Ege’de sorun silahla çözülür
Yunanistan, devlet eliyle Türk sahipli sivil bir gemiye karşı silah kullanarak, adi bir hukuk ihlali değil, açık bir savaş ilanında bulunuyor
Yunanistan Sahil Güvenlik birimleri, önceki gün Bozcaada açıklarındaki uluslararası sularda seyir halinde bulunan Türk sahipli "Anatolian" isimli gemiye taciz ateşi açtı. Sahil Güvenlik Komutanlığından yapılan açıklamaya göre, olay saat 13.27'de Bozcaada'nın 11 deniz mili güneybatısındaki uluslararası sularda gerçekleşti. Bildirim üzerine olay yerine iki Türk Sahil Güvenlik Botu gönderildi. Türk botlarının gelmesi üzerine Yunan Sahil Güvenlik birimlerinin bölgeyi süratle terk ettiği belirtildi. Açıklamada şunlar kaydedildi:
“Uluslararası hukuk kuralları hiçe sayılarak açılan taciz ateşi sonrasında gemide bulunan 18 personelde (6 Mısır, 4 Somali, 5 Azerbaycan uyruklu şahıs ve 3 Türk vatandaşı) herhangi bir can kaybı yaşanmadığı ve yaralı personel olmadığı tespit edilmiştir. Halihazırda gemiye 2 Sahil Güvenlik Botu tarafından refakat edilmekte olup Çanakkale Nöbetçi Cumhuriyet Savcısı talimatı gereği olay ile ilgili tahkikat başlatılmıştır.”
Daha sonra Ro-Ro gemisi, 18 kişiden oluşan mürettebatıyla Çanakkale Boğazı’na gelerek Karanlık Liman mevkisine demir attı. Geminin bağlı bulunduğu şirketin yetkilisi Cengiz Oluç, olay anını şöyle anlattı:
‘PERVANEYE HALAT ATTILAR’
“Önce bir Yunan botu geldi, gemiye yaslandı. Durmamızı söyledi. Kumkale İstasyonu ile irtibata geçtik ve mevkiimizi kontrol edip devam etme kararı aldık. Ardından ikinci bir Yunan botu daha geldi. Köprü üstüne nişan alarak ateş ettiler.
“Daha sonra geminin pervanesine halat attılar. Biz normalde zaten tersaneye giden bir gemiyiz. Seyir halindeki geminin özgürlüğünü, hareket kabiliyetini bitirecek bir şeye kalkıştılar. Bu basit bir olay değil.
“Anons edebilirlerdi. Gemiyi durdurmanın bir usulü var, kuralı kaidesi var. Mahkeme kararı çıkartır, bir şey çıkartır. Bayrak devletine uyarı yapar. Bilgi verir, izin alır. Biz tek gemi değildik ki binlerce gemi var o sularda. Herkes her isteyen istediği gibi istediği geminin üstüne gidip gemiye yaslanıp zorlayıp durdurmaya çalışamaz.”
TÜRKİYE ‘PROTESTO’ ETTİ
Saldırının ardından Türkiye, Yunan makamları nezdinde Ankara ve Atina’da girişimde bulunarak olayı protesto etti ve olayın araştırılması ve izahat verilmesi talebinde bulundu.
Diplomatik kaynaklar, olayın ardından “Uluslararası hukuka tamamen aykırı bu olay hakkında Yunanistan nezdinde Ankara ve Atina’da derhal girişimde bulunularak olay protesto edilmiştir. Olayın vahametine dikkat çekilerek derhal araştırılması ve izahat verilmesi talep edilmiştir.” diye konuştu.
Türkiye’nin nasıl bir yanıt vereceği ya da konuyu nereye taşıyacağına ilişkin ise herhangi bir açıklama yapılmadı.
GEMİ ‘MAVİ MARMARA’ ÇIKTI
Bu arada saldırıya uğrayan "Anatolian" isimli geminin, önceki yıllarda yük gemisine dönüştürülen İsrail'in uluslararası sularda saldırdığı "Mavi Marmara" gemisi olduğu ortaya çıktı.
Mavi Marmara, 2010 yılında Gazze Şeridi'ne giderken İsrail ordusunun saldırısına uğramış, saldırıda 9 kişi hayatını kaybetmiş ve 30 kişi de yaralanmıştı. Gemi daha sonra “Erdoğan Bey” adını almış, üzerinde ipotek ve haciz bulunduğu için de geçen yılın kasım ayında açık arttırma sonucu satılarak yük gemisine çevrilmiş, “Anatolian” adıyla hizmet vermeye başlamıştı.
YUNANİSTAN İLK KEZ YAPMIYOR
Yunanistan, benzer şekilde 2017 yılında da Ege’de Kalkavanlara ait M/V ACT isimli Türk bayraklı kuruyük gemisine ateş açmış ve güverteye 16 mermi isabet etmişti. Gemi, İskenderun Limanı’ndan hareketle İzmit Limanı’na gidiyordu. İki Türk limanı arasında seyir yapan gemi, Rodos açıklarında Yunan Sahil Güvenliği tarafından durdurulmak istenmiş, kaptan itiraz edince de gemiye saldırı başlatılmıştı.
2020 yılında ise özel bir tekneye ateş açan Yunan Sahil Güvenliği 3 kişiyi yaralamış ve tekneyi batırmıştı.
TÜRKİYE DOĞRUDAN MUHATAP
Yunanistan’ın bu saldırgan tutumuna yönelik Türk kamuoyunda da çeşitli tartışmalar da başladı. Geminin Komorlar bayraklı olması ve saldırının uluslararası sularda yaşanması, kimilerince Türkiye’yi çok da ilgilendirmeyen bir vaka olarak değerlendirildi. Halbuki; uluslararası hukuka göre bir devlete/Türkiye’ye sorumluluk yükleyen 3 tip gemi bulunuyor. Bunlar; bayrağı Türk olan gemiler, sahibi Türk olan gemiler ve personeli Türk olan gemiler. Türkiye’nin, ister kendi karasularında ister açık deniz alanlarında olsun, bu tip gemiler üzerinde çeşitli tasarrufları bulunuyor ve bir saldırı durumunda koruma, hesap sorma ve misilleme hakkı saklı tutuluyor.
YUNANİSTAN KENDİ AYAĞINA SIKTI
Diğer yandan Yunanistan, bu saldırısı ile hukuki olarak kendi tezlerine karşı da fiil işlemiş oluyor. Adalar Denizi’nde karasuları genişliğinin 12 mil olduğunu iddia eden Yunanistan, Bozcaada’nın 11 mil açığındaki bir ticari gemiye “uluslararası sular” prosedürü uyguluyor. Halbuki Atina’dan beklenen, buranın Türk karasuları olduğu değerlendirmesinden yola çıkarak Türkiye’nin iç hukukuna tabi olduğunu belirtmesi ve Türk makamları ile irtibata geçmesiydi. Böylece Yunanistan da Ege’deki karasularının 12 mil olmadığını bir devlet uygulaması ile pekiştirmiş görünüyor.
KORSANLIK HORTLADI
Uluslararası sularda suç ile mücadelenin katı bir prosedürü var. Köle ticareti, uyuşturucu kaçakçılığı gibi suçlara ilişkin bir istihbarat dahi alınmış olsa, gemiye çıkma için öncelikle bayrak devleti ile irtibata geçilmesi gerekiyor. Bayrak devletinin izninin ardından kaptanla konuşularak ve izin alınarak gemiye çıkılabiliyor. Sivil gemilere ateş açmak ise savaş durumunda dahi yapılmayan bir uygulama. Böylece Yunanistan, 1856 Paris Deklarasyonu ile yasaklanan “korsanlığı” yeniden hortlatmış oluyor. Korsanlık, deniz haydutluğundan farklı olarak, savaş durumunda devlet onayı ile yapılan faaliyetlere deniliyor ve Paris Deklerasyonu’nun 1. Maddesi aynen şöyle yazıyor: “Korsanlık yürürlükten kaldırılmıştır ve öyle kalacaktır.”
YUNAN SAHİL GÜVENLİĞİ KOLLUK YETKİSİNİ AŞIYOR
Yunanistan’ın yaptığı bir başka hukuksuzluk ise Sahil Güvenliğe verdiği kolluk yetkisi. Dünyada bu yetki, karasuları ve Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) içinde kullanılabiliyor. Fakat Adalar Denizi Bern Mutabakatınca dondurulmuş deniz durumunda olduğu için henüz MEB’ler bulunmuyor. Dolayısıyla Yunan Sahil Güvenliği’nin kolluk yetkisini yalnızca kendi karasularında (6 mil) kullanması gerekiyor. Sorgusuz sualsiz ateş açma yetkisi ise hiçbir kuvvetin hakkı değil.
EGE’DE SORUN SİLAHLA ÇÖZÜLÜR
Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, önceki gece CNN Türk’te katıldığı programda Yunanistan’ın saldırısını değerlendirdi. Konunun hukuki boyuta sıkıştırılmaması gerektiğini kaydeden Perinçek, “Yunanistan ve ABD ile Türkiye arasındaki anlaşmazlıklar bir mahkemede, hukuk çerçevesinde çözülmeyecek. Zaten bugün mahkeme yok. Uluslararası hukuk tartışmalıdır. Biz nereden kamuoyunun dikkatini uzaklaştırıyoruz: Bu konular silahla çözülecek! Yargıç gibi bu olayı araştırdığımız zaman Türkiye kamuoyunun dikkatini o hukuki çerçeveye hapsediyoruz. Bu işler silahla çözülecek.” dedi.
'ABD YUNANİSTAN’I YALNIZ BIRAKMAZ'
Amerika’nın Yunanistan’ı üzerimize sürdükten sonra Atina’yı yalnız bırakacağı yönündeki tezlerin de doğru olmadığını vurgulayan Perinçek, şunları söyledi:
“'Amerika, Yunanistan’ı üzerimize sürer ve sonra onları ortada bırakır' gibi bizleri aymazlığa sürükleyecek söylemlerden uzak durmalıyız. Amerika, Türkiye’ye karşı bir başarı kazanacaksa Yunanistan’ı ateşe sürer. Çünkü Yunanistan’ın yenilgisi ABD için felaket denilebilecek sonuçlar doğurur. Bu güçlerin imkanları konusunda da hayaller kurmamalıyız. Amerika nükleer bir güç. Bizimle birlikte ABD’nin tehdidi altında olan çok geniş bir ülkeler manzumesi var. Bunların bizimle hareket kabiliyetini artıracak siyasetler geliştirmemiz lazım. Mesela Rusya’ya, İran’a olan yaptırımları kesinlikle tanımamamız lazım.”