Dr. Mehmet Perinçek: Rusya’ya uygulanacak yaptırımlar Avrupa’yı da etkiler
Rus ordusunun Ukrayna’ya müdahalesi sonrası ABD, AB ve NATO’nun, Rusya’yı durdurmak amaçlı nasıl bir yol haritası izleyeceği tartışma konusu oldu. Askeri karşılık vermeyeceğini açıklayan ABD, AB ve NATO, Rusya’ya ekonomik yaptırım kararları aldı.
Yaptırımlar içinde en çok konuşulan ise Kuzey Akım 2 boru hattı oldu.
ÖZGÜR ALTINBAŞ
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, yıllardır süren Ukrayna krizini askeri müdahale ile bitirme kararı aldı. Rus askerleri 22 Şubat şafağı aynı anda Ukrayna’ya birçok cepheden girdi. Kullanılan kuvvet, açılan cepheler, hedefler ve de askeri kararlığın arkasında siyasal akıl Rusya’yı ABD, NATO ve AB karşısında her açıdan üstün kıldı. Ne ABD ne NATO ne de AB, Rusya’ya karşı etkili bir hamle yaptı. Açıklanan ekonomik yaptırımlar ise kimseyi memnun etmedi. Asıl kritik konu ise Avrupa’nın Rusya’ya olan enerji bağımlılığı. Kovid-19 salgını ile enerji tedarikinde sorun yaşayan Avrupa’da enerji fiyatları son 40 yılın zirvesine çıktı. Rus gazını Almanya’ya sevk edecek Kuzey Akım 2 boru hattı için milyarlarca dolar yatırım yapan Berlin yönetiminin nasıl tutum alacağı da tartışılıyor. Konuyla ilgili Moskova Devlet Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Perinçek, Aydınlık Avrupa’ya konuştu. Avrupa’nın ciddi anlamda Rusya’ya enerji alanında bağımlı olduğunu aktaran Perinçek, Rusya’ya uygulanacak yaptırımların neredeyse aynı şekilde Avrupa’yı da etkileyeceğini söyledi.
- Kuzey Akım 2’nin kesilmesi Avrupa’yı nasıl etkiler?
-Amerika Birleşik Devletleri Ukrayna krizini sadece Rusya'ya karşı değil, diğer taraftan Avrupa'yı da hedef alarak kullanıyor. Çünkü Ukrayna krizinin temelinde ABD'nin AB’yi kontrol altında tutmak ve kendi amaçları için kullanmak hedefi de var. Özellikle 1990'lar ile birlikte Varşova Paktı'nın dağılması ve Sovyetler Birliği'nin ortadan kalkması ile birlikte NATO, özünde mantığını yitirdi. Çünkü NATO'nun kuruluş sebebi komünizm tehlikesine karşı,Varşova Paktı ve Sovyetler Birliği'ne karşı Kuzey Atlantik Cephesi'nin savunulması. Fakat bu tehdit ortadan kalkınca, tabi tırnak içerisinde ortadan kalkınca NATO’nun da mantığı kalmadı. Bu tarihten itibaren artık ABD, Avrupa Birliği'nin kendisine bir rakip olarak çıkmasını engellemek, NATO içerisindeki eski müttefiklerini kontrol altında tutmak ve kendi hedefleri için kullanmak amacıyla NATO'yu işlevsel kılmaya çalıştı. Son Ukrayna krizi, Rusya tehdidi algısının yaratılması, bir tarafta Rusya ile Avrupa arasındaki ilişkileri bozma hedefi de güdüyordu ve böylece Avrupa'nın kendisinden uzaklaşmasını engellemeyi ABD istedi.
Bu anlamda Rusya ile Avrupa arasında çok büyük projeler var. Ticaret ortaklıkları var ve bunların bir tanesi de Kuzey Akım 2 projesi. Kuzey Akım 2 projesi, Rus gazının Avrupa'ya ucuz ve en kısa şekilde tedarikini sağlıyor. Bu da hem Rus tarafı açısından hem de Avrupa tarafı açısından büyük avantajlar taşımaktadır. Bunun ortadan kaldırılması ne Rus tarafına ne de Avrupa tarafına yarar getirecektir. Bundan tek fayda sağlayacak olan tabi ki Amerika Birleşik Devletleri’dir. ABD, bir taraftan Rusya ile Avrupa arasındaki stratejik enerji işbirliğini ortadan kaldırmaktadır. Diğer taraftan da Rusya ile Avrupa’yı karşı karşıya getirmektedir.
Bunun da yanında ABD kendi kaya gazını da Avrupa'ya satarak bu işten de kar elde etmeye çalışmaktadır. Fakat ABD’den gidecek kaya gazının veya diğer alternatiflerin Avrupa'daki gaz ihtiyacını karşılaması mümkün değildir. Bu bakımdan Avrupa Kuzey Akım 2’yi iptal etmek büyük zarar görecektir. Hatta Medvedev yaptığı açıklamada Kuzey Akım 2 projesinin sertifikasının dondurulması konusunda yaptığı açıklamada da “Herhalde Avrupalılar 2 bin avrodan gaz ücreti vermek istiyorlar” diyerek olayı ifade etmiştir.
‘ALMAN VE FRANSIZ İKİ KİŞİDEN BİRİ ABD’Yİ TEHDİT OLARAK GÖRÜYOR’
- Sizce Avrupalılar Kuzey Akım 2’nin kesilmesinde ısrarlı mı yoksa hükümet gibi düşünmüyor mu?
- Avrupalıların aslında tehdit algısı son senelerde oldukça hızlı bir şekilde ve tam tersi yöne doğru değiştiğini söyleyebiliriz. Tabi Soğuk Savaş döneminde Avrupa'da ciddi bir Sovyet tehdidi algısı vardı. Rusya, Çin vs. bunlardan bir korku duyuluyordu. Fakat son dönemde yapılan anketlere baktığımızda ve ben bunları makale olarak da inceledim ve yayınladım. Bu anketlerde, Fransa'da ve Almanya'da her iki kişiden birinin artık dünya barışı için ve ülkesi için tehdidi ABD olarak görmeye başladığına şahit oluyoruz. Çünkü Rusya’dan ve Çin’den bir tehdit algısının, Avrupa toplumu içerisinde azaldığı da bizzat Avrupalıların, Batılıların ve hatta Amerikalıların yaptıkları anketlere de yansımaktadır. ABD'nin dünya barışı için bir tehdit olması, emperyal amaçları doğrultusunda Avrupa'yı kullanmaya çalışması ve bununla bağlı olarak ABD’nin dünyanın farklı yerlerinde yarattığı krizlerin Avrupa'ya bir göç dalgası olarak da pahalıya mal olması vs. Washington'un politikalarından duyulan rahatsızlığı da her geçen gün arttırmıştır.
‘AVRUPA’DA NATO KARŞITLIĞI YÜKSELİYOR’
Avrupa'da çok ciddi bir şekilde bu duruma itirazlar yükselirken, NATO karşıtlığı da yükselmektedir. Fransa seçimlerinde adaylara baktığımızda yoğun bir şekilde hepsi NATO'ya karşı açıklamalar yapmaktadır. Büyük çoğunluğu NATO karşıtı bir tutum içerisinde bulunduğunu net bir şekilde göstermiştir. Dolayısıyla Kuzey Akım 2 projesinin iptal edilmesi veya daha üst sertifikasının verilmesinin durdurulması, Almanya içerisindeki ABD’nin bir icraatıdır. Şöyle de diyebiliriz. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ne yazık ki Almanya içerisinde, ABD için Almanya, bir de Almanya için Almanya vardır. Almanya üzerinde ABD ciddi kontrol mekanizmaları kurmuştur ve bu yüzden ciddi yoğun bir Amerikan etkisini ve gücünün olduğunu söyleyebiliriz. Bu durum da Almanya’yı Atlantik cephesine çekmeye devamlı çalışmaktadır. Almanya için Almanya ise dengeli bir politika izlemekte. Rusya ve Çin ile, kendi ekonomik çıkarları temelinde yakınlaşmaktadır. Fakat ABD için Almanyacılar bu düzeni bozmaya çalışıp, Kuzey Akım 2 projesinin dondurulmasında da rol oynamışlardır. Bu halkın tercih edebileceği bir şey değildir. Zaten Avrupa da ciddi şekilde halk hareketleri gelişmektedir. Neredeyse her pazar günü Paris, Brüksel, Amsterdam ve Viyana gibi büyük şehirlerde eylemler yapılmakta vesert çatışmalar yaşanmaktadır. Bunlar da halkın genel olarak ekonomik ve toplumsal anlamda rahatsızlığını göstermektedir. Kuzey Akım 2'nin iptali ile birlikte şimdi bu rahatsızlık çok daha fazla artacaktır. Çünkü gazın zamlanması söz konusu olacak. Bu da söylediğimiz gibi halk içindeki rahatsızlığı artıracaktır.
‘KUZEY AKIM 2 İÇİN TARAFLAR ORTAK BİR DİL BULACAKTIR’
-Merkel’in büyük bir çabasıyla hazırlanan Kuzey Akım 2’den vazgeçmek kolay olacak mı?
-Kuzey Akım 2'den vazgeçmek kolay değil. Buraya çok ciddi yatırımlar yapıldı ve proje şuan düğmeye bastığınızda gaz akışı gerçekleşecek bir durumda. Dolayısıyla Kuzey Akım 2 projesi iki üç tane boru döşenen, başlangıcında ya da ortasında olan tamamlanmamış bir proje değil. Milyarlarca dolarlık yapılan yatırım ve emek var. Bu bağlamda bundan toptan olarak vazgeçmek, bütün bu yatırımın da aslında çöpe atılması anlamına gelecektir. Yani sadece doğal gazın tedarikinin sağlanmaması ve buna bağlı olarak gazın zamlanması anlamına değil, şimdiye kadar yapılmış bütün harcamaların, zamanın ve emeğin de çöpe atılması anlamına gelecektir. Bu yüzden bana göre bundan temelli bir vazgeçiş söz konusu olamaz. Önümüzdeki süreçte her iki taraf da kendi çıkarına olan bu projenin hayata geçirilmesi için ortak bir dil bulmak üzere çeşitli adımlar atacaktır. ABD’nin dünya hegemonyasını kaybetmesi de bu projenin yine hayata geçirilmesinde, daha doğrusu artık işlevsel hale gelmesinde rol oynayacaktır.
‘ALMANYA SWIFT ANLAŞMASINA KARŞI ÇIKTI’
- Sadece Kuzey Akım 2 özelinde değil, Rusya’ya yapılacak diğer ekonomik yaptırımlar Avrupa’yı nasıl etkileyecek?
- 2014’te Kırım'ın ilhakı ile başlayan Rusya’ya karşı yaptırımlar istatistikî olarak da yani veriler bakımından da sadece Rusya’ya değildir. Bu yaptırımlar en fazla Almanya'yı ve Avrupa'yı vurmuştur. Çünkü Almanya'nın ve Avrupa’nın en başat ülkelerinin Rusya ile çok ciddi ticari ortaklıkları bulunmaktadır ve bu yaptırımlar sonucunda Almanya'nın kaybı neredeyse en az Rusya kadar olmuştur. Dolayısıyla ABD bu yaptırımları uygularken Avrupa'ya da yaptırım uygulamaktadır. Rusya ile ticaret yapan bütün ülkeler aslında bu yaptırımlara maruz kalmaktadır. Bu açıdan bundan sonra da alınacak yaptırım kararları Rusya'yı kendi çizdiği rotadan kendisini savunma kararlılığından vazgeçtirmeyecek ama zaten Avrupa ülkelerini de oldukça ekonomik anlamda da zor durumda bırakacaktır. Zaten bu sebeple Almanya, Avrupa içerisinde Rusya'nın SWIFT anlaşmasında çıkarılmasına itiraz etmiş ve böyle bir yaptırımın hayata geçirilmesini durduran bir rol oynamıştır.
‘AVRUPA'NIN ÇIKARLARI ABD’NİN ATINA KOŞULMAK DEĞİLDİR’
- İtalya Başbakanı yaptırımların enerjiyi kapsamaması gerektiğini söylemişti. Macaristan devlet başkanı da yaptırımların Avrupa’ya zarar vereceğini söylemişti. Avrupa’daki bu bölünmüşlük yatırımları nasıl etkiler?
- Atlantik cephesi içerisinde ciddi bir bölünme var. Bu bölünme kıta Avrupası’yla ABD arasında yaşanmaktadır. Ayrıca Avrupa Birliği ülkeleri arasında da ciddi tartışmalar baş göstermiştir. Hatta özellikle salgın sürecinde bunların derinleştiğini görüyoruz. İtalya'nın Avrupa ülkelerine büyük itirazları oldu. Hatırlarsanız salgının ilk zamanlarında yardım alamaması, Rusya'nın ve Çin'in yardım etmesi ve Avrupa ülkelerinin yardım etmekten geri durmaları, İtalya'da Avrupa Birliği bayraklarının yakılmasına yol açmıştır. Salgın süreciyle birlikte aynı şekilde Schengen rejiminin değişiminin ortadan kaldırılması veya daha sıkılaştırılması sınırların biraz daha koyu şekilde çizilmesi ile ilgili tartışmalar olmuştur. Fransa Cumhurbaşkanı Macorn, bunu ifade etmiştir. Dolayısıyla Avrupa içerisinde de ciddi tartışmaların olduğunu, Macaristan'ın aynı şekilde Rusya'ya yönelik hareketlere katılmayacağını ifade etmesi ve Türk devletleri teşkilatında yer alması, farklı eğilimleri göstermektedir. Asker göndermeme konusunda buna benzer bir çıkışı Hırvatistan da yapmıştır. Çünkü Avrupa'nın artık çıkarları ABD’nin atına koşulmak değildir. Bundan gördükleri zararı herkes ifade etmektedir. Özellikle ABD'nin saldırgan politikaları göçü tetiklemekte ve AB içerisinde tepkilere yol açmaktadır. Ayrıca biraz önce söylediğim gibi Rusya ile ticaretin durması veya sınırlandıran yaptırımların olması, Avrupa’ya da bir ambargo anlamı taşımaktadır. Bu yüzden önümüzdeki süreçte de farklı seslerin Avrupa Birliği'nde yükseleceğini öngörmek doğru olur.
‘RUSLARA AVRUPA’DA IRKÇI SALDIRILAR OLABİLİR’
-Avrupa’da yaşayan Rus vatandaşlar bu durumdan nasıl etkilenecek?
-Yani çok önemli etkileri olacağını zannetmiyorum. Oralarda yaptırım listesine giren büyük Rus iş insanlarıyla ilgili belirli tedbirler vs alınabilir. Bunlar konuşulmaktadır İngiltere'de. Yaptırım listesine giren Rusların mal varlıklarının dondurulması gibi. Ama sıradan bir Rus vatandaşı açısından ekonomik anlamda bir yaptırım uygulanması mümkün olmayacaktır. Belki Ruslara karşı bazı ırkçı nefretleri körükleyecek durumlara yol açabilir. Çünkü Rus düşmanlığının pohpohlanması, Rusların devamlı tukaka gösterilmesi, onların Avrupa'daki bazı belki ırkçı saldırılara veya tavırlara maruz kalmasına yol açabilir. Ama Avrupa'daki Rus vatandaşların ekonomik yaptırımlardan eğer somut yani buna dair bir ticaretle uğraşmıyorsa veya Rusya ile Avrupa ülkeleri arasında birşey alıp satmıyorsa ve bu yaptırımlar dahilinde de değilse etkileneceğini zannetmiyorum.
Doğal gaz fiyatları yükselebilir
Almanya'nın, Rus gazını ülke üzerinden Avrupa'ya taşıyacak Kuzey Akım 2 projesinde ruhsatlandırma sürecini durdurması, Rusya'nın buradan beklediği milyarlarca avroluk gelirden olmasına, Avrupa'da ise zaten yüksek seyreden doğal gaz fiyatlarının daha da artmasına neden olabilir.
Almanya, Rusya'nın müdahalesinden sonra Kuzey Akım 2 doğal gaz boru hattı projesinin ruhsatlandırma sürecini durdurdu. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Rusya'nın Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Lugansk Halk Cumhuriyeti'ni tanımasının ardından 22 Şubat’ta Rus gazını Almanya'ya taşıyacak Kuzey Akım 2 doğal gaz boru hattının sertifikasyon sürecinin durdurulması talimatını verdiğini bildirdi.
Almanya tam tavrını belli edemiyordu, Batılı ülkeler ise Rus gazını Avrupa'ya taşıyacak Kuzey Akım 2 Doğal Gaz Boru Hattı Projesi üzerinden Almanya'ya baskı yapıyordu. Alman hükümeti, projeyi Almanya'nın enerji geleceği için önemi nedeniyle Moskova'ya karşı bir caydırıcılık aracı olarak kullanmak konusunda isteksiz davranıyordu.
Uzmanlar, ruhsatlandırma sürecinin dondurulma kararının kendi başına Almanya'nın ihtiyaç duyacağı doğal gazın karşılanması konusunda bir soruna yol açmasa da Rusya'nın, bu karara, Avrupa'ya Ukrayna ve Polonya üzerinden ulaşan diğer boru hatları aracılığıyla sağladığı gaz arzını azaltarak yanıt vermesinin büyük endişe kaynağı olduğunu belirtiyor.
Kuzey Akım 2 nedir?
Kuzey Akım 2 gaz boru hattı ile Rus gazının Baltık Denizi kıyısından başlayarak deniz boyunca Avrupa'ya taşınması hedefleniyor. ABD bu boru hattını Avrupa'nın enerji güvenliği açısından risk olarak görüyor ve ABD'nin Doğu Avrupa'daki Ukrayna ve diğer müttefiklerini ekonomik olarak zora sokacağını savunuyordu.
Projeyle yılda 55 milyar metreküp Rus gazının Baltık Denizi üzerinden Almanya'ya sevk edilmesi planlanıyor. Almanya’ya doğalgaz taşıması planlanan Kuzey Akım 2 projesi, iki sualtı hattından oluşuyor.
Almanya'nın enerji piyasası düzenleyici kurumu Bundesnetzagentur-BNetzA'dan 16 Kasım 2021’de yapılan açıklamada, Kuzey Akım 2'nin ruhsatlandırma sürecinin geçici olarak askıya alındığı bildirilmişti. Gazprom'dan 6 Eylül 2021’de yapılan açıklamada, boru hattının yıl bitmeden faaliyete alınmasının planlandığı bildirilmişti. Kuzey Akım 2 hattı projesi için yaklaşık 11 milyar dolar harcandı. Bunun yarısını Rusya devletinin sahibi olduğu Gazprom, diğer yarısını da Shell ve ENGIE gibi Batılı enerji firmaları karşıladı.