22 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Duygularımız da bir yemeklerimiz de

'İster inanın ister inanmayın ama Ruslar çok duygusal bir millettir. Rusların ve Türklerin sadece duygularını gösterme ve ifade etme şekilleri farklıdır.'

Duygularımız da bir yemeklerimiz de
A+ A-
Ivan STARODUBTSEV / TUR RUS Proje Geliştirme Derneği Başkanı - Yazar - Bloger

İster inanın ister inanmayın ama Ruslar çok duygusal bir millettir. Rusların ve Türklerin sadece duygularını gösterme ve ifade etme şekilleri farklıdır. Ruslar daha az gösterir ama hissetmemesi tabii ki söz konusu değil

On dört yıldır Ankara’da yaşıyorum. Bu süre boyunca, Türkiye ve Türklerle ilgili bakış açım değişikliğe uğradı. İlk önceleri, Ruslar ve Türkler, birbirinden ne kadar farklı derken, yıllar geçtikçe birbirine ne kadar çok benziyor diyebilecek kadar hatta. İki halk olarak bunun farkında bile değiliz.

Tabii ki düzgün bir genelleme yapmak için, bir ülke ve orada yaşayan insanlar çok karmaşık bir konu. Sovyet döneminden kalmış eski bir esprimiz var; Bir hastane koğuşunda hastaların tümü dikkate alındığında genel ortalama ateş 36,6 derece bulunur. Her şey oldukça normal gözükmektedir. Ama hastaların yarısı ölür ve diğer yarısı ise sıtma sayıklaması geçirir. Yani 140 milyon kişi (Rusya’nın nüfusu) ya da 80 milyon kişi (Türkiye’nin nüfusu) için nasıl bir genelleme yapılabilir ki.

Ancak ana tezimi değiştirmeden tekrar ediyorum. Ruslar ile Türklerin arasında yüzyıllarca süren komşuluk, halklarımızı birbirine benzeterek akraba gibi olmamıza yol açtı. Hatta günlük alışkanlıklarımız ve atasözlerimizin benzerliği başta olmak üzere, adları değişse de bize emanet edilen topraklarda imparatorluklar kurma alışkanlığımıza kadar benziyoruz.

BİNLERCE ORTAK SÖZCÜK

Dilden başlayalım. Türkçe tabiî ki hem Rusçadan hem de tüm Avrupa dillerinden çok farklıdır. Hayal gücünüzü kullanıp siz de tahmin edersiniz ki Türkçede cümlenin sonunda yer alan fiilin konumu sabırsız insanlara göre değildir. Benden onlara tavsiye: Başka dili kullansınlar. Yoksa 7/24 üst üste, kim kiminle, nerede, nasıl, saat kaçta vs dinlemek zorundalar ve ne yapacak-edecek sadece cümlenin sonunu duyunca öğrenirler. Türkçe öğrenen tüm yabancılara Allah sabır versin. Çünkü buna alışık ve dahi olmayan insanın gücünü aşar bu iş. Bulmaca gibi. Fakat bütün yapısal farklıklara rağmen, Rusça ve Türkçede, farklı tahminlere göre, yüzlerce değil binlerce ortak sözcük var. palto, şapka, semaver vs. gibi. Yani birbirimizi anlamak için şansımız oldukça yüksek.

TÜRK GÜNEŞİNE İHTİYACIMIZ VAR

Ruslar ve Türkler çok misafirperver insanlardır. Rus halkı az gülümser ve kasvetli görünür diye bana itiraz edebilirsiniz. Doğru. Fakat bir anlığına kendinizi Moskovalı olarak hayal edin lütfen. Geçen Aralık ayında resmî verilere göre Moskova’daki güneşli günlerin sayısının kaç olduğunu tahmin edebilir misiniz? Altı. Ama gün değil, dakika. Upuzun 6 dakika. Bu nedenle, kendilerine gelmek, hoş ve çekici gerçek yüzlerini göstermek için Rusların Türk güneşine çok ihtiyacı var. Türk tarih kitaplarında bu süreç yanlışlıkla “sıcak denizlere iniş” olarak ifade edilse de biz “Occupy Antalya” diyoruz. En azından yılda iki hafta olsun. Bize yeter.

AVRASYALIYIZ

Duygusallık hakkında konuşalım. Meşhur “Rus geldi aşka, Rus’un aşkı başka” var ya... İster inanın ister inanmayın ama, Ruslar çok duygusal bir millettir. Rusların ve Türklerin sadece duygularını gösterme ve ifade etme şekilleri faklıdır. Ruslar daha az gösterir ama hissetmemesi tabii ki söz konusu değil. Eğer kendimizi bombalarla karşılaştırırsak, Rus ve Türk fitillerinin uzunluğu farklıdır. Türklerin fitili kısadır, bombası hızlıdır ve üst üste birkaç kez patlar. Rusların ise fitili uzundur ve bu bomba sadece bir kez patlar. İlk ve son... Ama iki halk olarak, ne kadar Avrupa usulü mantıkla yaşamaya da çalışsak, yine de onlara kıyasla çok ama çok daha duygusal ve kırılgan kalıyoruz.

Ülkelerimizin büyük şehirlerinde, Moskova ya da Petersburg`da olsun, Ankara ya da İstanbul`da olsun halk arasında “biz Avrupalıyız ve ülkemiz Avrupa’ya aittir” diye söylenir. Avrupa tarafından da bunun net ve açık kabulünü takdir ile karşılarız. Kuşkusuz onun altında “biz çağdaşız” mesajı vardır. Ama çağdaşlık anlayışımızın Avrupa’dan farklı olduğunu her fırsatta vurgulamayı unutmayız. Gelenekler ve geleneksel değerler bizim için çok önemlidir. Çağdaş muhafazakârız, Avrasyalıyız, kendimizi tanıtıyoruz. Zaten coğrafya açısından dünyada hem Avrupa, hem de Asya’ya ait sadece iki ülke vardır. Ve onlar Rusya ve Türkiye`dir.

HUKUKA BAKIŞIMIZ DA BENZER

Türkler ve Ruslar adalet sistemi ile benzer şekilde ilişki kurar. Hukuk kavramı vardır, adalet kavramı da vardır ama bunlar her zaman aynı olmak zorunda değildir. Bazen örtüşemeyebilirler. Hayat işte. Vatandaşlarımız, yetkililere hukukun ötesinde bir hareketin sebeplerini anlatmak için kapıyı açık tutmak gerektiğine inanır. Ve çoğunlukla zaten böyle olur. Memur bey gerekçelerinizi insani olarak anladıysa mümkün olduğu kadar size doğru bir adım atacaktır. En azından atmalı, buna inanıyoruz. Çünkü Avrupa’daki “robotlar” gibi değiliz. Bizde her şey insan için... Ve yasalar bir insan hayatının bütün şartlarını ve sebeplerini öngörmez ki. Zaten Rusçada bir deyim var; kurallar onları kırmak için icat edilmiştir. Bazen benzer bir sözü Türkiye’de de duyarım ve Ankara trafiğinde her gün görürüm.

Duygularımız da bir yemeklerimiz de - Resim : 1

Enteresan bir şekilde tamamlayıcı milli ekonomilerimiz gibi, Rus ve Türk halkları da hep birbirine benzer, hep birbirini tamamlar. Bu gerçek olmasaydı, yüz binlerce mutlu Rus-Türk ailesi olmazdı. Birbirine bağlı olmayan toplumlar, Kasım 2015’te patlamış olan derin bir krizi sadece 7 ayda aşamazdı. 7 yılda da...

BİRLİKTE YAPACAK ÇOK ŞEYİMİZ VAR

Halklarımızın birbirine ne kadar çok benzediğini bazen fark etmiyoruz. Her ne kadar özellikle yaz döneminde devamlı ve sıkı “iletişim hattımız” olsa da maalesef bu ne Rusya’da, ne de Türkiye’de sıkça söyleniyor ya da yazılıyor. Zaten büyük Rus gazetelerinde Türkiye’yi Rus okuyucularına devamlı anlatan ve yorumlayan sadece tek bir köşe var. O da günlük tirajı ortalama 600-700 bin olan MK gazetesinde. Ve o benim üç yıllık emeğim.

Birkaç gün önce MK gazetesi için “dünya gastronomisinde bölgesel Akdeniz mutfağı denilen bir marka var, fakat Karadeniz mutfağının bir markası yok” diyen uzun bir makale yazdım. Üzücü bir durum, çünkü yine önemli bir şeyin farkında değiliz. Bölge ülkelerinin, Rusya ve Türkiye başta olmak üzere, ortak gastronomi alanı vardır. Sebze çorbası, hamsili pilav, mısır ekmeği, lahana sarması vs gibi yemeklere Karadeniz etrafındaki neredeyse bütün ülkelerin yemek masalarında rastlanılmaktadır.

Bunu proje olarak görüp, bu markayı yaratalım diye geçen sene TUR RUS Proje Geliştirme Derneğimiz ile Rus Restorancılar ve Otelciler Federasyonu, İstanbul’da Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’na ortak bir hamle yapıp resmi bir şekilde başvurdu ve şimdi bu bütün protokollere geçti. Çünkü artık aynı kültürel alanda yaşadığımızı anlatmanın zamanı geldi. Sonuçta 2019 Rusya ve Türkiye arasında karşılıklı kültür yılı ilân edildi. O zamana kadar da yapacak çok şeyimiz var.

Son Dakika Haberleri