Emlakçılar: Kira kontratları takip edilebilir olmalı
Konuttan kira geliri elde edenlerin beyanname verme süresi 5 Nisan’da doldu. Bakan Şimşek, 420 bin konutta yerinde tespit yapıldığını ifade etti. Emlak müşaviri Yeşiltaş ise uygulamaların ayaklarının yere basmadığını söyleyerek kayıt dışılığı önleyecek düzenleme önerilerini yaptı
Kira ve ücret kazancı gibi geçen yıl gelir elde edenlerin beyanname verme süresi 5 Nisan günü sona erdi. Konut kira gelirlerinde geçen yıl yıllık 21 bin lira, iş yeri kira gelirinde 150 bin lira istisna tutarını aşanların beyanname vermesi gerekiyordu. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de sosyal medya hesabından yaptığı açıklamayla kira beyannamesi uyarısında bulunmuştu.
Şimşek, "Denetim planına aldığımız 1,2 milyon gayrimenkulden bugüne kadar yaklaşık 420 bininde yerinde tespitte bulunduk. Saha denetimlerimize ve mükelleflerimizi bilgilendirmeye devam ediyoruz. 2023 yılı istisna tutarı olan 21 bin lira üzerinde kira gelirine sahip mükelleflerimize herhangi bir yaptırıma maruz kalmamaları için 5 Nisan'a kadar beyanname vermeleri gerektiğini hatırlatıyoruz. Adil rekabet ve mali disiplin için kayıt dışılıkla mücadeleyi güçlendiriyoruz." ifadesini kullanmıştı.
‘SAHADAKİLERE SORULMALI’ K
ira gelir beyannamesi ve yerinde tespit uygulamalarının, konut piyasasındaki kayıt dışılığa çözüm olup olmayacağını sektör temsilcilerine sorduk. İstanbul Emlak Müşavirleri Derneği Başkanı Adnan Yeşiltaş, konut piyasasının da kayıt dışılığı önleyecek bir meslek grubu ve takip sistemi olmadığını belirterek şöyle konuştu:
“Bu tür açıklamaların ayaklarının yere bastığını düşünmüyorum. Kira artışları yüzde 25 ile sınırlandırıldı. Mahkeme dosyaları çığ gibi büyüdü. En son Bursa’da bin 700 liralık kirasını 7 bin liraya çıkaran ev sahibine karşı kiracının işlediği cinayeti duyduk. Basında her gün hiç duymak istemediğimiz haberlere tanıklık ediyoruz. Buna benzer sorunları ortadan kaldırmak için sahada olan sivil toplum kuruluşlarıyla istişare halinde olunması gerekiyor. Bu olmadan, kayıt dışılığa karşı yapılan açıklamaların ayakları yere basmıyor.
“Nasıl ki mali müşavirler, müvekkillerinin durumlarını devlete bildiriyorlar ve kayıtlı olarak her şey ortada; emlak müşavirlerinin de yasayla donatılması gerekiyor. Kira kontratlarının takip edilebilir bir şekilde elektronik ortamda yapılmasına, emlak müşavirlerine yetki verilmesine ve sorumlu olarak tanımlanmasına ihtiyaç var. Yoksa kiracı ile ev sahibi kendi aralarında iki farklı kontrat yapabiliyor, kirayı elden alabiliyor, 30 bin liralık bir daireyi 10 bin lira gösterebiliyor.
4. MURAT’TAN KALMA TANIM
“Her önüne gelen avukatlık, mali müşavirlik yapamıyor. Fakat insanların bir ömürlük birikimini değerlendirmek üzere kapısını çaldığı emlak müşavirliğinin yasalar karşısındaki tanımı padişah 4. Murat zamanından kalan simsar ve tellal. Sabah erken kalkanın, aklına esenin emlak ofisi açtığı yerde, kayıt dışılığın önüne geçemezsiniz. Gayrimenkul piyasasının kayıt altına girmesi, vatandaşların dolandırılmaması, olağanüstü durumlarda palyatif çözümlerin hayata geçebilmesi için İstanbul Emlak Müşavirleri Odası gibi kuruluşları çağırıp fikirlerini toplaması gerekiyor. Ancak daha bir kez çağırılmadık, görüşümüze başvurulmadı.”
Kayıt dışılıkla mücadele adına sahada bir çok çalışma yapıldığını aktaran Ankara Tüm Emlakçılar Esnaf Odası (ATEM) Başkanı Hakan Akçam, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kayıt dışılığa karşı bir ay önce sahada bir çalışma yapıldı. Kiraların ne şekilde ve ne kadar ödendiği, kaç yıllık kiracı olunduğu, kira artışının ne oranda olduğu soruldu. Yüzde 100 sonuca ulaşılamadı. Vatandaşların yüzde 80’i beyannameleri verdi diyebiliriz. Tabii gerçek beyan vermek önemli. Bazı vatandaş aldığı kira miktarından daha düşük miktarda beyanda bulunabiliyor. Gelir İdaresi Başkanlığı bunu tespit ettiği zaman ciddi bir ceza ile karşı karşıya gelinecek. Yakın zamanda tahakkukların çıktığı süreçte, vergi bedeli ve konut sahiplerinin arasındaki sağlama yapıldıktan sonra kaçak olup olmadığı daha net ortaya çıkacaktır.”
KÂR MARJINA MÜDAHALE ÇAĞRISI
Konut piyasasında maliyetler tarafına müdahele edilmesi gerektiği ve sektörde kar marjının maliyetlerin üzerinde olduğuna dikkat çeken Akşam, “Durağan bir dönemdeyiz ama maliyetler tarafına da hiç dokunulamıyor. İşçilik tarifinde muafiyetlere el atılmalı. ABD’nin Boston eyaletinde 2+1 bir konut 250-300 bin dolara alınabiliyor. Ancak İstanbul veya Ankara şehir merkezinde aynı konutu 350-400 bin dolardan aşağı alamıyorsunuz. Maliyet de aynı. İnşaat yapan firmaların kar marjı çok yüksek. Bu konuda bir düzenleme, elinde stok olanlara rakamsal bir engelleme, kar marjının biraz düşürülmesi ile ilgili bir çalışma yapılabilir.” açıklamasını yaptı.
‘KONUT ALIRKEN EVDEKİ BULGURDAN OLMAYIN’
ATEM Başkanı Hakan Akçam arsa sahiplerinin müteahhit firmalarla anlaşarak arsa payı karşılığı ev sahibi olmalarına karşı da uyarılarda bulundu. Arsa payı ile alınan hisselerdeki risklerin çok olduğuna dikkat çeken Akçam, “Vatandaşlarımız konut alayım derken evdeki bulgurdan da olmasın” dedi. Birçok firmanın kampanyasını takip ettiklerini ifade eden Akçam, “Firmalar çeşitli fırsatlar sunduklarını iddia ediyor. Arsa payı ile alınan hisselerdeki riskler çok fazla. Henüz tarihi belli olmayan teslim sözlerine sözlü olarak inanılmaması, tapu ve kat karşılığı sözleşme yapılmasına dikkat edilmesi gerektiğini söylemek isteriz.” diye konuştu.
HAKSIZ ZENGİNLEŞME
Olası risklere değinen Akçam şunlara dikkat çekti: “Arsa payı ile alınan hisselerdeki riskler çok olduğundan dolayı teslim tarihi sözlü olarak ifade edilen hiçbir sözleşmeye kesinlikle imza atılmasın. Sözleşme yapılırken ise tapu ve kat karşılığı sözleşme yapılmasına kesinlikle dikkat edilsin. Ucu açık hiçbir şeye sözlü veya yazılı olarak itimat edilmemesi gerekir. Mutlaka bir hukukçudan destek alınmalı veya odamızla irtibata geçilebilir. Tapu mutlaka aranmalı, köklü firmalar öncelikle tercih edilmelidir. Daire getirili arsaları almak isteyen vatandaşlarımız imzaladıkları sözleşmeleri çok dikkatli bir şekilde kontrol edip imzalamalıdır. Firmaları takip ediyoruz. Birçoğunun tutamayacağı sözler verdiklerine şahit oluyoruz. Bu tür firmalar hem vatandaşları mağdur ediyor hem de bu şekilde organizasyonları yapan kişi veya firmalar sebepsiz bir zenginleşme yaşıyor.”
Akçam, arsa sahiplerinin, ucuz konut hayali kurarken tam olarak hangi risklere evet dediklerinin de farkında olması gerektiğini tekrar hatırlatarak sözlerini şöyle sonlandırdı: “Arsa tedariki ile birleşerek konut sahibi olmak isteyen vatandaşların bu haklı talebinin istismar edilmemesi ve ellerindeki birikimlerin de heba olmaması için mutlaka acilen yeni tedbirlere ihtiyaç duyuluyor. Umuyoruz ki devlet yetkilileri bu konuyla ilgilenecektir