi günü 108 seviyesini aştı. Endeks bu yılın başında 95 seviyesinin altında bulunuyordu. Son altı ayda 13 puanlık bir yükseliş söz konusu. Geçen yıl bu zamanlar ise endeks değeri 92'lerdeydi. Endeks bu seviyeleri en son 2002 yılında görmüştü. Amerikan Merkez Bankası FED'in faiz artırım süreciyle birlikte doların diğer para birimlerine karşı değer kazandığını görüyoruz. Dolar endeksi dünyada döviz kabul edilen para birimlerinin bir bileşimini içeriyor. ABD diğer gelişmiş kapitalist ekonomilere nazaran daha şahin bir para politikası duruşu sergiledi. Çünkü geçen yıllar boyunca yapılan parasal genişleme yüzünden bilançosu 10 kattan fazla artarak 800 milyar dolardan 9 trilyon dolara ulaşan FED, 2024'e kadar 6 trilyon dolarlara inmeye çalışıyor.
POLİTİKALAR FARKLILAŞIYOR
İngiltere ve Kanada da faiz artırsalar da FED kadar hızlı gitmediler. Bunun yanında Japonya tam aksi bir yön izledi ve faizleri sabit tutmaya devam ediyor. Japon yeni bu yüzden dolar karşısında tıpkı Türk lirası gibi geçen yıl sonbahardan başlayarak benzer bir eğilimle değer kaybediyor.
Yükselen enflasyonun enerji maliyetleri kaynaklı olduğundan hareketle Avrupa Merkez Bankası'nın ise faiz artırımını ötelemesi sonucu avro/dolar paritesi 20 yıl önceki seviyesine döndü. Avro/dolar paritesinin 1.0395-1.0425 seviyeleri dip olarak görülüyordu. Bu seviyelerin kırılmasıyla paritede 1'e gelebileceğini analistler dile getiriyorlardı. Türkiye bayram tatilindeyken pazartesi günü itibarıyla 1 dolar bir 1 avroya eşit oldu. Eğer Avrupa Merkez Bankası faizleri artırmazsa paritenin 1'in de altına çekileceği uzun vadede ise 0.9250'lerin test edilmesi bekleniyor. Bu durum Türkiye için kötü haber. Çünkü ham maddeyi dolar ile alıp ihracat gelirlerinin yarısını avro ile temin eden bir sanayi yapımız var. Yine dış borç ödemelerimiz de dolar cinsinden. Buna karşılık turizm gelirlerimizin çoğu avro cinsinden.
ALTI AYDA 5.8 MİLYAR DOLAR KAYIP
Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerine göre Türkiye yılın ilk beş aylık döneminde ihracatının yüzde 45.8'ini avro ile yüzde 48.3'ünü de ABD doları ile yaptı. Böyle bakınca bir denge var gibi. Fakat ithalat kısmında işler farklı. Türkiye yılın ilk beş ayında ithalat ödemelerinin yüzde 24'ünü avro cinsinden yaptı. Yüzde 71.2'si ise ABD doları ile ödendi. Genelde TL ile ihracat manşetlere çekilir ancak ülke için faydalı olan Türk lirası ile ithalat ödemesi ise yüzde 3.7 düzeyinde. Hal böyle olunca dış ticaretimizde ithalat dengesi ABD dolarından yana ağır basınca Türkiye parite kaybı yaşıyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre avro/dolar paritesinin düşmesinden kaynaklı ihracat gelirlerinde oluşan parite kaybı yılın ilk altı ayında 5 milyar 767 milyon dolar olarak hesaplandı. Sadece haziran ayında 1.4 milyar dolarlık parite zararı yazıldı. Paritenin 1'e eşitlenmesi temmuz ayında da ciddi bir parite kaybı yaşanacağının göstergesi. Durumu şöyle ifade etmek lazım; şayet avro/dolar kuru geçen yıl ile aynı kalsaydı yılın ilk altı ayındaki ihracat geliri dolar bazında 131.6 milyar dolar olacaktı.
İTHALATI DAHA PAHALI HALE GETİRDİ
Doların bütün dünyada değerleniyor olması şüphesiz tek başına Türkiye'nin sorunu da değil. Küresel düzeyde emtianın ABD doları ile fiyatlanıyor olması yüzünden dolardaki bu değerlenme ülkelere dış ticaretlerinde zarar yazdıracak. Bu durum bir müddet sonra dolarsızlaşma eğiliminin artması demek. Halihazırda birçok ülke rezervlerinde çeşitlenmeye gitmeye başladı. Rusya ve Çin'in başını çektiği blok da milli paralarla ticaretin artması için çalışmalarını hızlandırıyor. Reuters'da yer alan Mike Dolan imzalı yoruma göre, doların bir yıl öncesine göre yüzde aşırı 20 değerli olması, ABD ticaret ortaklarını, zayıflıklarından korktukları için para birimlerini sınırlamak yerine desteklemeye çalışmak konusunda tam tersi bir sorunla baş başa bıraktı. Dolarla fiyatlanan enerji ve gıda ithalatı daha da pahalı ve her yerde çok yüksek enflasyona neden oluyor.