Dolar 7 TL'nin altına indi IIF 'adil değer' uyarısı yaptı
Negatif reel faiz uygulaması terk edildi. Para politikasında sıkı duruşun süreceği taahhüt edildi. 'Enflasyonla mücadelede ciddiyiz' mesajı verildi. Sıcak para girişleri ile TL değerlendi. 6 Kasım'da 8.51 olan kur dün 6.95'e geriledi. Ancak uyarı gecikmedi: reel değer 7.50!
Dolardaki serbest düşüş sürüyor. Kasım ayında 93.6 seviyelerinde bulunan uluslararası dolar endeksi dün itibarıyla 90.3 seviyelerine kadar çekildi. Endeks ocak ayının başında 89 seviyelerine kadar düşmüştü. Buna paralel olarak kasım ayının başında 8.51 TL'yi aşan dolar/TL kuru da hızla değer kaybetti ve dün itibarıyla altı ay sonra 7 TL seviyesini kırarak aşağı düşüşünü sürdürdü. Dolardaki düşüşün birden fazla sebebi var. Öncelikle kur neden arttı diye bakmamız gerekiyor: Salgın döneminde izlenen genişlemeci kredi politikası, negatif reel faiz uygulaması, bankalara yönelik aktif rasyonu, kurun bir süre döviz satışı yapılarak 6.80 TL'lerde tutulması, hisse senedi ve devlet iç borçlanma senetlerinde (DİBS) duran yabancıların ülke varlıklarından çıkış yapması, özel sektörün net dış borç ödemesi, kamunun dövizle iç borçlanmaya gitmesi, enflasyonist baskıların sürmesi ve ekonomi yönetimine yönelik güvensizlik.
GELEN PARA AŞIRI SPEKÜLATİF
Kasım ayında ekonomi yönetiminde yapılan değişim sonrası üst üste iki ay artırılan faizler ve negatif reel faiz politikasının terk edilmesi, enflasyonla mücadelede özel sektör ile hareket edilerek istişare mekanizmalarının kurulması, aktif rasyosu uygulamasının kaldırılması, SWAP piyasasının yeniden serbest bırakılması, para politikasında sıkı duruşun uzun süre devam edeceği sözünün verilmesi sonucu TL güçlenmeye başladı. Ancak TL'deki güçlenmenin yoğun sıcak para girişi kaynaklı olduğu görülüyor. Aralık ayında ülkeye giren portföy yatırımlarının 5.2 milyar doları bulduğu görüldü. Bu girişler kasım ayında başladı. Ocak ve şubatta da sürdü. 9 Kasım 2020 – 5 Şubat 2021 döneminde hisse senetlerine net 1.1 milyar dolarlık giriş oldu. Aynı dönemde DİBS'e gelen kaynak da net 3.7 milyar doları buldu. Türk kağıtlarına geçen dönemde net 4.8 milyar dolarlık bir yabancı girişi olduğu görülüyor. Ancak kasımdan beri gelen sıcak para tutarı 20 milyar dolara yaklaşa da bunun büyük kısmını son derece spekülatif, SWAP yoluyla gelen carry-trade yani akbaba fonları oluşturdu.
ÇÖZÜLME VAR AMA GÜÇLÜ DEĞİL
Yurt içindeki mevduat sahipleri ise son birkaç haftaya kadar döviz hesaplarını çözmemekte ısrar etti. Hatta düşen kur sayesinde yurt içinde yerleşik mevduat sahipleri döviz alımını sürdürdü. Son haftalarda ise biz çözülme meydana geldi. Şekerbank analistlerinin raporuna göre, “9 Kasımdan 2020 yıl sonuna kadar TL'deki değerlenmenin geçici olduğunu düşünerek 9.1 milyar dolar DTH/döviz tevdiat hesabı biriktiren yerli yatırımcının yabancı para mevduatlarında, yılbaşından bu yana 2.1 milyar dolarlık gerileme kaydedilmesi bu süreç ile ilgili olumlu bir eğilime işaret etti.” Yurt içi yerleşiklerin döviz hesaplarında son iki haftada 3.2 milyar dolarlık azalış oldu. Ancak bunun yanıltıcı olduğunu belirten Dünya Gazetesi Yazarı Alaattin Aktaş, dün yayınlanan yazısında, “Ne var ki 3.2 milyarlık bu düşüşün 1.5 milyarı altın fiyatlarına bağlı olarak kıymetli maden depo hesaplarındaki gerilemeden, yaklaşık 400 milyon doları da euro dolar paritesindeki değişimden kaynaklanıyor” dedi.
O BİLE 'REKABETÇİ KUR' DEDİ
Şüphesiz Türk varlıklarına bu girişin yaşanması dünyada artan risk iştahından da kaynaklanıyor. Fon akışlarını yakından izleyen Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) Başekonomist Robin Brooks kasım ayında Twitter üzerinden yayınladığı mesajda Türkiye'nin kredi genişlemesini durdurması ve sıkı para politikası izlemesi durumunda fon girişlerinden yararlanabileceğini ifade etmişti. O dönem sizlere Brooks'un görüşlerini aktarmıştık. Brooks, pazar günü yayınladığı mesajda, Türkiye'nin güçlü yanlarından birinin turizm ve ihracat olduğunu belirterek, ihracatın Türkiye'yi ithalat bağımlılığından uzaklaştırmanın anahtarı olduğunu bu nedenle dolar/TL kurunun reel değerinin 7.50 olduğunu belirtti. Meksika ve Türkiye'nin Kovid sürecindeki politika tercihlerinin zıt yönde olduğuna dikkat çeken Brooks, Meksika'nın muhafazakar bir politika ile iç talebi ve ithalatı zayıf tuttuğunu bu nedenle net ihracatın büyümeye katkısının güçlü olduğunu söyledi. Türkiye'nin ise kredi teşviki politikasının ithalatı artırdığına dikkat çeken Brooks, bunun net ihracatı zayıflattığını ancak iki ülkenin de yeniden dengelenmesi için rekabetçi para birimlerine ihtiyacı olduğunu vurguladı. Brooks, kasımda 8.50'nin üzerine çıkan dolar/TL kuru için de o dönem TL'nin aşırı zayıf konumda olduğunu, adil değerin bu olmadığını savunmuştu.
TETSİAD'DAN İTİRAZ GELDİ
Öte yandan kurdaki hızlı düşüşe karşı ihracatçılar cephesinden itirazlar gelmeye devam ediyor. Dün bir yazılı açıklama yapan Türkiye Ev Tekstili Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TETSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Hüseyin Bayram, “Hedeflerimize ulaşmada en önemli parametrelerden biri, kuşkusuz ki döviz kurları. Öngörülebilir bantta dalgalanan bir döviz kuru beklentimiz var. Kasım ayında dolar kuru 8.58 TL iken sipariş almış, yüklemesini yapmış ihracatçının ödemesi, bugünlerde 7 TL’nin altında gerçekleşebiliyor. Enflasyonun zirve yaptığı günümüzde ihracatçımız, hammadde ihtiyacını karşılamada da zorlanıyor. Asgari ücretin yüzde 22 arttığı bir süreçte maaş ve prim ödeme ile birlikte diğer gider kalemleri, altından kalkılması güç bir yüke dönüşmüş durumda” diye konuştu.