Erdoğan yaptırım tehdidine sessiz kaldı: Denge politikasına takdir istedi
Washington’un hazine müsteşarının HAMAS’a karşı yaptırım tehdidine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan sessiz kaldı.
Washington’un hazine müsteşarının HAMAS’a karşı yaptırım tehdidine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan sessiz kaldı. Erdoğan, “Türkiye’nin atacağı adımlara yönelik ülkelerin kendi çıkarları doğrultusunda beklentilerinin olması doğaldır. Muhataplarımız Türkiye’nin dengeli dış politika adımlarını takdirle karşılamaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.
ABD Maliye Bakanlığının Terörizm ve Mali İstihbarattan Sorumlu Müsteşarı Brian Nelson İstanbul ve Ankara’da basına kapalı görüşmeler yaptı. Nelson, açıkça hükümet yetkililerine ihtar çekti. HAMAS ve Rusya’ya karşı yaptırımlarda Türkiye’nin ABD’nin istediği şekilde adım atması üzerine baskı yaptı.
Konuya ilişkin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri ziyareti dönüşünde uçakta açıklamalarda bulundu. Erdoğan’a “Nelson temasları sonrasında Türkiye'nin HAMAS’ı desteklemesinden dolayı endişeli olduklarını belirtmiş. Ziyaretinden önce de bir yaptırım beklentisi içerisinde olduğuna dair haberler çıkmıştı. Oysa Amerika Birleşik Devletleri, PKK gibi terör örgütlerine yıllardır silah, finansman ve siyasi destek sağlayan bir ülke. PKK'ya böyle davranırken, HAMAS konusunda Türkiye'den bu konuda beklenti içerisinde olmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye soruldu. Erdoğan şöyle yanıt verdi:
“Ben Amerika'ya daha ilk seyahatimde orada Jewish Community ile toplantı yapmıştım. 20 yıl önce bana orada HAMAS’ı sormuşlardı. Ben de demiştim ki ‘HAMAS bir terör örgütü değildir’. Şu anda ben aynı yerdeyim.
‘DENGELİ POLİTİKA TAKDİRLE KARŞILANMALI’
“Bizler dış politikamızı Ankara’da oluşturur ve sadece Türkiye’nin menfaatlerine, halkımızın beklentilerine göre dizayn ederiz. Muhataplarımız eminim ki Türkiye’nin bu tip insani krizlerde ve çatışmalardaki tutarlı ve dengeli dış politika adımlarını takdirle karşılamaktadır. Ancak bunları bambaşka gerekçelerle yüksek sesle dile getirememektedir. Türkiye’nin atacağı adımlara yönelik ülkelerin kendi çıkarları doğrultusunda beklentilerinin olması doğaldır. Ayakları yere basan, reel zeminde düşünüldüğünde bunların gerçekleşme olasılığının ne kadar düşük olduğunu tahmin etmek de güç değildir.”