Emekçi İşçi Önderi Selver Kaplan: Örgütlenen kadın özgürleştirir
Kaplan, 1 Mayıs'ın örgütlü gücün kazanımı olduğunu vurguladı. Kaplan, 'Örgütlenen kadın özgürleştirir. Türkiye’yi vatanını, milletini savunan kadın kahraman olur. Kadınların örgütlü olması ve öne çıkması lazım' dedi.
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'ne ilişkin emekçi işçi önderi Selver Kaplan, Aydınlık'a konuştu. 1 Mayıs'ın işçi sınıfının uğradığı bütün haksızlıklara karşı vermiş olduğu mücadeleyi anlatığını söyleyen Kaplan, “1 Mayıs, mücadele sonucu haklarını kazanmanın bayramıdır. Bayram olarak kutlanması, azimle çalışmanın kazandığını anlatır. Bu da örgütlü gücün kazanımıdır” dedi.
Kaplan, 1989 eylemlerinden, fabrikaların özelleştirilmesine ve örgütlü mücadelenin önemine ilişkin izlenimlerini ve deneyimlerini anlattı.
Kaplan, eşiyle evlenince Adana'ya yerleşti. O dönem Tekel Fabrikası’nda işe girdiğini anlatan Kaplan, Türkiye İşçi Köylü Partisi’ne nasıl üye olduğunu şöyle anlattı:
“Eşim Cumali 68 kuşağından, Ceyhan’da İşçi Köylü Dergisi ve bildiri dağıtırdı. Evlerde yayın organları okunur, siyasi sohbetler yapılırdı. Fabrikada her siyasi görüşten insan vardı. Ülkenin durumuna bakışta ciddi farklar, yanlışlar vardı. Gözlemledim, Türkiye İşçi Köylü Partisi’ni yakın buldum, üyesi oldum. Sonra işçisin, kadınsın, Sosyalist Parti Kurucusu ol, dediler. Yaşım tutmadı, kurucu olamadım.”
80 darbesinde örgütlü olmanın önemini gördüğünü söyleyen Kaplan, “Parti aidatlarımızla hapse atılan arkadaşlarımızın ailelerine yardımcı olduk, avukatlarını tuttuk. Evlerimizi paylaştık. Diğer siyasetlerde kaçan kaçtı, kalanlar çok ezildi” dedi.
DEVLETE KARŞI DEĞİL EZEN SİSTEME KARŞI MÜCADELE ETTİK
1989 Bahar Eylemlerinde, fabrikada toplu sözleşmelerin tıkandığı dönemde önder olduklarını söyleyen Kaplan, “Çünkü diğer gruplar kıralım, yıkalım, dökelim şeklinde eylemlerde direniyorlardı. Bize göre, devletin malı olan ve üretim yapan makinaları kırmak yanlıştı. Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni savunarak devrimi hedefliyorduk, hem şimdi hem devrimden sonra üretmemiz gerektiğini biliyorduk. Eylemlerimiz yıkmak için değil, haklarımızı almak içindi” ifadelerini kullandı.
Kaplan yaşananları şöyle dile getirdi:
“Fabrikada basın açıklaması eylemimizde, şube başkanımız ve işçi temsilcilerimiz nezarete alınmıştı. Sendika yetkilileri bizi içeriye davete geliyor, “Emniyete götürülen arkadaşlarımız gelmeden içeri girmeyeceğiz” diyerek, biz fabrika bahçesinde oturuyoruz. Emniyet müdürü geldi,“Hepinizi içeri atarım” dedi. Bir arkadaşımla ayağa kalktım, “İçeri girmiyoruz, isterseniz hepimizi nezarete atın” dedim. Milliyet, Cumhuriyet Gazeteleri o anın fotoğrafını manşetten verdiler. Eylem Türkiye’de büyük yankı yaptı.”
MÜCADELE İNANMIŞLIĞIN YANINDA CESARET DE GEREKTİRİYOR
Eylemlerin ardından işyeri temsilciliğine başlayan Kaplan şöyle sürdürdü:
“Sendikaya gelen yayın organlarını işçilere dağıtıyor, seminerlere kadın işçilerin katılımını sağlıyordum. Her eylemde örgütleme görevi verildi. Bu arada, partimde beni Merkez Karar Kuruluna seçtiler. Üç dönem MKK üyesi oldum. Özelleştirme adı altında Adana’da 55 büyük fabrika kapatıldı. En az işçi çalıştıran fabrikada işçi sayısı 2500’dü. Adana’da özelleştirmelere karşı komite başkanlığı yaptığım 4 işçi kurultayı düzenledik. Kurultaylarda 65 sendikacı konuşturduk. Özelleştirmenin ne olduğunu, ne getireceğini o günlerde anlatmaya çalıştık. Özelleştirme döneminde bize karşı çıkanlar, şimdi karşılaştığımda 'Sen bize anlatıyordun' diyorlar, bense 'Bunu size İşçi Köylü Partisi, Sosyalist Parti, İşçi Partisi anlatıyordu. Şimdi de Vatan Partisi anlatıyor' diyorum.”
İlkokul mezunu olduğunu söyleyen Kaplan, “Partimden edindiğim bilgilerle kendimi beş üniversite bitirmiş kadar güçlü, donanımlı hissediyorum” diyerek, “Bugün bana partinin çaycısı olacaksın deseler, çaycısı olurum. İşçisi olacaksın deseler, işçisi olurum. Başkan olacaksın dediler, başkan oldum” ifadelerini kullandı.
PARTİLİ YAŞAMIN İNSAN HAYATINA KATTIKLARI
“İyi ki İşçi Partisi kurucu üyesi ve Vatan Parti’li olmuşum. Partim hayatıma büyük zenginlikler kattı. Bu zenginlikleri aileme, çevreme yansıtmaya çalışıyorum. 1979’dan beri partili mücadele içindeyim. Hâlâ öğrenmeye, insanlara aktarmak için partimin vereceği bilgiye muhtacım. Birbirimizi özgürleştirmemiz lazım. Örgütlenen kadın özgürleştirir. Türkiye’yi vatanını, milletini savunan kadın kahraman olur. Bütün insanların, daha çok kadınların örgütlü olması ve öne çıkması lazım.
İNSAN KAZANMAK DÜŞÜNÜLMELİ
“Kişi hayatının önüne, partili mücadeleyi koymalı, insan kazanmayı düşünmeli, saygılı sevecen olmalı, bencil olmayıp fedakâr olmalı. Ben bunu, ben şunu yaptım dememeli. Mutlaka partiye, bir sendikaya, bir kitle örgütüne üye olmalı. Elbette kadınlarımızın Vatan Partisi’nde olmasını isterim. Çünkü Vatan Partisi Türkiye’nin, bugünü ve geleceği için milli çözümleri olan biricik partisidir. 1 Mayıs Emeğin Mücadele günü hepimize kutlu olsun.”
90'LARDA TÜRK BAYRAKLARINA SALDIRDILAR
“İlk 1 Mayıs eylemim, Türk-İş Sendika Başkanı Şevket Yılmaz Başkanlığında çiftçilerin traktörleriyle katıldığı 1 Mayıs’tı. Örgütlü mücadele ile ne kazanılır; örgütlü işçinin gücü birleşince, nelerin üstesinden gelirizi gösteren eylemlerdi. 90’lı yıllarda eylemlerde Türk Bayrağı kullanılmaz oldu. Biz Türk bayraklarıyla alana girince, saldırmışlardı. Bu televizyonlarda haber olmuştu.”