Ekonomik toparlanma mali krize toslayabilir
Küresel ekonominin mütevazı bir toparlanma dönemine girdiği senaryoda, riskli ABD tahvilleri ve gelişen ülke kurumsal tahvil pazarı kaynaklı bir panik veya mali kriz yaşanabileceği bildirildi. Istanbulanalytics'in piyasa notunda iflas ve temerrütlerin bu piyasalardan başlayacağı öngörüsü yer aldı
Mart ayı başında Türkiye ekonomisine ilişkin 2020 yılı büyüme verisi açıklanacak. Son çeyreğe ilişkin öncü veriler ışığında bir tahmin grafiği yayınlayan BBVA Türkiye Başekonomisti Alvaro Ortiz, son çeyrekte ekonominin yüzde 7.8 oranında, 2020'nin tamamında da yüzde 2.3 oranında büyüdüğünü öngördü. Böylece Türkiye, Çin dışında salgın etkisiyle geçen kriz yılında büyümeyi başaran sayılı büyük ekonomilerden biri oldu. Elbette bu büyümenin bir bedeli vardı. Bu bedeli, kasım ayındaki kur şoku arından gelen sert faiz artırımı ve şubat ayı ile başlayan durgunlaşma ile ödüyoruz. Yanında da acı sos olarak yüksek enflasyon. Söz konusu büyüme Türkiye'nin marko dengelerini de ciddi oranda bozdu. Merkez Bankası'nın açıkladığı Uluslararası Yatırım Pozisyonu verilerine göre Türkiye'nin döviz açığı 2020 sonunda 402.9 milyar dolara çıktı. Bu tutar geçen yıl 346.5 milyar dolardı. Açığın artmasında Türkiye'nin varlıklarının dolar karşılığının yüzde 5 oranında azalması ve yükümlülüklerinin de yüzde 7.3 oranında artması etkili oldu. Türkiye ekonomisinin dolar bazında büyüklüğünün 2020 sonunda 720 milyar dolar civarında olmasını bekliyoruz. Buna göre döviz açığımız milli gelirin yüzde 56'sına erişiyor.
2019 ÖNCESİNE DÖNÜŞ KOLAY DEĞİL
Eski Hazineci Hakan Özyıldız'ın Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) verilerinden aktardığına göre 2020 yılında Türkiye’de; şirketlerin+ kamunun+ finansal sektörün + hanelerin borçlarının toplamının GSYH’a oranı yüzde 174 oldu. Bunun yarısı TL diğer yarısı dövizli borçlardan oluşuyor. Bunun yanında IIF verilerine göre küresel borcun ülkelerin toplam GSYH'sine oranı ise geçen yıl 35 puan artarak yüzde 355'in üzerine çıktı. Söz konusu oranda kaydedilen artışın, 2008'deki küresel mali krizde görülen yükselişin çok ötesinde olduğu belirtildi. Bu borçluluk ortamında hem gelişen hem de gelişmiş ekonomiler 2021'de krizin etkilerini giderip toparlanmayı umuyorlar. Ancak işler planlandığı gibi gitmeyebilir. Ekonomist Atilla Yeşilada'nın başında olduğu Istanbulanalytics ekibinin hafta içinde geçtiği piyasa notuna göre, “salgın yarın bitse dahi, dünya ekonomisinin kısa erimde çıktı açığını kapatıp 2019 zirvesinin ötesine gideceğine dair yeterli kanıt yok.” Istanbulanalytics uzmanlarına göre küresel riskli varlıklarda mayısa kadar ciddi bir çöküş ihtimali düşük, çünkü halihazırda fiyatlamaları şekillendiren beklentilerin abartılı olduğu ancak mayıs ayı gibi ortaya çıkacak.
MAYISTA BELİRECEK YEDİ ETKİ
Notta mayıs ayında neler olabileceğine ilişkin ise şu öngörüler yer aldı: “1-Salgın bitmeyecek. Uluslararası seyahat ve sosyal aktivite kısıtlamaları bugünden çok daha gevşek olmayacak. Yani, dünya yaz turizm sezonunu kaybedecek. 2- Bir takım mutant varyantlarla mücadele etmek için her yıl düzenli aşılama gereksinimi doğacak. 3-Biden’ın Çin, Rusya ve belki de Türkiye’ye karşı attığı adımların ekonomik aktiviteyi örselediği görülecek. Bu dönemde altın yine gözde olabilir. 4- Genel kanının aksine Çin başta gelişmekte olan ülkelerin iç talep zafiyeti, enerji ve gıda enflasyonu nedenleriyle dünya ekonomisine katkısı umulandan düşük çıkacak. 5- Sırf baz etkisi yüzünden dahi TÜFE (tüketici fiyat endeksi) ve çekirdek şubata nazaran yarım puan kadar daha yükselmiş olabilir. Eğer temel senaryomuzun tersine, dünya hızla 'eski günlerine' dönecekse, enflasyon beklentileri çok daha hızlı yükselir. 6- Nisan, mayıs gibi ABD 10 yıllık DİBS’de (devlet iç borçlanma senetleri) getiri tüm kürede denge bozucu olarak nitelediğimiz yüzde 1.75 düzeyinin yakınlarına erişebilir. Asya’da yüzde 1.3’u denedi bile. 7- Salgından en çok zarar gören restoran zincirleri, mağaza perakende, turizm ve konaklama, sivil havacılık, ticari emlak gibi sektörlerde iflas zincirleri başlayabilir.”
1987 WALL STREET'TE KARA PAZARTESİ
Notta dünyanın yeniden resesyona gireceği bir senaryodan bahsedilmediğine dikkat çeken uzmanlar, “Yukarda öngördüğümüz negatif gelişmeler dünyanın mütevazi bir tempoda toparlandığı ortamı yansıtıyor. Peki, mali kriz ya da panik nereden başlar? En riskli kesitler ABD junk tahvil (yüksek riskli tahviller) ve GOÜ (gelişmekte olan ülkeler) kurumsal tahvil pazarları. İflas ve temerrütlerin bu piyasalardan başlayacağı görüşündeyiz. Kripto-paralarda çok sert satışlar ve yüz milyarlarca doları bulan servet kayıplarının diğer piyasalara sirayet etmesi de takip edilmesi gereken bir risk” uyarısı yaptı. Mütevazı toparlanma senaryosunda, enerji başta olmak üzere sanayi emtiasına talebin artmayacağını ve hala Brent petrolde çok sert bir ayı pazarı beklediklerini belirten uzmanlar, şunları kaydetti: “Yine de, iyimser bir görüşle raporumuzu bitirelim: Bu kez mali kriz reel ekonomiyi yavaşlatacak ölçülerde seyretmeyecek. Çünkü FED ve AMB likiditeyi bol tutuyor ve sıkışan her kesime yaymaya dikkat ediyor. 1987 Wall Street Kara Pazartesi türü bir çöküş bekliyoruz. Türkiye penceresinden bakarsak, böyle bir senaryoda sıkıntımız ticaret veya banka finansmanı kanalı değil, sıcak paranın kaçması olacaktır.”