Eğitimde telafi yüz yüze olmalı
Türk Eğitim Derneği’nin düşünce kuruluşu TEDMEM tarafından hazırlanan, “Türkiye’nin Telafi Eğitimi Yol Haritası” başlıklı raporda, eğitimde telafi programının yüz yüze olması gerektiği vurgulandı.
Raporda, “Uzaktan eğitim sürecinde oluşan kayıpların telafisi uzaktan eğitimle giderilemez. Çocuklarımızın bir an önce okula dönmesi ve öğrenme kayıplarının telafisi için toplumsal seferberlik başlatılmalıdır” ifadeleri yer aldı.
Milli Eğitim Bakanlığı okul takvimine göre 2020-2021 eğitim öğretim yılı 2 Temmuz’a kadar devam edecek. Haziran ayında uzaktan eğitim sürecinde oluşan kayıpların telafi programı başlayacak. Programın ayrıntıları henüz kamuoyuna açıklanmadı. Müfredat ise neredeyse tamamlanmak üzere. Öğrenciler, veliler ve öğretmenler önümüzdeki 1 aylık sürede ne yapılacağı konusunda bilgilendirme bekliyor. TEDMEM’in hazırladığı raporda hem salgın sürecinde yaşanan kayıplar hem de nasıl telafi edilebileceği ele alındı.
EĞİTİMDEN KOPUŞ RİSKİ ARTTI
Salgının ilk yılında Türkiye, OECD ülkeleri arasında okullarını en uzun süre kapalı tutan ikinci ülke oldu. Bazı sınıf düzeyleri için yüz yüze eğitim hiç başlatılamadı. Raporda kayıpların telafi edilmemesi halinde yaşanabilecek sonuçlar şöyle sıralandı: “Öğrenmenin sürekliliği sağlanamaz ve öğrenme kayıpları artar. Öğrenme yoksulluğu artar. Öğrencilerin iyi olma hallerinin sağlanması zorlaşır. Okul terkleri artar. Öğrenciler arasındaki mevcut öğrenme farkları artar. Çocuk işçiliği artar. Çocuk evlilikleri ve erken yaşta gebelik riski artar. Ekonomik kayıplar artar. Toplumsal ve küresel eşitsizlikler derinleşir.”
GÜVENİLİR ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
TEDMEM raporunda telafi eğitimine ilişkin temel ilkeler de açıklandı. Bunlar şöyle:
Hiçbir öğrenci olması gereken düzeyin gerisinde bırakılmamalıdır.
Öğretmenler her koşulda desteklenmelidir.
Telafi sürecinin hayata geçirilmesi, öğretmenlerin ve öğrencilerin bireysel çabasına bırakılmamalıdır.
Öğrencilerin öğrenmeye etkin bir şekilde katılabilmeleri için sosyal ve duygusal iyi olma halleri önceliklendirilmelidir.
Her bir öğrencinin öğrenme kayıpları ve eksikliklerini tespit etmeye kaynaklık edecek geçerli, güvenilir ve aynı zamanda süreç odaklı bir ölçme değerlendirme yaklaşımı benimsenmelidir. -Karar alma süreçlerinde telafi programının genel çerçevesi ve temel prensipleri merkezi düzeyde belirlenmeli; uygulamada okulların ihtiyaçları esas alınmalıdır.
Yalnızca geriye dönük ve kayıp odaklı bir planlama değil, mevcut sınıf düzeyi ile uyumlu bir planlama yapılmalıdır.
YENİ REHBERLİK ANLAYIŞI
Rapora göre telafi eğitimi için atılması gereken adımlar ise şöyle: “Tüm öğretmenler ivedilikle aşılanmalı. Okula güvenli geri dönüş ve telafi süreçleri için bütçe planlaması yapılmalı. Okullardaki ihtiyaç ve kaynak farklılıkları giderilmeli. Öğrenciler ve öğretmenler salgının neden olduğu kayıplarla baş başa bırakılmamalı, tüm paydaşların görev ve sorumlulukları tanımlanmalı. Telafi programı için okul süresi dışında ek zaman oluşturulmalıdır. Okul rehberlik servislerinin, salgınla birlikte değişen rehberlik ve psikolojik danışma ihtiyacını karşılamak üzere yeni koşullara uygun bir rehberlik anlayışı geliştirmesi sağlanmalı.”