Yandex
16 Ocak 2025 Perşembe
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Emperyalizmin dijital sopaları

Türkiyemiz dijital sopalarla saldırıya hazır olmalıdır. Devlet, kendi eliyle ya da destek vereceği yazılım firmaları aracılığıyla alternatif platformları acilen kurmalıdır. Bu hamle, savunma sanayinin millileştirilmesi gibi önemli bir hamledir.

Emperyalizmin dijital sopaları
A+ A-
CEM DİKMEN / VATAN PARTİSİ İSTANBUL İL BAŞKANI

Çağımızın en vahim hastalıklarından biri haline gelmeye başladı... Önceden binlerce yıllık insanlık birikimiyle doğan bilgiler yolumuzu aydınlatırdı şimdi ise Google’da yapılan yüzeysel araştırmalar ve sosyal medya araçlarından yayılan her türlü yalan doğru olarak kabul ediliyor. Gerçeğin yayılması ise oldukça zor oluyor.
Bunu bir hastalık olarak tarif etmek ileri bir söylem olarak görülebilir fakat sosyal medyada yaşayan bir nesil yetiştiği, 7’den 70’e her yaştan kullanıcının bilgiyi bu mecralardan süzerek aldığı, burada nefes aldığı, beğeni uğruna sosyal yaşamında yap(a)mayacağı birçok davranışı yaptığı düşünüldüğünde, bu meseleyi basit bir alışkanlık olarak tarif etmek mümkün olmuyor. Uzun yıllardır gerçeğe ihanet, yalana bağlılık insanlığımıza özgürlük olarak dayatılıyor. Yalanın yayılma hızı gerçeği çoğunlukla geçiyor. Gerçek hızlı yayılırsa da küresel sosyal medya şirketleri buna da çözüm buluyor. Etkili olan hesapları ‘demokrasi’ adına kapatıyor. Bu eşkıyalığın en önemli örnekleri de bugünlerde Hong Kong’da ve Küba’da yaşanıyor.

HONG KONG ÖRNEĞİ


Son dönemde dünya kamuoyunu fazlasıyla meşgul eden saldırılardan biri de Çin’in "Tek ülke iki sistem" politikasıyla yönettiği Hong Kong’da yaşanıyor. Batılı emperyalist ülkeler tarafından kışkırtıldığı açıkça ortaya çıkan ‘ayaklanmada’ sadece sokak kontrolü değil sosyal medya kontrolü de bu merkezlerden ince ince planlanıyor. Öyle ki, sokağı ABD’li diplomatlar örgütlerken (Diplomatların sokak hareketi liderleriyle buluşmaları basında yer buldu. (1)), sosyal medyayı da Facebook, Twitter ve Youtube gibi şirketler Çin aleyhine örgütlüyor! Nasıl mı? Yüzlerce hesabı, sayfayı ya da kanalı kapatarak! Gerekçe olarak ise Hong Kong’daki ABD ve İngiliz bayraklarıyla yapılan sözde demokrasi eylemlerini ‘yanıltmak’ sunuluyor. Yani özgürlük meydanı gibi sunulan platformların kontrolü elinizdeyse, olaylardan 13 bin km. uzakta dahi olsanız neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar verebiliyorsunuz.

Emperyalizmin dijital sopaları - Resim : 1

KÜBA ÖRNEĞİ

Bir diğer örnek ise geçen günlerde Küba’da yaşandı. Devlet Başkanı Miguel Díaz-Canel Bermúdez’in katıldığı söyleşiyi yayımlayan Küba’nın medya kanallarına ait hesaplar Twitter tarafından askıya alındı. Aynı zamanda devlet kurumlarına ait resmi hesaplar, gazetecilerin kişisel hesapları ve bazı devlet görevlilerinin hesapları da askıya alındı.(2) Bu hamleyi yapma nedenleri ise ABD Dışişleri Bakanlığı Küba İnternet Ekibi’nin geçen Haziran ayında yayınladığı rapor doğrultusunda şirketlere "Küba’ya karşı baskı oluşturun" talimatıydı. Dolayısıyla bütün dünyada özgür medya gibi sunulan ve dayatılan, hem devlet kurumlarının hem de vatandaşların çağımız gereği kullanmak zorunda kaldığı sosyal medya araçları artık dijital bir sopa olarak kullanılıyor. ABD’de tam olarak bunu yapıyor. Bahsi geçen şirketleri sopa gibi kullanıp halkı kışkırtıyor ya da doğru bilgiye ulaşmasını engelliyor. Hong Kong ve Küba örneği açıkça gösteriyor ki, emperyalist güçler saldırı tekniklerinde artık sosyal medyanın gücünü daha etkin kullanacaklar. Verdikleri talimatları papağan gibi tekrarlamaya sınırsız özgürlük sunacaklar fakat tersini iddia edenlere, gerçeği gözler önüne serenlere özgürlük tanımayacaklar.

YENİ NESİL HUDUT KAPISI: DİJİTAL GÜVENLİK!

Hem Hong Kong ve Küba örneği hem de ülkemizin içinde bulunduğu Vatan savaşı süreci göz önüne alındığında dijital güvenliği bir devlet güvenliği olarak daha fazla önemsememiz gerektiği ortaya çıkmaktadır. Vatandaşın ve ülkenin güvenliği sağlamak devletin temel görevidir. Teknoloji çağında dijital güvenliği sağlamakartık hudut güvenliği kadar önem kazanmaya başlamıştır. Bunun en önemli nedeni ise uluslararası şirketlerin elinde vatandaşlarımızın bilgilerinin kritik zamanlarda birer silah gibi kullanılabilir olmasıdır. Bu durumu ulus devletlerin siyasetlerine ve devlet sistemlerine müdahale olarak görmek ve ona göre konumlanmak doğru olacaktır. Yani yeni nesil hudut kapısı bir nevi sosyal medya araçları eliyle dijital güvenlik kapıları olmuştur. Ülkemiz bu mecrada gereken önlemi almazsa olası kışkırtmalarda Türkiye yanlılarının hesapları Hong Kong ve Küba örneğinde olduğu gibi engellenecek, Türkiye düşmanlarının hesapları ise daha da parlatılacaktır.


TÜRKİYE'DE YERLİ YAZILIMLAR YARATALIM


Buraya kadar yazdıklarımızdan sosyal medyayı komple kapatalım gibi bir fikre kapılmayalım. Teknolojik gelişimin karşısında elbette olmayacağız fakat izleyici konumda da olmamalıyız.
Uluslararası kamu yayın kuruluşu olan Alman-Deutsche Welle (DW), Amerikan-Voice of Amerika (VOA), İngiliz-BBC ve Fransız-France 24 Türkçe yayın yapan bir Youtube kanalı kurdu. (3) Bu birtesadüf mü? Ticari beklenti gerekçesiyle kurmadıkları aşikâr. O halde neden 4 büyük devletin uluslararası yalan makinesine dönüşen medya kuruluşları Türkiye’de ortak yayın yapmaya başladı? Bu neyin hazırlığı ve habercisi?
Madem ki dijital güvenlik çağımızda sınır güvenliği kadar kritik boyutlara erişiyor o halde neden kontrolü başka ülkelerin elinde olan ve kritik zamanlarda ulus devletlerin aleyhine yönlendirilebilen araçlar yerine kontrolü bizim elimizde olan yerli uygulamalara destek vermiyoruz?

Türkiyemiz dijital sopalarla saldırıya hazır olmalıdır. Devlet, kendi eliyle ya da destek vereceği yazılım firmaları aracılığıyla alternatif platformları acilen kurmalıdır. Bu hamle, savunma sanayinin millileştirilmesi gibi önemli bir hamledir. Çünkü savaş anında iç cepheyi sağlam tutmak esastır ve iç cephe çağımızda sosyal medya ile rahatlıkla yönlendirilmektedir.
Dolayısıyla; S400 kararlılığının, Doğu Akdeniz’deki hak mücadelemizin, Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyindeki toprak bütünlüğümüzü koruma mücadelemizin, PKK/FETÖ gibi ABD menşeili terör örgütlerine karşı yürüttüğümüz etkili mücadelelerin bir sonucu olarak, önümüzdeki günlerde sosyal medya araçlarımıza Hong Kong ve Küba benzeri saldırılar geleceğini öngörmek kahinlik olmayacaktır.

O halde; gereğini yapmalı ve alternatifini yaratmalıyız. Emperyalizmin dijital sopalarına karşı, yerli yazılımlar geliştirmeliyiz. Hong Kongve Küba benzeri durumlarla karşılaştığımızda hazır olmalıyız.Henüz çok yeni olmasına rağmen "Yazbee" uygulaması alternatif yaratmak açısından çok güzel bir örnektir.(4) Yaratıcılarını kutluyoruz. Devletteşvikiyle "Yazbee" uygulaması daha da geliştirilebilir. Fakat işi sadece devlete bırakamayız. Vatandaş olarak bizler de hep birlikte bu uygulamayı kullanmalı, geliştirmeli ve büyütmeliyiz. Çünkü yeni nesil hudut kapılarımızı korumak hepimizin görevidir.

Son Dakika Haberleri