Emniyet Müdürü’nden ‘ilk şiirler’
İzzettin Özgibar’ın 1972 -1976 yılları arasında yazdığı ilk şiirlerinden oluşan “Sevdalarımın Şiirsel İzleri – 1” kitabı, Uyum Yayınları’ndan çıktı. Yaşamını bir şiir gibi ciddiye alarak yaşayan ve hayatını şiirle anlatan bir insan İzzettin Özgibar.
Kitabının ismi, ilk bakışta genel geçer anlamlar çağrıştırsa da esasında Özgibar’ın “sevdaları”, çok boyutlu ve derin anlamları olan sevdalar. Özgibar’ın bu zamana kadar yazdığı şiirlerin hepsi, toplamda 13 bölüm halinde yayımlanacak. İlk şiirlerim adını verdiği bu birinci bölüm, Özgibar’ın 15-19 yaşlarında yazdığı şiirleri kapsıyor.
Şair ve yazar Hidayet Karakuş, Adana’da ilk öğretmenliğe başladığında İzzettin Özgibar’ın ortaokuldaki Türkçe öğretmeni olmuş. Böylece Hidayet Karakuş’tan etkilenerek şiir yazmaya başlayan İzzettin Özgibar, yazın alanında kendisini sadece şiir yazarak ifade edebildiğini belirtti. “İlk Şiirlerim” adını verdiği birinci bölümde; imgelere, simgelere, metaforik anlatımlara çok girmeden, sözünü doğrudan söyleyen, toplumsal olaylarla öz benliğini birleştirdiği anlatımları, İzzettin Özgibar’ın dizelerinde çoğu zaman bir haykırışa dönüşüyor.
“Sevdalarımın Şiirsel İzleri – 1”de okur, tarihsel bir döneme tanıklık ederken bir yandan da İzzettin Özgibar’ı yakından tanıyor. Bütün Aydınlıkçılar gibi ezber bozan bir karaktere sahip olan Özgibar’ın en şaşırtıcı özelliği, emekli emniyet müdürü ama aynı zamanda eski tüfek bir devrimci olması. Kendisi şu anda Vatan Partisi’nde İstanbul İl Yönetim Kurulu Üyesi. İzzettin Özgibar ile söyleşimizi sunuyoruz.
- Bu ilk kitabınızdaki şiirleri yazdığınız 70’li yıllardan bu yana hep yazmaya devam ettiniz mi?
1972 yılından 2007’ye kadar yazdığım şiirlerimin hepsini biriktirdim. Bunlar 13 bölüm halinde yayımlanacak. 2008’den sonrakileri ise bulamıyorum. Polislik mesleğinden dolayı muhafaza etmek için saklıyordum. Hepsi elyazması ya da daktiloyla yazılmış olan şiirler ve çoğu siyasi içerikli. Onları da bulabilirsem yayımlayacağım.
- 13 bölüm kronolojik olarak devam edecek. Peki yayımlanan bu ilk şiirlerinizi bugün nasıl buluyorsunuz?
Ben onları çocukça şiirler olarak değerlendiriyorum. Sonuçta 15 yaşlarımda yazdığım şiirler.
- İkinci kitapta okuru neler bekliyor?
Birinci kitaptan farklı. Çünkü birinci kitapta, ailemin dini inançları gereği yaşayışlarının çocukluk yıllarımda yarattığı etkiler baskın. O duygularla yazdığım şiirler genelde hâkim. İkinci kitapta ise daha olgunlaşıyorum. Olaylara bakış açım değişiyor. Bunun yanı sıra yazdığım konular da çoğalıyor. İkinci kitaptan sonrakiler sanki bana bir pınar oldu, bir doping oldu. Eşime âşık olmam, şiir yazmamı daha da motive etti. Daha çok yazmaya başladım. Zaten ikinci kitapta, evlenip de ayrıldığım eşimle ilgili yazmaya başlıyorum. Yaklaşık 20 yıl bir birlikteliğimiz oldu. İki de çocuğumuz oldu, bir erkek bir kız. Genelde onu baz alarak yazdım.
- En çok etkilendiğiniz yazar kimdir?
Kesinlikle Nazım Hikmet. Nazım Hikmet nasıl sevgililerine hitap eder, ona hitap eder gibi ve diğer konuları da sevgiliyle bağlantılıymış gibi yazdım. O da Nazım Hikmet’ten etkilendiğimden dolayı.
- ‘Sevdalarımın Şiirsel İzleri’ndeki ‘sevdalar’dan kastettiğiniz nedir?
İkinci kitapta başlayan “aşk”, eşime duyduğum aşktı. Diğer sevdalarda ise birçok konu var. Vatan sevdası, devrimcilik sevdası, millet sevdası, bilimsel sosyalizm sevdası, milli demokratik devrim sevdası, yani sevdalar bol. Geçen de bir arkadaşım telefonda şöyle sordu, “Nazım Hikmet gibi çok sevdanız var mı sizin de? Çok evlilik yaptınız mı?” Ben dedim bir evlilik yaptım ve bir defa âşık oldum. Nazım Hikmet gibi değil. Benim burada kastettiğim sevdalarım yalnız başına aşk değil. “Size birçok sevda sayabilirim” dedim. Ama bir defa âşık oldum, o da çocuklarımın annesiydi. Yirmi sene sonra da ayrıldık ve böyleymiş kader deyip sineye çektik.
- İleriki bölümleri sabırsızlıkla bekliyoruz. Çok teşekkür ederiz sorularımızı yanıtladığınız için.
Ben teşekkür ederim.