Emekliler için beş maddelik çözüm önerisi
İşçi emeklisi de olsa memur emeklisi de olsa durum aynı. Emekli kendine ve ailesine yetemiyor. Vatandaşa mikrofon uzattık. Emeklilerin örgütlü gücü Türkiye Emekliler Derneği Genel Başkanı’na çözümü sorduk.
Asgari Ücret Komisyonu bugün ikinci toplantısını yapacak. Komisyonun 2023 yılı için çalışmalara başlamasıyla emekliler de gündeme geldi. Dul ve yetim aylığı ile malullük ve iş göremezlik aylığı alan yaklaşık 4 milyonun da katılmasıyla Sosyal Güvenlik Kurumundan aylık alanların sayısı 14 milyona yaklaştı.
Emekli maaşları yıldan yıla asgari ücret karşısında eridi. 2002’de asgari ücret 184 lirayken en düşük emekli maaşı 257 liraydı. 2010’da asgari ücret 576 lirayken en düşük emekli maaşı 680 liraydı. Miktarlar 2015’te eşitlendi, 2016 itibariyle asgari ücret en düşük emekli maaşını her yıl artarak geçti. 2019’ta asgari ücret en düşük emekli maaşının iki katına çıktı.
EMEKLİLER ZORDA
Yıl sonu itibariyle en düşük emekli maaşı 3 bin 500 lira. Sürekli artan enflasyon emeklilere de zor günler yaşatıyor. Aydınlık vatandaşlara mikrofon uzattı. Değerlendirme ve talepleri dinledi. İşçi emeklisi ile memur emeklisinin aldıkları maaş değişse de tepkileri aynı oldu. “Kendimize ve ailemize yetemiyoruz.” dediler.
‘SAĞLIĞIMIZ İÇİN BORÇLANIYORUZ’
Nurten Onuş (70), 1977’de çalışma hayatına girdi. 1998’de temizlik görevlisi olarak mesai yaptığı fotokopi makineleri bakım ve tamirini üstlenen bir özel firmadan emekli oldu. Eşi de emekli olan Onuş, 4 bin 875 lira maaş alıyor. Eşi kendisinden daha düşük maaş alan Onuş, iki emekli olarak geçinemediklerini söylüyor. Onuş bayramlarda torununa harçlık verirken kırk kere düşündüğünü aktardı ve şöyle devam etti: “Evimiz bizim ancak krediyle aldık. Daha taksitleri devam ediyor. Elimize geçen parayı gıda ihtiyacımıza zor yetiştiriyoruz. Dün haftalık kahvaltı alışverişine çıktık, bin liraya yakın harcadık. Üç beş parça günlük alıyoruz o da 200-300 lira tutuyor. Hastane ve ilaç masraflarımız için borçlanıyoruz. Kişisel bakıma bütçe ayıramıyoruz. Emekli maaşı asgari ücretin üzerinde olmalı. İnsan gibi yaşamaya yetmeli.”
‘EVE HAPSOLDUK’
Öğretmen emeklisi olan Birsen Sürmeli (68), eve hapsolduklarını dile getirdi. “Eğer evim olmasaydı mümkün değil geçinemezdim.” diyen Sürmeli şöyle konuştu: “Maaşım 7 bin lira. 58 yaşında ev sahibi oldum. Hala borçlarını ödüyorum. Ay sonunu getirmekte zorlanıyorum. Torunuma gönül rahatlığıyla hediye alamıyorum. 2 yıl önce kültürel faaliyetlere katılabiliyorduk. Tiyatroya, sinemaya gidebiliyorduk ama son dönemle birlikte onları kestik. Emekli öğretmenlerin en büyük hayali ülkenin güzelliklerini gezmek, görmektir. Bırakın artık şehirler arası tarihi ve turistik gezi yapmayı günübirlik bir geziye çıkmak bile zor hale geldi. Eve hapsolduk.”
‘ÇARŞI PAZAR ATEŞ PAHASI’
Emekli baş polis memuru Satılmış Akgün de (50), mevcut koşullarda sıkıntılar yaşadığını ancak ülke geneline kıyasla haline şükrettiğini anlatıyor: “Birinci derecenin dördüncü kademesinde emekli olmuş 32 yıllık bir polis memuruyum. 8 bin 272 lira alıyorum. Polisler arasında ek göstergeye göre değişiyor maaşlar. 6 bin 500 alan da var. Daha yüksek alan da... Mevcut şartlarda yetmiyor ancak ülke genelinde diğer emeklilerin durumuna bakınca halimize şükrediyoruz. Çarşı pazar ateş pahası. Bir şeyin yanına yaklaşılmıyor ancak idare etmeye çalışıyoruz. Bunu söyleyince yanlış anlaşılıyor ama sahada durum bu. Her ürüne sürekli zam yapılıyor. Biraz fırsatçılık da var.”
EMEKLİLER DERNEĞİ’NDEN ÇÖZÜM İÇİN 5 MADDE
Türkiye Emekliler Derneği (TÜED) Genel Başkanı Kazım Ergün, yalnızca emekli aylıklarını değil topyekûn sistemi düzeltmek gerektiğini savundu, çözüm için beş maddede sıraladı: “Norm ve standart birliği sağlanmalı. İntibak yasası 2000 sonrası için de çıkarılmalı. Seyyanen zam olmalı. İkramiyeler iyileştirilmeli. EYT’de kapsam genişletilmeli.”
‘IMF’NİN EMRİYLE BU HALE GELDİK’
Emeklilik sistemindeki çarpıklığın IMF eliyle yaratıldığını hatırlatan Ergün şöyle konuştu: “Millet bu ızdırabı çekmeye 57. Hükümet (Bülent Ecevit başbakanlığında DSP-ANAP-MHP koalisyonu) döneminde başladı. 1999 yılında Türkiye depremlerle kan ağlarken IMF’nin emriyle düzenimiz bozuldu, bu hale geldik. Çalışma sürelerine yaş sınırı getirildi. 4447 sayılı kanun ortaya çıktı. Gelir kazancın yüzde 35’ine düşürüldü. Eskiden 25 yıl çalışma yüzde 70-75 getiri sağlıyordu. Sonrasında da her yıl için 1 puan ekleniyordu. Ucube süper emeklilik kanunuyla bir üst gösterge çıktı ve bu göstergeyle getiri yüzde 60’a düştü. Sigortalıların maaşı 2000 öncesi, 2000 sonrası ve 1 Ekim 2008 sonrası şeklinde üç yolla hesaplanıyor ve ortalamaları alınıyor. Onun için de kuş kadar bir maaş çıkıyor.”
‘MAAŞLAR DEĞİŞKENLİK GÖSTERİYOR'
IMF’nin dayattığı sisteme göre emekli olanın maaşının bugünkü en düşük emekli aylığından daha düşük olduğunu aktaran Ergün sözlerini şöyle sürdürdü: “Aslında bugün sisteme göre asgari ücretle çalışan sigortalıların asıl emekli maaşları 1850 lira ile 2400 lira arasında. Özel bir kanunla, en düşük emekli maaşı 3500 liraya çekildi. Yıllardır ‘norm ve standart birliği sağlansın’ diye itiraz ediyoruz. Aynı gün sayısı ve prim ödemesi olan insanların emekli maaşları değişkenlik gösteriyor. Normalde eşit olmalı ama maalesef değil. Siz üç kategoride ele alırsanız, bir de BAĞ-KUR’lularda çalışma gün sayısını 7 bin, 9 bin gibi noktalara çıkarırsanız bu olur.”
“İntibak yasası da EYT kadar önemlidir. Bu yasa 2000 sonrası emeklilere de mutlaka uygulanmalıdır.”
‘EKMEK ÇALIŞANA DA EMEKLİYE DE AYNI PARA'
Ergün sözlerini, rakam yarıştıran siyasi partileri eleştirerek tamamladı. Emeklileri başkalarına muhtaç etmeden yaşatmanın önemli bir gelişme ölçütü olduğunu kaydeden Ergün şunları vurguladı: “Emekliyi mutlu eden bir model talep ediyoruz. Hepimiz aynı fırına, aynı pazara gidiyoruz. O fırında ekmek çalışana da emekliye de aynı para. Çok para alanla düşük para alan farklı fiyatlardan almıyor. Özellikle seyyanen zam istiyoruz. Eşit muamele yapılmasını diliyoruz. Ülke emeklisinin ruhuna hitap eden, insan olarak değer veren seyyanen zam adaleti sağlar. İkramiyelerde iyileştirmeler yapılmalı. İkramiyeler eskiden bir kurban alıyordu, şimdi bir kurbanın iki bacağını almıyor.
“Siyasi partilerin de insanların umuduyla oynayan açıklamaları doğru değildir. Emekli ve asgari ücretli üzerinden şova kalkışmak yakışık değildir. Emekli eli nasırlı, yüzü nurlu, ağzı dualı, platin saçlı hanımefendilerdir, beyefendilerdir. Bizce çağdaşlığın önemli ölçülerinden biri de emekli vatandaşların mutluluğu. Bir ülke emeklisi geliriyle kimseye muhtaç olmadan yaşayabiliyorsa o ülke çağdaştır. Dünya artık buna bir ölçüt olarak kabul ediyor. Emekliler ülkenin emektarı. Ülkenin annesi, babası. İnsan annesini, babasını üzer mi? Emekliyi mutlu edecek bir sistemi devlet millet hep birlikte getirelim.”