27 Kasım 2024 Çarşamba
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İsveç basını anlaşmayı böyle verdi: ‘Muğlak ifadeler kullanıldı, taviz vermedik’

NATO Zirvesi öncesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsveç’in üyeliğine onay vermesi dünya basınının ilgisini bu gelişmeye çekti. Ak Parti’ye yakın medyada ‘Türkiye istediğini aldı’ yorumları yapılırken dünya basını tam tersini yazdı.

Dünya Basını İsveç'in NATO Üyeliği Onayına İlişkin Tartışmaları Yansıtıyor
DIŞ HABERLER SERVİSİ

Vilnius zirvesi sona erdi. Zirvenin ana konusu İsveç’in NATO üyeliğiydi. Gözler Türkiye’deyken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD ve NATO’nun istediğini verdi. İsveç’in PKK terör örgütüne özgürlük vermesi, Suriye’nin kuzeyinde terör örgütüne finansman ve silah sağlaması, son olarak da Kur’an-ı Kerim’in yakılmasıyla Türkiye’de Stockholm’e karşı büyük tepkiye yol açmıştı. Fakat tüm bunlara rağmen Ankara’nın İsveç’e onay vermesi ulusal ve uluslararası basında farklı karşılandı. Türkiye’de iktidara yakın gazetelerde Türkiye’nin kazandığı, İsveç ve Batı’nın tavizler verdiği hatta AB üyeliğini ilan edenler bile oldu. Fakat dış basın özellikle de İsveç basını konuya farklı bakıyor.

‘SADECE BİR TAKİP ANLAŞMASI’

İsveç’in Eski Ankara Büyükelçisi Michael Sahlin, Türkiye’nin kararından sonra en önemli şeyin "belirsizlik durumunun" sona ermesi olduğunu söyledi. Sahlin tüm taraflar için anlaşmanın iç kamuoyuna uygun bir şekilde sunulmasının önemli olduğuna inandığını belirtti. İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da yeni anlaşmayı geçen yaz Madrid'de imzalanan memorandumun devamı olarak sunmuştu. Bu yüzden Sahlin, bu anlaşmayla ilgili, “İsveç'in yeni tavizler vermediği, sadece bir takip anlaşması olarak sunmak İsveç'in çıkarına olacaktır.” değerlendirmesini yaptı. Ayrıca Sahlin, "Türkiye'yi görmezden gelmek ve aynı zamanda Çin, Rusya ya da Macaristan söz konusu olduğunda insan hakları için aktif bir ses olmak zor.” yorumunu yaptı.

‘MADRİD ANLAŞMASININ YENİ KELİMELİ HALİ’

Stockholm Üniversitesi'nde Türkiye Çalışmaları Enstitüsü Profesörü Jenny White, anlaşmadaki kelime seçiminin Türkiye'nin NATO sürecinde İsveç üzerinde gerçekte olduğundan daha fazla güce sahipmiş gibi görünmesine neden olduğunu söyledi. White varılan mutabakatın, daha önce Türkiye, Finlandiya ve İsveç arasında imzalanan Madrid Anlaşmasından pek bir farkı olmadığını belirtti. White, "Anlaşmanın büyük bir kısmı Madrid Anlaşması'nın yeni kelimelerle ifade edilmiş hali. İsveç anlaşmanın kendisine düşen kısmını yerine getirdi ancak anlaşma, Erdoğan'ın taleplerinden önce yapılmış olmasına rağmen İsveç'in Türkiye'yi yatıştırmak için anayasayı değiştirdiği izlenimini veriyor.” ifadelerini kullandı.

İsveç basını anlaşmayı böyle verdi: ‘Muğlak ifadeler kullanıldı, taviz vermedik’ - Resim : 1
Michael Sahlin

‘SOMUT DETAYLAR YOK’

White, anlaşmanın somut detaylardan yoksun olduğunu ve "yol haritası", "sürekli mücadele", "uzun vadeli taahhüt" gibi muğlak kelimelerin anlaşmayı belirsiz hale getirdiğini belirtti. Anlaşmada ayrıca İsveç'in "Türkiye'nin AB'ye üye olma hedefini yeniden canlandırma çabalarını aktif olarak destekleyeceği" belirtilmişti. White bu maddeyi, “Türkiye'nin AB üyeliği ihtimali zayıf, bu nedenle bunu desteklediğinizi söylemek kolay. Ancak bu, İsveç'in Türkiye'nin Batı ile yakınlaşmasına verdiği desteğe işaret ediyor.” şeklinde yorumladı.

White'a göre anlaşmanın nasıl uygulanacağını söylemek mümkün değil.

‘BİZE HİÇBİR YÜKÜ OLMAZ’

İsveç’in Svenska Dagbladet gazetesinde çıkan bir haberde ise AB sözünün daha öncede verildiğini ve bir yük olmayacağı belirtildi. Haberde şu ifadelere yer verildi: “AB ülkelerinin Erdoğan'a, Türkiye'yi bir gün AB'ye almak için donmuş müzakereleri çözme sözü vermelerinin hiçbir maliyeti yok. Bunu daha önce de yaptılar. Ancak Türk Cumhurbaşkanı şimdi İsveç'i itibar kaybetmeden NATO'ya sokabilir.”

‘AB ÜYELİĞİ BOŞ BİR HAYAL’

Gazeteci Aslı Aydıntaşbaş Washington Post’a yazdığı makalede AB üyeliğinin boş bir hayal olduğunu vurguladı. Aydıntaşbaş, Ankara’nın, NATO’yu “Ülkesinin AB'ye üyeliği muhtemelen boş bir hayal olsa da Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılma hedefi hakkında ‘açık ve güçlü bir mesaj’ göndermeye çağırdığını” yazdı.

Günün sonunda Erdoğan’ın bir pragmatist olduğunu belirten Aydıntaşbaş, “Kapısının önünde istikrarsız bir Rusya ve evinde sıkıntılı bir ekonomi varken, Türkiye'nin Batı ile daha iyi ilişkilere ihtiyacı olduğunu biliyor.” ifadelerine yer verdi.

‘TERÖRLE MÜCADELEDE ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİK YAPABİLİR’

Aydıntaşbaş ayrıca, Türk vatandaşlarına yönelik AB vize serbestisi talebinin ise “Türkiye'nin acımasız terörle mücadele yasasında önemli değişikliklerle karşılanması gerekeceğini” vurguladı.

Rusya ile olan ilişkilere de değinen gazeteci, “İsveç anlaşması potansiyel olarak Türkiye'nin Ukrayna konusunda daha fazla ittifak kurması ve Suriye ve Karadeniz'de Rusya'ya karşı geri adım atması olasılığını açıyor. Bu küçük bir şey değil ve Biden yönetimi bu kadarını başardığı için haklı olarak gurur duymalı.” değerlendirmesinde bulundu.

AB NATO İsveç Türkiye Recep Tayyip Erdoğan