22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ege'nin birikimini belgeledi

CKD’miz 26 yaşını kutlarken bizi nadide bir Cumhuriyet kadınıyla daha buluşturdu. İlkokul 1. Sınıftan beri yazıyor, belge topluyor, sergiliyor. Aralarında Kubilay’ın oğluyla röportajı, Yörük Ali Efe’yi tanıyanların anlatımları, Sümerbank’ın dokumaları var…

Ege'nin birikimini belgeledi! Her bir cümlesi belgeye dayalı

Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD)’nin en faal şubelerinden biri olan Konak şubesinin bin bir değerli üyesi arasında Bingül Adalığ Gökalp de var. Üretkenliği, çalışkanlığı dillere destan. Adını hep duyar, kitaplarını görür, 100. Yıl sergisine katkılarını bilir, saygı duyarız. Nihayet tanıştık. Bir sorduk, bin anlattı. Karşımıza belgeselcinin piri çıktı.

SANDIKTA KALMASINLAR

Bingül öğretmen, ilk sergisini 90’ların başında açmış. Bir akrabasının sandığından çıkan uzun kuyruklu bir gelinlik ilham vermiş. Eşten dosttan 30’lar dönemine ait iki yüze yakın giysi ve obje toplamış, fotoğrafları tek tek kartonlara yapıştırmış. Her birinin tarihi ve hikayesi de eşlik ediyormuş. Adeta müze gibi bir sergi açmış. Okuma merakı ve öğretmen olma hayaliyle yola çıkmış... Kendisinden dinleyelim: “Çocukluğumda öğrenci sesi gazetesi çıkartırdık. Birinci sınıftan itibaren çok kitap okuyordum. Kütüphanedeki yırtılmış kitapları alırım, götürürüm, temizlerim, yapıştırırım. Daha ilkokula başlamadan öğretmenlik mesleğine hayrandım. De o var gözünüze kestirdiniz. Yani öğretmen oldum. Mahalledeki bütün çocuklar öğrencim olurlar, onlara sorular sorarım. Mesela, ağaç neden korunmalı? Su neden bizim için önemli? Çünkü, işte çamaşır yıkarım, bulaşık yıkarım filan. Onları böyle konuşturuyorum. Sonra kendimiz bayram yürüyüşleri yapıyoruz…”

Ege'nin birikimini belgeledi - Resim : 1

İLK KİTAP İLK SERGİ

İlk kitabını yazdığı 1990 yılı, aynı zamanda ilk serginin açılış yılı. “Kütüphaneyi katkı olsun, kütüphaneye ilgi çekmek için küçük bir kitap yazıp bastırdık. Birinci sergim de aynı yıl, 1990’da açıldı. Konusu bir Aydın eviydi. Yüz yıl öncesinin eşyalarıyla döşedik, sergiledik. Lambaları, simli divan örtüleriyle mutfak eşyalarını topladık. ‘Kırılacak, dökülecekleri siz kendiniz getirip koyacaksınız, tekrar alacaksınız’ diyordum. Nerdeyse bir yıl boyunca bunları derledim, topladım… Sultanhisar Nisa Festivaline denk getirdik, 3 gün açık kaldı.” Sergi ilgi çeker, devamı gelir. Bir banka sponsor olur, fotoğraflar, giysiler, objeler tekrar vatandaşın hafızasına sunulur. Hatta Nazilli’nin kurtuluş günü yıldönümlerine denk getirilmeye başlar, mülki idare veya belediyelerden talep gelir, ta İzmir’e bile taşınır. Sergi sayısı 34 sayısına ulaşır. Neler neler vardır o salonlarda. Atatürk’ün Sümerbank’ı açılışına geldiği günün fotoğrafları mı istersiniz? Yoksa Nazilli’nin düşman işgalinden kurtuluş günü mü? Böyle böyle araştırmalar yapılırken, yolu Sultanhisar’ın eski Belediye Başkanlarından Zühtü Bey’in hikayesiyle kesişir. Osmanlıca yazdığı kitap notlarına ulaşır. Dili sadeleştirir, Türkçesini ve tarihleri üniversiteden uzmanlarla doğrulatır. Zühtü Bey’in hem aydın hem örgütçü karakteri ortaya çıkar, sandıklardan kitap raflarına bir kaynak olur. Ortaya ‘Sultanhisarlı Ali Zühtü Bey’in 2. Meşrutiyet ve 1. Dünya Savaşı Anıları’ çıkar. Daha 16 yaşındayken bir dernek kurarak atıldığı milli mücadele anıları bugüne ışık tutar…

Ege'nin birikimini belgeledi - Resim : 2

EGE DAĞLARINDAKİ KAHRAMANLAR

Bingül hanımın belgelerinde, Nazilli’de pamuk üretme çiftliğinde başlayan hayattaki tanıklıkları, yöresel hikayeler apayrı bir başlık. Okudukları, yaşadıkları, araştırdıkları hep Ege. Medyanın eğip bükemediği, farazi kampanyaların yürütülmediği hep gerçek hikayeler. Günümüzde her cumbalı eve “Rum evi”, her taş yapıya “Rumlardan kalma” veya 9 Eylül’ü “Barış günü” diye kutlayıp “Türklerin çıkarttığı büyük yangın” diyenlere ibret olacak kadar gerçek… Bingül öğretmen anlatsın tanıklıkları: “Nasıl dağlara çıktıklarını, o kadınları ellerinden, memelerinden tutunarak nasıl tecavüzler, çocuk cinayetleri, bunları anlatıyorum. Dağın bir köyünde yapılan bir mücadele var mesela, ama şimdi oralar işte Rum köyü, diye anlatılıyor. Bir 31 Mart olayı var mesela, Sultan nasıl karşılamış? Ya da gençlik kulübü kuruyorlar. Haklarında ‘Katli vaciptir’ emri çıkıyor, bahçeden bahçeye nasıl kaçıyorlar. Yereldeki örgütlenmeyi görüyorsunuz. Sultan tahttan indirildiğinde köylülerin sevincini, Sultanhisarlı çocukların işgal anılarını anlatıyorum Anılar’da. Yörük Ali Efe'nin ortaya çıkışı var. Buranın kurtuluş günü olan 5 Eylül’de fırın yanmış, orada bulunan fırıncı çocuğu anlatıyor yaşadıklarını.” Bingül Adalığ, ilk kaleme aldığı Anılar’ını genişletiyor, kitabı baskı aşamasında. Fotoğraflar ve ek tanıkların anlatımlarıyla 250 sayfalık bir esere ulaşabileceğiz. Yörenin simge kahramanı, devrim şehidimiz Kubilay’ın oğluyla yaptığı söyleşi de kitapta yer alacak. Bir dönem Nazilli’de yaşadığını öğrenir Vedat Kubilay’ın. “Annesiyle babasıyla ilgili bilgiler almak istedim. Olayı biliyoruz fakat bir de onun ağzından duymak istedim. Sümerbank'ta çalışmış, Nazilli'de oturuyor. Annesiyle babası Kubilay’ın Aydın'da kıyılan nikahları, ilk resmi nikahmış!

KAHVEHANE DEĞİL KÜTÜPHANE OLACAK

“Çalışma hayatımı sürdürürken bir kütüphanemiz vardı. Belediye Başkanı seçim öncesi orayı partilileri toplayabilmek için bir kahvehaneye çevirmek istedi, olamaz, dedim. Kaymakama, Emniyet’e, Vali’ye kadar gittim. Vali Yazıcıoğlu Tokat’tan yeni gelmişti, dilekçemi verdim dedim. Kütüphane, kahvehane oluyor! ‘Köylerde muhtarla işbirliği yapın, okul açın, çocuklarınızı okula gönderin’ diyorsunuz, burayı kahvehane yaptırmayın, çocuklar gelsin kitap okusun… Hepsi anılarımda yazılı.”

Cumhuriyet Kadınları Derneği