Dört çarpı dört yarışçıları !..
MUHARREM YERLİ
Vatan Partisi Merkez Karar Kurulu üyesi ve Ulusal Kanal programcısı Muharrem Yerli, 10 Mayıs'ta geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Köyden Köye programıyla uzakları yakın eden Yerli için arkadaşları, “Eğilmez, bükülmez bir Aydınlıkçı'ydı. İnsancıldı. Hep Parti’den beslendi.” dedi. Şair yürekli vatanseverin, son yazısını yayımlıyoruz.
Nasıl bir denk,
Nasıl bir divansa..
Bayrağı alan Amerika’ya koşuyor!
Göğüslerindeki Ay Yıldızlı bayrağa
aldananlar,
Onların Amerikan kulvarında koştuğunu görmüyorlar.
Özgürlük Anıtı’nın yıkılıp,
Yerine kendi heykellerinin dikileceğini düşleyerek koşuyorlar.
O bayrağın kendi ellerine geçeceği anı,
Tek ayak üstünde bekliyorlar..
Kemal’in ödünç milletvekilleri ile
Meclis’e giren Akşener’den bayrağı alan Özdağ,
O’nun attığı izli mermiyi beğenmemiş
olacak ki;
Havai fişek patlattı!
“Ben daha daha yanındayım” dedi.
Amerikan, Avrupa vakıflarından
beslenenler,
Dörtlü, altılı koşularda beklenen bayrağı
getiremeyince,
Startta patlayan tabanca,
Bunların içinde patlayan avcı mermisine dönüştü; korku büyüktü,
Çil yavrusu gibi dağıldılar.
Babacan tek başına koşacağını söyledi.
Davutoğlu kayıp,
Kılıçdaroğlu karanlığa çekildi,
İstanbul Belediye Başkanı,
Trabzon’da miting yapıyor,
Kimse kendi partisinin adayı olamıyor,
Biri çıkıp,
Kendi topraklarımızda Ermenileri
katlettiğimizi söylüyor,
Hem de Meclis Kürsüsünden..
Neredeyse sırayla çıkıp diyecekler ki:
“Hiroşima’ya biz bomba attık”
“Vietnam’da biz vardık”
“Suriye ve Irak’ı biz bombaladık”
“Afganistan’ı biz işgal ettik”
Uzatmayalım..
“Ey Amerika sen demokrasi ve insan haklarının beşiğisin,
Allah bizim belamızı versin..
Biz dünyayı kan gölüne çevirdik”
Ben bile,
Şu yarım aklımla biliyorum ki;
Suriyeliler buraya bir plan dahilinde
taşıtıldı!
Ne zaman..
Fetullah’ın iktidar,
Hükümetin eş başkan olduğu dönem..
Suriye’de Esat düşmanlığı yaygınlaştırılarak,
Orada Amerikan askeri ile savaşacak
insan azaltılacak,
Gelenler bir kitleye ulaşınca,
Provokatör ve özel eğitilen insanlarca,
Tahrik, saldırı, tecavüzler yaşanacak,
Ve kaos çıkarılacaktı.
Bu Amerikan planlarından biriydi.
Yeri ve zamanı vardı.
İç çatışmaya sürülecek mermi şarjöre doldurulmuştu.
Halkta panik, kargaşa, kaos..
Ve iç savaşı tetikleyecek diğer unsurlar..
Sonrası etnik çatışmaya hazır diğer kitle..
Öç bekleyen hala aramızda dolaşan
Fetöcüler,
Kılıçdaroğlu’nun açacağı Silivri kapılarının ardındakiler..
Her yerde yenilen Amerika,
En son Ukrayna’da da hezimeti
yaşayınca,
Bu plan devreye sokulmaya çalışıldı.
İşte burada Ümit Özdağlar ortaya çıkıyor.
Parti kuruyor,
Ama partisinin adayı olamıyor,
Üstelik kendisinin dahi haberi olmayan,
Mansur Yavaş’ı aday göstermeye çalışıyor!
Yani parti paravan..
Asıl iş başka..
Görev başka..
Bir partinin vekili olarak,
Milleti sokağa çağırmak başka,
Genel Başkan olarak çağırmak başka!
Hele bugünlerde Devlet Bahçeli’yi itibarsızlaştırarak
O saf, vatansever gençliği
“Vatansever” gibi yapıp sokağa çağırmak!
Oysa..
Gerek İyi Parti’de,
Gerek Özdağ etrafında,
O kadar yürekli, saf, temiz bir vatansever
çevre var ki.. Onlara inanmış..
Şimdi o kitlenin uyanma zamanı.
Bu kavganın kime yarayacağını
hesaplamaları lazım.
Bu kavganın,
Amerika’nın işine yarayacağını bilmeleri
lazım.
Evde kendi elektriğini kendi eliyle kestiren,
Ana muhalefet liderine bile destek verirken,
Süleyman Soylu’ya,
Hulusi Akar’a kızıyorlar!
Neden acep?
Görev akıllarını o kadar baştan almış ki;
Sevdiği kızı taciz eden gencin,
Kapısına dikilip;
“Erkeksen aşağı in” çılgınlığına dönmüş
Haydi profesörlüğü, akademisyenliği,
Milletvekilliğini, Genel Başkanlığı,
Devlet adamlığını geç..
Hani vatanseverdin..
Adam, yedi düvelle savaşıyor,
PKK, FETÖ, ABD, AB..
Akşener ve Özdağ’da duran vatanseverler,
Kimin nerede durduğunu artık görmeli..
Bu kimsenin lüksü, keyfi değil..
Artık bu yurtseverlik, vatanseverlik görevidir!
Arıcılıktan anlamam ama..
Kovanın kapağını açıp,
Arılarla kavga edemezsiniz.
Onları tahliye edemezsiniz.
Ancak,
Kendi girip çıktıkları yerden
Üçer beşer bir yere tahliye edersiniz
Ve kavganız onlar dağınıkken hüsran olur size,
Baş edemezsiniz!
Bence..
Bu işi kim yapıyorsa,
Çok akıllıca yapıyor..
Eğer hükümet,
Özdağların aldığı görev gibi yapsaydı;
Yüz kovan arının kapağını açıp içine dalmaya benzerdi..
Yani..
Hükümet o dönem bu tuzağın içindeydi.
O dönem geldiler.
O dönem tüm fabrikalar satıldı.
O dönem, kritik tesisler gitti.
Üretim o dönem durdu.
O fabrikaları şimdi gündüz mumla arıyorlar.
Bak şimdi,
Zam gelen hiçbir şeye dur diyemiyorlar..
Adam özel..
Amerika’da destekleyince,
Basıyor zammı..
Şimdi hükümet sattıklarını ya geri alacak,
Ki,
Bu emareler belirdi.
Şimdi..
Gelen Suriyelileri kızdırmadan gönderiyor.
Esat af üstüne af çıkarıp işi kolaylaştırıyor..
Amerika da bunu görüp,
Düğmeye bastı..
Ama geç kaldı..
Bizimkiler de ortada kaldı.
Şimdi Esat ile barış zamanı
Yeniden kamulaştırma,
Yeniden üretme zamanı..
Yani kendi bilecekleri iş..
Yapmazlarsa..
Bu millet yapacaklarıda biliyor
Ve oraya yığınak yapıyor..
Göreceksiniz;
Artık bir yılda yaşanacak işler
Bir aya sığacak günlere geldik..
Bu millet,
Üretim kurultayları yapan,
Komşularla her türlü ortaklığa hazır,
Ve bunların koşullarını oluşturan,
Ermeni yalanını yerlere sokan,
Silivri kapılarını yıkanların
Kapısını gördü..
İstanbul Belediye Başkanının,
Trabzon’da miting yapması,
Müritlerinin aynı arabada toplanması,
Dağılan masalar,
Polis Teşkilatının başındaki adamın
Kavgaya çağrılması..
Garo'nun Meclis’ten
“Biz katiliz” diye bağırması..
Bir şeylere alamet değil mi,
Hiçbir bayram,
Arifesiz gelmedi!..