26 Aralık 2024 Perşembe
İstanbul 10°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Elinin hamuru değil, elinin kütü

Profesyonel veya lisanslı olarak spor hiç yapmadım. Herhangi bir spor kulübüyle maddi bağım hiç olmadı. Ortalama bir Karadenizli olarak, naçizane, Trabzonspor’u tutarım. Sporu rekabet alanı değil; “sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” sözünün gereği bir yerde görerek hayatımda uygulamaya çalışırım.

Elinin hamuru değil, elinin kütü
A+ A-
SELENGA ARTAR YAĞCI

Bununla birlikte iyi bir spor izleyicisi olduğumu söyleyebilirim. Futbol, basketbol, voleybol gibi takım sporlarının yanı sıra tenis, yüzme, jimnastik ve kış sporlarını seyretmeyi severim. Ve bütün bu seyrettiğim sporlarda rekabeti daha çok erkeklere yakıştırırım.Ayrımcılık değil ama kategorik olarak erkek takımlarının birbiriyle mücadelesini seyretmekten daha çok zevk alırım. Takım denince de aklıma hep erkek takımları gelir. Süper Lig takımları, A Milli Futbol veya Basketbol takımları gibi. Sporda, özellikle takım sporlarında mücadele ve rekabet tekelinin erkeklerde olmasını maalesef içselleştirmişim.

ZİRVEYE YARAŞIYORLAR

Filenin sultanlarıyla birlikte bu yargımda kırılma yaşıyorum. İlk defa bir takım sporunda kadınların mücadelesini erkeklerinkinden daha büyük zevkle seyrediyorum. Erkekler alınmasın ama voleyboldaki rekabetçilikte kendilerini biraz arka planda kalmış görüyorum. Sosyal medyada çok döndü, Sultanların final maçının final setinin sekizinci sayısındaki ralli örneğin… Melissa’nın, Ebrar’ın, Zehra’nın her kütünde; Hande’nin, Gizem’in, Elif’in her kurtarışında TV karşısında kendimi yerden yere attığımı hatırlıyorum. Böyle bir heyecanın ancak Messi, Ronaldo gibi yıldızların veya NBA yıldızlarının veya Djokovic, Federer gibi tenisçilerin rekabetinde yaşananlarla kıyaslanabilir olduğunu iddia ediyorum. Sultanlarımız sadece Milli Takım’ı şampiyon yaptıkları için değil, rekabet seyri bakımından da müthiş göz dolduruyorlar. Ellerinin hamuruyla değil, ellerinin kütüyle dünyaya kendilerini seyrettiriyorlar. Şampiyonalara, şampiyonluklara, birincilik kürsülerine ve de dünyanın zirvesine çok yakışıyorlar. Cumhuriyetimizin 100. yılına yakışan bir gururu Milletimize yaşatıyorlar. Kadınlarımızın rekabetçilik ve irade gücünü temsil ediyorlar. Cumhuriyet kadınlarımızın…

Voleybol Filenin Sultanları