Enkaz altında kalan sahte Atatürkçülük
Kahramanmaraş merkezli depremin üzerinden iki haftadan fazla zaman geçti. Tüm gücümüzle yaralarımızı sarmak ve umut taşımak için ter döküyoruz. Gelecekte aynı şeyleri yaşamamak için dersler çıkarıyoruz.
Bir yandan da deprem bölgesine giden siyasetçileri izliyoruz. Bu yazımızın konusu o siyasetçilerden biri olan CHP Ankara mv. Sn. Yıldırım Kaya. Yıldırım Kaya bir video yayınladı. Videoda enkazların arasında dolaşırken yıkılmayan Atatürk heykelini gösteriyor ve “Fay hattı buraya kadar gelmiş Atatürk’ü yıkamamış. Deprem bile Atatürk’ü yıkamamış, boşuna uğraşmayın” diyor.
ATATÜRK’E DÜŞMAN ATATÜRKÇÜLER
“Atatürkçülüğü taştan bir yapının hasbelkader ayakta kalmasına bağlamak en büyük Atatürk düşmanlığıdır. Çünkü bu, Atatürk’ü programından ve hayattan koparmaktır” diye içimizden geçirirken bir de ne görelim! Aynı Yıldırım Kaya daha bir hafta önce -depremden bir hafta sonra- FETÖ’nün dijital yayın organı olan Bold Medya isimli kanala konuk olmuş. Kaya öyle şeyler söylüyor ki karşısındaki FETÖ’cü muhabir kafasıyla kelimesi kelimesine onaylıyor. İlk saatlerden itibaren sahada olan Türk Ordusuna iftira, canla başla çalışan AFAD’a çamur...
Siyaset okuyan arkadaşlarımız için müthiş bir bitirme tezi önerisi: “Sahte Atatürkçülük!”
Depremin Atatürk’ü yıkma derdi ve kabiliyeti yok. Fakat sizin FETÖ’yle el ele verip Atatürk’ü enkazlar altında bırakma derdiniz var! Bugün Atatürk depremle mi hedef alınıyor? Koskoca Türk Devrimini yıkmak isteyen bir yeraltı sarsıntısı mı? En büyük Türkiye ve Atatürk düşmanı FETÖ’yle birlikte olmaktan ala bir Atatürk yıkıcılığı var mı? Umudu olduğunuz FETÖ’yü vaatleriniz doğrultusunda iktidara taşıdıktan sonra Atatürk heykelleri ayakta kalsa ne olur kalmasa ne olur?
Yalnızca bu kadar da değil... PKK’yla ittifak, Demirtaş’ı hapisten çıkarma vaatleri sizde. PKK’nın belediyeleri elinden alındığında depreme yaptığınız yardımdan daha hızlı gittiniz PKK’yla dayanışmaya.
FETÖ’yü hapisten kurtarmak için uydurduğunuz KHK Buluşmaları sizde.
Her gün Türkiye’ye düşmanlıklarını kusan Batı büyükelçilerinin dizinin dibinden ayrılmama sizde.
Türkiye ekonomisini hallaç pamuğu gibi dağıtmak isteyen IMF’yle gizli toplantılar yapmak sizde.
Türkiye’nin güvenliği için hayati önemde olan milli savunma sanayimize düşmanlık sizde.
Atatürk’ün Tunceli’sini dersim yapmak sizde. “Dersimli Kemal” sizde. Şeyh Sait’i savunmak sizde.
Anadilde eğitim, yerel yönetimlere özerklik sizde.
Ermeni soykırımı yalanına sahip çıkmak sizde.
Terörist cenazelerine katılmak sizde.
Deprem sürecinde karamsarlık yaymak, umuda ihtiyacı olan milleti umutsuzluğa sürüklemeye çalışmak sizde. Enkazı kaldırmak, insanlarımızı kurtarmak ve ihtiyaçlarını karşılamak için canı pahasına çalışanlara iftira atmak sizde...
Bu liste uzar gider. Başlıcalarını saymakla yetiniyoruz. Atatürk’e saldırı ve düşmanlık depremle, sarsıntılarla değil, böyle yapılmaktadır. İçine girdiğimiz süreçte bu sahte Atatürkçülük hiç çıkmamak üzere enkaz altındadır. Ona uzanan “yardım elleri” boşunadır.
ENKAZDAN ATATÜRK’LE ÇIKARIZ
Sahte Atatürkçülük bizi enkazlardan kurtaramaz, yaralarımızı saramaz. Tam aksine sahte Atatürkçülüğün savunduğu neoliberal serbest piyasa ekonomisi bizi nice afetlerde enkaz altında bırakmaya devam eder. O gizli gizli görüştükleri IMF’nin dayattığı ekonomik program sonucunda yıkılıyor binalarımız.
Bir daha enkaz altında kalmamanın, felaketleri yarasız atlatmanın tek yolu Atatürk’ün Kamuculuk programını planlı şekilde uygulamaktır. Serbest piyasa kar odaklı, kamuculuk insan odaklıdır. Serbest piyasada en değerli şey ihaleler ve rantlar, kamuculukta insanın canı ve mutluluğudur. Serbest piyasa çok küçük azınlıklar, kamuculuk tüm millet için çalışır.
Buna en büyük örnek deprem bölgesindeki TOKİ yapılarının hiçbirinin hasar görmemesidir. Demek ki devletin eli, devletin demiri ve betonu en güvenilir evi yapmanın aracı.
Sahte Atatürkçülük bizi ne afet enkazından ne de ekonomik, siyasi ve toplumsal enkazlardan çıkarabilir. Gerçek Atatürk’ün gerçek programıysa önümüzdeki sorunların yegane çözümüdür.