Endüstriyel turizm çılgınlığı
Mimarlık sanatı açısından dünyanın en güzel kentlerinden Barselona’da, abartılı turist akını nedeniyle halkta oluşan alerji, gizemli bir gerginlik ve Koreli kızın hikayesi
Hikmet Temel Akarsu edebiyatın çok farklı alanlarında özgün ürünler veren bir yazar. Onu daha çok romanları, öyküleri, oyunları ve hiciv yazıları ile tanısak da o türler arasında sık sık geçişler yapan ve yeni edebi formlar deneyen bir yazar. Yazarın son denediği form novella (kısa kitap). Yazar, kısa roman ya da uzun öykü diye kısaca tanımlanabilecek bu formda, Duygusal Yolculuklar üst başlıklı novellalarını yayınlamaktaydı bir süredir. Arka planında mimari betimlemelerin bulunduğu, ön planda ise naif aşk öykülerinin yer aldığı bu novellalar 1984 yayınevi tarafından kitaplaştırıldı.
Kitap okuyucuya şu cümlelerle tanıtılıyor; “Mimarlık sanatı açısından ele alındığında dünyanın en güzel kentlerinden biri olmasına rağmen abartılı turist istilasından dolayı yerel halkta oluşan alerjinin yarattığı tuhaf bir duygu; adı konmamış gizemli bir gerginlik... Ördek sürüler misali olağanüstü güzel mimari yaratıları gezen, fotoğraflayan ve ‘somuran’(?!) milyonlarca turist... Ve bunların arasından sadece aykırı bir ‘flamenko’ gecesi yaşamak için kaçmış genç bir Koreli kız ile sanatsal duyarlılığını özgün ve kuralsız aşk serüvenlerine yatırmış nihilist bir mimarın sıra dışı karşılaşması...
Bu tuhaf ikilinin kocaman bir Barselona gecesini doyasıya gezer ve flamenko gecelerinin dibine vururken hayat, aşk, varoluş, ilişki ve etik üzerine dokunaklı diyalogları...”
Barselona’da Bir Gece, varoluş, aşk, seks ve sadakat üzerine yüzlerce yıldan bu yana sorulan soruları naif bir Koreli genç kızın Barselona’da rüyalara kadar giren soy güzelliği üzerinden soruyor. Dünyanın yeni baş belası endüstriyel turizm çılgınlığı ve turistlere özgü fetişizmi ele alan neşeli ve içli bir kısa kitap.
Yazarla seriyi ve son kitabı üzerine söyleştik.
-
Sanırız seri romanlar sizin alamet-i farikanız oldu artık?
Korkarım öyle. Kayıp Kuşak Dörtlüsü, İstanbul Dörtlüsü, Ölümsüz Antikite serisi derken Özgürlerin Kaderi serisi ve şimdi de Duygusal Yolculuklar. Üstelik çocuk kitaplarımda bile bu seri anlayışı devam ediyor. Çevreci Peri Masalları serisi, Çevreci Dede serisi vs. Bir temaya gömüldüğüm zaman onu varyantları ile ele almadan çıkamıyorum. Gerçi ülkemiz edebiyat ortamında seri romanlar çok iyi bir fikir değildir. Okurumuz ilk kitabı okuduktan sonra “İşte bu da buymuş; bu kadar yeter” deyip serinin diğer kitaplarına ilgi göstermiyor. Bunun tek bir istisnasını biliyorum Yaşar Kemal ve İnce Memed. Nitelikli okur, serinin tamamını okuduğu zaman çok daha farklı bir boyuta ulaşabiliyor. Dileğimiz tüm okurların bu ferasete sahip olması.
-
Duygusal Yolculuklar serisinin tamamlanmasının bu kadar uzun sürmesi, okur tavrından dolayı mı?
Belki bunun da etkisi vardır ama asıl neden biraz farklı. Bu novellaları yayınlamaya ilk defa 2017 yılında “Symi’de Aşk” ile başladım. Daha sonra “Sozopol’de Sonyaz”, onun da arkasından “Elveda Venedik” geldi. En son “Barselona’da Bir Gece”yi yayınlayarak seriyi tamamladık. Tüm bu süreç boyunca yayın dünyasının başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi. Döviz krizleri, pandemiler, depremler, savaşlar, ekonomik bunalımlar, dijital dönüşümler, gergin seçimler vs. Ama edebiyatta yolcu değil de hancı gibi hissediyorsanız er-geç bu zorlukları aşıp eserinizi yayınlamayı başarıyorsunuz.
‘FORM İCAT ETTİM’
-
Duygusal Yolculuklar’ın son novellası Barselona’da Bir Gece’ye gelmeden önce serinin bütünü hakkında bir değerlendirmenizi sormak isterim. Neden yolculuk, neden duygusal, neden novella?
Gittiğim, gezdiğim, gördüğüm değişik yerlerden bir edebi ürünle dönmeyi seviyorum. Bunun yazarca bir tavır olduğunu düşünüyorum. Alık alık gezinip gelmek yerine ortaya bir eser, bir gözlem, bir yorum, bir kalıt bırakmak önemli. Her seyahatimde bu kaygıyı ruhumda taşırım. Aslında bunlar birer gezi yazısı olarak kaleme alınıp öylece bırakılabilirdi. Bu da önemli bir edebi formdur. Ama insanlar hikâyesi olmayan şeyleri çok fazla sevmiyorlar. Ben de gezi türündeki edebi ürünlerimi cazip kılmak için bu formu “icat ettim.” Arka planda uzun mimari betimler ve ayrıntılı gezi notları yer alırken ön planda herkesi duygulandıracak bir naif aşk öyküsü. Bu şekilde okuru mekânın içine çekmek ve seyahatin ruhunu vermek daha fazla mümkün olabiliyor.
-
Mimarlık kitaplarınız da var bu arada?..
Evet onlar daha kuramsal ve derleme kitaplar. Çok yazarlı ve akademik. Edebiyatta Mimarlık, Çağdaş Dünya Edebiyatında Mimarlık, Çağdaş Türk Edebiyatında Mimarlık, Sinemada Mimarlık vb. Şimdi bunların İngilizce versiyonlarını da yayınlıyoruz. “Architecture in Fictional Literature” ve “Architecture in Contemporary Literature”, Bentham Books’tan çıktı bile.
GEZGİN RUHSAL SORUNLARI
-
Barselona’da Bir Gece’ye gelecek olursak?
Evet, serinin son novellası. En son göz ağrımız yani. Kısacık bir novella, ama günümüz gezgininin ruhsal sorunlarını yansıtmaya, analiz etmeye odaklanıyor. Turizmin mabedi haline gelmiş şehirler, oralara akın akın, çekirge sürüsü gibi akan insanlar, bu hayhuy içinde güzel olan her şeyin tadının kaçması ve fakat her şeye rağmen naif bir aşkın, yüce bir duygusallığın ve içtenliğin tüm bu kaşar sendromları yenebilmesi… Barselona’da Bir Gece bunları anlatmaya çabalayan küçük bir gece müziği. Bu novellayı okuyan insanların ondan sonra seyahatlerinden daha farklı bir ruh dünyasına, kafa yapısına ve karakter özelliğine geçeceğine yürekten inanıyorum.
-
Peki hepsi bu kadar mı? Hayatınızda başka seyahat ya da seyahat yazısı olmayacak mı?
Olmaz mı? Tabii ki olacak. Hatta şimdiden pek çok var. Onları da yazdım. Ama onlar novella değil öykü formunda. Onları da uygun bir zamanda bir kitapta toplamayı düşünüyorum.