Ekilmeyen araziler başkasına
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, iki yıl üst üste ekilmeyen arazileri başkasına kiralayacaklarını söyledi. Yumaklı, arazi toplulaştırmasına yoğunlaşacaklarını bildirdi.
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle bir araya geldi. Bakanlığının çalışmalarıyla ilgili bilgiler veren ve gazetecilerin sorularını yanıtlayan Yumaklı şunları söyledi:
TARIM STRATEJİK SEKTÖR
İklim değişikliği, nüfus artışı, göç, jeopolitik riskler, doğal afetler, salgın hastalıklar gibi hususlar tarım sektörünü stratejik bir hale getirmiş durumda. Ayrıca pandemiden bu yana gündemimize gıda milliyetçiliği, gıda ticaretindeki korumacı eğilimler ve tekelleşmeler de bunlara eklenmiş oldu. Bütün bu etkenler yeni bir paradigma değişikliğini ortaya çıkardı bizler için. Biz bunların tamamını yeni normal olarak tanımladık. Artık teoride kalan hususların, hayatımıza girdiğini görmeye başladık. Dolayısıyla biz bunların hepsine yeni normal diyoruz.
SU TALEBİ ARTACAK
Yapılan araştırmalar hepimizin malumu dünya nüfusunun 30 yıl sonra 10 milyara, Türkiye’deki nüfusun da yaklaşık 100 milyona ulaşacağını, su talebinin ise yüzde 55 oranında artacağını gösteriyor. Biz bu nedenle konuya stratejik bir pencereden bakmaya çalışıyoruz ve gerçekten de bunu bir milli güvenlik meselesi olarak değerlendiriyoruz.
ODAK NOKTAMIZ ÜRETİM
Projelerin tamamının odak noktası ise üretim oldu, olmaya da devam edecek. Tarladan sofraya giden bütün süreçlerde girdi maliyetlerini düşürmek, verimlilik ve kaliteyi artırmak, tarımı dijitalleştirmek, yönetimi sadeleştirmek bizim en önemli gündem maddelerimiz.
Bitkisel, hayvansal ve su ürünleri üretimiyle, ormancılık faaliyetleri açısından büyük potansiyelimiz var. Birçok üründe kendimize yeterliyiz, önemli bir kısmında da yeterli olma potansiyeline sahibiz. Coğrafi konum ve olası pazarlara yakınlık açısından da yine stratejik bir konuma sahibiz. Tüm bu parametreler ışığında hedefimiz üreticiyi güçlendirmek, tüketiciyi de korumak.
Hedeflerimizi dört ana başlık altında topladık. Bunlardan birisi sürdürülebilirlik, diğeri verimlilik, bir diğer kayıtlılık ve son olarak da kalite.
ÜRETİM PLANLAMASI
Eğer biz üretimin sürdürülebilirliği için hangi konuyu öne çıkarmalıyız diye sorarsak üretimin planlanması konusu. Zaten halihazırda yasal alt yapısı oldu, bununla ilgili ikincil mevzuatlar yani üretim planlamasının hayata geçmesi için şu anda son hızla devam ediyoruz.
Biz bu üretim planlamasını neye göre yapacağız sorusunun cevabı ise ihtiyacımız, toprak durumumuz, su yapımız bütün bunları gözeterek bir üretim planlaması yapmamız gerekir. Arkadaşlarımızın da bütün çalışmaları bu yönde. Ayrıca sözleşmeli üretim de yine üretim planlamasının ayrılmaz bir parçası.
Ayrıca Türkiye’de bir Su Kanunumuz yok maalesef. İklim değişikliğini konuşuyoruz ama bunun da çok süratle hazırlanması gerekir. Dolayısıyla bunun hazırlanması çalışmaları başladı. Ayrıca Mera Kanunu çok eski tarihlerden beri gelen ve günümüz ihtiyaçlarına kısmen cevap veren bir kanun. Bununla ilgili değişiklik hazırlıkları başlandı.
TARIMDAN ÇIKIŞ VAR
Tabii bütün bunları yaparken elbette çok önemli bir diğer başlığımız var, o da bunları yapabilmeniz için tarımsal üretimin içerisindeki gençlerin ve kadınların sayısını artırmanız gerekir. Kadın ve gençlerimizin sayısını mutlaka artıracak projeleri bizler hayata geçireceğiz.
Hacimsel olarak büyük olmayan, küçük arazilerde yapılmış olan üretimin maliyetlerinin ne kadar yüksek olduğunu hepimiz biliyoruz, dolayısıyla arazi toplulaştırma konusuna da yoğunlaşacağız.
TARIM SAYIMI GÜNDEMDE
Tarım sayımı, istatistik işletme bilgisi, hayvan sayısı, arazi bilgisi gibi aklımıza gelen tüm verilerin sayılması ve kayıt altına alınması demek. Tarım sayımı için gerekli hazırlıklar büyük ölçüde tamam, TÜİK tarafından bunun sayım metodolojisi, bütçesi ve teknik yöntemleri yürütülüyor, inşallah en kısa zamanda Hazine ve Maliye Bakanlığımızla bir protokolle kurumlar arası görev ve sorumlulukları belirleyerek çok uzunca bir süredir yapılmamış tarım sayımını da gündeme getirmiş olacağız.
TMO SİLO PATLAMASI ARAŞTIRILIYOR
TMO’nun Türkiye’nin 8 yerinde limanlarda siloları var. Bakımları da düzenli bir şekilde yapılır, ama bu boyutta açıkçası bizim de tahmin etmediğimiz bir şeydi. Bu çok önemli bir olay, dolayısıyla biz her yönünü araştırıyoruz teknik olarak. Aynı zamanda savcılıklar da araştırıyor. Biz de hem teknik açıdan hem de iç denetim açısından gerekli görevlendirmeleri yaptım. Tüm yönleriyle araştırıyor. Ama ilk etapta gördüğümüz bunun teknik bir olay olduğu. Elbette teknik inceleme sonucu çıktığında daha detaylı, daha sağlıklı, doyurucu bilgi vermek mümkün.
TMO’DAN ŞİKAYETLER
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), 85 yıllık tarihinde ilk kez bu dönem aldığı kadar ürünü almadı. Sadece bir ayda 5,7 milyon ton ürün aldı. Geçen yıl toplamında 6 milyon ton almıştı. Sebebi ne? Sebebi, fiyat açılandıktan sonra özellikle bu işin ticaretini yapanlar tarafından bir bekle-gör politikası uygulandı. Alım yapmadığı için bu kesimler, ürünlerin tamamı TMO’ya geldi birdenbire. Takdir ederseniz ki, bu kadar büyük hacimde bir ürünün aynı anda alınması söz konusu değil, dolayısıyla bunlar bir randevu sistemine bağlandı. Randevu sistemine ilk başlarda çok yoğun başvurudan dolayı kaldıramadı, onu revize etmek gerekti. Hatta lisanslı depoların boş alanlarını, atıl kapasitelerini TMO’nun sistemine bağladık, bunlar da yetmedi, eski usul toprak altına depolama sistemi başladı, büyük alanlarda. Bugün itibarıyla yaklaşık 6,5 milyon tonun üzerinde alımı var ve 4 milyon ton da randevu var. Yani toplamda 10 milyon tonu geçecek.