DSP Genel Başkanı Önder Aksakal: ‘Ecevit, bugünkü CHP'yi asla içine sindiremezdi'

"Şimdi gün ağardı, karanlık köşemi aydınlatan lamba söndü, bir davet geldi ve ben yol için hazırım." diyerek dostlarına veda eden şair Başbakan, Karaoğlan Bülent ECEVİT 13 sene önce bugün hayata gözlerini yumdu.
Arkasında inşa ettiği bir siyasi hareket, yarım asırdan fazla süren fikir mücadelesi, darbeler, devrimler, ihtilaller; isyanlar, istifalar, yenilgiler, zaferler; coşkulu kalabalıklar, hararetli konuşmalar, yüzlerce şiir ve aşkla bağlı olduğu bir kadın bıraktı.
Evet, bu Dünya’dan bir ECEVİT geçti.
Dağlara taşlara "Karaoğlan" diye ismi kazınan, büyük kitlelerin "Halkçı Ecevit", "Umudumuz" diye haykırdığı; kimi zaman "Kıbrıs", kimi zaman "Kenya Fatihi", kimi zamansa "Sol’u bölen adam" diye nitelenen bir büyük fikir üstadıydı o.
Hiç kuşku yok ki, kendisinden hiç haz etmeyenler bile Türk siyasi tarihinde bıraktığı izleri inkâr edemez. ECEVİT’i yok sayamazlar.

HALKA YAKINDI
Gencecik yaşında; naif, utangaç mizacından beklenmeyen bir atılganlıkla İsmet İNÖNÜ gibi bir efsaneyi geçerek CHP liderliğine soyundu.
Devlet partisinin başında, halka yakın olmasıyla nam saldı.
12 Mart ve 12 Eylül darbelerine karşı tutumuyla, Mehmetçiği Kıbrıs’a çıkarmasıyla, ABD’nin tehditlerine rağmen attığı adımlarla bir döneme damgasını vurdu.
Çok uzun bir yolculuğun sonunda siyasete dramatik bir seçim sonucuyla veda etti Karaoğlan.
3 Kasım 2002 Seçimleri, onun da vedası anlamına geliyordu.
"Halkçı Ecevit" yine de gücenmedi halkına. "Bu kadar olmasa da ciddi bir oy kaybı bekliyordum, yine de yadırgamıyorum" dedi 3 Kasım gecesi.
Ardından da veda etti partisine, son kez uçurdu ak güvercinini.
Peki, ne olmuştu da 1999’da birinci parti olan DSP, sadece üç sene sonra %1 oy almıştı?
Ecevit’in ABD’ye karşı tutumu, yaşanan krizler, partisindeki savaşlar bölünmeler, elinden alınmak istenen grubu, sağlığının bir türlü düzelmemesi, bir anda gidilen erken seçim...
Bunların hepsi tesadüf olabilir miydi?
DSP’nin bugünkü Genel Başkanı Önder AKSAKAL, tesadüf olmadığını düşünenlerden.
"2002 yılında tüm komşularıyla iyi geçinen, ekonomisi düze çıkarılmış, dünya devletleriyle barış halinde müreffeh bir ülke olma yolunda ilerliyorduk" diyor AKSAKAL, ECEVİT’in dolayısıyla Türkiye’nin önünü kestiklerini düşünüyor.

TOPRAK İŞLEYENİN SU KULLANANIN
Önder AKSAKAL’dan DSP’yi ve ECEVİT’i anlatmasını istediğim de büyük bir duygusal yoğunluk içine girdiğini gözlemliyorum.
Devam ediyor DSP Genel Başkanı:
"Demokratik Sol Parti, üç kelimeden ve bu üç kelimenin her birinin sözlük anlamından ibaret bir parti değildir. DSP laik demokratik Cumhuriyetin ilelebet yaşatılması, Atatürk ilke ve devrimlerinin bekçisi, bir yaşam biçiminin adıdır. O’nun bayrağını taşıyor olmaktan dolayı elbette gururluyum."
Ecevit’in yaşamı boyunca statükoya karşı mücadele ettiğini, CHP’yi halka yaklaştırmak için savaşırken CHP içinde konuşlanan oligarşik yapıyı rahatsız ettiğini söylüyor AKSAKAL,
"Bülent ECEVİT’in 1960’lı yılların başından itibaren ortaya koyduğu ve halkı, üreteni, hakkı merkezine alan siyaset anlayışı daha sonradan "ortanın solu" tanımıyla toplumda ciddi karşılık buldu. "Toprak işleyenin, su kullananın", "Ne ezilen ne ezen, insanca hakça bir düzen" şeklinde de sloganlaştırılan programları, esasen DSP’nin ana felsefesini de oluşturdu. 12 Eylül ve 12 Mart askeri darbelerine yönelik tutumu ve özellikle 12 Mart askeri müdahalesi sonunda CHP’nin darbecilerle hizalanmasına ve parti içinden birinin istifa ettirilerek (Nihat Erim) hükümetin kurdurulmasını demokrasiye karşı bir girişim, yani darbecilere destek şeklinde değerlendirerek, CHP Genel Sekreterliğinden istifa etmiş, daha sonraki süreçte CHP Genel Başkanlığı’na ulaşsa da 12 Eylül Darbesi’nde yol arkadaşlarının oportünist ve pragmatik duruşları sebebiyle CHP’yle bir daha kesişmemek üzere yollarını ayırmıştır. 12 Eylül’den sonra darbecilerin izni ve inayetiyle kurulan Halkçı Parti, Anavatan Partisi, Milliyetçi Demokrasi Partisi gibi olmamak için 1985 yılını bekledi ve Demokratik Sol Parti’yi kurdu."
Ve yine Önder AKSAKAL’a göre; ECEVİT bugün hayatta olsa, günümüz CHP’sini de asla içine sindiremezdi:
"Bugünkü CHP konusunda da bizden farklı bir yaklaşım sergilemezdi, bugün biz ECEVİT’in izinden sapmadan yürüyoruz."
ECEVİT’in milli menfaatleri gözeten, antiemperyalist duruşuna odaklanıyor AKSAKAL, CHP’nin ECEVİT’i tıpkı ATATÜRK ve İNÖNÜ gibi istismar ettiğini vurguluyor.
Son olarak kendisinden, ECEVİT ile ilgili bir anısını paylaşmasını istiyorum.
2002 yılını anımsıyor. Gözlerinin buğulandığını görüyorum. "Parti grubunun yarısı onu terk ettiğinde onun yanında sapasağlam durdum" diyor ve devam ediyor:
"2004 Yerel Seçimleri’nde Aydın İl Başkanı iken, İzmir ve Aydın mitingleri planlanmıştı. Tabii konaklama yeri olarak ‘büyük il’ sıfatıyla İzmir hazırlık yapmıştı ama ECEVİT Aydın’da kalmayı tercih etti ve kendilerinin onuruna o akşam bir yemek vermiştim, o yemeğin finansmanı için sattığımız altın rozetlerden birini armağan edip yakasına taktım ama ısrarla bedelini ödedi ve o gün masamızda onur konuğumuz oldu."
Ankara’nın Beşevler semtinde bulunan DSP Genel Merkezi eskisi kadar kalabalık değil. 17 sene öncesine kadar devleti yöneten bu partinin duvarlarında, eski fotoğrafların, şiirlerin, şarkıların izleri var. İster istemez mırıldanmaya başlıyorsunuz onun şiirlerini. Eski fotoğraflara dalıp gidiyorsunuz.
Evet, Karaoğlan artık yok. Ancak savunduğu fikirler hayatta. Türkiye’nin haktan ve halktan aldığı güçle, birlik ve beraberlikle tüm zorlukların üstesinden geleceğine olan inanç, önümüzü aydınlatmaya devam ediyor.