Ensarullah siyasi büro üyesi Aydınlık'a anlattı: Türkiye eksen ülke Yemen’de kritik rol oynamalı
Yemen’de işgalcilere karşı mücadele eden Ensarullah hareketinin siyasi büro üyesi Ali el-Gahum Aydınlık’a konuştu. İşgal kuvvetlerinin çocuk, kadın yaşlı demeden katliamlar yaptığını belirten el-Gahum Türkiye’nin Yemen sorunun çözümünde büyük bir role sahip olduğunu söyledi
ÖZGÜR ALTINBAŞ
Yemen’deki mevcut durumu aktaran el-Gahum, kendi topraklarında emperyalist ve siyonist harekete karşı büyük bir mücadele verdiklerini belirtti. Yemen halkının, Yemen ordusu ve direniş kuvvetlerine büyük ölçüde destek verdiğini vurgulayan el-Gahum, karşı tarafın gelişmiş askeri teknolojilerine rağmen Yemen cephesinin zafer elde ettiğini söyledi.
‘DÜŞMAN SAFLARINDA CİDDİ KAYGI VAR’
- Yemen’deki mevcut savaş ne durumda?
Yemen halkı Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Amerika Birleşik Devletleri (ABD) gibi ülkelerin işgal projelerine karşı büyük başarılar elde etti. Onların havadan yaptıkları geniş çaplı saldırılara ve ağır silahlara rağmen, Yemen’de büyük bir direniş hasıl oldu. Yemen’in işgal ve bölünme planları boşa çıkartıldı. İşgalciler ağır kayıplar verdi. Düşman saflarında ciddi bir kaygı var. Öyle ki direniş kuvvetleri artık BAE ve Suudilerin şehirlerini hedef alabilmektedirler. Kendi aralarında Yemen sahasında rekabet haline düştüler. Bu da onların Yemen’de daha çok saldırgan ve düşmanca tavırlar sergilemelerine sebebiyet verdi. Çocuklara yaşlılara ve kadınlara karşı amansızca davranmaktadırlar.
Direniş kuvvetlerinin arkasında büyük bir toplumsal destek var. Toplumumuz dayanışma içindedir. Yemen halkı bu mücadelenin önemini idrak etmektedir. Yemen’i küçük devletçiklere bölme ve sömürgeleştirme planlarının farkındadır. Eğer direnişçilere olan bu toplumsal destek ve sevgi olmasaydı, Yemen’de bu zaferi ve başarıyı elde etmemiz mümkün olmazdı. Yemen halkı hiçbir Amerikan ve Siyonist hegemonyaya izin vermeyecektir.
‘TOPRAĞIMIZIN HER KARIŞINI KURTARACAĞIZ’
- Yemen’de direniş kuvvetlerinin öncelikleri nedir?
Önceliğimiz vatanımızın kerametini, şerefini ve bağımsızlığını korumaktır. Bizi kuşatan güçlere karşı birlik olarak mücadele etmektir. Ülkenin her karış toprağı düşman işgalinden kurtarılıncaya değin mücadelemiz devam edecek. Yemen halkının, ordusunun ve direniş kuvvetlerinin arasındaki güçlü bağ sayesinde zafer muhakkak olacaktır.
‘YEMEN’DE DEAŞ KALABALIK VE ABD-SUUD DESTEKLİ’
- Yemen’de DEAŞ var mı?
Evet, Yemen’de çok kalabalık bir DEAŞ grubu var. Ayrıca El Kaide ve türevleri de mevcut. Bu kuvvetler, Suudi Arabistan ve BAE ile birlikte hareket ediyor. ABD ve Suudi Arabistan tarafından, sürekli lojistik, silah, askeri mühimmat ve hava desteği sağlanıyor.
Bu katil sürülerinin amacı; katliam, talan, yağma, kıyım ve işgali sürdürmektir. İnsanları yaşadıkları bölgelerden kopararak demografik yapıyı değiştirmek ve o bölgelerde kendilerine bağlı gerici, yobaz kuvvetleri kaim edecek bir plan içindeler. Eğer ABD’nin, Siyonistlerin ve İngilizlerin işgal projesi gerçekleşirse işgal ettikleri bölgelerde DEAŞ ve El Kaide gibi kuvvetleri hâkim kılacaklar ve onlar tarafından yönetilen özerk bölgeler inşa edecekler. Buna asla izin veremeyiz.
‘BM, KURBANLARA KARŞI CELLADIN YANINDA’
- BM’nin rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Maalesef BM kurbana karşı celladın yanında yer alıyor. Düşman kuvvetlerin görüş ve programının temsilciliğini üstleniyor. BM, özellikle Yemen sahasında, insanlık pusulasını kaybetmiş durumdadır. Herkesin gördüğü Yemen halkının düşman ülkeler tarafından katliamlara maruz bırakıldığı gerçeği karşısında BM üç maymunu oynuyor ve sadece ABD’nin çirkin yüzünü örtmekle meşgul.
BAE ve Suudi Arabistan’ın verdiği rüşvetlere BM’nin prensipleri kurban ediliyor. Bu durum, bizim bu tür uluslararası kuruluşlara güvenmememize ve onlardan herhangi olumlu bir adım beklemememize neden oluyor. Bütün yatırımımızı sahadaki yiğitlerimize, bu mukavemetin askerlerine, yapmalıyız.
‘DİRENİŞİMİZ KARŞISINDA KİBİRLERİ SÖNDÜ’
- Katar, BAE ve Suudi Arabistan arasındaki diplomasinin Yemen’e nasıl bir yansıması oldu?
Yemen’e karşı işgal başladığından itibaren düşman kuvvetler kesin bir zafer havası içine girmişlerdi. Kibirli şekilde zafer ilan edip Yemen’in hemen teslim olacağı kanaatine varmışlardı. Yemen'in tarihini ve bugününü bilmeyen bu ahmaklar, hülyalarının çok kısa zaman içinde gerçek olacağını sandılar. Fakat Yemen halkının şanlı mücadelesi karşısında şaşkın ördeğe döndüler. Yemen'in ne kadar azimli, kudretli ve bağımsızlığına düşkün bir millet olduğunu sahada yenilerek gördüler. Savaşı kaybettiklerini anlayan bu kuvvetler kendi aralarında da rekabet mücadelesine giriştiler.
‘BARIŞ İSTEYEN KATAR’I DIŞLADILAR’
Yemen’deki başarısızlıkları BAE ve Suudi Arabistan'ın iç işlerinde değişimlere yol açtı. İçerideki saflaşmalara derinleşti, birçok kesim Yemen savaşına karşı çıkmaya ve katliamları protesto etmeye başladı. Bu ülkelerin içlerine kadar saldırılar örgütleyebilme kabiliyetini göstermiş olmamız, başka yollar aramalarına sebep oldu. Katar'ın meseleyi diplomatik ve barışçıl yollarla çözme isteğine karşılık Suudi Arabistan ve BAE, Katar'a düşmanca davranıp yanlarına Körfez ülkelerini de alarak Katar’a uluslararası ambargo uyguladılar.
ABD, Siyonistler ve İngilizler, Körfez ülkeleri arasındaki kavgayı bitirerek Yemen'e karşı birlikte hareket etmelerini sağlamak için çok çaba sarf ediyor. Aslında bu ülkelerin arasındaki kavga bir çıkar kavgasıdır. Ama hepsinin ortak özelliği Yemen'e karşı takındıkları düşmanca tavırdır. Bizim en önemli diplomatik silahımız, sahada kazanacağımız askeri başarıların düşman kuvvetlerinin saflarında yaratacağı korku olacaktır.
‘TÜRKİYE, YEMEN’İN YANINDA DURMALIDIR’
- Türkiye’yi Yemen konusunda nasıl değerlendiriyorsunuz?
Maalesef Türkiye gördüğümüz kadarıyla özellikle Siyonist erkle ilişki kurma çabasındadır. Türkiye'nin bir Müslüman devlet olarak bize Arap ve İslam aleminin haklı davasının ve Filistin, Yemen davasına sahip çıkması gerekir. Türkiye’den, Suudi Arabistan ve BAE’nin Yemen sahasında ortaya koyduğu bu vahşiliğe tavır almasını beklerdik.
Türkiye eksen ülke konumundadır. Bölgemizde merkezi ve büyük bir role sahiptir. Buna uygun davranmalı ve gerekli rolü oynamalıdır. Arap ve İslam aleminin çıkarlarına uygun hareket etmelidir. Filistin meselesinin çözümü ile Arap ve İslam alemindeki diğer meselelerin çözümü için Türkiye çok önemli bir görev üstlenebilir. Türkiye tavrını net olarak ortaya koymalıdır. Katledilen Yemen halkının yanında durmalıdır. Denizden, havadan, karadan ambargolara ve ablukalara maruz kalmış; açlığa, sefalete ve yoksulluğa mahkûm edilmiş bu halkın yanında yer almalıdır. Yıllardır dünyanın en zengin ülkelerinin işgaline ve saldırılarına maruz kalan bu halkın yanında yer almalıdır. Sömürge projelerine karşı mazlum milletlerin yanında yer almalıdır.
‘BM CELLATLAR İLE BİRLİKTE HAREKET EDİYOR’
- Birleşmiş Milletlerin (BM) tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Maalesef BM cellat ile birlikte hareket etmektedir. Düşman kuvvetlerin görüşlerini ve programlarını tedavüle sokmaktadır ve onları temsil etmektedir. BM, Yemen sahasında herkesin gördüğü yıkım, soykırım ve katliamlara karşı maalesef üç maymunu oynamaktadır. Amerika'nın çirkin yüzünü örtmekle meşguldür. BM prensipleri, BAE ve Suudi Arabistan'ın ödediği büyük rüşvetlere kurban edilmektedir.