Düğümü TSK çözer
İsrail ve ABD, Türkiye’nin güneyinde bir terör devleti kurulmasını dayatıyor. Türkiye ise sınırını güvenceye almalı. Rusya ve İran başta olmak üzere bölge ülkeleriyle işbirliği yapılarak PKK’yı devlet yapma girişimi önlenmeli. Yine de tüm gelişmeler, emperyalizmin yenilmesini engelleyemeyecek
Her türlü saldırıya, baskıya, ambargoya karşı 13 yıl kahramanca direnen Suriye Arap Cumhuriyeti’nin halkçı-devrimci hükûmeti nihayet yıkıldı. “12 günde pes etti, direnemedi!” gibi laflar eğer psikolojik savaşın etkisinde söylenmiyorsa, yanlış değerlendirmelerdir.
ABD’ye, İsrail’e, Atlantik cephesine hatta dost gözüken Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı gibi örgüt ve devletlerin zaman zaman ihanet etmesine rağmen Filistin ve Suriye dışında yıllarca direnebilecek başka bir Arap ülkesi var mıdır bilmiyorum.
ŞİMDİ NE OLACAK?
Suriye’nin bölünmesi ve parçalanmasından en çok etkilenecek ülkelerin başında ülkemiz gelmektedir.
Türkiye’yi ilgilendiren en önemli soru; 911 kilometre sınıra sahip olduğumuz komşumuz kim olacak? HTŞ mi? PKK mı?
Suriye bölünecek mi? Yoksa üniter ve milli devlet olarak kalacak mı? Türkiye terör devletçiği yani ikinci İsrail ile karşı karşıya gelmeden tedbir almalıdır.
SINIR GÜVENCEYE ALINMALI
Türkiye’nin şu anda en yakıcı sorunu ekonomiden önce güvenliktir. Türk toplumu ebe gümeci toplar yine karnını doyurur ama vatanı bölünürse besleneceği bir toprak parçası bulamaz. Daha da kötüsü yıllarca kardeşçe geçindiği insanlar arasında kan gövdeyi götürür. Bölünme cinayettir. Katliamsız bölünme olmaz. Onun için ordumuzun Suriye sınırımızı güvenceye alması şarttır, elzemdir.
Bu tespitler bazılarına abartı veya şaka gibi gelebilir. Ancak hepimizin gözleri önünde koskoca bir devletin nasıl katledildiğini yaşadık ve gördük.
Türkiye’nin güvenliği Suriye’den başlar. Suriye’nin bölünmesi Türkiye’nin bölünmesini tetikler.
Hükûmetimiz ne kadar hata yaparsa yapsın, ne kadar duyarsız davranırsa davransın Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bugünler için vardır. Ordu, Türk milletinin ordusudur.
GÖSTERMELİK DEĞİL GÖVDESİYLE GİRMEK
Aslında TSK da bilmektedir ki SMO gibi kendi denetimi altındaki örgütlerle PKK’ya karşı önleyici ve yıkıcı operasyonlar yapılmaktadır. Bunlar iyidir, güzeldir ama çok çok yetersizdir. Hatta bir süre sonra hiçbir anlamı kalmaz.
Çünkü bize gerekli olan şey kararlılıktır, azimdir ve en önemlisi de caydırıcılıktır. Dost düşman bilmeli ki, Türk’e veya Türkiye’ye dokunan yanar. O açıdan pansuman tedbirler böyle bir görüntü vermez. O nedenle ordumuz Suriye topraklarına girmeli ve gerekli tedbirleri almalıdır. Oradaki Arap aşiretlerinin bölücü örgüt PKK’ya karşı vatansever tutumları ve mücadeleleri bizim için büyük bir fırsattır.
PKK KÖKTEN TEMİZLENMELİ
En güzeli ve en doğrusu PKK’yı Suriye ordusu ile işbirliği yaparak toptan temizlemekti. Şimdi Suriye Arap Cumhuriyeti ordusu olmadığına göre TSK ne yapacaktır? İster istemez teröristler aşağıya doğru kaçacaktır. TSK’nın operasyonu teröristleri temizlemek olmalı. Türk Hükûmeti birinci raundu ıskalamıştır. Ama hâlâ fırsat devam etmektedir. Bu sefer ki zorunlu ve kaçınılmazdır. Çünkü Türkiye’nin bekasıyla ilgilidir.
Türk ordusu ve Türk devleti irade ve kararlılık göstermeli ve terörü kökünden bitirmeli.
İŞGAL DEĞİL ÖZGÜRLÜK HAREKÂTI
Türkiye için en önemli şey Suriye’nin birliğini ve bütünlüğünü korumasıdır. Şu anda Türkiye’nin gündeminde bundan daha önemli hiçbir sorun yoktur. Çünkü Suriye bölünürse Türkiye de bölünür. Ya da Türkiye’nin bağımsızlığı ve siyasi birliği büyük sıkıntıya düşer.
O açıdan Türkiye’nin harekâtı ülkemizin milli bağımsızlığına hizmet ettiği kadar hatta ondan da fazla Suriye’nin birliğinin ve toprak bütünlüğünün korunmasına hizmet eder.
Rusya ve İran başta olmak üzere bütün komşu devletler destek verir, birçoğu da harekâta katılır. Çin başta olmak üzere bütün Asya ülkeleri harekâtı destekler. Çünkü bağımsız ve özgür bir Suriye bütün Avrasya ülkelerinin gelişmesi ve kalkınması için gereklidir. Suriye’nin bölünüp parçalanması sadece ABD ve İsrail’e yarar.
SURİYE’DE ÖZERKLİK TEHLİKESİ
ABD, İsrail ve piyonları hariç Avrupa dâhil yeryüzünde Suriye’nin toprak birliği ve bütünlüğünü savunmayan bir tek Allah’ın kulu var mıdır? Hatta bu ülkeler bile açıkça Suriye’nin bölünmesini savunamıyorlar. Ama azınlıklara özgürlük, federasyon, özerklik, muhtariyet vb. diyerek bölücülüklerini açık ediyorlar.
Bugün Suriye’de en tehlikeli sözcükler özerkliktir, federasyondur. Çünkü bunlar Suriye’yi bölünmeye götürür. Bunlar ABD ve İsrail’in planlarıdır.
Suriye 13 yıldır direnebildiyse, bunu üniter ve laik devlet yapısına borçludur. Milli devlet direnme gücünü halkın birliğinden, bütünlüğünden ve mücadele azminden alır. Halka dayanan devlet güçlü devlettir. Bölünmüş, bölgelere ayrılmış ülkelerin milli bağları zayıflar.
Çağımızda milliyetçilik emperyalizme karşı direnir. Milli devlet direnir. Milli ordu direnir. Suriye’nin milli, üniter ve laik yapısını bozmak çok tehlikelidir.
HAREKÂTIN ESAS ANLAMI CAYDIRICILIK
İsrail Suriye’yi işgale başlamış. Şam’a 15 kilometre yaklaşmış. 350’nin üzerindeki Suriye ordusuna ait askeri tesisleri bombalamış ve yok etmiş. Kısacası Suriye’yi devletsizleştiriyor. HTŞ lideri İsrail’e karşı savaşmayacaklarını açıklıyor.
İşte Türk ordusunun Suriye harekâtının anlamı bu şartlarda ortaya çıkıyor. Türk ordusunun görevi sadece PKK’ya karşı tampon bölge inşa etmek değildir. İsrail’in işgalini durduracak, özerklik ve federasyon gibi tehlikeli sözcükleri sansüre başvurmadan gönüllü olarak halkın bilincinden çıkaracak, bütün güçlerin adımını atarken dikkate alacağı bir kuvvet olmaktır.
Yani kısacası herkesin ensesinde Demokles’in kılıcı olmaktır. Tabii ki bunu zora başvurarak değil varlığını ve caydırıcılığını kabul ettirerek yapmak. Türkiye’nin böyle bir gücü var.
GERÇEK SUÇLU
Sayın Türk yetkilileri ya siyasi körlük içinde ya da saldırganı gizleme görevi üstlenmişler.
Saddam idam edildi. Kaddafi linç edilerek öldürüldü. Gerek Irak parçalanırken gerekse de Libya devleti yıkılırken CIA, MOSSAD faaliyetteydi. Irak ve Libya’daki birçok devlet yetkilisini ve ordu komutanlarını satın aldı. Bu hainlikler sonucu direnmesi gereken devlet ve ordu bölündü. İhanet milli yıkım getirdi.
KÖTÜMSERLİĞE YER YOK
BOP geri geliyor. Türkiye parçalanacak. Kukla Kürdistan (İkinci İsrail) kurulacak. Rusya Ukrayna’da kaybedecek, İran’da iktidar değişecek, Lübnan parçalanacak. Hizbullah teslim olacak. Filistin mücadelesi sönecek gibi değerlendirmeler, Amerika ve İsrail zafer kazandı gibi kötümser analizler yanlıştır.
Olaya bütünsel baktığımızda bu olay emperyalizmin ve hegemonyacılığın gerileyişini durduramaz. Çünkü emperyalizm ve hegemonyacılığın gerilemesinin insan iradesinden bağımsız ekonomik, siyasi ve kültürel maddi temelleri var.
Olaylar sürekli düz ilerlemez. Gelişmeler inişli çıkışlıdır. Olaya tarihsel açıdan baktığımızda gerileyen hatta çöküşe giden Atlantik cephesinin Avrasya’ya karşı küçükte olsa bir başarı kazandığını söyleyebiliriz. Ama bu geçici bir durumdur. Siz Atlantikçilerin nara attığına bakmayın. Emperyalizm ve siyonizm son günlerini yaşıyor. Belki de bu ABD ve İsrail’in son şansıdır. Çünkü birkaç yıl sonra İsrail devletinin varlığı bile sorgulanacaktır.
EMPERYALİZMİN TARİHİ ÖLÜMÜ
Emperyalizm ve hegemonyacılık tarihsel olarak miadını doldurmuş ve ölüm döşeğine yatmıştır.
Emperyalizm, Netanyahu ve Biden atak yaptı veya Esat, Putin hata yaptı, Erdoğan direnişe sessiz kaldı diye gerilemiyor. Onun gerilemesinin maddi temelleri var.
Birincisi; ekonomisi batıyor. 1950’lerde dünya üretimine katkısı %50’nin üzerindeyken, bugün %16’lara düştü. Kurduğu dolar imparatorluğu çöktü. Çünkü dolar sistemi bir haraç sistemiydi. Dünya ülkeleri mafyatik dolar sisteminden vazgeçmeye başladı.
İkincisi; dünya efendiliği sadece üretimle, ticaretle, sanayiyle, teknolojiyle, ekonomiyle olmaz ki. Bunun için devasa ordular beslemesi gerekir. 6. Filolar, 7. Filolar, deniz kuvvetleri, 3 milyon aktif, 3 milyon yedek kara kuvveti beslemek, nükleer, biyolojik ve kimyasal silahlar hepsi bunun içindi.
Ama geçmiş olsun. Atı alan Üsküdar’ı geçti. Karşısındaki Çin, Rusya, KDHC, İran, Küba, Venezüella, Vietnam, Cezayir hatta Türkiye gibi ülkeler gerek asker gerekse de silah açısından Amerika’yı çoktan solladılar.
Kısacası ABD’nin hayalleri büyük ama onu gerçekleştirecek maddi gücü yoktur.
Üçüncüsü; LGBT ve eşcinselliktir. Eşcinsellik emperyalizmin ölüm emaresidir. Çünkü hem insanlık hem sevgi ve aşk hem de aile ve milli toplum düşmanıdır. Herkes eşcinsel olsa 100 yıl sonra dünyada insan kalmaz. Sevgi ve aşk iki karşıt cins tarafından yaşanır. Yeryüzünde Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun, Tahir ile Zühre, Romeo ile Juliet, Kleopatra ile Mark Antony gibi efsane aşklar var ama eşcinsellerin bir aşkını duymadık ve görmedik.
Eşcinsellik kadın erkek ilişkisini reddettiği için evlat ve aile sevgisinden bihaberdir.
İşte bunun için emperyalizm ve hegemonyacılık tarihsel olarak ölüm döşeğine yatmıştır. Belki sonu geciktirilebilir veya hızlandırılabilir ama onun ölümü engellenemez.
Doğadan ne kadar çiçek koparırsanız koparın, isterse bütün çiçekleri yok edin yine de baharın gelişini önleyemezsiniz.
CİNAYET KİME YARIYOR?
Analiz ve değerlendirmede en temel yasa şudur: Olaylar karışıksa, karar vermede zorluk yaşıyorsan, cinayet kimin işine yarıyor ona bak derler. Gerçi burada o kadar fazla karışıklık da yok. Çünkü failler açıkça suçu biz işledik diyor.
7 Ekim 2023’teki Hamas’ın Aksa Tufanı Harekatı’ndan beri bir yıldır İsrail büyük sıkıntı içine düşmüştü. Filistinliler kısa zamanda büyük zaferler kazandı. Netanyahu Hükûmeti bir taraftan içerideki muhalefetin eylemleri, diğer taraftan Hamas’ın baskıları karşısında bıkıp usandı. İran, Lübnan, Yemen ile sıcak savaşa tutuştu. Üzerinde barış ve ateşkes baskısı oluştu. En sonunda Lübnan’daki Hizbullah ile ateşkes yapmak zorunda kaldı.
Durum bu kadar açık ve net iken Suriye’de hükûmetin yıkılması en çok kimi rahatlattı? Neden füzeler Tel Aviv’e değil de Halep’e, Şam’a düşüyor? Neden silahlar İsrailli Yahudilere değil de Arap Müslümanlara çevriliyor?
Buradan da apaçık anlaşılıyor ki bu olayı İsrail MOSSAD planladı, ABD ve CIA onayladı, HTŞ ve PKK gibi piyonları uyguladı. Umuyor ve diliyoruz ki AK Parti Hükûmeti ve MİT sadece sessiz kalarak destek vermiştir.
PİRUS ZAFERİ
Suriye Hükûmeti’nin yıkılması Atlantik cephesinin başarısıdır ancak bu geçici bir başarıdır. İsrail ve ABD, “Pirus Zaferi” kazanmıştır. Ancak henüz savaş bitmemiştir. Yeni başlamaktadır. Önümüzde Suriye’nin İstiklal savaşı gündemdedir.
Irak, Mısır, Cezayir gibi Suriye de Arap ulusunun öncü ülkelerindendir. Çok güçlü bir tarihsel uygarlık birikimi vardır. Antiemperyalizm, milli devlet bilinci, Arap milliyetçiliği ve laiklik çok gelişmiştir. Zaten emperyalizmin hedefi olması da bunlardandır.