Erdoğan'dan Bakanlar Kurulu'nda değişiklik sinyali: 'Dinamik bir yapı kuracağız'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakanlar Kurulu'nda değişiklik olup olmayacağına yönelik soruya 'Bizler de şu anda üzerinde çalışıyoruz. Gerek ana kademeden, gerek kadınlardan, gerek gençlerden oluşan dinamik bir yapıyı kuracağız.' yanıtını verdi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malezya, Endonezya ve Pakistan ziyaretleri dönüşünde uçakta gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayarak değerlendirmelerde bulundu.
BAKANLAR KURULU'NDA
DEĞİŞİKLİK SİNYALİ
Bakanlar Kurulu'nda değişiklik gündemiyle ilgili açıklamalarda bulunan Erdoğan, "Sahaya nasıl bir takım süreceğiz, bunu benden öğrenmek istiyorsunuz. Hiçbir hoca, takımı okumadan sahaya sürmez. Bizler de şu anda üzerinde çalışıyoruz. Gerek ana kademede gerek gençlik ve kadın kollarında güzel bir kadroyu yeni il başkanımızla beraber sahaya sürdük. Şimdi de bir taraftan ayın 23'ünde gerçekleştireceğimiz kongre için hazırlığımızı yapıyoruz. Orada da gerek ana kademeden, gerek kadınlardan, gerek gençlerden oluşan dinamik bir yapıyı kuracağız." dedi.
'11 MUTABAKATA İMZA ATTIK'
Ziyaretleri başarıyla tamamladıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin Asya perspektifini değerlendirdi. Erdoğan, temaslarını şu sözlerle değerlendirdi:
"Bu turumuz aynı zamanda, 2019 yılında başlattığımız Yeniden Asya Girişimi kapsamında kıta ile iş birliğimizi güçlendirme irademizi fiiliyata döken ziyaretler oldu. Ziyaretimin ilk ayağı olan Malezya'da 2022 yılında tesis ettiğimiz kapsamlı stratejik ortaklığımızı Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey organizmasıyla mücehhez etme konusunda Sayın Enver İbrahim'le mutabık kaldık. Savunma sanayii ve teknoloji başta olmak üzere birçok farklı alanda 11 mutabakata imza attık. İlişkilerimizin geleceğine ışık tutacak ortak bildiriyi kabul ettik."
'TİCARETİMİZİ 10 MİLYAR DOLARA ÇIKARACAĞIZ'
"2014 yılında Başbakanlığım döneminde, Malezya'yla belirlediğimiz 5 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaştık. Artık 10 milyar doları hedefliyoruz. Toplam 1,5 trilyon dolarlık büyüklüğe ulaşan Endonezya ekonomisinin önümüzdeki 10 yıl içerisinde dünyanın en büyükleri arasına girmesi bekleniyor. Biz de Endonezya'nın altyapı ihtiyaçlarına katkı sunmak ve savunma sanayii gibi sektörlerde ortak üretim dahil, iş birliğimizi geliştirmek istiyoruz."
"Ticaret hacmimizi 10 milyar dolara çıkarma hususunda değerli kardeşim Cumhurbaşkanı Prabowo'yla ortak irademizi birlikte teyit ettik. Ayrıca bu iki ülke ile ticaret hacmimizi dengeli ve sürdürülebilir şekilde arttırmak için atılabilecek adımları değerlendirdik. Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği ASEAN'la kurumsal ilişkileri geliştirmeyi hedefliyoruz. 2017 yılından bu yana sektörel diyalog ortağı olduğumuz ASEAN'ın, diyalog ortağı da olabilmek nihai hedefimizdir. Bu bağlamda ASEAN'a ev sahipliği yapan Endonezya ve dönem başkanı Malezya'ya ASEAN'dan beklentilerimizi anlattık. Hem Malezya hem Endonezya’nın ülkemize gereken desteği vereceğine inanıyorum."
'ORTAK DAİMİ KOMİTE KURULACAK'
"Endonezya ile gerçekleştirdiğimiz ilk Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantımızda 12 mutabakat metni imzalandı. Sanayi İşbirliği Ortak Komitesi kurulmasını kararlaştırdık. Pakistan ziyaretimde ise 7. Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantımızı icra ettik. Madencilikten enerji dönüşümüne, askeri iş birliğinden savunma sanayiinde ortak üretime, ticaretten tarıma 24 belgeye imza attık. Müstesna ilişkilerimizin ruhuna uygun kapsamlı bir ortak bildiriyi kabul ettik. Konsey mekanizmasının bilhassa savunma, güvenlik ve istihbarat boyutu itibarıyla daha da güçlendirilmesi amacıyla ilave bir ortak daimi komite daha kurulmasını kararlaştırdık. Cumhurbaşkanı Sayın Asıf Ali Zerdari ve Başbakan Şahbaz Şerif'le görüşmelerimde Pakistan'la ikili ticaret hacmimizi 5 milyar dolar hedefine ulaştıracak adımları da ele aldık. Tedarik, satış ve ortak üretim dahil, Pakistan'da yürüttüğümüz projeleri ilerletme hususunda irademizi teyit ettik."
'FİLİSTİN İÇİN ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
"Tüm muhataplarımla görüşmelerimde Gazze ve Suriye başta olmak üzere, uluslararası meseleleri etraflıca değerlendirdik. Bilhassa Birleşmiş Milletler, G8 ve İslam İşbirliği Teşkilatı nezdindeki ortak adımlarımızı gözden geçirdik. Filistinli kardeşlerimize verdiğimiz güçlü desteği sürdürme konusunda tam bir mutabakat içinde olduğumuzu gördüm. 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız ve egemen Filistin Devleti'nin tesisi için, birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Bu düşüncelerle aldığımız kararların ve yaptığımız istişarelerin ülkelerimiz için hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. Şimdi sizleri dinlemek isterim."
'ABD YANLIŞ HESAP YAPIYOR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularına ise şu şekilde cevap verdi:
Trump'ın Gazze’ye yönelik açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Gazze’de kalıcı barışın olması, soykırımın durması açısından Filistin ve Gazze meselesinde ABD yönetimi ile Türkiye bir ortak strateji geliştirebilir mi?
Amerika Birleşik Devletleri maalesef bölgemizle ilgili yanlış bir hesap yapıyor. Bu coğrafyanın tarihini, değerlerini, birikimini hiçe sayan bir yaklaşım içinde olmamak gerekir. Bu coğrafyada çekilen acılar yokmuş gibi davranmak, ABD'ye bir şey kazandırmaz. Siyonistlerin yalanlarına, itibar edip bu coğrafyanın ayarlarıyla oynamak mevcut yaraları kanatmaktan başka bir işe yaramaz. Bu yol yanlış bir yol. Ülkesinde hala hakkındaki yargı süreci devam eden Netanyahu’nun söylediklerine inanmak, bölgeyi kana bulamaktan başka bir işe yaramıyor. Bunu da çok açık net gördük. Bu özlenen barışı getirmez, aksine çatışmaları daha da derinleştirir, kanı ve gözyaşını artırır.
'BEN YAPTIM OLDU YAKLAŞIMINA YER YOK'
"İsrail için, kendi çıkarından daha önemli bir şey yoktur. Tarihe bakın, kendilerine devlet kurduran ülkelerle dahi bunlar ters düştü. Sayın Trump’tan seçimden önce verdiği vaadi yerine getirmesini bekliyoruz. Yeni bir savaşı değil, barışı inşa edecek adımlar atmalıdır. Bu bölgede ‘ben yaptım oldu’ yaklaşımına yer yoktur. Gazze'deki durum gerçekten son derece hassas ve karmaşık bir noktada. Gazze'de yaşananlar, uluslararası hukuk ve insan hakları açısından büyük tepkilere yol açmaktadır. Bu konuda adil bir çözüm arayışı her zaman ön planda olmalıdır. Filistin halkının, korunması ve adil bir çözüm bulunması açısından hakkaniyetli bir yaklaşım, bizim için çok çok önemli.
'TÜRKİYE'NİN ÇABALARI İNKAR EDİLEMEZ'
"Türkiye her zaman Filistin'in haklarını savunmuş ve uluslararası arenada bu meseleye dikkat çekmiştir. Sağlanan ateşkeslerde Türkiye'nin çabaları inkar edilemez. Tüm bu çabalar ortadayken, Gazze ve Filistin konusunda hakkaniyetli bir çözüme ulaşmak amacıyla stratejiler de geliştirilebilir. Bu adımlar ancak Filistin halkının benimseyeceği ve gerçekten adil bir çözüm önerileceği koşullar altında atılabilir. Gazze'deki soykırımın sona ermesi ve kalıcı bir barış için tüm ülkelerin iş birliği yapması, sağduyu ile hareket etmesi gerekmektedir. Kalıcı bir barışı sağlamak için uluslararası toplumun ve özellikle büyük güçlerin yapıcı bir tutum sergilemesi çok önemli. Barışa giden yolda her türlü iş birliği ve strateji olumlu bir adım olarak değerlendirilse de esas olan Filistin halkının haklarının korunması ve onlara adil bir yaşam sunulmasıdır."
'BÖLGEDEKİ KRİZLERİ DERİNLEŞTİRİR'
"Ancak süreç ‘kıyamet kopsun’ gibi ifadelerle ve katil Netanyahu’nun hayallerini süsleyen, Gazzelilerin sürgün edilmesi gibi yanlış planlarla sağlıklı bir şekilde ilerleyemez. Gazze'den Filistin halkının çıkarılması kabul edilemez. Hiçbir Müslüman ülkenin kabul etmeyeceği bu plan Gazze ve Filistin halkının haklarını hiçe saymaktadır. Bu tür bir yaklaşım uzun vadeli kalıcı barışın sağlanmasına katkı sağlamaz, aksine çatışmaları körükler. Uluslararası toplumun, insan haklarını ve insani yardımı gözetmek yerine siyasi hesaplarla hareket etmesi bu bölgedeki krizleri de derinleştirir. Bütün bu yaraların onarılması da 1967 sınırları temelinde bağımsız bir Filistin Devleti'nin varlığının kabulüyle mümkündür. Gerçek bir barış, ancak her iki tarafın da haklarının tanındığı, eşitlik ve adaletin sağlandığı bir temel üzerinde inşa edilmelidir. Bu temel üzerine inşa edilecek her türlü barışa yönelik stratejiye ortak oluruz."
'ABD, İSRAİL'İ ŞIMARTIYOR'
ABD ve İsrail’in tehcir açıklamaları esir takası tamamlansa dahi daha büyük bir katliamın geleceğini mi gösteriyor? Bu tehcir zorlamasında bölgesel bir savaş riski görüyor musunuz?
"Tüm bunlar İsrail yönetiminin ateşkesi kalıcı hale getirmek amacında olmadığını bize açık ve net gösteriyor. Amerika’nın cesaretlendirmesiyle yeni ve daha büyük bir katliam stratejisi gütmesi, İsrail'in de daha büyük kayıplar vermesine sebep olacaktır. 15 aydır ağır abluka ve bombardıman altındaki Gazze'den gelen esir takası görüntüleri Hamas'ın psikolojik olarak güçlü olduğunu gösteriyor. ABD yönetimi de İsrail yönetimini bilmiyorum daha ne kadar şımartır. ABD halkı ülke ekonomilerinde kara bir delik olan İsrail'in savaş maliyetini daha ne kadar üstlenir bunu da göreceğiz. Esir takası sonrası yaşanacak olası gelişmeler dikkatle izlenmeli ve barış için yeniden bir araya gelme çabaları sürdürülmelidir. Gazze'deki durum oldukça hassas ve her durumda gerginliğin artma riski bulunmaktadır. Bu nedenle her iki tarafın da sağduyuyla hareket etmesi ve barışçıl yollar araması büyük önem taşımaktadır."
'DESTEK VERMEYE DEVAM EDECEĞİZ'
Ahmed Şara sizinle yaptığı görüşmede PKK terör örgütüne yönelik hangi adımları atacağına ilişkin bilgi verdi mi? Siz Suriye'de PKK'ya silah bıraktırılması konusunda nasıl bir takvim öngörüyorsunuz?
Suriyeliler, ülkelerinin geleceğine karar verme konusunda tüm takdir hakkına sahiptir, yetki kendilerindedir. 61 yıl boyunca halkına zulmeden Baas Rejimi yıkıldı. Şimdi Suriye, yeniden birliğini kurma noktasında adımlarını atıyor. Allah yar ve yardımcıları olsun. Bunun için Türkiye olarak biz de Suriye halkına, bugüne kadar olduğu gibi, destek vermeye devam edeceğiz. Suriye'de birliğin ve istikrarın sağlanması için yönetimin, Suriye'nin tamamını kontrol etmesi bir gerekliliktir. Hele hele terör örgütlerinin, Suriye topraklarındaki varlığı hem komşumuz Suriye'nin hem de bizim için bir tehdittir. Kolay değil, 911 kilometrelik sınırımız var ve bu sınırı bizler kendi bölgemizden, hatta Suriye tarafından korumak durumundayız.
'TERÖR ÖRGÜTLERİNE YAŞAMA ŞANSI VERMEYECEĞİZ'
Suriye yönetiminin terör örgütleriyle mücadelede kararlı olduğunu görüyoruz. Suriye’de şimdiden birçok silahlı oluşumun kendilerini feshettiğini de görüyoruz. Terör örgütleri, Suriye'de kendilerine yer olmadığını anlamalılar. Bunun altını çiziyorum. Yoksa onlara bu gerçeği anlatmak için harekete geçmekten biz de çekinmeyiz. Suriye'deki durum her geçen gün aydınlığa kavuşuyor ve sorunların çözümü kolaylaşıyor. Karmaşık ve zorlu bir süreç artık geride kaldı diyebiliriz. Çünkü diyalog kuran, halkına dost bir yönetim artık iktidarda. Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile yapılan görüşmelerde Suriye'nin yeniden inşası ve ülkenin birliği için atılması gereken adımlar hakkında kapsamlı bir değerlendirme yaptık. Türkiye'nin, Suriye'de barış ve istikrar sağlama konusundaki kararlılığı bölgedeki tüm aktörler için de büyük önem taşıyor. Suriye'nin kuzeyinde ülkemiz için tehdit unsuru olan terör örgütlerine barınma imkanı, yaşama şansı vermedik, bundan sonra da vermeyeceğiz.
'TAVRIMIZI BELLİ ETTİK'
Şara yönetimine de bu konuda net tavrımızı belli ettik. Suriye'nin terör örgütlerine karşı atacağı adımların neler olacağı ve nasıl bir takvim çerçevesinde ilerleyeceği belli. Görüşmemizde terör örgütlerine karşı atılacak adımlar üzerine bilgi alışverişinde bulunduk, terör örgütlerine de en net şekilde uyarılarımızı yaptık. Ya bu sese kulak verecekler ya da bırakmadıkları silahlarla onları inlerine gömeceğiz. Bölgedeki tüm gelişmeleri yakından takip ediyor, anında reaksiyon gösteriyoruz. Suriye yönetimi ile güven duygusu ve iş birliğimiz tam. Bu da süreçlerin hızlanmasına yardımcı oluyor. Türkiye'nin, Suriye'deki bu tür gelişmeleri dikkatle takip etmesi ve zamanında müdahale etmesi yaşanabilecek olumsuz sonuçların önlenmesi açısından çok çok önemli. Suriye'nin geleceği ve toprak bütünlüğü için atılacak adımlar, sadece Suriye'nin iç durumu değil aynı zamanda Türkiye'nin güvenliği ve bölgedeki tüm aktörlerle olan ilişkileri açısından büyük önem taşımakta. Terör örgütlerine karşı en küçük bir tahammülümüz yok. Meseleyi çözecek adımları atmaya başladığımızda kimsenin bizi oyalamasına, zaman kazanmaya çalışmasına da fırsat vermeyiz.
'KONGRELERİ YENİLENME FIRSATI OLARAK GÖRDÜK'
En çok merak edilen konu nasıl bir kabine olacak, nasıl bir A takımı olacak?
"Sahaya nasıl bir takım süreceğiz, bunu benden öğrenmek istiyorsunuz. Hiçbir hoca, takımı okumadan sahaya sürmez. Bizler de şu anda üzerinde çalışıyoruz. İşte İstanbul'u gördünüz, nasıl bir coşku vardı. Bu coşkunun yanında nasıl bir yapılanma orada gerçekleştirdik. İstanbul’da da aynı kadroyla sahaya çıkmadık. Gerek ana kademede gerek gençlik ve kadın kollarında güzel bir kadroyu yeni il başkanımızla beraber sahaya sürdük. Şimdi de bir taraftan ayın 23'ünde gerçekleştireceğimiz kongre için hazırlığımızı yapıyoruz. Orada da gerek ana kademeden, gerek kadınlardan, gerek gençlerden oluşan dinamik bir yapıyı kuracağız."
"Bu dinamik yapıyla da inşallah tüm Türkiye'nin demografik yapısını göz önünde bulundurarak bir liste hazırlayacak ve siyaset arenasına inşallah sunacağız. AK Parti olarak kongrelerimizi her zaman yenilenme ve tazelenme için fırsat olarak gördük. Her kongremiz AK Parti ve Türkiye için önemli dönüm noktaları da olmuştur. Çünkü partimizi ve ülkemizi yöneten kadrolarımızı Büyük Kongrelerimizle belirledik. Bu süreçleri de her zaman bir makam yarışı olarak değil, hizmet aşkıyla yanan kadrolar arasında bayrak yarışı olarak gördük. Amacımız her zaman, partimizi daha ileriye taşımak ve hizmet anlayışımızı güçlendirmek oldu."
'BU İŞLERDEN ÇIRAK ÇIKACAK'
Mansur Yavaş'la Ekrem İmamoğlu arasında adaylık yarışını, kıyasıya rekabeti siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu durum CHP'de bir bölünmeyle mi sonuçlanır yoksa ana muhalefet tek lider adayı arkasında buluşur mu? Yine buna ek olarak, CHP lideri Özgür Özel’in bir açıklaması oldu. “Eğer Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasak gelirse bu bir sonraki seçim Erdoğan için referandum haline gelir” dedi. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?
Kime ne tür bir siyasi yasak gelir veya gelmez her şeyden önce bu benim derdim değil. Bu yargının konusudur, bunların takibini yargı yapar. Eğer birisi suç işlediyse, yargı bunun değerlendirmesini yapar, cezasını verir. Kaldı ki Tayyip Erdoğan, zaten belediye başkanı iken bu konuda malum 10 ay bir cezaya çarptırılmış ve 4 ay 10 gün cezaevinde yatmış bir belediye başkanıdır. Sayın Genel Başkanın bunu örnek göstererek konuyu ifade etmesi doğru bir şey değil. Demek ki, bu işlerden hakikaten çırak çıkacak. CHP’li belediye başkanları ise, kendi aralarında şu anda savaşıyorlar. Ne benim, ne arkadaşlarım bu konuda herhangi bir meselesi yoktur. Biz şu anda işimize bakıyoruz. Biz yatırımlarımıza bakıyoruz. Bütün bunlarla beraber partimizin bünyesindeki o diri yapıyı aynı şekilde devam ettirmeye bakıyoruz. Şu anda da arkadaşlarımdan memnunum. Hepsi görevinin başındadır. Parlamentodaki birliklerini, beraberliklerini korumak suretiyle de yola devam ediyorlar. Hatırlayın, meşhur hançer olayının hemen öncesinde CHP içinde kaynayan kazanı anlattığımızda bunlar ne demişlerdi? Tamamen birlik içerisinde olduklarını asla aralarında bir ayrılığın olmadığını söylemişlerdi. Peki, sonra ne oldu?
'BİRBİRİNİN KUYUSUNU KAZMAKLA MEŞGULLER'
Gizli zoom zirvelerinde Sayın Kılıçdaroğlu’nun sırtına hançeri kim saplayacak, onun planlarını yaptılar. Hatırlayın, ülkenin Cumhurbaşkanı olmasını istedikleri, karşımıza çıkarttıkları kişiyi, birkaç ay içinde yetersiz dahi ilan ettiler. Şimdi hançer kimin elinde ve kimin sırtına saplanacak doğrusu bunu da bilmiyoruz. Bu onların sorunu. Yeni zoom zirveleri yapılıyor mu, kulislerde hangi fısıltılar yankılanıyor ve bu konuda da kim, kimi nasıl vuracak, ben bunları bilemem. Böyle bir derdim de yok. Bunların dertleri hiçbir zaman millete hizmet olmadığı için, hep birbirlerinin kuyusunu kazmakla meşguller. Allah bu milleti inanın CHP'den korudu. Ya bunlar yerel yönetimlerin bazılarında iş başına geldikleri gibi ülkenin başına gelseydiler halimiz nice olurdu? Ana muhalefetin masa kurmaya ne kadar meraklı olduğunu geçen seçimlerde gördük. Şimdi de belediye başkanlarıyla kendi içlerinde üçlü masa kurdular. Bakalım onun sonucu ne olacak? Öyle anlaşılıyor ki masada bu üç kişi de birbirini yemeye başladı. Vatandaşım, bu kişilerin yönettiği belediyelerin durumuna bakarak Türkiye'yi yönetemeyecekleri kararını süratle verecektir. Daha kendi gündemlerine karar veremeyenlerin, dünya gündemini okuyarak Türkiye'nin çıkarlarını korumasını beklemek yanlış olur.
'SEÇİM DİYE GÜNDEMİMİZ YOK'
Bizim seçim diye bir gündemimiz, derdimiz yok. Bunlar yatıyor, kalkıyorlar, “seçim de seçim, seçim de seçim” diyorlar. Peki niye seçim? Türkiye'de böyle bir sıkıntı yok ki. AK Parti Teşkilatı, Genel Başkanı ve adayı ile yarın seçim olacak gibi hazırlık yapıyor. Bunu gündemde bulundurmak, kaşımak kesinlikle bizim planımızda, programımızda yok. Ankara'da yollar çamurdan yürünmüyor. Sokaklar sahipsiz köpeklerden geçilmiyor. Aynı şey İstanbul için de geçerli. Orada da aynı durum söz konusu. Vatandaş hizmet beklerken, bunlar siyasi ikbal peşinde koşuyor.
CHP’nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sizin Manisa’da yaptığınız bir konuşmaya atıfta bulunarak katıldığı televizyon programında 2023 yılı Kasım ayında yapılan CHP kurultayı için “şaibe” iddiasını gündeme getirdi. Ardından bu konuyla ilgili Bursa'da bir soruşturma başlatıldı. Söz konusu soruşturma kapsamında yetkisizlik kararı verilmesiyle Ankara Cumhuriyeti Başsavcılığı tarafından aynı konuda yürütülen bir soruşturma olduğu ortaya çıktı. Tüm bu gelişmeler çerçevesinde CHP'de yaşanan kurultay tartışmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bunlar ifade ettiğim gibi bizim sorunumuz değil. Bunlar tamamıyla yargının sorunu. Eğer ben bir siyasi parti lideri, Cumhurbaşkanı olarak bunları muhatap alırsam, benim gündemimi işgal ederse bu beni küçük düşürür. Böyle bir şeyi kabul etmem mümkün değil. Şunu açık net söyleyeyim ki bütün bunlar tamamıyla yargının konusudur. Bununla ilgili yargı nasıl bir tasarrufta bulunur, onu da vereceği kararla görürüz. Bunlar, CHP’nin yeni yönetimi ile eski yönetimi arasındaki kavganın yansımaları. Ancak oradaki çarpık ilişkiler ağı, siyaset kurumunun tümünü olumsuz etkiliyor.
Meseleye dahil olan herkes CHP kurultayında neler yaşandığını biliyor. Ama “görmedim, duymadım, bilmiyorum” diyerek üç maymunu oynuyorlar. Halbuki gördüler, duydular, yaşadılar, biliyorlar. Konu, yargıya da intikal etti. İddiaların yargı tarafından araştırılması sonucu, birçok gerçeğin ortaya çıkması muhtemel. Görüyorsunuz partinin bir önceki Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da “şaibe yoktur” diyemiyor. Sadece mevcut CHP yönetiminin açıklama yapması gerektiğini söylüyor. CHP yönetimi ise iplikleri pazara çıkmasın diye konuya hiç temas etmiyor. Bakalım oradaki kötü kokular nasıl bir çukurdan geliyor?
'ZİHNİYET DEĞİŞİKLİĞİ ŞART'
Bolu Kartalkaya'daki otel yangını faciasından hareketle acaba yapısal bir adım atmaya olan ihtiyacı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bolu'da canımızı yakan bu olayın aydınlatılacağından kimsenin şüphesi olmamalıdır. Benzerinin yaşanmaması için ne yapılabilir, nasıl bir eksik bu felakete neden oldu, hangi tedbirleri almalıyız? Tüm bu soruların yanıtı verilecek. Bir düzenleme gerekliyse mutlaka yapılacak. Zaten Meclis’imiz şu anda biliyorsunuz bir araştırma komisyonunu kurmuş vaziyette. Oradaki araştırma tedbirleri konusunda inanıyorum ki bu komisyonun vereceği rapor, bizler için de yol gösterici olacaktır. Bu tür olayların bir daha yaşanmaması adına gerekli önlemler alınması son derece önemli. Konuya yaklaşımda bir zihniyet değişimine gitmemiz şart.
Yangın güvenliği konusunda yeni kriterlerin getirilmesi, oteller, kamu binaları, hastaneler ve plazalar gibi riskli alanlar için kritik bir adım olacaktır. Bu tür yerlerde yangın güvenliği standartlarının arttırılması ve düzenli denetimlerin yapılması hem can güvenliğini sağlamak hem de mal kaybını önlemek açısından gerekli. Yerel yönetimlerin ve merkezi idarenin yetki ve sorumluluklarının belirlenmesi de çok çok önemli. Yerel yönetimler kendi bölgelerindeki yangın güvenliği önlemlerini alırken, merkezi idare de bu uygulamaların denetimini sağlamalıdır.
Hükümetin bu tür olayların ardından yangın güvenliği konusunda bakanlıklar aracılığıyla yapacağı çalışmalar da son derece mühim. Hem yerel yönetimlerin hem de merkezi idarenin iş birliği yaparak yangın güvenliği alanında etkili bir strateji geliştirmesi ve uygulaması toplumun güvenliği için kaçınılmazdır. Yargıya intikal eden olayda sorumluların hepsinin hesap vermesi için ne gerekiyorsa bunu yapacağız. Ülke ekonomimizin lokomotiflerinden turizm sektörümüzün bu gibi felaketlerle yara almaması için devlet olarak ne gerekiyorsa bunu da yapacağız.
Değerli Aydinlik.com.tr okurları.
Aydinlik.com.tr ekibi olarak Türkiye’de ve dünyada yaşanan ve haber değeri taşıyan her türlü gelişmeyi sizlere en hızlı, en objektif ve en doyurucu şekilde ulaştırmak için çalışıyoruz. Yoğun gündem içerisinde sunduğumuz haberlerimizle ve olaylarla ilgili eleştiri, görüş, yorumlarınız bizler için çok önemli. Fakat karşılıklı saygı ve yasalara uygunluk çerçevesinde oluşturduğumuz yorum platformlarında daha sağlıklı bir tartışma ortamını temin etmek amacıyla ortaya koyduğumuz bazı yorum ve moderasyon kurallarımıza dikkatinizi çekmek istiyoruz.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (yorum yapan diğer okurlarımıza yönelik yorumlar da dahil olmak üzere) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık unsurları taşıması durumunda yorum editörlerimiz yorumları onaylamayacaktır ve yorumlar silinecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisinde aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemi içeren yorumlar da yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur. Bu nedenle bu tarz okur yorumları da doğal olarak Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu ispat edilemeyecek iddia, itham ve karalama içeren, halkın tamamını veya bir bölümünü kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Yorumlarda markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve herhangi bir şekilde ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmayacak ve silinecektir. Aynı şekilde bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Başka hiçbir siteden alınan linkler Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında paylaşılamaz.
Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan okura aittir ve Aydinlik.com.tr bunlardan sorumlu tutulamaz.
Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yayınlanan Kullanım Koşulları’nı ve Gizlilik Sözleşmesi’ni peşinen okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Bizlerle ve diğer okurlarımızla yorum kurallarına uygun yorumlarınızı, görüşlerinizi yasalar, saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun şekilde paylaştığınız için teşekkür ederiz.