Eğitim-İş Ankara Şube Başkanı Kutlu: Asıl Genel Merkez soruşturulsun!
‘Savunma skandalı’nın ardından Eğitim-İş Genel Merkezi sessizliğini koruyor. Denetleme Kurulu Başkanı Kadem Özbay yorum yapmaktan kaçınırken Ankara Şube Başkanı Bayram Kutlu, "Tüzüğe asıl aykırı hareket eden Genel Merkez yöneticileri, onların hakkında soruşturma açılması gerek" dedi.
Çocukları terör örgütü PKK tarafından dağa kaçırılan Diyarbakır annelerini ziyaret eden 6 öğretmenin tüzüğe aykırı olarak ihraç edilmesine bir tepki de sendikanın Eğitim-İş Ankara Şube Başkanı Bayram Kutlu’dan geldi. Kutlu, “Soruşturulması gereken öğretmenler değil HDP ile kol kola gezip Diyarbakır annelerinin mücadelesine sırt çevirenlerdir” diyerek ihraç kararlarını eleştirdi.
Diyarbakır annelerini ziyaret eden 6 öğretmen hakkında Birleşik Kamu-İş Konfederasyonuna bağlı Eğitim-İş Genel Merkezi tarafından ikinci kez ihraç kararı istenmiş, soruşturma sürecinde öğretmenlerin savunmaları dahi alınmamıştı. Eğitim-İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım'ın "Üyelerimizden biri HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaşı ziyaret etse aynı işlem onlar içinde uygulanır" diyerek HDP ve Diyarbakır annelerini bir tutması tepkilere neden olurken, Merkez Disiplin Kurulu (MDK) Başkanı Levent Çakan, öğretmenlerin savunmalarının alınmamasının sorumluluğunun genel merkezde olduğunu söylemişti.
DENETLEME VE DİSİPLİN SESSİZ
Gelişmelere ilişkin Merkez Denetleme Kurulu Başkanı Kadem Özbay, Merkez Disiplin Kurulu üyesi Ali Mutlu, yönetimin bir açıklaması olmadan bilgi vermek istemediklerini söyleyerek sessiz kalmayı tercih etti. Eğitim-İş Genel Merkezinde de konuya dair yeni bir açıklama gelmedi.
Aydınlık’a konuşan Ankara Şube Başkanı Bayram Kutlu ise "Biz Diyarbakır annelerinin mücadelesini destekliyoruz. Anneler, HDP'nin burada PKK terör örgütüne adam devşirmesine karşı bir eylem yapıyorlar ve biz o mücadelenin yanındayız" dedi. Kutlu, şunları söyledi: “Diyarbakır annelerini ziyaret etmek herkesin hakkıdır. Çocuklarının PKK'nın elinden kurtarılması için yaptıkları mücadele haklı bir mücadeledir.
“Burada çarpıtılan konu şu; bizim üyelerimiz bizden izin almadan sendikamızın veya konfederasyonumuzun adını kullanarak gitmeleri durumu esas. Aslında böyle bir gerekçe de olamaz çünkü Eğitim-İş ve konfederasyon adına değil, konfederasyon ve Eğitim-İş’te örgütlü olan Hepimizin Sendikası olarak ziyaret edildiğini ve bu mücadeleye destek verildiğini söylüyorlar. Burada Eğitim-İş veya konfederasyonu doğrudan doğruya bağlayan herhangi bir şey yok. Böyle gruplar her kitle örgütünde, her sendikada mutlaka vardır. Bu gruplar kendi adlarına sendikalarından bahsederek açıklama yapabilirler, düşüncelerini fikirlerini kitlelere ulaştırabilirler. Orada bir tüzüğe aykırı, tüzüğün ilkelerini ihlal eden ya da konfederasyonun ve Eğitim-İş'in amaçlarına, ilkelerine aykırı herhangi bir şey yok."
‘SENDİKANIN TUTUMU TAM TERSİ OLMALIYDI’
Bayram Kutlu, bu durumda Eğitim-İş yönetiminin aslında sendika tüzüğüne aykırı davrandığını belirterek şunları söyledi: “Bu durum bilakis sendika ve konfederasyonun desteklemesi, eleştirmemesi ve yanımızda olması gereken bir durumdur. Eğitim-İş Sendikası resmen tüzükteki maddeye aykırı bir işlem yapmaktadır. Şimdi diyorlar ki ‘mahkemenin kararı delegelerin iradesine üstün tutulamaz’. O zaman mahkemeler neye yarar; ortada olumsuz bir şey varsa onu siz mahkemeye götürürsünüz, ister sendika olur, ister kişi ve gruplar olur, sendika mahkemeye götürür ve der ki ‘bu konu hakkındaki harekete itiraz ediyoruz, bu sendikamızın işleyişine ve tüzüğüne aykırıdır onun için mahkemeye başvurduk’. O zaman şöyle bir şey var 1982 anayasası yüzde 98 oyla kabul edildi. ‘Halkımızın yüzde 98’i onaylamıştır, siz nasıl buna tepki gösterirsiniz, nasıl eleştirirsiniz’ diyebilir miyiz? Kitle örgütlerinin, sendikaların, partilerin diğer kuruluşların anayasadaki bazı maddeleri halkın menfaatine çıkarlarına aykırı olduğuna dair, bir itirazda bulunamazlar mı? Bu itiraz tüzük, amaç ve ilkeye aykırı olur mu? Olmaz tabii ki. Burada da durum böyle… Delegelerin iradesi gasp edilmiyor tam tersi, delegelerin sendika genel merkezine seçilenlere bir yetkisi var. O verdiği yetki ne? Sendika tüzük ve amaçlarına uymak koşuluyla faaliyetlerini sürdürmesi ve bu faaliyetlere Genel Merkez'in öncülük ve liderlik etmesidir. Biz de burada diyoruz ki: Sendika, tüzük amaç ve ilkelerine aykırı bir faaliyet yürütmekte ve bu faaliyeti üyelerine karşı kullanmaktadır."
‘ESAS DAVA AÇILMASI GEREKENLER YÖNETİM’
Bayram Kutlu, Eğitim-İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım’ın HDP ile Diyarbakır annelerini bir tutan cümlelerine ilişkin, şunları söyledi: "HDP ve anneleri bir tutan kurumlar hakkında bir şeyler yapılmalıdır. Disiplin Kurulu içerisindekiler ve sendika içindeki diğer yetkili organlar şunu yapmalı: PKK'ya destek veren HDP’nin yanında nasıl olursunuz? ‘Bu, sendikanın tüzük ve amaçlarına aykırıdır’ diye asıl onlara dava açılması lazım. Esas dava açılması gereken kişiler onlar. ‘Tüzükte terör örgütü destekçilerinin yanında olunacaktır’ diye bir kural, ilke yoktur. Kendileri HDP ile beraber kol kola yürüyor ve Diyarbakır annelerinin çocuklarını kurtarma mücadelesine sırt çeviriyorlar. Bu durum tamamen halkın menfaatine ve Türkiye'nin bağımsızlık mücadelesine aykırıdır. Asıl soruşturulması gereken bu kararı verenler ve bu fikre katılanlardır. Onlara soruşturma açılması gerekmektedir."