22 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Dünyanın en eskisi Eskişehir'de bulundu! Küllüoba’da çıkartıldı

Dünyanın bilinen en eski ağrı kesicileri Eskişehir'in Seyitgazi ilçesindeki Küllüoba kazılarında çıkartıldı. Kazı Başkanı Prof. Dr. Türktek konu hakkında açıklamada bulundu.

Dünyanın en eskisi Eskişehir'de bulundu! Küllüoba’da çıkartıldı
Dünyanın en eskisi Eskişehir'de bulundu! Küllüoba’da çıkartıldı

Dünyanın en eskisi Eskişehir'de bulundu. Bilinen en eski ağrı kesicileri barındıran Küllüoba'daki buluntular hakkında Küllüoba Kazı Başkanı Prof. Dr. Türktek'ten açıklama geldi. 'Kazı çalışmalarında bulunan bazı özel kaplar üzerinde gerçekleştirilen analizler neticesinde dünyada bilinen en eski ağrı kesici kalıntıları ve bitkisel ilaç kullanımına dair diğer kanıtlar Küllüoba’daki varlığını göstermiştir' ifadelerini kullanan Türktek, kazı hakkında vatandaşları bilgilendirdi.

DÜNYANIN EN ESKİSİ ESKİŞEHİR'DE BULUNDU

Dünyanın en eskisi Eskişehir'de bulundu! Küllüoba’da çıkartıldı - Resim : 1

Eskişehir’in Seyitgazi ilçesinde M.Ö. 3500 ile 1900 yılları arasında 1600 yıl kesintisiz yerleşik hayat sürülmüş olan Küllüoba Kazı Başkanı Prof. Dr. Türktek, "Kazı çalışmalarında bulunan bazı özel kaplar üzerinde gerçekleştirilen analizler neticesinde dünyada bilinen en eski ağrı kesici kalıntıları ve bitkisel ilaç kullanımına dair diğer kanıtlar Küllüoba’daki varlığını göstermiştir" dedi.

Eskişehir’in Seyitgazi ilçesinde M.Ö. 3500 ile 1900 yılları arasında 1600 yıl kesintisiz yerleşik hayat sürülmüş olan Küllüoba’daki kalıntılar, Kazı Başkanı Prof. Dr. Turan Efe ile Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi (BŞEÜ) Arkeoloji Bölümü Başkanı ve Kazı Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Murat Türkteki’nin öncülüğündeki 35 kişilik ekibin kazı çalışmalarıyla ortaya çıkarılıyor. Günümüzden 5 bin 200 yıl öncesi yaşama dair çok önemli buluntulara ulaşılan Küllüoba’da gerçekleştirilen çalışmaları yerinde inceleyen BŞEÜ Rektörü Prof. Dr. Kaplancıklı, Kazı Başkanı Prof. Dr. Murat Türkteki’den çalışmalar hakkında bilgi aldı. Küllüoba’da BŞEÜ’nün kazı ekibi tarafından yapılan çalışmalar, bu alanın günümüzden 4 bin 500 yıl öncesinde şehir olarak nitelendirilebilecek bir yerleşim yeri olduğunu ortaya koymaktadır. Özellikle kamusal yapıların varlığı bu konudaki önemli bir kanıt olarak değerlendirilmektedir.

Kazı Başkanı Prof. Dr. Türkteki’nin verdiği bilgilere göre; MÖ 2500’lerden itibaren Eskişehir bölgesi üzerinden Suriye-Kilikya ve Mezopotamya ile Kuzeybatı Anadolu arasında gerçekleşen ticari ilişkileri gösteren çeşitli yağ, ilaç şişeleri ve metal eşyalar Küllüoba’da bulunmuştur. Küllüoba’da Erken Tunç Çağı’nın başlangıcına tarihlenen mezarlık alanın Batı Anadolu’da bilinen en erken yerleşim dışı mezarlık alanı olup burada farklı ölü gömme geleneklerinin diğer bir değişle farklı kültürlerin bir arada yaşadığı anlaşılmaktadır. Kazı çalışmalarında bulunan bazı özel kaplar üzerinde gerçekleştirilen analizler neticesinde dünyada bilinen en eski ağrı kesici kalıntıları (söğüt ağacı kabuğundan elde edilen salisilik asit vb.) ve bitkisel ilaç kullanımına dair diğer kanıtlar Küllüoba’daki varlığını göstermiştir. Son yıllardaki çalışmalar ise Küllüoba’da sıra dışı bir durum olarak höyüğün batı kesimindeki tüm yapıların özellikle steril bir toprakla gömülmüş olduğunu göstermiştir.

Kaynak: İHA
Eskişehir