Dolarizasyonla mücadele kararlılığı
Türk lirasını önceliklendirmek için 32 Sayılı Tebliğ'de yapılan değişiklik tartışma yaratınca Hazine ve Maliye Bakanlığı açıklama yaptı. Bakanlık, ayrıca bazı istisnalar tanındığını açıklamasında not ederken, dolarizasyon ile mücadele yönelik bir çalışma olduğunu vurguladı
Hazine ve Maliye Bakanlığı, 19 Nisan tarihinde Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ'de yapılan değişikliğe açıklama getirdi. Dün Bakanlık'tan yapılan açıklamanın girişinde, “Türk parasının kıymetini koruma amacıyla oluşturulan kambiyo mevzuatının temel amacına uygun olacak şekilde, serbest piyasa koşulları çerçevesinde Türk lirasının kullanımını önceliklendirmeye ve dolarizasyonla mücadeleye yönelik çalışmalara kararlılıkla devam edilmektedir.” denildi. Kararın ardından herkesin “Bu karar neden alındı?” diye sorduğu saatlerde kaleme aldığımız ve 20 Nisan'da yayınlanan “Dolarizasyona karşı 32 sayılı karar adımı” başlıklı haberimizde söz konusu düzenlemenin amacının dolarizasyona kırmaya yönelik olduğunu tespit etmiş ve “Merkez Bankası'nın kur korumalı mevduat (KKM) ile birlikte devreye aldığı, ocak ayı enflasyon raporunda ve yıllık stratejisi kapsamında resmen ilan ettiği liralaşma adımlarını güçlendirecek bir hamle Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan geldi.” ifadelerini kullanmıştık.
YABANCILARLA YAPILABİLİR
Söz konusu kararla birlikte menkul satış sözleşmeleri döviz ve dövize endeksli ihdas edilebilse de ödeme yükümlülüklerinin Türk parası cinsinden yerine getirilmesi hükme bağlandı. Karar sonrası yaşanan endişeleri ve yorumları ise dün yayınlanan “Ödemelerde TL zorunluluğu vadeli satışlara prim ekletecek” başlıklı köşemizde okurlarımıza aktardık. Bakanlık ise dün yaptığı duyuruda söz konusu düzenlemenin yurt dışı yerleşiklerle yani yabancılarla yapılan sözleşmeleri kapsamadığını not etti. 19 Nisan'dan önce yapılan sözleşmelerin ve düzenlenmiş faturaların bu kapsamda olmadığı yani bu tarihten önce ihdas edilen işlemlerin ödemelerinde TL zorunluluğu aranmayacağı bildirildi.
Yine, “Borsa İstanbul A.Ş. Kıymetli Madenler ve Kıymetli Taşlar Piyasası’nda döviz cinsinden gerçekleştirilen kıymetli maden ve kıymetli taş alım satım işlemleri ile bu işlemlerin takası kapsamındaki ödeme yükümlülüklerinin” Türk parası cinsinden yerine getirilmesi ve kabul edilmesi şartının aranmayacağı kaydedildi.
HAZİNE TANE TANE ANLATTI
Açıklamada ayrıca, “Tebliğ’de geçen 'menkul' ibaresinin gayrimenkul tanımına girmeyen her türlü mal ve eşyayı kapsadığı” vurgulanarak özetle şu hususlara işaret edildi:
- 19 Nisan ve bu tarihten sonra döviz cinsinden düzenlenmiş çek vb. ödeme araçları ile ödeme yapılamaz.
- Değişiklik öncesinde olduğu gibi değişiklik sonrasında da Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarında akdedecekleri taşıt satış sözleşmelerinde sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkün değil.
- 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamında gerçekleştirilen işlemlere ilişkin olarak yapılan sözleşmeler ise yeni düzenleme kapsamında değil.
Buna göre bu sözleşmelerdeki yükümlülükler döviz ve dövize endeksli olarak kararlaştırılabilir.
- Yine sermaye piyasası araçları da bir başka maddede düzenlendiği için 19 Nisan'da yapılan düzenleme bu araçlara ilişkin işlemleri kapsamıyor. Yani bu araçlarda döviz cinsinden oluşturulması, ihracı, alım satımı mümkün.
- Tebliğin 8’inci maddesinin diğer fıkralarında yer alan menkul satış sözleşmeleri dışındaki sözleşmelere ilişkin ödeme yükümlülüklerinin Türk parası cinsinden kabul edilmesi ve yerine getirilmesine yönelik herhangi bir değişiklik yapılmadığı ve mevcut istisnaların geçerli olduğu da Bakanlık'ın açıklamasında not edildi.
YURT İÇİNDE TEDARİKTE ÖDEMELER TL'YE DÖNMELİ
Düzenlemenin Türk iş dünyasında tam olarak anlaşılamamasının nedeni değiştirilen fıkralar özelinde kalınması. Oysa 32 Sayılı Karar oldukça geniş bir alanı kapmıyor. Bununla birlikte özellikle 2018'den sonra çok fazla değişiklik yapıldı. Konuştuğumuz bir eski Hazineci şunları söyledi: “Bir düzenleme yaptığınızda bu pastayı büyütüyor mu yoksa küçültüyor mu? Veya bir etki yaratmıyor mu? Bence bu düzenleme çok bir etki yapmaz. Vadeli ödemelerde de Merkez Bankası'nın belirlediği kur seviyesinden ödeme kararlaştırılırsa sorun olmaz.”
Bizim görüşümüze göre, söz konusu düzenleme, ihracat gelirlerinin yüzde 40'ının TL'ye çevrilmesi adımı sonrası, “ihracatçı içerdeki ödemesini dövizle yapmasın, yerli tedarikçisi döviz istemesin, bozdurduğu dövizi gidip geri almasın diye” yapıldı. Ancak bu ne kadar işleyecek zamanla görülecek. Döviz fiyatlarının bir şekilde sabit tutulması sayesinde bir öngörülebilirlik oluştu. Fakat ekonomik aktörlerin beklentisi hep yukarı yönlü. Bu kırılmadığı sürece beklenti yönetimi, “müdahaleli dalgalı döviz kuru” ve “dar alanda sıkı markaj kambiyo politikası” ile yapılsa da yeni riskler ortaya çıktıkça hep ilave yeni araçlar gerekebilecek.
İSRAİL'DEN YUAN ADIMI
Öte yandan dünyada doların ağırlığını azaltma adımları da bir yandan sürüyor. ABD'nin değişmez müttefiki İsrail, Merkez Bankası rezervlerinin yüzde 2'sini yuana çevreceğini duyurdu. Bloomberg'in haberine göre, İsrail Merkez Bankası, rezerv tahsisinde en büyük değişikliği yaparak, Çin yuanını diğer üç para birimiyle birlikte geçen yıl ilk kez 200 milyar doları aşan döviz rezerv kompozisyonuna eklemişti. Bu yıldan itibaren de, ABD doları, avro ve İngiliz sterlini üçlüsünün yanında rezerv kompozisyonunda Kanada ve Avustralya doları ve yen ile renminbi (yuan) ağırlığı artırılacak. Böylece ABD dolarının payı yüzde 67.4'ten 61'e düşecek.